02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkiye’nin Katılaşma Bilimiyle Tanışması: 1970’li Yıllar Ömer Aydın Atasoy Prof. Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi, http://www.akademi.itu.edu.tr/atasoy/, [email protected] O tomobilden uzay istasyonuna, mutfak aletinden inşaat vincine, bilgisayardan radara kadar mühendislik tasarımı gerektiren tüm sistemlerde kullanılan malzemeler, üretim sürecinin en az bir aşamasında sıvı halden katı hale dönüşüm olayını yaşarlar. Mühendislik malzemelerinin katılaşma mekanizmalarının bilinmesi, onların mekanik, elektronik, manyetik, süperiletkenlik ve optik özelliklerini büyük ölçüde kontrol etme olanağı sağlar. Dünyada katılaşma biliminin başlangıcı 1800’lü yıllara kadar geriye gider. Tarihçesi, yakında yayımlanacak olan kitabımda yazılıdır 1. Türkiye’de, kimya mühendisliğindeki saflaştırma amacıyla kristalleştirme çalışmaları ve metalurji mühendisliğindeki döküm teknolojisiyle ilgili çalışmalar ayrı tutulursa, metal ve alaşımlarının katılaşması konusuna bilimsel yaklaşım, esasen, yurtdışındaki üniversitelerde doktoralarını tamamlayarak 1970’lerde dönenlerin etkisiyle oluştu. Bu öncüler, doktoralarını tamamladıkları tarihlere göre şu şekilde sıralanabilir: Dr. Ekrem Selçuk (University of Sheffield, UK, 1971): Hâlen, Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü (MMMB)’den emekli profesördür. Merhum Dr. Nihat Gürbüz Kınıkoğlu (University of Denver, USA, 1972): TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi Malzeme Araştırma Bölümü’nde görev yaptı. Yıldız Teknik Üniversitesi MMMB’den emekli profesör olan Kınıkoğlu, aynı zamanda, bir öykü, oyun, roman ve deneme yazarıdır. Dr. Şükrü Ergin Kısakürek (Swansea University, UK, M.Sc., 1972; Ph.D., 1974): Boğaziçi Üniversitesi Makina Mühendisliği ile Sakarya ve İstanbul Üniversiteleri MMMB’de öğretim üyeliği yaptı. Halen, İstanbul Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nde profesördür. Dr. Metin Başaran (Massachusetts Institute of Technology, USA, 1974): Türkiye’de ilk kez katılaşma konusunda bir kitabı Türkçeye çevirdi (M. C. Flemings: Döküm ve Katılaştırma Tekniği, İTÜ, 1976). İTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’nde doçent unvanına sahip olduktan sonra üniversiteden ayrılarak özel iş sektörüne geçti. Dr. Mehmet Niyazi Eruslu (University of Sheffield, UK, 1977): Halen, İTÜ MMMB’de profesör ve yeni kurulan Yalova Üniversitesi rektörüdür. Dr. Ömer Aydın Atasoy (University of Manchester, UK, Temmuz 1979): Türkiye’de katılaşma konusunda ilk telif eser olan Yönlendirerek Katılaştırılmış Ötektikler adlı kitabı yazdı 1. Hâlen, İTÜ MMMB‘nde profesördür. Dr. Fevzi Yılmaz (University of Manchester, UK, Eylül 1979): 1982 yılında Döküm ve Katılaşma Yapısı adlı ders notlarını yazdı. Halen, Sakarya Üniversitesi MMMB’den kendi isteğiyle emekli profesördür. Türkiye’de; kalıplama, sağlam döküm parçası üretimi, ısı iletimi, akışkanlar dinamiği, katılaşmanın çekirdeklenmesi, yapısal aşırı soğuma, eşeksenli katılaşma ve kolonsal katılaşma gibi döküm teknolojisi ve katılaşma prensiplerini içeren dersler ilk kez ODTÜ Metalurji Mühendisliği Bölümü’nde Dr. Ergin Tiryakioğlu ve Dr. Ekrem Selçuk ile İTÜ da ODTÜ Metalurji Mühendisliği Bölümü’nde ders verdi. 1979 yılında dökümhane kurarak özel iş sektörüne geçti. Prof. Dr. Ekrem Selçuk, İngiltere’den döndükten sonra ODTÜ’de döküm teknolojileri ve katılaşma bilimiyle ilgili çalışmalar yaptı, Elektrocüruf Çelik Rafinasyonu başlıklı bir tezle 1975 yılında doçent unvanını aldı ve 2010 yılında yaş haddi nedeniyle bu üniversiteden emekli oldu. Prof. Dr. Hüseyin Ergin Çavuşoğlu, doktorasını metalurjinin başka bir dalında yaptı fakat sonraki çalışmalarını tamamen döküm teknolojileri ve katılaşma bilimine yöneltti. Türkiye’de katılaşma prensiplerini içeren ilk Türkçe yayın olan Döküm Prensipleri adlı ders notlarını Türkiye’nin ilk metalurji profesörü olan Veli Aytekin ile birlikte 1972 yılında hazırladı. 1981 yılında profesör unvanını aldı. 1984 yılında özel iş sektörüne geçti. Yurtiçinde katılaşma konusunda ilk yüksek lisans tez çalışması, ODTÜ’de 1972 yılında Dr. Ekrem Selçuk yönetiminde Orhan Yeloğlu tarafından tamamlandı. İlk doktora çalışması ise, Dr. Nusret Parıldar tarafından TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nde 1979 yılında tamamlandı. Bu tez, İTÜ Makina Mühendisliği Bölümü’nden merhum Prof. Dr. Doğan E. Gücer tarafından yönetildi. Katılaşmayla ilgili ilk doçentlik tezleri de 1970’li yıllarda savunuldu: Dr. H. Ergin Çavuşoğlu 1975, Dr. Metin Başaran 1978, Dr. Şükrü Ergin Kısakürek 1979. Katılaşmayla ilgili ilk profesörlük tezi ise, 1981 yılında Doç. Dr. H. Ergin Çavuşoğlu tarafından yazıldı. 1. Ö. A. Atasoy : Yönlendirerek Katılaştırılmış Ötektikler, 2 cilt, İTÜ yayını olarak basıma hazırlanıyor, 2011, 950 sayfa. Bu kitap, yazarın “Ötektik alaşımlar: Katılaşma Mekanizmaları ve Uygulamaları, Cilt 1: Yönlendirerek Katılaştırılmış Ötektikler, İTÜ Yayın No: 1410, 1990, 210+ sayfa” künyeli kitabının yayımlanmamış ikinci cildiyle birlikte çok genişletilmişi ve Türkiye’de katılaşma prensiplerini içeTürkiye’de katılaşma bilim dalında yazıl güncellenmişidir. Yazarın özgün çalışmalarını ren ilk Türkçe yayın (ders notları): Veli mış ilk Türkçe telif eser: Ö. Aydın Atada içeren bu kitapta, 18642011 yılları arasınAytekin Ergin N. Çavuşoğlu (H. Ergin soy, İTÜ, 1990, 210+ sayfa. da yayımlanmış yaklaşık 2200 deneysel ve/veya Çavuşoğlu), İTÜ, 1972, 146+ sayfa. teorik kaynağa atıf yapıldı. Metalurji Mühendisliği Not: Bu makalede; adı geçen bilim adamlarının, ağırlıkBölümü’nde Dr. Hüseyin Ergin Çavuşoğlu tarafından, lı olarak 1980 yılı öncesinde yayınladıkları kitap ve tezleri 1970’li yılların başlarında verildi. dikkate alınmıştır. Bu dönemde yayımlanmış makaleleri ile Merhum Dr. Tiryakioğlu, İngiltere’deki Birmingham sonraki dönemde yayınlanmış kitap, tez ve makaleleri dikÜniversitesi Endüstriyel Metalurji Mühendisliği Bölükate alınmamıştır. İlgili kaynaklar, yayımlanacak kitabımda mü’nde 1964 yılında tamamladığı çalışmalara dayanan bir ayrıntılı olarak verilmiştir. tezle 1965 yılında doktora derecesi aldı. 19701972 yılların “Yazımla ilgili değerlendirmeniz için teşekkür ederim. Karayolu açmazında trafik yükü arttıkça kazalar da artıyor doğal olarak. Kaza başına ölüm sayısı da bir kriter, ancak daha önemli olanın toplam ölüm sayısındaki artış olduğu kanısındayım. En önemli sorun kaza sonrasındaki ölümlerin (günler, haftalar, aylar hatta yıllar sonra kaza ile ilişkili ölümler) istatistiklere yansımaması. Bu ölümler yansıtılırsa, karayolundaki kazalarda ölenlerin sayısı 34 katına çıkacak muhtemelen. Trafik kazalarından ölüm ve yaralanmalar en önemli halk sağlığı sorunlarımızdan biri ne yazık ki.. CBT 1293/ 19 30 Aralık 2011 Peki bugünün muhalefetini bir Enternasyonal’e dönüştürme mücadelesi içinde olan insanlar ne yapıyor? El yordamıyla arıyorlar. Mesela örgütlenmeden ürken bir hava var Avrupalılarda ve Amerikalılarda. Avrupa’da bir büyük gösteri sırasında sendika flamalarıyla gösteriye katılmak isteyenler, “örgüt olarak gelmeyin” diye dışlanıyorlar. Çünkü örgütlenmeden ürkme var. Örgütlenmede hiyerarşi var; doğrudan demokrasi deneyimlerini parti hegemonyalarına dönüştüren tarihsel deneyimler var. Ama örgütsüz olunca da, Tahrir ayaklanması Müslüman Kardeşler’i iktidara getiriyor. Bu çözümü arayıp bulacaklar. Örgütlenmeden kaçarak hiçbir şey olamayacağını fark edecekler; ama örgütlenme modelinin nasıl olacağını da arayıp bulacaklar. Başka çare yok. Bütün geçmiş deneyimlere bakacaklar diye düşünüyorum. Birinci Enternasyonal sermayeye muhalefet eden bütün emekçi sınıf ve katmanların birleştiği bir havuzdu. Marksistler de vardı; anarşistler de vardı. Yolları uzun müddet paralel seyretti, ayrıldılar; yeniden birleştiler. Şimdi gene ayrılma ve yeniden birleşmelerin zamanı. Bana göre, gerçek devrimci dönüşümlerin tarihi, ders ve edinimler olarak herşeyi içeriyor. İsterseniz en güzel unsurları bulursunuz; ama tarihsel hataların tümüyle birlikte. Demek ki, otuz yıllık bir sınıf saldırısına karşı direnmeler ve bugün oluşmakta olan yeni sınıf mücadelesi, yeni bir Enternasyonal’in oluşum mücadelesidir. Bu mücadele bütün geçmiş deneyimleri harmanlayacak, adım adım yeniden keşfedecek ve insanlığın yüzyıllar, hatta 1000 yıl süren özgürlük, eşitlik, adalet, sömürüsüz bir toplum ve dünya yaratma tutku ve arayışına yeni katkılar yapacaktır, diye ümit ediyorum.” ÖRGÜTLENMEDEN KORKUYORLAR Trafik kazaları: Kaç Kişi ölüyor? Geçen sayımızda (1292) yayımladığımız Ali Rıza Üçer’in “Bölünmüş yollar ve kazalar” başlıklı yazısına, okurumuz Birol Aygün’ün yanıtını ve buna da Üçer’in yanıtını sunuyoruz.. “23 Aralık 2011 tarihli CBT’de “Bölünmüş Yollar ve Kazalar” adlı yazınızın sonucuna katılsam da, kaza ve ölen sayıları ile ilgili rakamlarda şöyle bir yaklaşım olması gerektiği kanaatındayım: 2001’de 442.960 kaza olmuş, 4.386 kişi ölmüş. Dolayısı ile kaza başına ölen sayısı yaklaşık 0.01. Yani her yüz kazada yaklaşık 1 kişi ölmüş. 2010’de 1.104.388 kaza olmuş. 4.045 kişi ölmüş. Yani kaza sayısı 2,5 misli arttığı halde toplam ölüm sayısı az da olsa düşmüş. Ancak kaza başına ölen sayısı ise 0,0037. Yani yaklaşık her 270 kazada bir kişi ölmüş. Kaza başına ölenlerin oranına bakarsanız 0.0037/0.01= 0,37. Yani yüzde 63 azalma var...Dolayısı ile bakanın söylediği rakam bu veriler ışığında doğruya yakın görünüyor. Bu iyileşmenin sebebi tabii ki sadece bölünmüş yollar değildir. O da ayrı bir araştıma konusu olabilir.” ÜÇER’DEN YANIT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle