22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık Yılbaşında tadınız kaçmasın Yeni yılınızın zehir olmaması için doğru yemekler hazırlamanız veya menüden doğru tercihler yapmanız önemli. Aksi takdirde aşırı yağlı, şekerli, fazla beslenmeye ve aşırı alkol almaya bağlı olarak dayanılmaz mide krampları, barsak problemleri, aşırı baş ağrısı ve alkol komasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Özellikle belli bir beslenme planı olan şeker, kalp hastaları ile aşırı kilolu ve kalp ameliyatı olanların yılbaşında en riskli grup olduklarını unutmayıp kesinlikle özel diyetlerinin dışına çıkmamaları gerekmektedir. Zuhal Güler Çelik Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Beslenme ve Diyet Bölümü, Diyetisyen MAREM PROJESİNİN 2011 SONUÇLARI AÇIKLANDI ‘Marmara artık bir deniz değil, fosseptik çukuru’ Y Proje Lideri Levent Artüz’ün bildirdiğine göre Marmara Denizi’nin çok büyük bir bölümü deniz özelliklerini yitirerek açık bir fosseptik çukuru haline geldi. Reyhan Oksay SevinçErdal İnönü Vakfı’nın (SEİ Vakfı) bünyesinde çalışmalarını sürdüren MAREM “Marmara Denizi’nin Değişen Oşinografik Şartlarının İzlenmesi” Projesi’nin 2011 yılı sonuçları bir basın toplantısı ile açıklandı. AkKim Kimya ana sponsorluğunda sürdürülen çalışmalarda bu ilk kez bakteriyolojik etüt ile Marmara Denizi canlılarından kaynaklanan ve insan sağlığını etkileyen alerjik ve akut dermatolojik etmenler de izlenmeye başlandı. Projeye katılan bilim insanların da görüş bildirdiği toplantıda, projenin kimyasal etütlerini gerçekleştiren Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Adnan Aydın, sanayileşme ve kentleşmeye bağlı olarak giderek kirlenen Marmara Denizi’nde kirliliğin, bölgelere göre farklılık gösterdiğini kaydetti. Örneğin geçtiğimiz yıllarda aşırı kirlilik içeren İzmit Körfezi’nde, sanayi kuruluşlarının arıtmaya önem vermesine bağlı olarak kötüleşmenin durdurulduğunu, ancak iyileşmenin de görülmediğini söyledi. Bu da kirliliği yaratanının sanayi atıklarından çok, evsel atık sistemlerinden kaynaklandığı anlamına geliyor. Kaldı ki Levent Artüz de Marmara bölgesinde yer alan belediyelerin çoğunda arıtma tesisinin olmadığını; kirletici unsurlarının tümünün, neredeyse hiç bir arıtmaya tabi tutulmaksızın Marmara Denizi’ne “derin deniz deşarjı” adı altında basıldığını şöyle açıklıyor: “Kanalizyonlar, 40 cm aralıklı çubukların oluşturduğu ızgaralardan denize boşaltılıyor. Bu kadar büyük ızgaralardan yalnızca yatakyorgan geçemiyor. Yaptığımız araştırmanın sonucunda suda çözünmüş oksijen değerlerinin çok düşük seviyelerde olduğu, hatta yer yer anoksik bölgeler bulunduğunu gördük. 1970’lı yıllarda su ürünleri 40 metre derinlikte görülürken, bugün ortalama 5 metrelik derinlikte görülüyor.” Artüz, deniz suyunda kirlenmenin üç fazı olduğunu şöyle açıklıyor: “Birinci fazda kirletici unsurlar alıcı ortama bırakılır. İkinci fazda bu kirliliğin yok etmediği, direnen türler üremeye başlar ve bu türlerin fert adedi artar (Örn: denizanaları, salya vb. gibi). Son fazda canlı ortamdan cansız ortama geçiş gerçekleşir. Biz şu anda ikinci fazın son evresindeyiz. Şimdi sihirli bir değnek tüm kirletici unsurları ortadan kaldırmış olsa, ancak 5 yıl içinde ilk iyileşmeyi görebiliriz.” Projeye alerji insan sağlığı etütleri açısından katkı sağlayan Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Tunç Akkoç, suda yeterli miktarda oksijen kalmadığını, ancak amonyak yoğunluğunun arttığını açıklıyor. Balıkların solungaçlarında biriken amonyağın oksijen alımını engellediğini dolayısıyla da balık kalitesinin düştüğünü söylüyor. Marmara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bahattin Yalçın da deniz ürünlerinde ayrıca ağır metal birikimini de göz ardı etmemek gerektiğini, nitrit, nitrat, fosfat, amonyak gibi toksik etkileri olan maddelerin insan sağlığını da tehdit ettiğini bildiriyor. Levent Artüz ise Marmara Denizi’nden çıkartılan midyeleri yeme cesaretini gösterenler için şu benzetmeyi yapıyor. “Bence İstanbul’da midye yemek, dalgıç zıpkını ile Rus ruleti oynamaya benziyor.” ATIKLAR HİÇ ARITMADAN DENİZE MİDYE YEMEYİN! CBT 1293/17 30 Aralık 2011 eni yıl denince akla yeni umutlar, yeni heyecanlar ve yeni başlangıçlar gelir. Umut dolu yeni yıla girerken de tatlı bir telaş sarar insanları. Yeni yıldan beklenen bereket ve bolluk için bir başlangıç olsun diye yılbaşı sofraları çok çeşitli yiyeceklerle donatılır ya da en zengin menüye sahip yerler seçilip doya doya eğlenilir. Buraya kadar bir problem yok. Sorun çok zengin menülerdeki yanlış tercihlerin sizin yeni yılı bir hastanenin acilinde karşılamanıza geldiğinde başlıyor. Yeni yılınızın zehir olmaması için doğru yemekler hazırlamanız veya menüden doğru tercihler yapmanız önemli. Aksi takdirde aşırı yağlı, şekerli, fazla beslenmeye ve aşırı alkol almaya bağlı olarak dayanılmaz mide krampları, bağırsak problemleri, aşırı baş ağrısı ve alkol komasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Özellikle belli bir beslenme planı olan şeker, kalp hastaları ile aşırı kilolu ve kalp ameliyatı olanların yılbaşında en riskli grup olduklarını unutmayıp kesinlikle özel diyetlerinin dışına çıkmamaları gerekmektedir. Yılbaşı akşamı hazırladığınız sofrada aşırı yağlı yemekler ve kızartmalar yerine, zeytinyağlıları ve salataları tercih edin. Ana yemek olarak fırında veya ızgarada pişmiş etleri hazırlayabilirsiniz. Aşırı kremalı ve şerbetli tatlılar yerine meyveli tatlılara, sütlü tatlılara ve meyveye ağırlık verin. İçki tercihinizi çok aşırıya kaçmamak kaydıyla şarap ve bira gibi alkolü düşük olanlardan yana kullanın. Yemeğe bir anda yüklenmek yerine yavaş yiyerek uzun zaman dilimine yayın. Dışarıda bir yerde yemek yeniyorsa da yine doğru tercihlerde bulunarak menünüzü oluşturun. Çok yağlı yiyeceklerden oluşmayan hafif bir ordövr tabağı. Ardından yardımcı olarak zeytin yağlı sebze yemeği. Ana yemek olarak tavuklu veya hindili fırın yemeği veya sote, yanında da garnitür şeklinde pilav yine bol miktarda salata ile birlikte. Tatlı olarak meyve, meyveli tatlı veya sütlü tatlı tercih edilerek güzel bir yılbaşı menüsü oluşturulup yeni yıla mide ve baş ağrıları yerine kendinizi daha iyi hissederek girebilirsiniz. Bütün bu uyarılara rağmen akşam fazla yiyip alkolü de fazla kaçırdıysanız ertesi gün bol su tüketmeye özen gösterin. Ayrıca vitamin ve mineralden zengin taze meyve ve sebze tüketin. Yine rahatlamanıza yardımcı olacak bitki çaylarını da tercih edebilirsiniz. Bütün bunların yanında hareket etmek de önemli. Akşam üstü küçük bir yürüyüş toparlanmanızı destekleyecektir. Örnek vermek gerekirse; Kahvaltıda ıhlamur, kızarmış ekmek ve peynir yemeyi tercih edin Öğlen yağsız haşlanmış makarna ile yoğurt yiyin Arada meyve olarak asitsiz, mideyi yormayacak meyveleri (kabuksuz elma, muz...) tercih edin Akşam haşlanmış patates, yağsız tost veya mideniz daha iyiyse sebze yemeği yiyebilirsiniz Gazlı ve asitli içeceklerden uzak durun Zuhal Güler Çelik Gün boyu bol sıvı almaya çalışın (22,5lt) Çok yağlı yiyecekler tüketmeyin Dışarı çıkıp kısa bir yürüyüş yapabilirsiniz Kepekli ürünler kanserden korur: Haftada dört kez kepek içeren ekmek, makarna ya da kabuklu pirinç tüketmek kanser riskini yüzde 40 azaltıyor. Sebzemeyveyi eksik etmeyin: Sebzemeyve, özellikle de domates, kırmızı üzüm, brokkoli yiyenlerde kalp krizi, kanser ve şeker hastalığı riski düşüyor. Ayaküstü yemekten vazgeçin: Hamburger, patates kızartması vs. gibi yiyecekleri tüketmeden önce kalp hastalıklarının üçte birinin bu yiyecekler yüzünden ortaya çıktığını hatırlayın ve fast food’dan vazgeçin. Sofrada balık olsun: Düzenli olarak balık yemek kalp krizi riskini azaltıyor, ayrıca balıkta bulunan yağlar bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor. Şok diyetler faydasız: “Haftada 5 kilo” vermeyi vaat eden mucize diyetlerden uzak durun. Kilo vermek istiyorsanız bunu hafta hafta değil uzun vadede yapmaya çalışın. Aşırı kiloya dikkat: Yeni bir araştırmaya göre, kilolu insanların aldıkları her yeni kilo ömürlerini 20 hafta kısaltıyor. Fazla kiloları vermek kalp, kanser, eklem hastalıklarından koruyor. Elma dişlere iyi gelir: Böğürtlen bakterilerin dişe yapışmalarını engelleyerek diş eti hastalığı riskini azaltırken, elma, portakal, havuç gibi lifli yiyecekler de dişleri güçlendiriyor. Su içmeyi ihmal etmeyin: Yeterli su içen kişilerde kolon kanseri riski azalıyor. Egzersizi ihmal etmeyin: Günde bir kilometre yürüyüş ya da haftada üç kez hafif egzersiz kalp hastalığı riskini düşürüyor. İŞTE YENİ YILDA YENİLEYECEKLERİNİZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle