02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Osmanlılarda matematik Mühendishane kurulmamış olsaydı, Osmanlılarda matematiğin durumu acaba ne olurdu? Osman Bahadır [email protected] Dijital devrim, zamanı da mekânı da aşıyor! Artık zamansızlıkta ve mekânsızlıkta yaşıyoruz. Mutlu yıllar! Dijital Dünyada 60 Saniye Hayatınızda 60 saniye yani bir dakika içinde neler oluyor? Öyle “bir dakika”lar yaşıyoruz ki hayatımızın seyri belki de 180 derece değişiyor. Öyle “bir dakika”lar yaşıyoruz ki, yaşamasaydık da bir şey fark etmezdi diyebileceğimiz türde tekdüze geçiyor. Peki dijital dünyada bir dakika içinde neler oluyor, hiç merak ettiniz mi? Birileri etmiş ve bu bilgileri derlemiş. Yeni bir yıla girerken, aşağıdaki figürler, dijital dünyanın büyüklüğü, devinimi, ona neden “çağın rönesansı” dendiği konusunda belki de küçük bile olsa bir fikir verebilir. Tabii kritik soru bu listenin sonunda. Her 60 saniyede : Google’da 694 bin 445 arama yapılıyor Youtube’a 600 video yükleniyor (süre olarak uzunluğu 25 saatin üstünde) Facebook’ta 695 bin durum güncellemesi, 510 bin 40 yeni yorum yapılıyor, 79 bin 364 yeni duvar mesajı yazılıyor Twitter’da 98 bin yeni mesaj (tweet) gönderiliyor, 320 yeni hesap açılıyor Skype’da 370 bin dakikanın üstünde konuşma yapılıyor 70 yeni web site adı alınıyor 168 milyonun üstünde eposta gönderiliyor iPhone cihazlarına 13 binden fazla uygulama indiriliyor Wordpress’te ellinin üstünde blog indiriliyor LinkedIn’de yüz yeni hesap açılıyor YahooAnswers sitesinde 40 yeni soru soruluyor Answers.com sitesinde ise yüzün üstünde yeni soru soruluyor Kişisel dijital radyo imkânı sunan Pandora sitesinde 13 bin saatin üstünde müzik yayını dinleniyor www.gogulf.com sitesindeki infografik verilerine göre dijital dünyada her bir dakika içinde olanlar bu şekilde. Kritik soru ise şu : Siz birey olarak bu tablonun neresindesiniz? Google’ı aktif olarak kullanıyor musunuz? Hangi amaçlarla? Tüketim ağırlıklı olarak mı, bir şey üretmek amacıyla mı? Youtube ya da benzeri video paylaşım sitelerinden istifade ediyor musunuz? Sanılanın aksine youtube sadece “izlemeseydim de bir şey kaybetmezdim” diyeceğiniz türden komik ya da ilginç videolardan oluşmuyor. Bugün pek çok üniversitenin de youtube üzerinde resmi yayın kanalı var. Keza Facebook, Twitter gibi sosyal ağ, sosyal medya dünyası da, amiyâne tabirle “geyik muhabbeti”nin yapıldığı, eski chat odalarının gelişmiş halinden ibaret değil. Bugün kitaplarını çok sevdiğiniz pek çok yazarı Twitter üzerinden canlı olarak takip edebilir; sadece pasif olarak onun yazdıklarını okumakla kalmayıp, ona anlık cevaplar da gönderebilirsiniz. Öyle ki yazdığınız o cevap, yazar tarafından tüm takipçileriyle paylaşılabilir ve sizin yazdığınız mesaj bir dakika sonra dünyanın dört bir yanında okunuyor olabilir. Sadece bir saatlik bir toplantı yapabilmek için tüm bir iş gününü harcayan işadamı profile artık yavaş yavaş tarihe karışıyor. Skype gibi ücretsiz imkânlar sayesinde milyonlarca insan dünyanın dört bir yanında, yerinden kalkmadan video ve telefon konferansı yapabiliyorlar. Dijital devrim, zamanı da mekânı da aşıyor! Artık zamansızlıkta ve mekânsızlıkta yaşıyoruz. Milyonlarca yıldır sonsuzlukta bir yerde kendi etrafında dönen bir küre üzerinde yaşayanlar olarak bu pek de rahatsız edici olmasa gerek. Mutlu yıllar ! O smanlılarda medreseler esas olarak dini bilgilerin verilmesi amacıyla kurulmuştu. Bu nedenle Osmanlı medreselerinde matematiğe ve doğa bilimlerine ait konular, dini meselelere bağlı olarak ve dini konuların daha iyi anlaşılması ve yorumlanabilmesi amacıyla okutuluyordu. Örneğin fıkıh (İslam hukuku) açısından bakarsak, fıkhın nakli bilgilerle ilgisi nedeniyle Kuran’a ve sünnete dayanması ve insanların hayatlarının adil biçimde sürebilmesi için gereken kanunlarla ilgisinden dolayı da akla dayanması nedeniyle, “akli bilimlere” (matematiğe ve doğa bilimlerine) ihtiyaç duyuluyordu. Osmanlı medreselerinin ders müfredatını ayrıntılarıyla açıklayan Kevakibi Seba (yedi yıldız, 1741) kitabının adı bilinmeyen yazarına göre; “Şerhi Mevakif ve Makasid, her ne kadar kelam ilmiyse de alet ilimlerinin cümlesini, hikmet (fizik), heyet (astronomi), hendese (geometri) ve hisabı (aritmetik) zikreder. Hendese ve hisab ‘mahsusat’ kabilinden olup çok fikre muhtaç olmadığından onu müstakilen (bağımsız olarak) ders edip okumazlar. Heman (yukarıda) zikrolunan ilimler arasında müzakere ederler.” Medreselerde en yaygın olarak okutulmuş olan matematik kitapları, şerh ve haşiyeleri ile birlikte Bahauddin el Amili’nin (ö.1622) Hülasatül Hisab’ı ile, Ali Kuşçu’nun (ö.1474) el Muhammediye fi’l Hisab’ıdır. Bu kitaplarda verilen bilgiler, İslam dünyası matematikçilerinin 12. yüzyılda ulaşmış oldukları bilgiler düzeyindedir. Medreselerdeki matematik müfredatında, dört işlemin ve temel geometri bilgilerinin ve problemlerinin ötesinde, sayıların üssünün ve köklerinin alınmasına ve çok bilinmeyenli denklemlerin cebirsel çözüm yollarının gösterilmesine seyrek de olsa rastlanabiliyordu. Cebir ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında medrese müfredatında bağımsız bir ders olarak yer bulabilmiştir. Ancak bu dersi de medrese mensupları değil, Mühendishanei Berriye (Kara Mühendishanesi) hocası Miralay Nuri Bey yeni metotlarla okutuyordu. Salih Zeki Bey, bu kitabından dolayı Gelenbevi için, “Ömrünün sonlarında yazdığı cebir kitabı, namını ebedileştirmeye fazlasıyla yeterlidir” demiştir.) Trigonometri, medrese müfredat programına bağımsız ders olarak, cebir dersiyle bir arada ‘cebir ve müsellesat’ adıyla ancak II. Meşrutiyet’ten sonra 1909’da medreselerin ıslahı girişiminin bir bölümü olarak açılan DarülhilafetilAliyye Medresesi’nde girebilmiştir. Diferansiyel ve integral hesap ise, 1924’teki kapanışlarına kadar medreselerin müfredatında hiçbir şekilde yer almamıştır. Ülkemizde diferansiyel ve integral hesaptan ilk kez bahseden ve bu metodu açıklayan kişi, Mühendishane’de başhoca olan İshak Efendi’dir. (ö.1836). Başhoca İshak Efendi, 4 cilt olarak hazırlamış olduğu Mecmuai Ulumi Riyaziye’nin (18311834) birinci cildinde cebirsel denklemler ve geometri, ikinci cildinde ise düzlem geometrisi, analitik geometri ve konikler ile diferansiyel ve integral hesap bahislerini işlemiştir. Diferansiyel ve integral hesap, ülkemiz tarihinde ilk kez Mühendishanei Berrii Hümayun’da öğretilmeye başlanmıştır. II. Mahmut döneminde, 1835 yılında Mühendishane’den 2’si subay (bu genç subaylardan biri Emin Paşa’dır) ve 10’u öğrenci olmak üzere 12 kişi İngiltere’ye mühendislik eğitimi görmeleri için gönderildi. (Osmanlı tarihinde Avrupa’ya bilimsel eğitim görmeleri amacıyla gönderilen ilk öğrenciler bunlardır). İşte bu grupta bulunan Emin Paşa (ö.1851) ve (Küçük) Tahir Paşa (18111867), Cambridge Üniversitesi’nde eğitimlerini tamamladıktan sonra Mühendishane’ye dönmüşler ve bu okulda ve daha sonra da Harbiye Mektebi’nde modern matematik eğitimini başlatmışlardır. Emin ve Tahir Paşalar, ülkemizdeki modern matematiğin gerçek öncüleridir. Emin Paşa, Mühendishane’nin ilk başhocalarından (rektörlerinden) Hüseyin Rıfkı Tamani’nin oğludur. Mühendishane’deki hocalık döneminden sonra Harbiye Mektebi Nazırlığı da yapmıştır. Tahir Paşa ise Mühendishane’den sonra Harbiye Mektebi’nde de yüksek sınıf öğrencilerine matematik dersi vermiş ve matematik kitapları hazırlamıştır. Tahir Paşa, Linear Algebra isimli orijinal matematik eserini yayımlamış olan Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’nın da hocasıdır. Vidinli Tevfik Paşa, hocası Tahir Paşa için şunları söylemektedir: “Muallimim bulunduğu için söylemiyorum. Hakikatin kendisi olduğu için söylüyorum ki, cidden İngiltere’de pek iyi tahsil görmüş, okuttuğu dersi pek iyi biliyor ve pek güzel anlatıyordu. Ben kendisinden çok istifade ettim. Bundan dolayı ruhuna ne kadar rahmet okusam azdır.” Vidinli Tevfik Paşa da, Tahir Paşa’nın ölümünden sonra Harbiye Mektebi’nin yüksek sınıflarına cebir, analitik geometri, diferansiyel ve integral hesap dersleri vermiştir. Fransa’da Politeknik okulunu bitiren Salih Zeki Bey (18641921), matematikle ilgili diğer kapsamlı çalışmalarının yanında, olasılık hesabını ve öklitçi olmayan geometri bilgisini ülkemize getiren ve Darülfünun’da eğitimini başlatan ilk matematikçimizdir. Osmanlılarda Başhoca İshak Efendi, Emin Paşa, Tahir Paşa ve Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa ile başlayan modern matematik ve matematiksel analiz eğitimi, Salih Zeki Bey’in çalışmalarıyla gelişimini tamamlamaya yönelmiştir. İLK ÖĞRENCİLER İNGİLTERE’YE 158 YIL SONRA LOGARİTMA Logaritma bilgisiyle Osmanlı Türkleri ilk kez 1772’de Halifezade İsmail Efendi, Cassini Zici’ni çevirdiğinde karşılaştılar. (Logaritma metodunun geliştirilmesinden 158 yıl sonra). Logaritma konusundaki ilk iki bağımsız yayın müderrislere aitti. Osmanlılardaki logaritma bilgisine temel olan Avrupalı yazarların hazırladığı cetveller, ondalık sayı sistemine göre düzenlenmişti. Oysa Osmanlı ülkesindeki matematikçiler arasında ondalık sistemi bilenler bulunmakla birlikte (örneğin Takiyüddin ondalık sistemi trigonometride ve astronomi cetvellerinin hazırlanmasında kullanmıştı), 1790’lı yıllarda bile astronomi cetvelleri hâlâ çoğunlukla altmışlı sayı sistemiyle hazırlanıyordu. 18. yüzyılın sonlarında bile altmışlı sistemin kullanımının yaygın olması, Osmanlı matematiğinin düzeyini gösteren önemli bir gösterge niteliğindedir. Onluk tabana göre logaritma metodunun öğrenilmesi ve öğretilmesi bizde 19. yüzyılda gerçekleşebilmiştir. (Osmanlılarda logaritma üzerine yazan üçüncü kişi, İsmail Gelenbevi’dir (17301790). Gelenbevi, 1773 yılında, yeni kurulmuş olan Mühendishanei Bahrii Hümayun’a matematik hocası olarak tayin edilmişti. Onun asıl önemli kitabı, Hisab al Küsur’dur (178889). CBT 1293/ 12 30 Aralık 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle