24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İletişim ve teknoloji 2010 yılı TÜBİTAK Ödüllerini kazananlar açıklandı 2010 Yılı TÜBİTAK Bilim, Özel, Hizmet ve Teşvik Ödülleri ile TÜBİTAKTWAS Teşvik Ödülü’ne ilişkin değerlendirme çalışmaları sonuçlandı. TÜBİTAK Bilim Kurulu tarafından 2010 yılında 1 Bilim Ödülü, 2 Özel Ödül ve 14 Teşvik Ödülü ile 1 TÜBİTAKTWAS Teşvik Ödülü verilmesine karar verildi. 2010 yılında Hizmet Ödülü verilmedi. TÜBİTAK'tan yapılan açıklamaya göre, bu yıl Bilim Ödülü, Sağlık Bilimleri dalında Prof. Dr. Seza Özen'e verildi. Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Pediatrik Nefroloji ve Romatoloji Ünitesinde görevli Prof. Dr. Özel, ödülü "Çocuk romatolojisi ve nefrolojisi alanında, vaskülitler ve ailevi Akdeniz hastalıkları” konularındaki uluslararası düzeyde çalışmaları dolayısıyla kazandı. TÜBİTAK Özel Ödülü Mühendislik Bilimleri dalında Koç Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ümran Savaş İnan'a verildi. Prof. Dr. İnan ödülü, "Elektromanyetik dalgalar alanında dünya yakınındaki uzun dalgalar” konusundaki uluslararası düzeyde çalışmaları dolayısıyla aldı. Özel Ödül ise Sosyal Bilimler alanında Princeton Üniversitesi'nden Prof. Dr. M. Şükrü Hanioğlu'na verildi. Prof. Dr. Hanioğlu ödüle "Son dönem Osmanlı, erken dönem Türk entelektüel, diplomatik ve siyasal tarihi”ne farklı bir bakış açısıyla yaklaşan uluslararası düzeyde çalışmaları nedeniyle hak kazandı. Ürünleri Fakültesi), Doç. Dr. Mehmet Doğan (Balıkesir Üniversitesi, FenEdebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü), Doç. Dr. Emrah Kalemci (Sabancı Üniversitesi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Doç. Dr. Mahmut Özacar (Sakarya Üniversitesi, Prof. Dr. Ümran Savaş İnan FenEdebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü), Doç. Dr. Asiye Safa Özcan (Anadolu Üniversitesi, Fen Fakültesi, Kimya Bölümü) Mühendislik Bilimleri: Prof. Dr. Adil Baykasoğlu, (Gaziantep Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Endüstri Bölümü), Doç. Dr. Alper Tunga Erdoğan (Koç Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi), Doç. Dr. Bahar Yetiş Kara (Bilkent Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü), Doç. Dr. Mehmet Kitiş (Süleyman Demirel Üniversitesi, MühendislikMimarlık Fakültesi, Çevre Mühendisliği), Doç. Dr. Metin Muradoğlu (Koç Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümü) Sağlık Bilimleri: Doç. Dr. Reşat Özaras (İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Enfeksiyon Anabilim Dalı) Sosyal Bilimler: Yrd. Doç. Dr. Selin Sayek Böke (Bilkent Üniversitesi, İİSBF İktisat Bölümü), Yrd. Doç. Dr. Caner Bakır (Koç Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü) Yakınsama ve hayatımıza etkileri Murat Kahraman (TTNET İnteraktif Medya Yöneticisi) TÜBİTAKTWAS Teşvik Ödülü TÜBİTAKTWAS Teşvik Ödülü de Galatasaray Üniversitesi, Matematik Bölümü'den Doç. Dr. A. Muhammed Uludağ'a verildi. Doç. Dr. Uludağ'a TÜBİTAKTWAS Teşvik Ödülü "2boyutlu karmaşık top üzerinde etkiyen kesikli gruplar alanında kesir uzayı projektif düzlem olan kesikli gruplar” konularındaki uluslararası düzeyde çalışmaları nedeniyle verildi. TEŞVİK ÖDÜLLERİ Teşvik Ödülleri kazanan bilim adamları ise şöyle: Temel Bilimler: Doç. Dr. İsmail Boztosun (Akdeniz Üniversitesi, FenEdebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü, Prof. Dr. Melih Ertan Çınar, (Ege Üniversitesi, Su SABUNCU, kuantum bilgisayarının önündeki önemli bir engeli kaldırdı Almanya’da Max Planck Enstitüsü’nde fotonik alanında çalışmalar yapan Türk bilim insanı Metin Sabuncu, kuantum bilgisayarlarda bilginin silinmesi probleminin önüne geçilebileceğini gösterdi. Çalışma fotonik alanının en prestijli dergisi olan Nature Photonics´de kabul edildi ve internetten yayımlandı. K uantum bilgisayarları bilgiyi taşımak için elektriği değil ışığı kullanır. Kuantum bilgisayarınız önündeki en büyük engel, bilgiyi taşımakta kullanılan fotonların çevre şartlarından kolayca olumsuz etkilenebilmesi ve taşıdıkları bilgiyi kaybedebilmesi. Alman Max Planck Enstitüsü'nden aralarında Dr. Metin Sabuncu'nun da bulunduğu araştırma ekibinin buluşu, bugüne kadar çözüm bulunamamış bu sorunu çözerek, kuantum bilgisayarın geliştirilmesinde çok kritik bir aşamayı aşmış oluyor. Dr.Metin Sabuncu buluşunu şöyle özetliyor: “Kuantum teknolojileri ve kuantum bilgisayarları inşa etmek günümüz araştırıcılarının en önemli hedefleri arasındadır. Kuantum yasaları bize günümüz teknolojilerinden daha güvenli, daha üstün ve hızlı teknoloji fırsatları sunar. Kuantum bilgisayarlar normal bilgisayarlar için olanaksız gözüken hesaplamaları yaparak bugüne kadar dev letler, ordular ve şirketler tarafından kullanılan bütün şifreleri kolaylıkla kırabilecek. Ancak kuantum bilgi işlemenin bir dezavantajı vardır ki o da kuantum bilgisinin (lazerden çıkan fotonlar veya atomlar) çevre şartlarından olumsuz etkilenmesi ve çok kolay silinmesidir. Bugüne kadar maalesef bunun önüne klasik bilinen hiçbir metotla geçilemedi. Biz ise Dünya'da ilk defa kullanılan bir teknoloji ile kuantum ışınlanmada faydalanılan kuantum dolanıklık (entanglement) prensibini kullanarak kuantum bilgiyi silinmeye karşı korumuş bulunuyoruz. Bizim geliştirdiğimiz metot ile bugüne kadar ilk defa kuantum teknoloji ile çalışan bilgi işleme sistemlerinde bilginin silinmesi ile doğan hatanın önüne geçilmiştir. Bu teknoloji kayıpların olduğu bir ortamda dahi kuantum bilgi yüklenmiş fotonları koruduğu için kuantum bilgisayarların gerçekleştirilmesine doğru atılmış önemli bir adımdır.” Ayrıntılı bilgi: http://www.nature.com/nphoton/journal/vaop/ncurrent/full/nphoton.2010.168.htm CBT 1221/ 7 13 Ağustos 2010 Geçmişte ses hizmetleri sadece telekom şirketleri tarafından, TV yayını televizyon kanalları, internet ise internet servis sağlayıcıları tarafından sağlanıyordu. Hızla gelişen iletişim teknolojileri ve yakınsama (convergence) olarak adlandırılan trend sayesinde, iletişimin farklı medyalar aracılığıyla sağlandığı günler çok yakında geçmişte kalmış olacak. Yakınsama nedir? Yakınsama kavramı sayesinde internet, telefon ve TV kombinasyonunun bir arada sunulabildiği; böylece telefon, data ve video ihtiyacına cevap verebilen Üçlü Oyun (Triple Play) sistemine mobil özelliklerin de eklenmesiyle Dörtlü Oyun (Quad Play) ile tanıştık. Yakınsama, Uluslararası Telekom Birliği (ITU) tarafından “geçmişte ayrı teknoloji, piyasa ya da politikalarla tanımlanmış endüstri yapılarını bir araya getiren (entegre eden) teknolojik, hukuki, pazara ilişkin ya da düzenleyici kapasite” olarak tanımlanıyor. Avrupa Komisyonu (Green Paper) ise yakınsamayı farklı şebeke platformları aracılığıyla benzer hizmet çeşitlerinin taşınması ya da telefon, televizyon ve kişisel bilgisayar gibi tüketici aygıtlarının bir araya getirilmesi olarak ifade ediyor. Yakınsama genel olarak dijitalleşme ve genişbant ağlarının ortaya çıkması dolayısıyla, telekomünikasyon, RadyoTV yayıncılığı ve bilişim sektörleri arasındaki teknik ve düzenleyici sınırların, bulanık bir hal alması ya da belirsizleşmesi olarak ifade ediliyor. Yakınsama süreçler açısından incelenerek de tanımlanabiliyor. Teknik süreçte yakınsama, santraller, uydular, kablo kanalları, arayüzler ve direkler gibi kaynakların “şebeke seviyesi”nde paylaşımı olarak karşımıza çıkarken, işlevsel süreçte yakınsama veri yayıncılığı (data broadcasting), sesli yanıt sistemi (audiotex) gibi yeni hibrid hizmetlerin gelişmesi ya da yayıncılık ve telekomünikasyon sektörlerinin işlevlerine ilişkin algıdaki değişim olarak tanımlanıyor. Kurumsal süreç açısından yakınsama, telekomünikasyon ve yayıncılık altyapılarının aynı ana şirket grubunun mülkiyetinde olmasını ya da aynı şirket tarafından telekomünikasyon ve yayıncılık hizmetlerinin birlikte sağlanmasını ifade ediyor. Yakınsamanın hayatımıza etkileri Sadece iletişim hizmetleri için ayda ortalama olarak kaç fatura ödediğimizi düşünelim. Sabit telefon, televizyon yayın hizmeti, mobil telefon, internet bağlantısı gibi her hizmet için ayrı birer aboneliğin yanı sıra her ay takip edilecek ayrı faturalar ve gerektiğinde aranacak ayrı müşteri hizmetleri bulunuyor. Yakınsama sayesinde bu hizmetlerin hepsini tek bir merkezden alabilecek, tek faturayla ödeme yapabilecek ve bu hizmetlerin çapraz faydalarından daha fazla faydalanabileceğiz. Örneğin sosyal ve iş hayatımızın en önemli ve vazgeçilmez iletişim kanalı olan ses hizmetlerini evimizde sabit telefonumuz, dışarı çıktığımızda mobil telefonumuz ve internete bağlı olduğumuz noktalarda ise VoIP servisleri üzerinden kesintisiz olarak alabilmemiz mümkün. Televizyon yayınlarını ise geleneksel yöntemlerin yanı sıra evimizde bulunan sabit veri hizmetiyle birlikte IPTV üzerinden; havaalanları, alışveriş merkezleri gibi internete kolayca bağlanabildiğimiz alanlarda web tv üzerinden veya mobil teknolojiler sayesinde cep telefonlarımızı kullanarak mobil tv hizmeti ile takip edebileceğiz. Modern hayatımızın en önemli medya kanalı olan internete ise evimizde sabit DSL bağlantılarımız, dışarıda WiFi noktaları veya mobil olarak 3G ağı üzerinden her zaman ve her yerde bağlı kalabiliyoruz. Yeni model televizyonlar ve evimizdeki oyun konsolları ile internette sörf yaparken, bilgisayarımızı ve cep telefonumuzu televizyon olarak kullanıyor, internet bağlantımız üzerinden telefon görüşmesi yapabiliyoruz. İletişim kanallarımız hızla iç içe girerken aynı zamanda yer ve zaman konusunda bağımlılığımız da ortadan kalkıyor. Yakınsama ile artık her yerde ve her zaman tüm hizmetlere ulaşmamız mümkün oluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle