Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yabancı dil eğitimi gerçeği: Yabancı dille eğitim yanılgısı Üniversitelerimizde giderek yaygınlaşan yabancı dille öğrenimeğitim, öğrenci ve velilerine yönelik de büyük bir yanıltıcı özelik taşıyor. Uluslararası düzeyde yabancı dille eğitim yapabilmenin önkoşulu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin “Avrupa Yabancı Diller Ortak Çerçevesi” kapsamında belirlenen en az B2 ama tercihen C1 yabancı dil seviye göstergeleridir. Bu sınav ölçeklerinin bilimsel güvenirliliği ve kalite güvencesi tartışılamazdır.. Türkiye’de eğitim dili İngilizce olan üniversiteler bu konuda başarılılar mı? Prof. Dr. Sinan Bayraktaroğlu, sinanbayraktaroglu1@gmail.com vrupa Konseyi, “Ortak Avrupa Kültürü”nü oluşturmak idealiyle “Çeşitlilikte Birlik” sloganıyla, farklı dil ve kültürlere sahip Avrupa vatandaşlarının serbest dolaşım sürecinde ve günlük iş, ticaret, sosyal ve eğitim yaşamında birbirleriyle kolayca işbirliği kurabilmek ve kültürler arası hoşgörüyü, saygıyı ve iletişimi etkinleştirmek ve önyargıları gidermek amacıyla, 1971 yılından itibaren Avrupalı bilim adamları tarafından geliştirilen ‘Avrupa Yabancı Diller Projesi’sini yürüttü. Bu projenin bulguları, bugün tüm Avrupa ülkelerinin eğitim sistemleri bünyesinde uygulanan ‘Avrupa Yabancı Diller Ortak Çerçevesi’ (Common European Framework of Reference for Languages: Learning, teaching, assessment)i modelini ortaya çıkardı. Bu modelin getirmiş Somut bir örnek, yabancı olduğu iletişimsel yöntem dille eğitim yapan bir yenilikleri, seviye tanım ve göstergeleri (en alt düüniversitedeki yapılan bir zeyden başlayarak A1, A2, uygulamayı belirtelim: B1, B2, C1, C2), nesnel sıHazırlık Okulu yeterlilik (!) nav ölçekleri (bkz. Association of Language sınavından beklenen 60 Testers in Europe, www.alile 90 arası puanı alarak te.org ), uygulamadaki orLisans programına tak kalite kriterleri (bkz. European Association of başlayan 50 öğrencinin, Quality Language Services, bu standartlardan olan www.eaquals.org), yabanIELTS sınavına girdikleri cı dil öğretmeni yetiştirmedeki uygulamaları, buzaman, yabancı dille gün sadece Avrupa’da deeğitim görebilmeleri için ğil, tüm dünyada Yabancı gerekli olan 6.0 düzeyinin Dil Eğitimi alanında gerçekleşen bir devrim sayılçok altında 2.5 – 4.5 arası maktadır. gibi düşük bir puan Bugün Avrupa bünyealdıkları görüldü. sinde ‘Eğitimde Birlik’ idealiyle “Öğrenme Amaçlı Hareketliliği” özendirmek amacıyla kabul edilmiş “Bologna Süreci” veya “Lizbon Hedefleri” kapsamındaki Erasmus, Socrates, Leonardo, Comenius, Marie Curie gibi programların kilit anahtarı ‘Avrupa Yabancı Diller Ortak Çerçevesi’ kriterleridir. Özetle, orta ve yükseköğretimde “Yabancı Dil Eğitimi” sorunu sadece bir “iç mesele” olmanın ötesinde, Avrupa’ya uyumun da önemli unsurlarından biridir. Bu nedenle, bu konuda Avrupa’nın hedeflerini göz önünde bulundurmak gerekir. Bu nedenle, eğitim sistemimizde yabancı dil eğitimi alanında hem yaşanan birçok sorunu çözmek hem de AB’nin Lizbon Hedefleri doğrultusunda kalite standartlarına ulaşmak ve aynı zamanda bu tür eğitim faaliyetini işgücü piyasasına uyumlu hale getirmek amacıyla özellikle yükseköğretimdeki yabancı dil eğitim uygulamasının bu hedeflere göre düzenlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, “Türk Dili’nin Yabancı Bir Dil Olarak Öğretimi” de Türk Kültürü’nün Avrupa ülkeleri arasında gereğiyle tanınıp yaygınlaştırılması ve dolayısıyla Avrupa Yabancı Diller Ortak Çerçevesi kapsamında ele alınması büyük önem taşımaktadır. malı olarak pedagojik niteliğe sahip bir yabancı dil öğretimöğrenim yöntemi şeklinde kabul etmek mümkündür. Özetle, Prof. Dr. Aydın Köksal’ın belirttiği üzere, “yabancı dille öğretim, bir yabancı dil öğretme yöntemi değildir” ii saptaması bilimsel bir gerçektir. ÖLÇÜMÜZ NE OLACAK? Burada bir an durup, çok sözü edilen “ileri seviye” yabancı dil yetisinin somut kalite ölçek ve göstergelerinin neler olduğuna kısaca bakalım. Bugün uluslararası düzeyde yabancı dille eğitim yapabilmenin önkoşulu, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin “Avrupa Yabancı Diller Ortak Çerçevesi” kapsamında belirlenen en az B2 ama tercihen C1 yabancı dil seviye göstergeleridir.i Bunun somut ölçeği de bir öğrencinin uluslararası merkezi sınav komisyonları tarafından bu seviyede hazırlanan ve uluslararası geçerliliği olan sınavlardan elde etmiş olduğu başarıdır. Örneğin, İngilizce için IELTS sınavından en az 6 veya tercihan üstü; Cambridge sınavlarından First Certificate in English (FCE) sınavından en az B notu ile başarılı olma veya C1 için Certificate in Advanced English (CAE) geçer not; TOEFL iBT sınavından da toplam 90 veya üstü puan almak gerekiyor. Almanca B2 için Zertifikat Deutsch für den Beruf, C1 için GoetheZertifikat C1; Fransızca B2 için Diplôme de Langue Française (DL) (AF), C1 için Diplôme Supérieur d’Etudes Françaises Modernes (DS) ) (AF). Bu sınav ölçeklerinin bilimsel güvenirliliği ve kalite güvencesi tartışılamadığı gibi, bunlar bugün uluslararası düzeyde kabul edilip uygulanan standart göstergelerdir. Bunlar, Amerikan kökenli olduğu nedeniyle TOEFL hariç, Avrupa Konseyi’nin 1971 yılında başlatıp bugün “Avrupa Yabancı Diller Ortak Çerçevesi” olarak bilinen çalışma kapsamında birçok Avrupalı uzman tarafından yapılan araştırma ve çalışmaların ürünleridir. Birçok dünya ülkesi kendi milli eğitim sistemleri bünyesinde bu ölçek ve göstergeleri yabancı dil eğitimi için yaygın bir biçimde uygulamaktadır. Kısaca, bunlar yabancı dilde eğitim yapabilmek için gerçekleştirilmesi zorunlu olan nesnel kalite standartlarıdır. A Başka bir deyişle, Dil Eğitimi konusunda Türkiye Avrupa’dan “alıcı” olduğu gibi Avrupa’ya “verici” olmasını da bilen kültür politikaları üretmek zorundadır. BUGÜNKÜ DURUMUMUZ Kanımızca, bugün Türkiye’de yükseköğretimde yabancı dil eğitimi alanındaki temel sorun, yabancı dil eğitiminin niteliği hakkında üniversitelerin üst düzey yönetiminde kuramsal ve uygulamalı olarak akademik bilgi ve birikiminin yetersiz kalması ve buna ek olarak da, uygulamada yabancı dil eğitimine özgü idari ve akademik yönetim bilincinin bulunmamasıdır. Daha da önemlisi, Bologna Süreci kapsamında ve Avrupa Birliği ülkelerindeki uygulamaların aksine, bugün Türkiye’de kamuoyuna, öğretim üyesi, öğrenci ve ebeveynlerine güvenilir bilgi sunmak amacıyla, yabancı dil eğitiminde nesnel kalite güvencesi sağlayan etkin bir denetimin ve bunu yürütecek ulusal düzeyde bir kurumsal yapılanmanın bulunmamasıdır. Bu nedenle, 2006 yılında üniversite rektörlüğü yapmış deneyimli kişiler tarafından kaleme alınan “Neden Yeni Bir Yüksek Öğretim Vizyonu?“ i adlı rapordan esinlenerek, kalite güvencesi için yabancı dil eğitiminde ortak standart ve politika oluşturan bağımsız, şeffaf, tam yetkili ve uluslararası kurullar tarafından da akredite edilmiş “yükseköğretim yabancı dil eğitimi ulusal kalite otoritesi” nin oluşturulması kaçınılmazdır. Bugün Türkiye’de böyle bir yapılanmanın eksikliği, beraberinde yanılgılar zincirini oluşturmakta, emek ve enerji kaybına yol açmakta, eğitim kuruluşlarının bünyesinde ciddi sorunlar yaratmakta ve yabancı dile olan yoğun sosyal talep karşısında ve özellikle yükseköğretimin rekabet ortamında, sözde uluslararası nitelikli kalite eğitim sağlamak için büyük bir yanılgıyla yabancı dille eğitim yapılmasına neden olmakta. Diğer taraftan, ne yazık ki ‘yabancı dille eğitim’ özellikle vakıf üniversitelerinin büyük çoğunluğunca bir tanıtım ve pazarlama aracı olarak kullanılıp yabancı dil eğitimine olan bu talebin ticari kaygılarla istismar edilmesine kadar uzandı. BAŞARILI OLABİLİYOR MUYUZ? Türkiye’de eğitim dili İngilizce olan üniversiteler bu konuda başarılılar mı? Bugün Türkiye’de yabancı dille eğitim yaptığını iddia eden ilgili üniversitelerde sözü edilen ileri düzey dil seviyelerinin uluslararası sınav ölçeklerine göre değerlendirilmiş olduğu söylenemez. Somut bir örnek olarak, yabancı dille eğitim yapan bir üniversitedeki yapılan bir uygulamayı belirtelim: Hazırlık Okulu yeterlilik (!) sınavından beklenen 60 ile 90 arası puanı alarak Lisans programına başlayan 50 öğrencinin IELTS sınavına girdikleri zaman, yabancı dille eğitim görebilmeleri için gerekli olan 6.0 düzeyinin çok altında 2.5 – 4.5 arası gibi düşük bir puan aldıkları görülmüştür. Bu uygulamanın, gerçek dışı öğrenimöğretim amaç ve hedefleriyle, verimsiz, başarısız sonuçlar doğurduğu ve yapılan her türlü maddi yatırıma rağmen ümit edilen beklentileri karşılayamadığı malumdur. Bu vahim durumu görmezlikten gelen, ancak sosyal talebin yabancı dilde yapılan eğitime dönük olması gerekçesiyle ve yaşanan sorunların zamanla üstesinden gelineceği gibi bir iyimserlikle yabancı dilde eğitim yapmakta ısrarlı olan yönetim anlayışının etik yaklaşımını da herkesin takdirine bırakmak gerekir. Bu nedenle, yabancı dilde eğitim sayesinde uluslararası nitelikli kalite eğitimi yaptığını iddia eden üniversiteler, kamuoyuna, öğrenci ve ebeveynlere vaat ettikleri üzere, Hazırlık geçme aşamasında kendilerinin öznel olarak ‘yeterlilik’ veya YABANCI DİLLE EĞİTİM NEDİR, NE DEĞİLDİR? Yabancı dille eğitim, bir öğrencinin akademik derslerini takip edebilmesi için ilgili yabancı dilde okuduğunu anlayabilme, satırlar arasındaki anlamlılığı kavrayabilme, dinlediğiniduyduğunu doğru algılayıp yorumlayabilme, amacını rahatlıkla yazılı ve sözlü olarak ifade edebilme, sorgulayabilme, tartışabilme, sunum yapabilme gibi tüm bu dil kullanım becerilerinin eşit oranla üst seviyede özümsenerek öğrenilmiş olduğunu varsayar. Ancak, uluslararası bir dil olan İngilizcenin Türk eğitim sisteminde yabancı bir dil olarak öğretilmesi ile ilgili sorunlar yıllardır daha henüz çözümlenememişken, hatta bunun yanı sıra bugün Türkçe eğitiminde dahi sorunlar yaşanırken, yükseköğretimde İngilizceyi bir eğitim dili olarak kullanmaya çalışmanın gerçekçilikle ne denli bağdaşabileceği herkesin takdirine kalmış bir konudur. Diğer taraftan, yabancı dille eğitim yoluyla her ne kadar bir yabancı dilin öğreniminin o dili sınıfta işlevsel hale getirerek kolaylaştırabileceği düşünülürse de, böylesine bilimsel temele oturmayan dolaylı bir uygulamayı, ne kuramsal ne de uygula CBT 1221/ 18 13 Ağustos 2010