Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“ÇETE” anatomisini iyi anlamalıyız! Tınaz Titiz E ski Yunan Tanrı sistemi, durup dururken ortaya çıkmadı. İnsanlar çevrelerinde olup biten olayları açıklamak ihtiyacıyla sürekli teoriler geliştirmek, sonra da bunların olayları ne genişlikte açıklayabildiğini test etmek dürtüsüyle çeşitli Tanrılar tanımladı. Sonuç bu sistemin terk edilmesine varmışsa da, zamanında çok işe yaradığı, çok karmaşık birçok olayı anında açıklayabilmiş olduğu da kuşkusuzdur. Günümüzde terk edilen bu “olayları açıklama” yöntemi ülkemizde halen geçerliğini koruyor, mühendislikten ekonomiye, tıptan sosyal bilimlere kadar birçok alanda başarıyla kullanılıyor. Karayollarında can ve mal kaybına neden olan olayları birçok gelişmiş ülke hâlâ tam önleyemez ve bunlara gayet sofistike çözümler geliştirmeye gayret ederken, Türkiye’de sorun HANGİ KOŞULLAR? çözümlenmiş, eski Yunan Tanrılarının geliştiÇete oluşumlarıyla ilgili olarak sorulması rilmiş bir sürümü olan “canavar”lar yoluyla olay gereken ikinci soru, çetenin oluşum koşullarıyaçıklanmıştır. la ilgilidir. Şu soru kritiktir: İsteyen bir ya da “Çete” adıyla adlandırılan olgu da, canavar’ın birkaç kişi, gönüllerinin çektiği bir konuda çete özel durumundan başka bir şey değildir. Birçok oluşturabilirler mi? İlk anda, “tabii kurabilirler, karanlık olayı açıklayıp misybunu düzenleyen bir yasa mı onunu tamamlayan canavardan var?” diyenler çıkabilir. Ama sonra geliştirilen “çete”, Pentium Çetelerin yok edilmesi, kazın ayağı öyle değildir. ve G3 işlemcileri arasındaki fark temizlenmesi gibi isAnayasa bile yorum cambakadar bir fark yaratmış durum teklerimizi gözden zlığı gibi nedenlerle dadır. Olmuş ve olabilecek çiğnenebilir, ama çete teşkili ile birçok olay bu yeni kavramla geçirmeli, hangi ilgili yazılı olmayan kanunlar açıklanabilecek gibi görünüyor. çetelerin üyeleri çiğnenemez. İşte bu nedenle, “çete” denilen olduğumuzu keşfetmBir çetenin oluşabileceği olgu üzerinde daha dikkatli dualanlar, toplumun onayına rulmak gereği vardır. Nasıl ki ku eye, ondan sonra da tabidir. Toplumun onayından raklık sorunundan Aşk Tanrısı gerçek mücadele yön geçmemiş bir alanda, ne denli Venüs sorumlu tutulamazsa, temlerini bulmaya gözü kara olursa olsun hiç kimse çete’nin sorumlu olmadığı birçok çete kuramaz. Kurmasına kurar sorun da onların üzerine yıkılıp çalışmalıyız. ama birkaç günde dağılır gider, kaçılamaz. yani uzun ömürlü olamaz. Toplum, bir çetenin var olup olmamasına, beİKİ SORU nimsediği değerlerle onay verir ya da vermez. Bulgarca “çeta” (orduya ait olmayan küçük Nasıl ki bir evde üreyen böcekler, böceklerin ve silahlı birlik) sözcüğünden Türkçeye ak arzusu yoluyla değil de o ev sahibinin pasaklılığı tarılan bu kavram, orijinal anlamından epey yoluyla oluşuyorsa, çeteler de toplumun çeşitli sapmış, herhangi bir melanet alanında icrayı sanat değerlerinin yarattığı iklim içinde var olabilir ya etmek amacıyla bir araya gelmiş silahlı ya da silah da olamazlar. sız küçük toplulukları ifade etmeye başlamıştır. Eğer bir çete var ise, orada bazı değerlerde Çete kavramının tam anlaşılabilmesi için ilk sorunlar var demektir. Değerleri bozulmamış bir sorulması gereken soru, çete’nin nerede başladığı yerde kimse çete kuramaz. Buna “çete kurve nerede bittiği, bir diğeri ise çete’nin eylem manın altın kuralı” denilebilir! Türkiye’nin en lerinde kullandığı metodolojidir. büyük 4 üniversitesinden birisinin, içinde yakGerek orijinal gerekse kaymış anlamına göre laşık 100 kişinin görev yaptığı saray yavrusu rekçete, mutlaka birden fazla kişiden oluşması törlük binasındaki tuvalet, yalnızca rektör tarafıngerekir. Bununla beraber bu kişilerin mutlaka el dan kullanılabiliyor. Burada, bilgi toplumu ile ilele dolaşmaları gerektiğine ilişkin bir zorunluk gili olarak yapılan bir toplantıya çağrılan dayoktur. Hatta düşünülürse, böyle bir eleleliğin vetlilere ise yandaki bir binanın tuvaleti gösçeteyi derhal deşifre edeceği ve bu nedenle de bir teriliyor. Orada ise kapının üzerinde şu yazıyor: likte bulunmaması gerektiği de hemen anlaşıla Sular akmadığından dolayı tuvalet kapalıdır! Bu caktır. basit görünüşlü olayın çetelerle ilişkisi ilk bakışAynı üniformayı giymek, benzer şivede ta görülemeyebilir. Ama çok ilişkilidir. konuşmak, daima benzer iddiaları savunmak Her sorununun tek nedeni olarak okul eğitigibi, “çetenin tanınmasına yol açabilecek” her minin yetersizliğini görüp kaynaklarını bu yoltürlü ipucundan kaçınmanın, çete olabilmenin da mobilize etmiş olan ülkemizde, bu basit (!) oolmazsa olmaz koşullarından olduğu da kısa bir lay çok değerli bir yol göstericidir. İnsanlarımızı akıl yürütmeyle bulunabilir. okutup hepsini birer profesör yapsak, 59 üniverİyi bir çete, birbiriyle ilişkisi yokmuş gibi görü sitemizi kurduğumuz illerimizin her birini birer nen, ama gerçekte aynı amaca hizmet eden tu İstanbul yapsak, sonuçta varacağımız yer, tutum, davranış ve eylemlerde bulunan kişi ve ku valetin ve suyun önemini anlamamış ama bekrumlardan oluşmalıdır. Hırsızlık, yol kesme ve lentileri, iddiaları, tafraları, ihtirasları artmış bir benzeri alanlarda çalışan çetelerde çok önemli sürü yardımcı çete üyesi oluşturmaktan ileri olan misyon, vizyon ve değer birliği, çete değildir. üyelerinin söylem birliği içine girmelerine ve dolayısıyla çabucak teşhis edilmelerine yol açar. İşte bu nedenle bu tür basit çeteler teşhis edilmemek için saklanmak zorundadırlar. Çete teşkili ve işletmeciliğinde ileri gitmiş toplumlarda ise tam aksine olarak tüm çete öğelerinin, çete misyonu, vizyonu ve değerlerinin benzemezliğinin temini çok önemlidir. Bunun için, takıyye gibi yöntemlerin yanı sıra, çeteye dahil olduğunu bilmeyen kişi ve kurumların da çetelere katılması ve çağdaş örgütlenmenin bilinen metodu olan “sanal ağ” teşkil edilmesi yoluna gidilir. Bu nedenle de saklanmak gibi bir gereklilik olmadığı gibi, elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşmak neredeyse zorunludur. İşte, toplumumuzda hemen her olayı çetelerle açıklayan birçok vatandaşımızın bizzat birer çete üyesi olmalarının teorik temelleri böyledir. Bazı GenetikMetabolik Hastalıklarda Enzim Tedavisi ve Bir Holywood Filmi Prof. Dr. Haluk Topaloğlu, Hacettepe Çocuk Hastanesi, Ankara B CBT 1202/ 19 2 Nisan 2010 iyolojinin temeli, genlerin komut vermesi ile başlar. DNA’dan RNA’ya dönüşen basamakların sonucunda proteinler sentez edilir. Ardından yoğun ve karmaşık biyokimyasal döngüler halinde metabolik işlevler gerçekleşir. Böylece her şey yolunda olduğu sürece hayatta kalırız. Ancak normalde bizi koruyan binlerce reaksiyon bazen genetik olarak yanlış programlanmış olabilir. İnsanoğlunun genetik hastalıkların farkındalığı ve savaşı yüzyıllar öncesine gider. Aydınlanma dönemi resimlerinde bazen genetik bir sorunu olan çocukların varlığı dikkatimizi çekebilir. Bu tür hastalıkların sınıflaması ve biyokimyasal özellikleri 19. yüzyılın ikinci yarısında başlamakla birlikte, esas katkılar sonraki yüzyılda olmuştur. 1960’larda başlayan biyoteknolojik devrim ile deneylerin süresi kısalmış, buna bağlı olarak da elde edilen veri miktarı artmıştır. 1990’lardan bu yana gelen moleküler alandaki inanılması güç gelişmeler sonucu, artık binlerce genetik hastalığın temellerini bilmekteyiz. Genetik hastalıklarda tedaviler, yani bu hastalıkların tümü ile ortadan kalkması farklı yöntemlerle olacaktır. Bunların arasında gen ve hücre tedavileri, kök hücreleri, ilaçlar sayılabilir. Birçoğu için henüz deney ya da hazırlık aşamasındayız, Aslında değişik bir yöntem daha var: Enzim replasmanı, yani eksik olan enzimi tamamlama. İlginç olarak bu yöntem diğer Türkiye’de kök hücre tedavileri gibi “pırıltılı” kavramlar yanında nerede ise gölgede kalmıştır. Ne var ki bazı görme şansı metabolikgenetik hastalıklarda yıllardan beri bulamayacağımız başarı ile uygulanmaktadır. “Extraordinary Bu basit olarak dokunun oluşumunu ve işleviMeasures” isimli ni sağlayan enzimlerden birinin eksik olması durumunda dışarıdan bizim vermemiz prensibine dabu filmde, Pompe yanmaktadır. Tıbbın hemen her alanında gehastalığı için enzim lişmeler aslında yıllar boyu araştırmalar sonucu eltedavisine giden de edilen deneyimlere bağlıdır. Enzim tedavilerinde de bu durum geçerlidir. süreç anlatılmakta. Örneğin enzimin bizim istediğimiz dokudaki hücre içine girebilmesi için bir şeker molekülü eklenmesi gerektiği gerçeğinin fark edilmesi 15 yıl almıştır. Enzim tedavileri ile dokularda aşırı birikime yol açan depolanmaların önüne geçilir. Bu yöntem ilk olarak 1983 yılında bir tür seramid birimi ile sonuçlanan Gaucher hastalığında uygulandı. Ardından 2000 yılında farklı bir tür seramid biriktiren Fabry hastalığında başarılı oldu. Aynı zamanlarda “mukopolisakkaridoz” olarak isimlendirilen ve vücutta hemen her dokuda kompleks moleküllerin birikimine neden olan hastalık grubunda faydalı olduğu saptandı. Son olarak da 2006 yılında glikojeni parçalayan bir enzim eksikliğinde görülen Pompe hastalığının eksik olan enzim verilerek iyileşebileceği bulundu. Bu tür güncel tedavilerin hepsi ülkemizde de başarı ile uygulanıyor. Bu yılın ilk haftalarında dünya sinemalarında gösterime giren bir film Holywood’un bu konuya merakını gösterdi. Türkiye’de görme şansı bulamayacağımız “Extraordinary Measures” isimli bu filmde, Pompe hastalığı için enzim tedavisine giden süreç anlatılmakta. İki çocuğu birden Pompe hastası babayı Brendan Frazer, bu konuya büyük ilgi gösteren bilim adamını Harrison Ford oynamakta. Özet olarak hiçbir tedavisi olmayan bu ölümcül hastalık için verilen uzun uğraş vurgulanmakta ve sonuçta başarı gelmekte. Gerçek bir hayat öyküsünden çekilen bu filmde hasta iki kardeş halen günümüzde de tedavi görmektedir. Bu çocukların durumlarının iyi olduğunu söyleyebilirim. Bilime ve araştırmaya istekli gençler için iyi bir örnek olacağını varsaydığım bu filmin hiç olmazsa DVD’si elde edilip izlenmeli. Senaryo gerçek bir olaydan çıktığı ve bilim yazarları tarafından kaleme alındığı için her şeyin nasıl adım adım geliştiği anlatılmakta. Her minik buluş adeta bir yapıtaşı oluşturmakta ve mucize beklentileri olmadan sakinlik ve olgunluk içinde elde edilenler değerlendirilmekte. Sanırım filmin esas mesajı da bu olmalı.