17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NASIL OLUŞURLAR VE NELERİ SAKLARLAR? Mağaralar: Doğal deprem kayıtları Beden çalıştırmanın yeni kriterleri: Haftada 2.5 saat orta şiddette egzersiz Beden çalıştırmada, “kalp atışını ne denli hızlandırdığı ölçümü” yöntemi artık rafa kaldırıldı. Bugünlerde yeğlenen ölçüt, metabolik eşitlik (MET) adıyla bilinen birimle belirtilen, metabolik hız... Haftada 150 dakika (2,5 saat) egzersiz yapmayı hedefleyen kişi, bu süreyi kendi isteğine göre günlere bölebiliyor. Öyle ki, hafta sonlarında yürüyüşe bir saat, enerji gerektiren başka bir spora da bir saat harcayan bir kişi, hafta içinde spora topu topu yarım saatini ayırmak zorunda kalır. edeni çalıştırmanın yararlı olduğu herkesçe bilinmesine karşın, sağlığımız üzerinde ne denli etkili olduğu ancak kısa bir süre önce kanıtlandı. 20. yüzyılın başlarında Batı’da her geçen gün daha da hızlı yaygınlaşan kalp krizleri, yeni bir kötücül salgın olarak görülmeye başlandı. Artık bu duruma, bulaşıcı hastalıkların azalarak yerlerini kalp krizine bırakmalarından tutun da, yaşam biçimlerini sağlıksız kılan toplumsal değişimlere dek uzanan, çeşitli unsurların neden olduğu düşünülüyor. 1953 yılında Britanya Tıp Araştırma Konseyi bulaşıcı hasSpor biliminde en çok talıklar uzmanı Jerry Morris tatartışılan bir başka ko rafından yapılan araştırma sonu da yapmaya değe nucunda kalp krizi açısından, cek en kısa egzersiz yaşam biçiminin önemine ilk kez dikkat çekildi. Morris’in süresidir. Son bulgu araştırmasından bu yana yapılan lara göre, söz gelimi, yüzlerce başka araştırma da, beüç kez onar dakika den alıştırmalarının, kalp ve dolaşımın yanı sıra, hemen hemen egzersiz yapmakla, bir tüm öteki sistemler üzerinde seferde aralıksız 30 olumlu etkiler yarattığını gözler dakika yapmak ara önüne sermekteydi. Egzersiz ile önüne geçilebilen hastalıklar sında hiç fark yok. arasında felç, kanser, şeker, karaciğer ve böbrek hastalıkları, osteoporoz ve hatta bunama ile depresyon gibi beyin hastalıkları bile vardı. O halde bedeni zinde tutmak için ne yapmak gerekiyor? Aşağıda beden alıştırmalarıyla ilgili son bulgulara ve bu konuda tersi kanıtlanmış kimi söylenlere yer veriliyor. dan biri olmakla birlikte, kişinin zindelik düzeyi aynı zamanda onun bu alıştırmalara nasıl tepki verdiğiyle de ilgilidir. Bu da büyük ölçüde genlerle belirlenir. Öyle ki, anne ve babaları formda kalma konusunda zorlanan kişilerin formda kalmaları da büyük olasılıkla güç olmaktadır. Yerküre, oluşumundan beri deprem üretmekte ve sonuçlarını içinde barındırmaktadır. Bu dinamizmin doğal belgeleri kayalar ve mağaralardır. Kaya, depremlerin ve başından geçen diğer tüm olayların doğal kayıtlarıdır. Bu kayıtları anlayabilmek, sağlam jeoloji bilgisiyle olur. Mağaralar ise yerküre davranışının bir başka doğal belleği ya da doğal kayıtlarıdır. Bu belgelerin anlaşılabilmesi için de mağara bilimi (speleoloji) ve başta jeoloji olmak üzere yerbilimlerinin birlikte çalışması gerekir. Mağaralar, bir coğrafyanın ya da bir ülkenin deprem ve aynı zamanda iklim geçmişi için veri depolarıdır. Y. Doç. Dr. Mehmet Utku1, M. Fatih Büyüktopçu2, Doç. Dr. Hasan Sözbilir3, Dr. Özer Akdemir1, Doç. Dr. Gürkan Özden2, Prof. Dr. Zafer Akçığ1 Hem kilolu, hem de zinde olunabilir mi? Kilo fazlasının formda kalmanın en büyük engeli olduğu konusu, spor biliminin en çok tartışılan konularındandır. Güney Carolina Üniversitesi’nden Steven Blair’in 2007 yılında farklı kilolardaki 2600 kişi üzerinde yaptığı araştırmada, aerobik zindelik ölçülerinin kişinin sahip olduğu yağ dokusu miktarıyla hiçbir ilintisi olmadığını, ölme riskinin şişmanlıktan çok zindelikle bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Öyle ki, aşırı kilolu insanlar kilo vermekte zorlansalar bile, daha çok egzersiz yaparak daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilirler. M B ta şiddette egzersizin bedeni zinde tutmaya yeterli olduğu öne sürülüyordu. Oysa şimdilerde uzmanlar egzersizin günlük dozlara bölünmesinin gerekli olmadığı görüşünde birleşiyorlar. Haftada 150 dakika egzersiz yapmayı hedefleyen bir kişi, bu süreyi kendi isteğine göre günlere bölebiliyor. Öyle ki, hafta sonlarında yürüyüşe bir saat, enerji gerektiren başka bir spora da bir saat harcayan bir kişi hafta içinde spora topu topu yarım saatini ayırmak zorunda kalır. Spor biliminde en çok tartışılan bir başka konu da yapmaya değecek en kısa egzersiz süresidir. Elde edilen en son bulgular, söz gelimi, üç kez onar dakika egzersiz yapmakla bir seferde aralıksız 30 dakika yapmak arasında hiç fark olmadığını ortaya koyuyor. Bedeni sıvıyla doldurmak gerekir.. Bedeni susuz bırakmamanın önemini herkes bilir. Çoğu zaman susamasanız bile bedenin işlevlerini görebilmesi için “alabildiğine” sıvı tüketmenizi önerirler. Ancak bu öneriye uymak genellikle zaman kaybına, kimi zaman da ölümcül etkilere neden olabilir. Egzersize bağlı hiponatre Bedenin forma girip girmediği nasıl anlaşılır? Bedenin formda olması deyimi, güçlü ve esnek kaslar gibi çeşitli özellikleri içinde barındırsa da, genellikle, kardiyovasküler ya da kardiyorespiratuvar zindelik adlarıyla da bilinen, aerobik zindelik anlamında kullanılıyor. Bu da, bedenin kas hücrelerine oksijen aktarmada ne denli etkili olduğu demek. Aerobik zindeliği belirlemenin en iyi yolu, bir kişinin egzersiz yaptığı ve alıştırmaların giderek şiddetlendiği süre içinde tükettiği en yüksek oksijen miktarının, ya da VO2max değerinin, ölçülmesidir. Bu değer ne denli yüksek ise beden o denli formda demektir. ağaralar antikçağlar boyunca korkulan mekânlar, kötü ruhların olduğu kabul edilen yerler oldu, dünya üzerindeki tüm mitolojilerde doğaüstü varlıkların barınma alanı olarak düşünüldü. 1910’lu yıllardan sonra mağaraların görsel güzellikleri ön plana çıktı, ilk kez Amerika Birleşik Devletleri’nde turizm amaçlı olarak kullanılmaya başlandı. Mağaraların kendine has özellikleri ve bunların içinde en önemlisi olan dış etkilerden tecrit edilmiş ortamları, yerküreyi anlamada kullanılabilir araç olmaları yönünden birçok araştırmacının dikkatini çekmektedir. Forti ve Postpischl (1980), dikitlerin aynı zamanda bir genç tektonik veri kaynağı olduğunu gösterdi. Forti (2001) ise mağara çökellerinin birer deprem kaydı oldukları düşüncesinden hareketle, karstik çökellerin ve özellikle dikitlerin, tektonik ve sismik analizler için kullanılabileceklerinin önemini ve bunlardan ulaşılabilecek bilgileri vurguladı. Kempe (2004), buzul döneminde mağara çökellerindeki hasarları inceledi. Lavace ve Koller (2004), mağara çökellerindeki süreklilik ve süreksizliklerin depremle ilintilerini tartıştı. Bunları, en büyük yer ivmesine göre sınıflandırdı. Uysal vd.(2007), geç Kuvaterner travertenlerindeki deprem sırasında oluşan yarıklarda U serilerini izleyerek bunların oluşum zamanlarını kestirmeye çalıştı. Sebela (2008), karstik boşluklardaki çökel süreksizliklerinin önemli tektonik aktivite göstergeleri olduklarını, Postojna karstik alanından bazı örneklerle belirtti. Dutton vd.(2009), Sicilya’daki mağaralarda Uranyum (U) ve Karbon14 (C14) serilerini izledi ve mağara çökellerinde yılda 0.20.4 mm.’lik bir yerdeğiştirme olduğunu kestirdi. MAĞARANIN TANIMI Yüzeye olan açılımları, en az bir insanın sürünerek girmesine olanak veren genişlik ve yüksekliğe sahip olan yeraltı boşluklarına mağara denir (Nazik, 1989, 2008). Dünya üzerinde, bu boşlukların uzunlukları birkaç metreden yüzlerce kilometreye kadar uzanır. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Mammoth Mağarası, bilinen 590 km.’lik uzunluğu ile Dünya’nın; Pınargözü Mağarası ise bilinen 15 km. civarındaki uzunluğu ile Türkiye’nin bilinen en uzun mağaralarıdır. Mağara derinlikleri, kilometre mertebesine ulaşabilir (Nazik, 2008). Dünya coğrafyasında, derinliği birkaç kilometre mertebesine ulaşabilen mağaralar vardır. Son ölçümlere göre Kafkaslar’daki Krubera Mağarası’nın derinliği 2100 m., Türkiye’deki Peynirlikönü Mağarası’nın derinliği ise 1439 m.’dir. Mağarabiliminde derinlikler, negatif işaretle kullanılır. Pınargözü ve Peynirlikönü mağaraları, Türkiye’de bilinen en büyük mağaralardır. Mağara oluşumları açısından oldukça zengin olan Türkiye coğrafyasının %40’ı erimeye uygun kalsiyum karbonatlı kayalardan oluşur (Nazik, 2008). Bunun yanında, yeryüzünün %15’i kireçtaşı, dolomit, mermer gibi kalsiyum karbonatlı kayalardan oluşmuştur (Jennings,1985). Yerkürenin sunduğu bu olanağın yanı sıra mağaralar, son derece tehlikeli ve zorlu ortamlardır. Resim1, Bolkar Dağları’ndaki Ayıpınarı Mağarası’ndan bir görüntüdür. Burada da görüldüğü gibi, mağaralardaki bilimsel gözlemler için gözlem ortamı, insanı etkileyecek derecede büyüleyici güzelliklere sahip olduğu kadar, zor koşulların geçerli olduğu gizemli alanlardır. Mağaralarda gözlem yapmanın olmazsaolmaz koşulları vardır. Mağaralardaki çalışmalarda deneyimli; ve yapılan gözlemleri değerlendirebilecek bilimsel bir ekibe sahip olmak gerekir. Ya da her iki özelliği de bünyesinde barındırabilen bir ekip en mükemmelidir. Bunun için planlıprogramlı eği Ağırlık kaldırma gerçekten gerekli mi? Spor salonlarına göz attığınızda muhtemelen ağırlık kaldırmadan yapılan alıştırmaların eksik kaldığı sonucuna varırsınız. Bugüne dek yapılan çeşitli araştırmalar kas gücüyle uzun yaşam arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koysa da, başka etmenlerin bu sonucu etkileyip etkilemediği kesin değildi. Ancak son birkaç yıl içinde yapılan araştırmalar bu konuyu da aydınlığa kavuşturdu. 2008 yılında yayımlanan bir araştırmada, 9000 kadar Amerikalı erkeğin kas güçleri ölçüldü ve sağlık durumları 20 yıl boyunca izlendi. Sonuçta, kas gücü, ait oldukları yaş grubuna göre en alt sırada olanlar arasında ölüm oranlarının, geri kalan üçte ikilik kesime kıyasla %30 daha yüksek olduğu görüldü. mi, bedenin aşırı miktarda sıvı alması yüzünden kandaki sodyum düzeyinin düşmesi sonucunda oluşan son derece tehlikeli bir durumdur. Bu durumda sıvı fazlası beyin dokularına akın ederek organın şişmesine neden olur. “Izotonik” oldukları, yani normal beden sıvılarındakine özdeş erimiş madde bileşimleri içerdikleri öne sürülen spor içecekleri bile egzersize bağlı hiponatremiye yol açabilirler. Uzmanlar bedenin yalnızca susuzluğunu giderecek miktarda suya gereksinimi olduğuna, aşırı sıvı tüketmenin performansı düşürdüğüne dikkat çekiyorlar. Neler, egzersizden sayılıyor? Genelde kişinin haftada toplam 150 dakika “orta şiddette” egzersiz yapması öneriliyor. Peki, “orta şiddette” deyimi tam olarak ne anlama geliyor? Bir eylemin şiddetinin kalp atışını ne denli hızlandırdığıyla ölçülmesi yöntemi, çoktan rafa kaldırıldı. Bugünlerde yeğlenen ölçüt, metabolik eşitlik (MET) adıyla bilinen birimle belirtilen, metabolik hız. Bu da, söz konusu eylem sırasındaki metabolik hızın, hiçbir şey yapılmadığı sıradaki metabolik hıza bölünmesi sonucunda elde ediliyor. Orta şiddette egzersiz, 3 ile 6 MET arasındaki etkinlikleri içeriyor. Yürüyüş, hızına ve yapıldığı yere göre, 2 ile 12 MET arasında değişebiliyor. Yürürken kalp atışında hafif bir hızlanma meydana gelebileceğine, ancak kişinin konuşurken zorlanmaması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, çoğu kişi için 3 MET’in dakikada yaklaşık 100 adıma denk geldiğini belirtiyorlar. Tempolu koşu (jogging) öldürebilir mi? Kalp krizi geçirme riskinin, jogging ya da kar küreme gibi yoğun güç gerektiren eylemler sırasında arttığı bir gerçek. Ancak bu artışın oranı büyük ölçüde kişinin o tür alıştırmalara ne denli alışkın olduğuna göre değişir. Uzmanlar egzersizin şiddet ve süresinin yavaş yavaş arttırılmasını, 35 yaşın üzerinde olup düzenli egzersiz yapmaya alışık olmayanların doktor denetiminden geçerek spora başlamalarını öneriyorlar. Ya bir yerimi incitirsem? Kas zedelenmeleri ve bilek burkulmaları spor ve egzersizin yol açabileceği olumsuz etkilerdir. Kimi zaman insanlar bu gibi durumlarda ne yapacaklarını bilemezler. Uzmanlar ağrının kişiyi zorlaması ve yaşamını olumsuz yönde etkilemesi durumunda spora ara verilmesini ve bir hekime danışılmasını öneriyor. İyileşme sağlanıp yeniden spora başlanıldığında ısınma süresince geçici bir ağrı yaşanabilir. Bu ağrı 510 dakika içinde yatıştığı sürece spora devam edilebilir. Rita Urgan, Kaynak: New Scientist, 9 Ocak CBT 1197/8 26 Şubat 2010 Hangi sıklıkta ve ne kadar? Bir zamanlar haftada en az beş gün yarımşar saatlik or Formda kalmak kimileri için daha mı kolay? Beden alıştırmaları zinde kalmanın temel unsurların de gelişmiş çökellerin merkez akslarında değişim olmaz. Toprak veya kayalar içindeki su, Bir mağara içi gözlem örneğine ait kesit yüzeyi. Yazının devamı arka sayfada CBT 1197/9 26 Şubat 2010 tim eksenli bir çalışma süreci gerekir. Böyle bir sürece en uy verisi bulgularını gun ortam üniversitelerdir. barındırabilir bir Mağara çalışmaları, kendine özgü ekipman ve eğitimli ele mağara içi ortamı. manlarla yapılır. Bunun için belli bir eğitim sürecinden geçmek, birçok tekniği öğrenmek gerekir. Tüm bu eğitimleri almış kişilere, “speleolog” denir. Bu eğitimlerden sonra bir ekip oluşturulması ve ekibin, mağa her zaman belli bir zayıflık zora bilgisinin yanı sıra yeterli jeoloji, hidrojeoloji, jeomorfoloji, kar nunu izleyerek mağara attografya ve jeofizik bilgisine sahip olması gerekir. Dokuz Eylül mosferine kavuşur ve mağaÜniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DEÜDA ra boşluğuna ulaştığında bir UM), mağara ve karstik alan çalışmaları amaçlı bir oluşuma gidil dizi reaksiyon sonucunda di ve “Karst Araştırmaları Grubu” kuruldu. Bu yazının yazarları, bu bünyesindeki suyu kaybeder, oluşumun çekirdek kadrosudur. Grup, ilgili merkezin desteği ve bu damladığı yerde ve mağara atkonudaki birikimi ile ulusal ve uluslararası çalışmaları hedeflemek mosferine kavuştuğu ortamda kalsiyum karbonat biriktedir. mesine sebep olur. Eğer suyun izlediği yol, fiMAĞARALARIN OLUŞUMU ziksel bir etki sonucunda deZaman zaman gezmeye girdiğimiz günümüz mağaralarının çoğişmezse, damlama yeri aynı ğunun, Kuvaterner adı verilen bir jeolojik zamanda, yani yaklaşık kalır ve kalsiyum karbonat 33.5 milyon yıl önce oluşmaya başladığı bilinir. Mağaraların gelihep aynı noktada birikir. şimleri Kuvaterner’in yağışlı dönemlerinde hızlandı, kurak döSuyun izlediği rota küçük venemlerinde ise yavaşladı. Bunda en büyük etken, eriyebilir kayaçya büyük ölçekli bir yer haların çatlaklarına nüfuz eden karbonik asitçe zengin sular oldu. Bu reketi sonucunda değişirse oluşum mekanizması günümüzde de devam etmektedir. Bolkar Dağları Ayıpınarı Mağarası’ndan bir Bu gelişim sürecini etkileyen diğer önemli parametrelerden bi damlama noktası hareket doğ görüntü. ri de yer hareketleridir, yani depremler. Mağaralar genellikle eski ve rultusuna göre ötelenir. Bu duya güncel havza kenarlarında, belli bir yerel veya genel taban sevi rumda sarkıt ve dikitlerde geyesine göre gelişirler. Eriyebilir bir kayaç, taban seviyesi rolü oyna lişim bozuklukları gözlenir. Resim2, bu tür bulguları barındırabilir yan göl, deniz, akarsu ve geçirimsiz bir seviye olmazsa, karstik bir ma bir mağara içini, gizemli güzelliğiyle birlikte sergiliyor. İşte bu gelişim bozuklukları, paleosismolojik verileri bünyesinğara oluşmaz. de saklar ve bu çalışmaları “Speleosismoloji (Mağara Sismolojisi)” Yer hareketleri sonucunda taban seviyesinin düşmesi, mağaraadıyla anılan bir yerbilimleri dalı yapar (Becker vd., 2006). Böylece, nın gelişimini etkileyen en önemli faktördür. Depremle taban seyer hareketleri tarihlerine göre kestirilmeye çalışılır. viyesinin göreceli olarak hızlı değişmesi, daha önce oluşmuş mağaAyrıca, mağara içi çökellerinin boyuna kesitlerinden elde edira galerilerinin morfolojik yapılarını, düşen taban seviyesine bağlı len gözlem örneklerinde izlenen renk değişimleri, paleoiklimsel çaolarak kuyular (şaftlar) ya da eğimli galeriler şeklinde değiştirir. lışmalarda büyük önem taşırlar. Resim3, anılan bulguların analizi Mağaraların genel morfolojik yapılarının değişimini sağlayan en için alınmış bir gözlem örneği kesit yüzeyini gösteriyor. Bu bulguönemli unsur, kayacın yapısal özellikleri ve yer hareketleridir. Bu deların en önemli özelliği, atmosferik ve diğer dış etkenlerden hiçbir ğişim ve gelişim sırasında mağara içlerinde “damlataş” adı verilen ve şekilde doğrudan etkilenmemiş olmalarıdır. Bunların analizi ve senbinlerce yıllık Dünya tarihini bünyelerinde barındıran mağara içi çötezi, paleoiklim ve deprem kestirimleri için çok keller gelişmeye başlar. önemli bilgiler sunar. Mağara içinde gelişen damlataşlar, şeAnaliz ve sentez aşamasına gelebilmek için, önkillerine göre sınıflandırılırlar. Bunlara sarce depremle ilintisi kurulmuş mağaraların belirlekıt, dikit, fil ayağı, mağara kalkanı, aysütü, sonip bunların haritalanması gerekir. Mağara hariğan sarkıtlar gibi adlar verilir. Her bir mağara talama işi sadece deprem nedeniyle değil; yeraltı suçökelinin ayrı bir gelişim ve oluşum süreci varyu, iklim vs. gibi diğer bilimsel çalışmalar için de dır, tıpkı mağaraların oluşumu gibi… Bazı özel gereklidir. Resim4, İnboğazı Mağarası’na ait bir haşartlar gerçekleşmedikçe, farklı mağara çöritalamayı gösteriyor. kellerinin gelişmesi de mümkün olmaz. Bu geSonuç olarak: Mağaralar, jeolojik geçmişin velişim sürecini diğer faktörlerden bağımsız olari depolarıdır. Deprem, jeolojik geçmişi oluşturan rak, iki önemli unsur etkiler. Bunlardan ilki doğal ögelerden biridir. Jeolojik, aktif tektonik, jeogelen su miktarı, diğeri ise yer hareketleridir. fizik, sismolojik ve paleosismolojik çalışmalar, depremlerin aydınlatılmasında olmazsaolmaz çaDEPREM, MAĞARANIN lışmalardır. NERESİNDE!? Buradan hareketle, karstik alanlardaki ve maNormal şartlar altında düşey ve dikey yön Deprem
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle