17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türk Araştırmacısına Darbe! Biyogüvenlik yasa tasarısı, Türk araştırmacılarına bitki, hayvan ve ilaç üzerine genetik araştırmaları neredeyse yasaklıyor; yabancı ülke araştırma ürünlerine ise kapıları sonuna kadar açıyor... Tarım Bakanlığı’nın Meclis’te görüşülmeye başlanan Biyogüvenlik Yasa Tasarısı, yabancıları bayram ettirecek! Türklere araştırma yapmayı tarım bakanlığı bürokratlarının inayetine bırakırken ve dahası 5 yıl hapis cezası öngörürken, yabancı araştırmacıların ve başka ülke köylülerinin ürettikleri Türkiye’de satılabilecek. Yasa Tasarısı, gıda ve yem amaçlı GDO’lu ürünlerin ithalatını serbest bırakıyor. Bu şu demek: Türk çiftçisi ekemeyecek, Türkler araştırma yapamayacak, ama Amerikan, Arjantin, Brezilya araştırmacısına ve çiftçisine tam destek!... T ürk bilim insanları, Meclis’te görüşülen biyogüvenlik yasa tasarısının, Türkiye’de araştırmalara büyük darbe vuracağı görüşünde. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) üyesi Prof.Dr.Mehmet Öztürk, Meclis’te görüşülmeye başlanan Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile GDO (Genetik olarak Değiştirilmiş Organizmalar) olarak tanımlanan tarım bitkileri ile bu tür bitkilerden elde edilen mısır gibi tohum, yem ve insan gıda ürünlerini ilgilendiren bu yasa tasarısının, da ha çok politik, ideolojik ve ekonomik izdüşümleri olduğuna dikkat çekti. Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda, alt komisyona sevk edilen Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı kanunlaştığı takdirde, ülkemizde GDO ve GDO ürünü kullanımı gerektiren her türlü araştırma pratikte olanaksız hale gelecek. Öztürk, gerekli düzenlemelerin yapılabilmesi için TÜBA Konseyi’ni de, yasa tasarısını inceleyip gerekli adımları atmaya davet etti. teknolojik araştırma, pratikte gerçekleştiremez hale gelecek. Tasarı, ülkemizde kullanımına izin verilen ilaç, aşı ve kozmetik ürünler yasanın kapsam dışında bırakılırken, bu ürünlerin geliştirilmesinde, araştırılmasında ve üretiminde kullanılan ve henüz ürün haline gelmemiş olan her türlü GDO araştırma malzemeleri, mikroorganizmalar, plazmidler, mayalar, hücre hatları, ensimler, fareler, zebra balıkları, sirke sinekleri, yer kurtçukları ve benzeri materyaller, yasa kapsamına alınıyor! Bütün biyoteknolojik yeni ürün araştırmaları da, bütün dünyada bu ve benzeri materyaller kullanılarak yapılıyor! Bütün dünyada bunlardan onbinlerce var ve ülkemizde de bilim insanları bu materyalleri kullanarak yenilik üretmeye çalışıyor! Ama artık türk bilim insanlarına araştırma son derece imkansız hale getiriliyor.. Örneğin, gen tedavisi amacıyla yapılan bir araştırmaya izin verilmeyebilecek. 5) Tarım Bakanlığı bünyesinde kurulacak Biyogüvenlik Kurulu’nun her başvuruyu tek tek inceleyip karar vermesi, genetiği ile oynanmış organizmalar üzerinde yapılan araştırmaları sekteye uğrayacak. Bu kurulun yapısı da tartışmalı ve esas olarak bürokrat tekelinde... Kurul başvuruları 105 gün içinde yanıtlayacak: izin verdim veya izin vermedim! Hiç bir bilimsel araştırmacı 105 gün karar verilmesini bekleyemez.. Örneğin, aynı kurul her yıl binlerce ton ithalatı yapılan GDO mısır ithalatını görüşürken, diğer yandan, gözün gelişim mekanızmasını incelemek için yurtdışından bir arkadaşınızın size göndereceği GDO sirke sineğini de inceleyecek. 6 ) GDO mısırla GSO sinek arasında bir fark görmeyen kanuna göre, her bir organizma için tek tek izin almak araştırmaları durduracak kadar uzun zaman alacak. 8) Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanları çevreye serbest bırakanlara veya üretenlere beş yıldan on yıla kadar hapis cezası verilebilir. lışmalarının önünde büyük bir engel oluşacak ve bu durum uzun vadede GDO’lar konusunda dışa bağımlılığı artırabilecek. Akadmisyenler, TÜBİTAK’ın yayınladığı “Türk Bilim ve Teknoloji Politikası” Raporunda 1993 ve 2003 yılları arasında öncelik verilecek 5 konu* arasında biyoteknolojinin de yer aldığına dikkat çekerek, belirlenen bu politikalar kapsamında ülkemizde üniversitelerde Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümleri’nin açıldığını, yüksek araştırma Enstitülerinde Moleküler Biyoloji ağırlıklı çalışmalara öncelik verildiğini söylüyor. ARAŞTIRMA YAPMA! Tüm bu gelişmeler ışığında GDO üretiminin Türkiye’de yasaklanması biyoteknolojinin ve ilgili sektörün gelişiminin teşvik edilmesiyle büyük çelişki oluşturuyor. Maddenin Bakanlık iznine tabi olmak üzere GDO ile ilgili araştırmaların hızlandırılması, GDO tanısının ve risk analizleri çalışmalarının desteklenmesi ve ilgili kuruluşların üretim taleplerinin bakanlık kontrolünde yapılabilmesi şeklinde değiştirilmesi yasanın ulusal çıkarlarla bağdaşmasını sağlayacaktır. Diğer bir deyimle, akademisyenler genetiği değiştirilmiş bitkilerin üretiminin toptan yasaklanması yerine, bitkilerin tür bazında bilimsel komiteler tarafından değerlendirilerek riskli olanların komite tarafından yasaklanması veya risk oluşturmayanlara komite tarafından izin verilmesinin daha uygun olacağını düşünüyor. Bilim insanlarının Biyogüvenlik Kurulunun yapısına ilişkin de kaygıları var. Taslakta “Kurul Bakanlıkça dört, Çevre ve Orman Bakanlığınca iki, Sağlık Bakanlığınca bir, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca bir üye olmak üzere 9 kişiden” oluşmakta ve Üyelerden en az ikisi üniversite veya meslek örgütleri temsilcileri arasından seçilecektir” deniyor. Bu cümleden de anlaşılacağı üzere kurul ağırlıklı olarak bakanlık temsilcilerinden oluşacak. Akademisyenler bu konudaki kaygılarını şöyle dile getiriyor. “Üyelerden en az ikisi üniversite veya meslek örgütleri temsilcileri arasından seçilecektir. Bu durumda Üniversitelerde hiçbir temsilcinin olmaması da mümkündür. Son derece modern bir bilim teknolojisinin kullanıldığı biyoteknolojik yöntemlerle elde edilen ve günümüzde üniversitelerimizde de bu konuda çok sayıda uzman bilim adamlarımızın bulunduğu bir dönemde böylesinde önemli ve karar verici bir kurulda üniversitelerden bilim adamları sayısının çok sınırlı olması veya olmaması çok önemli bir eksiklik olacaktır.” *Vizyon 2023: Bilim ve Teknoloji Stratejileri” kapsamında ilaç, sağlık hizmetliri ve biyoteknoloji, jenerik ilaç üretimi, genomik ve biyoteknoloji, biyoteknoloji ve moleküler biyoloji alanındaki gelişmeler ve modern tıp yer alıyor. DİĞER AKADEMİSYENLERİN GÖRÜŞLERİ Benzer şekilde Ankara Üniversitesi’nden Sebahattin Özcan, İstanbul Üniversitesi’den Prof. Dr.Şule Arı, Doç. Dr. Filiz Gürel, Y. Doç. Dr. Ercan Arıcan, İstanbul Üniversitesi, Y. Doç. Dr. Gülruh Albayrak hazırlanmakta olan Biyogüvenlik Yasa Tasarısı’nın fakültelerinde ve benzeri araştırma kurumlarında yürüyen araştırmalar üzerinde çok önemli olumsuzluklara yol açacağını düşünüyor. Söz konusu bilim insanları yasa tasarısı üzerine uzun eleştirel görüşler hazırladılar Biyoteknoloji ve genetik mühendisliği alanlarında çalışmalar yapan akademisyenlere göre, taslakta belirtilen bazı hükümlerin yasalaşması durumunda, ülkemizde çeşitli kurumlarda yapılmakta olan biyoteknoloji ça İÇERİDE YASAK, DIŞARIDAN SERBEST 1) Kanunda yer alan tanımlara göre GDO akla gelebilecek her türlü canlı varlığı kapsıyor. Hatta canlı olmamasına rağmen enzimleri bile kapsıyor. 2) İlgili bakanlıklardan ruhsat alınarak ülkemizde kullanımına izin verilen ilaç, aşı ve kozmetikler kapsam dışı bırakılıyor. Oysa henüz ürün haline gelmemiş olan her türlü GDO materyali kanun kapsamında kalıyor. 3) Bu tasarı, ülkenin tamamında laboratuar alanlarında yapılan deneysel rekombinant DNA araştırmaları önleyecek. 4) Bu amaçla, tıbbi, biyolojik, farmasötik ve biyo CBT 1197/14 26 Şubat 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle