Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YENİ ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Ürünler iPhone’a SD kartı Bebeğim niçin ağlıyor? Tüm uğraşlara rağmen bebeği durmadan ağlayan anne babaların imdadına ş i m d i Apple’ın C r y Translator cihazı yetişiyor. Cry Translator, bebeğin ağlama sesini on saniye içinde analiz ederek, sonucu bildiriyor. Böylece bebeğin acıktığını, uykusu geldiğini ya da emzik istediğini öğrenebiliyorsunuz. İspanya ve Amerika’da gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda aletin %96’lık doğruluk payıyla çalıştığı ortaya çıkmış. Bilgi için: http://itunes.apple.com/WebObjects/MZStore .woa/wa/viewSoftware?id=332636983&mt=8/ Bilim adamı ve yükseköğretimde bir eğitimci olarak üzerime düşen en önemli görevlerden biri, bilim ürettiğini iddia eden ve bilim üretmesi beklenen kişilerin zekâ düzeyleri hakkında fikir edinmektir. Aptalı Tanımak Sanılanın tersine, bilimsel çalışmalar hakkında verilen kararlar, her zaman yalnızca teker teker çalışmalara dayanarak değil, sık sık onları üreten kişinin kapasitesi hakkındaki genel kanıya da dayanır. Bazen bir çalışmaya bakar “bu salak gene ne yazmış?” der insan ve çok sık, sonunda o “salak” yargısının ne kadar haklı olduğu görülür. Bu, özellikle, tüm veri toplama işleminin ve veri kalitesinin, yargıya varması gereken kişiler tarafından birebir kontrolünün mümkün olmadığı hallerde olur. Mesela jeolojide, elinize gelen bir jeolojik çalışmayı ve yorumunu, verileri tek tek elden geçirerek kontrol edemezsiniz. O zaman veriyi üretenin bilimsel şöhreti yargının temellerinden birini oluşturur. Büyük hocam Kevin Burke, jeoloğun şöhretinin temeli nedir sorusuna, bir keresinde “dedikodu” demişti! Gerçekten de jeolojide bir kişi hakkında meslektaşları tarafından konuşulanlar, onun şöhretinin önemli temellerinden biridir. Peki, bu dedikodu faktörü dışında bir bilim insanı, veya öğrenci hakkındaki yargıyı etkileyen başka ne gibi etkenler olabilir? Ben iyi bir aptal tanıyıcısıyımdır. Oldukça süratli bir şekilde hakkında aptal olduğu yargısına vardığım bir kişinin, daha sonra öyle olmadığının görüldüğü herhangi bir vakayı hatırlamıyorum. Tersine pek çok kişinin, kendisine büyük bir zekâ ve veya yetenek atfettikleri bazı aptalları hemen herkesten önce tanıdığım olmuştur. Bunun için ne gibi kıstaslar kullanırım diye kendime sordum. Yanıtı, ilk kadın satranç büyük üstadı Zsuzsa Polgár hakkında yapılan bir deneyde buldum. Her üçü de satranç tarihinin büyük isimleri arasında olan Polgár kardeşlerin (üçü de kadın) inanılmaz başarıları, babaları László Polgár’ın yaptığı bir deneye dayanır. Baba Polgár dehânın yaratılabileceğine inanan bir insandı. Bu nedenle her üç kızını da satranç dehâsı olarak yetiştirmeye karar verdi. Bu deneyin şaşırtıcı başarısı daha sonra beynin manyetik rezonans görüntülenmesi destekli psikolojik bir incelemeye konu yapıldı. Sonuç: Polgár’ların başarısının temelinde örüntü tanıma yatıyordu. Yani satranç oyunu esnasında Polgár’lar, rakiplerinin tersine oyunda muhakeme yürütmüyor, muazzam tecrübeleriyle kazandıkları sezgiyle hareket ediyorlardı. Herkesin dakikalar, bazen saatlerce süren muhakeme sonunda yapabildiği bir hamleyi, Polgár’lar hiç düşünmeden yapabiliyor ve oyunu da kazanıyorlardı. Onlar satranç oynarken, beyinlerinde kullanılan kısım, hepimizin yüz tanırken kullandığı kısımla aynıydı. Yani herkes tanıdıklarının yüzünü nasıl bilebiliyorsa, Polgár’lar da herhangi bir satranç oyununda karşılarına çıkan durumları “önceden tanıyorlardı”. Bilim yaşamımda edindiğim tecrübe, başarılı bilim adamlarının da bu “örüntü tanıma” sayesinde karşılarındaki bir problemi sezgiyle hallettikleridir. Meşhur matematikçi Gauss kendisine bir problem sunan kişinin “ne kadar zamanda bunu halledebilirsin?” sorusuna, “cevabı biliyorum da, oraya ne kadar zamanda varabilirim, onu kestiremiyorum” diye karşılık vermişti. Aptal da bu yöntemle hemen tanınır. Tanınacak örüntünün en önemli öğeleri şunlardır: Bir kişi şunları yapabiliyor mu? 1) Problemin nedenlerini anlamak, 2) problemin herhangi bir detayına saplanmadan, tamamını görebilmek, 3) problemi çözecek verilerin doğasını ve nerede bulunabileceklerini bilmek, 4) problemin sunumunun ve problemi çözecek verilerin kendi içinde tutarlılıklarını ölçebilmek, 5) hızlı çözüm üretmek ve teklif edilen çözüm, eldeki veriyle çelişirse derhal onu terkederek yeni bir çözümü oluşturmak, 6) çelişen verinin çelişmeyen verilerle ilişkisini kurarak, verinin bizzat kendisinin doğruluğunu veriyi baştan toplamaya gerek kalmadan tartabilmek, 7) benzer problemleri geçmişte gerçekten çözmüş olmak veya çözülmüş problemlerin çözülme süreçlerini iyi tanımak. Akıllı insan problemin çözümüyle ilgilidir, aptal ise kendi kafasındaki herhangi bir fikri çözüm diye dayatmak ister. Bu yazıyı şu nedenle yazdım: Son zamanlarda ortaya atılan darbe planlarına ve bunlara komutanlarımızın verdiği cevaplara bakıyorum. Hele son günlerde Org. Çetin Doğan’ın katıldığı programları dikkatle izliyorum. İzlenimim: Ortaya atılan iddiaların kafamda yarattığı örüntü, (tabii yalnızca medyaya yansıdığı şekilleriyle), akıllıca üretilememiş, veri temeli, iç tutarlılık ve motif açılarından imkânsız bir resimdir. Bu iddiaları ve bunlara eleştirileri, yukarıda saydığım maddeler ışığında sakin kafayla bir irdeleyin. Ne çıktığını göreceksiniz. Burada, ordumuzun verdiği eğitimle, ona saldıran yobazın “eğitiminin” yarattığı kafa tiplerini de, Lázsló Pólgar’ın deneyi ışığında karşılaştırma imkânını da bulacaksınız. Birçok cep telefonunda SD kart okunmuyor. SD kartlar biraz büyük olmasına rağmen diğer birçok alet bu bellek formatına sahip. Yani kameranın bellek kartı dolduğunda görüntüler cep telefonundaki microSD karta aktarılamıyor. Apple firması şimdi iPhone için basit bir SD kart ilavesi üretti. Tıpkı bir kart okuyucu gibi işleyen Zoomlt, verilerin telefona aktarılmasına izin veriyor. Fakat işlem ters yönde çalışmıyor, yani veriler iPhone’dan karta yüklenemiyor. Nisan ayında piyasaya verilmesi beklenen Zoomlt kart okuyucusunun fiyatı: 60 Dolar. Bilgi için: http://www.zoomitonline.com/ iPad’a rakip geliyor Tekerlekler üzerinde 22 vat 22 vatlık taşınabilir parti sistemi yalnızca iPod’un değil diğer müzik çalıcılarını ve müzik aletlerini de güçlendiriyor. Alüminyumdan üretilen tekerlekli iPod hoparlörü, dışarı çekilen bir sapla çekiliyor. Dahili aküsü 12 saat kadar dayanıyor. Hoparlörün sesi 50m’ye kadar duyulabiliyor. Ayrıca beş metre uzunluğunda elektrik kablosu da var. Elektrogitar ve benzeri aletler için de 6.3mm’lik bir girişi bulunuyor. Hoparlörün boyutları 46x37x26cm. Fiyatı: 224 Dolar. Bilgi için: http://reviews.cnet.com/portablespeakers/ionaudioblockrocker/450511313732331413.html iPad’a rakip olabilecek ExoPC 23cm’lik dokunmatik ekrana sahip, 12x16.8x2.1cm boyutlarındaki alet 1.6GHz Intel Atom işlemciyle çalışıyor. Diğer bazı teknik özellikleri: 2GB bellek, GMA 950 grafik bağdaştırıcısı, 32GB SSD, SD/MMC kart okuyucusu, 1.3 megapiksel web kamera, Bluetooth ve 3 USB girişi. Henüz bir prototip olan ürün, Microsoft Windows 7 işletim sistemiyle sunulacak. ExoPC’nin pil ömrü şimdilik 4 saat. Bilgi için: http://www.exopc.com/en/index.php Bluetooth kulaklık yerine bileklik Helium Digital tarafından üretilen HDBT990 Bluetooth bileklik, Bluetooth kulaklıklarla aynı prensiple çalışıyor. Saat gibi bileğe takılan alet üzerinde kulaklık girişi bulunmuyor, bileklik çağrı geldiğinde ses ve titreşimle haber veriyor. Konuşmak için üzerindeki tuşa basmak yeterli. Bileklik dört saat kadar konuşma olanağı veriyor. Fiyatı: 87 Dolar. Bilgi için: http://www.heliumdigital.com/shopping/shopexd.asp?id=84 Lazerli pico projektör Büyük pico projektörler uzun bir süredir zaten vardı ama AAXA L1 cebe girecek kadar küçük. Topu topu 170gr olan projektörün 20 lümen gücünde ışığı var ve 800x600 piksel çözünürlüklü. 127cm’lik görüntü yansıtıyor ve aküyle 90 dakika kadar çalışıyor. Fiyatı: 440 Avro. Bilgi için: http://www.coolestgadgets.com/20100207/aaxal1laserpicoprojector/ Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1196/ 5 19 Şubat 2010