17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kültür 21. yüzyıl İslam dünyası için bir bilinçlenme basamağı olmalı Hiçbir İslam devleti Rusya’yı, Avrupa’yı ya da Çin’i fethetmeyi düşünmediğine göre, cihadın teröre indirgenmesi Müslümanları düşündürmelidir. İslam dünyası 21. yüzyıl gemisine Somalili korsanların yöntemi ile binemez. Müslümanlar dünya nüfusunun %15’ni (993.000.000) oluşturuyor (2009 Time Almanac, kimine göre 1.31.5 milyar. Fakat açıkçası İstanbul’un nüfusu gibi sayılamıyor). Doğan Kuban devletlerde değil. Çağımızın dünya boyutunda hastalığı. Fakat fakir ülkelerin artan nüfuslarıyla, yozlaşmaya dayanma şansları çok az. İtalyan toplumunun yozlaşması ile Mısır’ın yozlaşması aynı değil. Politik jargonda bu birbirleriyle hiç benzemeyen ülkelerin sorunlarını aynı sözcüklerle, aynı ölçütlerle anlatmak sadece budalalıktır. Onun için politik söylem cahil ve fakir ülkelerde, kötü bir çeviri ya da kekelemeye dönüşüyor. İsveç demokrasisi ile Haiti demokrasisi aynı değilse, politikacı ve köşe yazarları sadece yalan söyleyebilir. Burada Jefferson’un bir sözünü anımsayalım: ‘Eğer bir ulus hem cahil hem özgür olmak isterse bunu sonsuza kadar bekler, ama erişemez.’ Cahili kandırmak kolay. Çünkü soru sormuyor. Bilgiye dayalı eleştiri ve eleştiriye bir akılcı yanıt verilen bir aşamaya ulaşmadan politika havanında da su dövülecektir. İnsanlar dünyanın yaşamsal parametrelerini doğru öğrenmedikleri sürece, kediler gibi, aç kaldıkları zaman bağırıyor. Fakat kedi kadar özgür değiller. Dünya bütün insanları doyuracak kadar uygarlaşmamıştır. Sadece karnı aç olanı kandırarak ya da dayak atarak susturacak kadar örgütlenmiştir. Açlık ve silah oldukça insan yaşamı uygarlık, özgürlük ve demokrasi gibi lüksleri içermez. lirlidir: Karın doyurur, öğretir ve üretimi teşvik eder ve gerçekleri saklamaz. Bunu da özgürlük olmadan sağlayamadığını çağdaş dünya tarihi kanıtlıyor. Bütün başka formüller, olsa olsa, bizim sözde İngilizce ders yapan okulların öğrencilerinin İngilizce bilgisi kadar amacına ulaşır. Ve kapitalist yalanlarla süslüdür. Batı ülkelerinde silah sanayileri, enerji sanayileri, petrokimya sanayileri, biokimya sanayileri, motorlu araçuçak sanayileri büyük bir araştırma ve geliştirme örgütlenmesine dayanarak çalışıyor. Kapitalizm parayı teknoloji satarak kazanıyor. DÖRT KEZ HACCA GİTSENİZ BİLE Geri kalmış ve bilimsel rasyonalizme ulaşamamış toplumlarda bir dert daha var. Politika, sosyal bilimler, ekonomi, sosyoloji, tarih, psikoloji, antropoloji, coğrafya gibi insan bilimleri ulusal ve etnik, dinsel farklılıkları azdırarak, antibilimsel öğretilere çanak tutuyorlar. Siz bütün Osmanlı ve İslam tarihini ezbere bilseniz, Kuranıkerim’i hatmetseniz, dört kez hacca gitseniz, halk oyunlarının hepsini oynasanız ve türkülerin hepsini söyleseniz, hamsi dolması, Antep köftesinin en güzelini yapsanız, otomobil lastiği ya da yedek parçası üretemezseniz, işiniz bitiktir. Budala kalabalıkların hâlâ ayılmamaları bir çağdaş fenomen. Müslüman, Hıristiyan, Budist hangi ülkeye giderseniz üç özellik ayrılmaz bir bütün oluşturuyor: Fakirlik, bilgisizlik ve özgürlük yokluğu. İslam ülkelerinin sorunları da bundan ibaret. Dünya tarihi de bu hikâyeyi anlatır. Fakirlik ve bilgisizlik, despotizmin beslendiği uygarlık çöplükleridir. İnsanoğlu mutlu olmaya teşne bir yaratıktır ama fakirin mutluluğu küçük bir gülücükten ibaret. Maskeyle dinlenmesi gereken yalancı bir demokrasi söylemi, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana fakir ülkelerin insanlarına günde ancak bir ekmek fazla almaya olanak verdi. Hangi ulustan, dinden, politik inançtan yana olursanız olun, artık varlığı şüphe götürmeyen sanayileşme, küreselliğinin olmazsa olmaz ölçütleri var. Din, ulus, demokrasi, kültür gibi kategoriler bunun dışında kalır. Bu beğenilmese de yalın sanayi egemenliğidir. Sanayi egemenliği bilimsel bilgi egemenliğidir. Ve bunu sağlayacak düşünce özgürlüğüdür. Gazetelerin, televizyonların insanların kafalarını şişiren bitpazarı konularının tümü, doğru kurulmuş bir bilimsel araştırmasanayi kurgusu kadar önemli değildir. Öyle bir kurguyu gerçekleştirebilen toplumlar 21. yüzyıl dünyasının aradığı bütün özelliklere zaten sahiptirler. Türkiye’yi İslam dünyasında bir kalkınma lideri konumuna getiren şey Cumhuriyetin eğitim ve öğretim atılımlarıdır. Buna dua edip yola devam etmemiz gerek. Geri kalmış, fakir ülkelerin namuslu aydınları bu ‘kör kör gözüm parmağına’ gerçekleri halklarına anlatmak zorundalar. M üslüman toplumların temel ve ortak sorunu cahillik, fakirlik ve açlıktır. Buna çare bulamayan hükümetler kötü hükümetlerdir, çaresiz toplumlar cahil yani aptal toplumlardır. Bu toplumlarda yaşayanların yanıt aramaları gereken temel soru ise neden aç ve geri kalmış olduklarının yanıtını korkmadan vermektir. Yeniden keşfedilmesi gerekmeyen bu yanıt cehalettir. Dünyada yaşamakla dünya ile birlikte yaşamak aynı şeyler olmadığını hep vurgulamak gerekir. Filler, aslanlar, kuşlar ve balıklar da dünya ile birlikte yaşıyorlar. En modern silahın tetiğini çeken, koyu bir cahil olabilir. Coca Cola’yı hayvanlara bile içirebilirsiniz. Müslümanlar geri kalmışlık sorununu analiz etmeye bile yanaşmıyor ve politikada kavruluyor. Bürokratı, profesörü, uzmanı aç ve ezik olmalarının nedenini anlamadıkları zaman devlet, üniversite, meclis, demokrasi, ordu ve sayısız kurum törensel olmaktan öteye geçemez. Zengin toplumların halkı tarafından Müslümanların ikinci sınıf insan olarak görülmesinin nedeni budur. ‘Asiyabı devleti bir har da olsa döndürür’ bir Türk şairinin sözüdür. Aslında bu şaka ile karışık bir umutsuzluk gözlemidir. İslam dünyasının sorunu da, bu yanıtın bilincine varılamamış olmasıdır. Haritada Somali diye bir devlet var. Afganistan diye bir devlet var; Sudan, Moritanya, Irak diye devletler var. Devlet örgütleri, başkanlar, meclisler, ordular, büyük yapılar, elbiseler her şey var. Uluslararası toplantılarda koltukları var. Ciddi ciddi elleri de sıkılıyor. Anlaşmalar da imzalıyorlar. Fakat İslam devletleri adı altında dizilen devletlerin adam başına ortalama geliri, artık yinelemekten bıktığımız gibi, Afganistan’da 315, Pakistan’da 900, Mısır’da 1500. Bu saptamalar yazıla yazıla etkisiz klişeler haline geldiler. Oysa her şeyi açıklıyorlar. SÖMÜRGE STATÜSÜ ARTIĞI TEMEL SORUNLARI Bu ülkelerin dünyaya egemen olup söz geçirme gibi bir sorunları yok. Ekonomik sömürgeliğin ya da dışarıya bağımlı olmanın fiili sömürgeliğe dönüşmesi gibi bir sorunları var. Dışarıdan yasalar ve anlaşmalar için İslam devletlerine emirler veriliyor. Egemenlik artık düğmelere basarak ve mikrofona konuşarak gerçekleşiyor. Sömürgeciler sopaları sömürgelerde ortak olduklarının eline veriyor. Bu mekanizma, birçok devleti giderek devlet olmaktan uzaklaştırıyor. Gerçi politik yozlaşma sadece Müslüman CBT 1196/2 19 Şubat 2010 Afrika ülkeleri, Mısır, Hindistan, Çin, bütün eski sömürgeler ve gazetelere televizyonlara konu olan bütün dayatma türleri, temelde sömürge statüsü artığı göstergelerdir. Zenginler dünyası fakir milyarların arzularını alevlendirip, karınlarını doyurmazken söylenen her söz, bir haksızlığı örtbas etmek için kullanılır. Yiyenler daha çok bağırır. Bagladeş’deki fakirin ne dediğini kimse bilmez. Eğer bir Batılı gazeteci böyle bir tanığa gazete sayfalarında söz verirse büyük bir muhabirlik işi yapmış olur. Ama Obama, Putin, Berlusconi başlıklardan inmez. En iyi durumda olanların en çok sesi çıkar. Bu güçlünün egemen yalanının kanıtıdır. Haksızlığın üzerine örtülen en büyük çarşaf zavallı halkın hiçbir zaman sahip olmadığı demokratik haklardır. İslam ülkelerin namuslu aydınlarının eğer kalanlar seslerini çıkarabiliyorlarsaönce halklarına, dünya ile karşılaştırarak, sayısal bir politik duTayfun Akgül rum muhasebesi yapmaları gerekir. 315 dolarlık yıllık ortalama geliri olan bir halk, tümü Kalaşnikofla donatılsa, ortalama geliri 40.000 olana karşı sadece acıklı ve acı çekilen bir mücadele yapabilir. Ne var ki bu ülkelerin yolu ne sahte demokrasi politikası, ne de silahtır. Sadece çağdaş bilgi düzeyine ulaşmak ve üretmekten geçiyor. Bu bilgi din bilgisi değildir. O zaten cepte taşınıyor. Bu matematik, fizik, kimya, biyoloji ve bunların bileşenleridir. Bu bilgi açken öğrenilmez. Çünkü öğretim örgütlemesi yapılamaz. 21. yüzyılda devletin görevi be
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle