02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR DIŞARIDAN ODANIN İÇİNİ GÖRÜNTÜLEYEN KAMERA Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) bilim insanları, görüş alanı dışındaki objelerin fotoğrafını çeken bir kamera geliştirdi. Bunun için oda kapısının aralık olması yeterli. Kamera saniyenin milyarda biri kısalığında lazer tepiler gönderiyor. Bundan sonra bir hız sensoru kısa ışık sinyallerinin odadan gelen yansımasını ölçüyor. Işık sinyallerinin yansıma süresine göre objenin hangi yönde ve duvardan ne kadar mesafede bulunduğu hesaplanıyor. Bu işlem için kullanılan algoritmalar o kadar iyi ki hata payı sadece birkaç santimetrede kalıyor. Yeni teknoloji örneğin zorlu kurtarma çalışmalarında ya da otoyol kameralarında, beden içinde ulaşılması zor olan bölgeleri gören endoskopi aletlerinin geliştirilmesinde kullanılabilecek. sındaki ilişkinin genlerde yattığını gösteriyor. Araştırmacılar regl başlangıcıyla ilişkilendirilebilecek genleri bulabilmek için 32 araştırmanın verilerine yeniden değerlendirmiş. Bu şekilde 30 gen saptanmış, diğer on genin regl ile ilişkisi kesin olarak kanıtlanamamış. Hormonsal süreçleri ayarlayan genler dışında, yağ metabolizmasında katkıları olan ya da aşırı kiloyla bağlantılı olabilecek şaşırtıcı derecede çeşitli genler söz konusu. Buna göre bazı kadınlarda hem aşırı kilodan hem de erken reglden sorumlu kalıtım özellikleri bulunmakta diyor araştırmacılar. Yeni saptanan 30 gen ilk regl başlangıcının yüzde 12 oranda genlerle ilgili olduğunu söylüyor. Oysa bilim insanları cinsel olgunlukla ilişkilendirilebilecek daha bir dizi kalıtım bölümünün bulunması gerektiğini düşünüyor. Bu kalıtım bölümlerinin bulunması, erken başlayan ergenliğin örneğin meme kanseri, kalpdolaşım hastalıkları ve diyabet gibi hastalıkların riskini yükselttiği için önem taşıyor. ne göre biraz daha hafif olabilir. NRO, son yirmi beş yıl içinde görülmemiş bir kampanya başlatıyor. Amaç eskimiş uyduları değişt i r m e k . İnternetteki uzay forumlarında şu sıralar, NROL 32’nin “Mentor” uydu ailesine dahil olabileceği tahmin ediliyor. Bu uyduların görevi, yüz metreye kadar olan antenlerden yansıyan telsiz ve diğer elektronik sinyalleri yakalamak. çekleştiği için enfeksiyon riski önemli ölçüde düşüyor. Daha önceki araştırmalarda, günlerce hastanın kendi hücreleriyle kaynaşan kalp kapakçıkları aktarılıyordu kalbe. Oysa yeni yöntemde kapakçığın üzerine fibrin ve kök hücre püskürtülmekte. Kalp kapakçığı, bedendeki hücrelerden oluşan bir tür iç deriyle kaplanınca, reddedilmiyor. Sistemin işlediği, insan bedenindeki basınç koşullarıyla aynı olan bir biyoreaktörde yapılan deneylerle kanıtlanmış. Kök hücreleri gelişmeye devam ederken kalp kapakçığı damar veya bağdokusu hücresi olarak görevini yerine getirmiş. Fibrin iki hafta içinde indirgendiğinde hücreler yüzeyi kaplamış oluyor. Bilim insanlarının hedefi sadece daha iyi kalp kapakçığı ameliyatı da değil, genel anlamda üçboyutlu doku yapılarının kök hücrelerle kaynaşması önemli. Tüm bunlar karmaşık bir süreç ve şimdiye kadar sadece birkaç adım atılabildi, diyor uzmanlar. SPREY KUTUSUNDAN PÜSKÜRTÜLEN KÖK HÜCRELERİ Kök hücreleri birçok yenileme sürecinin anahtarıdır. Alman bilim insanları şu sıralar kök hücrelerle daha başarılı ve daha az riskli kalp kapakçığı ameliyatı gerçekleştirmeye izin verecek yeni bir sistem üzerinde çalışıyor. Hücreler, tıbbi bir püskürtme sistemiyle doğrudan doğruya ameliyat bölgesine püskürtülmekte. Hedef kapakların bir an önce beden tarafından kabul edilmesini sağlamak ve çabuk yaşlanmasını önlemek, diyor Alexander Kaminski. Yeni kalp kapakçığı reddedilmezse, kalple birlikte büyüyor ki bu da kalp hastası çocukların yeniden ameliyat edilmesini gereksiz kılabilecek. Alman bilim insanları dünyada ilk kez kök hücreleriyle hızlı bir yöntem geliştirdi. Bir sprey kutusunda doğal doku yapıştırıcısı fibrin ve daha önce bedenden alınan kök hücreleri bulunuyor. Kök hücrelerin kullanılmaya hazır hale gelmesi dört saat sürüyor, fibrini ise yirmi dakikada elde ediyoruz, diye açıklıyor Kaminski. Tüm işlemler ameliyathanede ger EN BÜYÜK CASUS UYDU UZAYDA Amerikan ordusu işlevi gizli tutulan dev bir casus uydusunu Florida’daki bir istasyondan uzaya gönderdi. Spiegel dergisindeki habere göre uydu, uçan dinleme merkezlerinden oluşan bir filonun sadece küçük bir parçası. National Reconnaissance Office (NRO) kurumu uzun bir zaman bilinmiyordu bile. Çünkü orduya casus uyduları üreten firmanın adı gizli kalması gerekiyordu. Milyarlık bütçe gizli bir şekilde casus uydu üreten organizasyonlara aktarıldı. Fakat NRO artık az çok açıldı, hatta bir tür kamu çalışması yapıyor deniyor Spiegel dergisindeki yazıda. Bu yüzden de dünya “NROL 32”nin ne olduğunu öğrendi. Yeni casus uydu 21.11.10 tarihinde, 72m yüksekliğindeki “Delta IV Heavy” roketiyle Florida’dan uzaya fırlatıldı. Casus uydusunun kesin işlevi bilinmiyor hatta uydunun kim tarafından üretildiği de gizli tutuluyor. NROL 32, NRO Şefi Bruce Carlson’un açıklamasına göre dünyanın en büyük uydusu. Avrupa’nın araştırma uydusu “Envisat”ın ağırlığı sekiz ton. Uzay tarihinin en büyük ticari uydusu olan “Terre Star 1” ise neredeyse yedi ton geliyor ve 18m uzunluğunda bir anteni var. NROL 32 bunlardan daha büyük olmalı ancak Delta IV Heavy ile gönderildiği BENLER GEÇ YAŞLANDIRIYOR Londra King’s College Üniversitesi bilim insanları, çok sayıda bene sahip olan insanların hem daha geç yaşlandıklarını hem de daha iyi kemik ve kaslara sahip olduklarını bul ERGENLİK DÖNEMİ GENLERLE BELİRLENİYOR İlk regl zamanı, en azından kısmen beden ağırlığından sorumlu olan genlerle belirleniyor. Sonuç 175 bilim insanının katılımıyla gerçekleştirilen bir araştırmayla elde edildi. Araştırmacılar 87.000 kadının verilerini değerlendirerek 30 gen ve kalıtım parçası ve cinsel olgunluğu çalıştıran on potansiyel genetik faktör saptamış. Ama bunlarla ergenliğin genetik olarak ne zaman başladığı yine de tamamen açıklanamıyor. Bilim insanlarına göre 30 gen farklı zamanlarda başlayan ergenliklerin ancak yüzde altısını açıklıyor, cinsel olgunluğun başlangıcı yüzde elli oranında genlerle, yüzde elli oranında ise çevreyle daha doğrusu yaşam biçimiyle belirleniyor. İlk reglin başlangıç zamanı çok farklıdır. Bazı kızlar dokuz yaşından önce bazılarında ise 17 veya 18 yaşında regl görür. Bilim insanları bu farkın yüzde elli oranında genlere bağlı olduğunu tahmin ediyor. Diğer yarısı ise çevresel faktörlere bağlı. Burada en önemlisi beslenme. Besleyici madde yetersizliği ve düşük kilo ergenliğin geç başlamasına neden olurken aşırı beslenme ve buna bağlı kilo artışı regl kanamasının erken başlamasına yol açıyor. Exeter Üniversitesi’nden Anna Murray yönetiminde gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları beslenme ve ilk regl ara du. Araştırmaya yaşları 1879 arasında değişen tek yumurta ikizi olan ve olmayan 1200 kadın ikiz katılmış. Sonuçlara göre yüzden fazla bene sahip olan kadınların osteoporoza yakalanma riski, yirmi beşten az bene sahip kadınlara kıyasla yüzde elli daha düşük. Anlaşıldığı üzere çok sayıda ben taşıyan insanlar çok daha uzun telomerlere sahip. Telomerler, kromozomların her iki ucunda bulunan, genetik bilgi içermeyen DNA birimleridir. Hücrenin her bölünmesinde kısalırlar ve telomerler kısaldıkça hücreler yaşlanır. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma NASA PROJESİNE TÜRK BİLİM İNSANINDAN KATKI Gezegen görüntülerini yorumlayan yazılım: Silicon Valley’deki Carnegie Mellon Üniversitesi Yazılım Mühendisliği lisansüstü öğrencisi Mustafa Emre Acer, NASA’nın İçerik Tabanlı Veri İnceleme Sistemi adı verilen yazılımın geliştirilmesine önemli katkı sağladı. Her yıl NASA diğer gezegenlere ve güneş sistemi dışındaki uzaya yeni keşif araçları gönderir. Bu araçlar Dünya’ya görüntü olarak çok büyük miktarlarda veri yollar. Gezegen bilimciler ve jeologlar birbiri ile uyumlu iki veya daha fazla görüntüden yola çıkarak, gezegenlerin topolojisini ve yüzey şekilleri hakkında bilgi edinmeye çalışır. Bu işlem elle yapılsa bile, bilim insanları sürekli olarak artan bu veri denizi içinde kaybolmamak için bilgisayar destekli görüntü işleme programlarından yararlanmayı tercih eder. İşte bu zorluğu yenmek için NASA, Carnegie Mellon Üniversitesi ile işbirliği yaparak, gezegenlerle ilgili benzer görüntüleri bulmak ve incelemek için yepyeni bir platform oluşturdu. Bu projeyi gerçekleştiren ekibin içinde yer alan ODTÜ Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü mezunu Mustafa Emre Acer, C++ ve Python üzerine dayandırdığı sistem için platform olarak Hadoop’tan yararlanıyor. CBT 1237/ 4 3 Aralık 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle