Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Alfabe’nin kısa bir tarihi İnsanlık tarihinin en büyük eserlerinden biri herhalde alfabenin geliştirilmiş olmasıdır. Alfabe olmasaydı acaba büyük insanlık hangi gelişme aşamasında kalmış olurdu? Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Türkiye’de Internet Konferansı bu yıl 24 Aralıkta İTÜ Ayazağa Kampüsü’nde gerçekleştiriliyor. Katılımın ücretsiz olduğu konferansın ana temaları Internet Yasakları ile Sosyal Medya. Türkiye’da İnternet Konferansı 15 Yaşında 1995 yılında başlayan Türkiye’de Internet Konferansı bu yıl 15. kez toplanıyor. 234 Aralık günlerinde gerçekleştirilmekte olan konferans bu yıl İstanbul Teknik Üniversitesi’nin evsahipliğinde Ayazağa kampüsünde. Internet Teknolojileri Derneği’nin organize ettiği konferansa katılım ücretsiz! Bu yıl 41 oturum, 12 panel, 4 çalıştay ve 10 seminerin yanı sıra 15 de bildirinin sunulacağı konferansta ağırlıklı olarak işlenecek konular Internet Yasakları ve Sosyal Medya! Programdan bazı seçmeler şöyle: 3 Aralık 2010 – Cuma Nefret Söylemi (Bildirili Panel). Nefret Söylemi ve Yeni Medya, Işık Barış Fidaner Nefret Söyleminin Yeni Medya Ortamında Dolaşıma Girmesi ve Türetilmesi, Mutlu Binark Okur Yorumlarında Üretilen Nefret Söylemi, İlden Dirini Facebook’ta Nefret Söyleminin Üretilmesi ve Dolaşıma Sokulması, Eser Aygül Video Paylaşım Ağlarında Üretilen Nefret Söylemi, Tuğrul Çomu Dijital Oyunlarda Cinsiyetçilik, Günseli Bayraktutan Sütçü Çevrimiçi Spor Ortamlarında Nefret Söylemi, Altuğ Akın İnternet’te Nefret Söylemi ve Karşı Örgütlenmeler, Burak Doğu Yeni Medyada Nefret Söyleminin Hukuki Boyutu, Ayşe Kaymak Aynı gün buna ek olarak ekitap yayıncılığı, yeni medyada alternatif emek ve örgütlenme dinamikleri, kripto yönetmeliği ve yeni DNS yönetmeliği konularında oturumlar var. 4 Aralık 2010 – Cumartesi Yeni Medya; Yeni Fırsatlar, Yeni Meslekler Sosyal Medya ve Internet Reklamcılığı Online İtibar Yönetimi ve Sosyal Medya Gerek internet üzerinde uygulanmakta olan haklı, haksız yasaklar gerekse de sosyal medyanın, sosyal ağın gündelik yaşamımıza derinlemesine nüfuz etmeye devam etmesi toplumsal dönüşüm açısından kayda değer olgular. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah Gül, kamu atamaları arefesinde Google’dan da araştırma yaptıklarını ve bireyler ile ilgili olarak asılsız dahi olsa kimi haberlerin internet üzerinde ortaya çıkmasının süreçleri zorladığını belirtti. Öncelikle bu hassas davranışın altını çizmek gerek. Demek ki internet öyle ya da böyle gündelik hayatımızda önemli bir açıdan kendisine yer ediniyor! Öte yandan doğaldır ki internet ya da herhangi bir bilgi kaynağındaki her türlü bilginin doğru olacağını varsaymamak gerekir. Zengin ve çeşitli bilgi kaynaklarından istifade etmek çok yerinde bir adım. Ancak şunu unutmamak gerekir ki internet bir bilgi kaynağı değil, bilgi üretmede istifade edilecek bir veri havuzudur. Her veri havuzunda olduğu gibi burada da belli bir ayıklama yapmak ve doğru ile yanlışı birbirinden ayırt edebilmek gerekir. Bu sürecin sağlıklı işleyebilmesi için önkoşullar ise veri – enformasyon ve bilgi arasındaki farkın idrak edilmesi, veri ve enformasyondan bilgi üretme sürecinin oturtulması ve herşeyden önemlisi objektif bilginin toplumsal yaşamda bir temel ya da özdeğer olarak benimsenmesidir. E ne benziyordu. Ancak Yunanlılar harflerde bazı deski Mısırlıların hiyeroglif yazıları, Asurluların ğişiklikler yapmışlardı. Ayrıca Fenike alfabesiyle biraz daha stilize edilmiş çivi yazıları ve Çin yazılar sağdan sola doğru yazılırken, Yunanlılar solyazıları, esas olarak figüratif yollarla düşün dan sağa doğru yazmaya başladılar. celeri kayıt altına almaya çalışan yazı tipleridir. Bu Ancak bu değişim birdenbire olmadı. yazılar, binlerce yıl boyunca insanların düşünce Yunanlılar başlangıçta yazı yazarken birinci satılerini ifade etmelerinde araç olmuşlardır. rı sağdan sola, ikinci satırı soldan sağa ve üçüncü Mısırlıların hiyeroglif yazılarında kullandıkları satırı da yine sağdan sola olmak ve böylece devam sembollerin sayısı üç binin üzerindeydi. Bu kadar etmek üzere zikzaklı bir şekilde yazıyorlardı. çok sayıdaki ve karmaşık şekillerle okuma yaz Nitekim meşhur Solon kanunları bu şekildeki zikmanın kolay olmayacağı açık bir gerçektir. Ayrıca zaklı yazılarla yazılmıştır. (Bu şekilde zikzaklı yabu yazı biçimleri düşünceyi zı yazmaya Yunancada “bousbelirli ölçülerde temsil ettrophedon” deniyordu. Bu sözmekle beraber, ifadenin socük ise Yunancada, karasayutlama düzeyi yükseldiği ölbanla tarla sürerken öküzün çüde yetersiz kalmaya başlızikzaklı olarak gidip gelmesi yordu. anlamına geliyordu). Yazıyı hiyerogliflerin kaGerek Yunan alfabesinde, rışıklığından kurtararak bagerekse Latin alfabesinde daha sitleştiren ve binlerce işareti sonra soldan sağa yazılmaya kaldırarak ifadeyi sadece 22 başlamasının nedeni, soldan işaretle temsil edebilen bir sağa doğru yazarken elin yazıalfabe aracılığıyla gerçekleşnın görülmesine engel oluştirmeyi başaranlar Milattan turmamasıdır. önce 1000 yılları civarında Küçük harfler de ilk kez Fenikeliler olmuştur. Yunan alfabesinde sekizinci Fenikelilerin geliştirdiği, hepyüzyılda ortaya çıkmıştır. Latin si de sessiz harflerden oluşan alfabesi de esas olarak bu 22 işaret, basitliği ve Yunan alfabesinden doğkullanışlığı sayesinde hızla muştur. Latin harfleri başbütün halklar tarafından langıçta 21 harften oluşukullanılmaya başlanmıştır. yordu. Daha sonra 23’e çıkFenike alfabesi’nin harfleri Ancak Fenike alfabesinde tı ve ortaçağda W, V, J harfsesli harflerin olmayışı bazı halklar için sorun ya lerinin eklenmesiyle 26’ya ulaştı. ratıyordu. Doğu halkları ve özellikle de Fenikelilerle Alfabenin tamamlayıcı işaretlerinden olan aynı soydan gelen Samiler, tarihsel ve dinsel or aksanı, M.Ö. 240 yılında Bizanslı dilci Aristophane taklıklarının da etkisiyle sessiz harflerden oluşan icat etmişti. Alfabenin diğer önemli tamamlayıalfabeyi kullanmayı sürdürdüler. (Bu arada biz cısı olan noktalama işaretlerini (nokta, virgül ve Türkler de daha yakın zamanlara, 1928 harf dev noktalı virgül) de yine aynı kişi, Aristophane gerimine kadar, sadece iki sesli harfi olan Arapçanın liştirmiştir. dilimizde yarattığı zorlukların sıkıntısını çektik). Alfabenin daha sonraki yüzyıllardaki gelişmesi Fenike alfabesinin diğer yayılışı, eski sırasında her ulus kendi dilsel özelliklerine göre birYunanlıların bu alfabeye sesli harfler eklemeleriyle çok değişikliklere gittiler. Fakat bütün bu alfabeolmuştur. Eski Yunan alfabesini oluşturan 22 lerin temel noktası Fenikeliler tarafından gelişharften 14’ü, biçim bakımından Fenike harfleri tirilmiş olan alfabeye dayanmaktadır. USB’ler en büyük virüs dağıtıcısı Antivirüs yazılım kuruluşlarından ESET’in hazırladığı bilgisayarlara yönelik son Tehdit Raporu’na göre Ekim ayında, USB Flash Disk gibi çıkarılabilir aletlerden bulaşan virüsler, hem dünyada hem de Türkiye’de en çok tespit edilen tehditler oldu. USB’lerin küçük, pratik ve her yere taşınabiliyor olması tehditin genişlemesini beraberinde getiriyor. NOD32’nin yaratıcısı ESET’in analizlerine göre Ekim ayının, dünyada en sık tespit edilen tehdidi %6.22 ile “INF/Autorun” sınıfı zararlı yazılımlar oldu. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de bu sıkıntıdan mustarip. Aynı zararlı yazılımlar, %5.87 ile ülkemizde de en sık görülen tehdide dönüştü. “INF/Autorun”, çıkarılabilir aygıtlar yoluyla yayılan ve bilgisayara zararlı yazılım bulaşmasını sağlayan birçok virüs çeşidini tanımlıyor. USB bellekler, bilgisayara takıldığında genellikle otomatik olarak devreye girdiği için virüsler, otomatik olarak bulaşabiliyor. ESET uzmanları, bu tür tehditlerden korunmak için sistem yamalarını güncel tutmayı, Autorun yani “otomatik çalıştır“ özelliğini devre dışı bırakmayı ve güncel bir antivirüs yazılımı kullanmayı öneriyor. CBT 1237/ 12 3 Aralık 2010