05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kültür Kürt Açılımı, Türk Çözülümüne Dönüşmesin Türkiye Kürt sorununu mu tartışıyor, yoksa Türk ulusdevletini mi tartışıyor? Bu bağlamda ulus, dil, milliyetçilik gibi kavramların bozuk para gibi kullanılması yabancı politikaların aracı olmasın? Gazete allameleri ve politikacılar neler biliyor da halk bilmiyor? Güncel medya söylemi, yarı cahilin düşünme yetisini karartıyor. Doğan Kuban ağdaş dünya sahnesinde, ulusdevlet bağlamında, ortak bir tanıma girmeyecek sayısız örnek var. Türkiye’nin sorunlarının kendine özgü içeriği ara sıra vurgulansa bile ortada üzerinde düşünülecek bir öneri yok. Kürt açılımı Gordion düğümü gibi kılıçla mı açılacak, yoksa bir bilge düşünce bir yol mu gösterecek? Bu olayın dürüstçe tartışılması için ortalığı karıştıran kahve entelektüeli söyleminden kurtulmak gerekiyor. Fakat bu bağlamda günlük gazete üslubu ile gagalanan ‘Türk Ulusu’ kavramına dikkat edilmesi gerekir. Utanmaz tartışmaların bir boyutu ‘Türk ulusdevleti yerine ne gelecek?’ sorusunun yanıtı olmamasıdır. Ulusdevlet olmaz! ‘Peki ne olacak?’ Aşiret mi, cemaat mi, tarikat mi, imparatorluk mu, halifelik mi? Federal devlet mi? Avrupa Birliği dini devletten ayrılmış ulusdevletlerden oluşuyor. Biz AB’ye ne olarak katılacağız? En zararlı insanlar sorduklarının yanıtını düşünmemiş olanlarTürk sözcüğünün içerdiği dır. Türk sözcüğü fobisi anlavarlık, tesbih gibi şılmaz bir hastalıktır. Oysa kullandıkları demokrasi Türk sözcüğünün içerdiği varsözcüğünün içerdiğinden lık, tesbih gibi kullandıkları demokrasi sözcüğünün içerbin kat daha eski ve diğinden bin kat daha eski ve doğrudur. ‘Türk’üm doğrudur. ‘Türk’üm diyenlediyenlerin varlığı bütün rin varlığı bütün soyut ve busoyut ve budala dala tartışmalardan millet, tartışmalardan; millet, milliyet, dil üzerindeki bütün bilimsel, kuramsal, rekmilliyet, dil üzerindeki bütün bilimsel, kuramsal, lamsal, gazetesel yargılardan daha gerçektir. reklamsal, gazetesel Bu toplumun doğal olarak yargılardan daha Türkçe konuşana kendini yagerçektir.. kın hissetmesi güçlü bir ulusal duygudur. Bütün politik hesaplar kendini Türk bilen, Türk diye pasaport alan, Türk diye vergi veren insanlara göre hesaplanır. Nasıl besmele çeken adama itiraz etmeden Müslüman denirse, anadili Türkçe olan ve başka dil konuşamayan adam da Türk’tür. Nüfus cüzdanları kan tahlili yapılarak ya da Türk olduğuna yemin ettirilerek verilmiyor. Biz Türk Milleti olarak bu devleti kurduk. Bunun için ölenler Bulgar, Rum, Ermeni değildi. Sürdürülen millet ve milliyet tartışması özel olarak pişirilen bir art niyetli kavgadır. Bizim kimi okumuşlarımız okuma aptalı oldular. Türkiye’de Kürtlere ve Ermenilere tanıdıkları hakları Türklere tanımıyorlar. Eğer ben Meksikalıyım, Apaçi’yim, Hutu’yum, Tutu’yum, Alman’ım, Arap’ım, Kürt’üm diyenler kendilerini farklı gördükleri için haklı iseler, Türkler de haklıdır. Dünyada yüzlerce ulusal devlet değişik koşullarda doğdu. Birleşik Amerika, Güney Amerika Avrupa’nın, Balkanlar’ın, İran ve Türkiye’nin, Çin ve Japonya’nın ulusdevleti ile karşılaştırılamaz. Oluşma süreçleri farklıdır. Fakat ilginç olan , Amerika’nın, Brezilya’nın, kendilerini ulusdevlet olarak görmeleridir. Bugün millet kavramı Herder’in tanımladığı bir şey olmayabilir; Kalevela’nin, Viking Sagaların hikâyeleri de değildir. Bugünün Türk’ünün milleti, Rus milleti, Çin milleti yoktur demenin pratik anlamı yoktur. Birleşmiş Milletler Örgütü bir ulusdevletler birliğidir. YOKSA ÇİN MİLLETİ DE Mİ YOK Devlet ve millet gerçekten şaşırtıcı ilişkiler içinde bir araya gelirler. Lübnanlı Hıristiyan Araplar, ya da Limni Rumları Osmanlı pasaportlarıyla Amerikalara göç ettikleri zaman, oralarda onlara Türk diyorlardı. Onlar bunu hiç kabul etmediler. Burada tek gerçek, söyleyenin kabul ettiğidir. İnsanların kendi tarihi kimlikleri (ki bu coğrafya, dil ve dinle belirlidir) içinde yaşadıkları devletlerin kimlikleriyle örtüşmeyebilir. Afrikalı kadın koşucu İngiliz milli takımında İngiliz diye koşuyor. Arnavut kadın futbolcu da Alman kadın milli futbol takımında Alman diye koşuyor. Kürtler Türkiye’de Cumhurbaşkanı bile oldular. Şimdi biz 1776’da kurulan Amerikan Devletini ve bugün Obama’nın ‘Bizim en birinci gerçeğimiz tek bir millet olmamızdır’ sözünü tartışsak, kendilerine millet diyen toplumların, aslında millet olmadığını, Çin’in falan filan ırk ve dillerden oluştuğunu ve Çin milleti diye bir şey olmadığını ileri sürsek ne çıkar? Ona karşın Breton’lar Fransa’dan ayrılmadı. İngiltere’den ayrılan İrlandalılar var, ayrılmayan İrlandalılar var. Kore’yi ayıran ne dil, ne millet; İran’ı ayıran tarih, dil, din. Ama Şii Arap’la Sünni Arap’ı hatta Hıristiyan Arap’ı birleştiren dil. Hindistan’dan ayrılan, dinini yaşamak isteyen Müslümanlar Pakistan ve Bangladeş’i kurdular. Ama 150 milyon Müslüman, yabancı ülkelerde yaşayan milyonlarca Türk gibi, Hindularla birlikte yaşıyor. Fransa’da, İngiltere’de Viking kökenliler Fransız ve İngiliz olmuş. Jamaika’daki siyahları bir araya getiren İngilizcedir, Haiti’deki Fransızca. Kısaca Ulusdevlet bağlamında genelleme yapmak ya budalalıktır, ya da özel amaçlar içerir. Ulusdevlet’in tarihi neredeyse iki buçuk yüzyılı buluyor. Hükümdar sülaleleri ve imparatorluklar yok olduktan sonra onların yerine ulusların tarihi geçmiştir. Bu devletler birleştirici bir dille var olurlar. Bütün ulusdevlet’lerin yapısında İmparatorluklardan arta kalmış sosyal oluşumlar vardır. Bunu politik amaçlarla istismar etmek Pandora’nın kutusunun kapağını açmaya benzer. Ç göçer Oğuz’la ayni olduğunu da savlamak değildir. İnsan isterse Oğuz’lara, Hititlere, Homeros’a, Kül Tiğin’e, Gazneli Mahmud’a, Hazreti Muhammed’e sahip çıkabilir. DEVLET VE DİL Ulusal toplum kavramını tanımlayan iki gerçek var: Devlet ve Dil. Fakat bunların tarihi içerikleri her ülkede farklıdır. Suudi Arabistan, Irak, Suriye, Ürdün ve Abu Dabi aynı kökenli Bedevilerin, kimi hâlâ aşiret reislerine bağlı, Avrupalı emperyalistlerin çizdikleri haritalara göre kurulmuş devletleridir. Fakat Türkiye, İran, Yunanistan, Bulgaristan, Macaristan öyle değildir. 18. yüzyılda Almanların önayak oldukları millet, ırk, dil kuramlarına bugün itibar eden kalmadı. Amerika’lar gerçeği bütün tanımlamaların ötesinde bir tarihi olgudur. Obama tek bir Amerikan milleti (ulusu) olduğunu vurgulayarak başkan oldu. Bir Kenyalı baba ile Amerikalı ananın oğlu Başkan Hüseyin Barack Obama ne söyleseydi? Türkiye’de Amerikan bağımlısı liberaller bu Amerikan örneğini neden unutuyorlar? Eğer Amerika bir ulusdevletse, Türkiye de haydi haydi bir ulusdevlettir. Almanya’da yaşayan ve dönmeyen iki buçuk milyon Müslüman Türk gerçeği, Fransa’da, İngiltere’de, İtalya’da, İspanya’da yaşayan yabancılar gerçeği de kuramlara sığmaz. Resmi söyleme karşı bilimsel gerçeği dile getirenler gücenmesin ama, Alman markalı milliyetçilik geçerli olmasa bile, Balkan markalı milliyetçilik geçerli oluyor. Eski Yugoslavya’nın yerine bugün Hırvat, Boşnak, Sloven, Sırp, Karadağ, Arnavut, Makedon devletleri var. Herkes kendi dilini konuşuyor. Bu, Amerikan markalı milliyetçilik değil. Devletin milletle eşdeş olmadığını tarihten biliyoruz. Ulusdevlet modern bir örgütlenmedir. Ama bir uydurma değildir. Bask markalı milliyetçilik, Kürt markalı milliyetçilik kimileri için geçerli, kimileri için değildir. Quebec markalı milliyetçilik, Quebec’liler için geTayfun Akgül çerli, Kanadalı Anglosaksonlar için değildir. Toplumun daha çağdaş bir ulus olarak örgütlenmesini gerçekleştirmeden, yani spontane olarak işleyen bir çağdaş toplum düzeyine ulaşmadan, ulusdevlet çerçevesini tartışma konusu yapmak, İslam dünyasını, bir hedef tahtası gibi göstererek 21. yüzyıl sömürgesi yapmak isteyenlerin amacına yardım etmektir. Bir ulusun varlığı ile onun çağdaş bir devlet içinde örgütlenmesinin aynı şeyler olmadığını bilmeyen kimse yok. Ne var ki Ermeni milleti yoktur, Yunan milleti yoktur, Kürt milleti yoktur, Amerikan milleti, Brezilya CBT 1175/2 25 Eylül 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle