01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] EĞİTİM VE ARAŞTIRMA ÖNCELİKLİ OLACAK Türkiye bilimde, teknolojide ve yenilikçilikte yetkinleşmek için diğer pek çok ülkenin başvurduğu yola ya hiç girmiyor ya da ‘girmiş gibi’ yapıp oyalanıyor! Niçin? Araştırmaya Değmez mi? Ülkelerin yeni teknolojiler, yeni ürünler, yeni üretim yöntemleri geliştirme yeteneğini yükseltebilmek için hükümetlerince hangi yollara başvurulduğuna ilişkin örneklere zaman zaman bu köşede yer veriyorum. Verdiğim örnekler kendileriyle aynı iktisadi sistemin içinde yer aldığımız ülkelere ait örnekler. Bunların, farklı gelişmişlik düzeylerindeki ülkelere ait olmasına da dikkat ediyorum. Amacım o ülkelerle ülkemizi karşılaştırabilmek... Bu tür karşılaştırmalar bize ne kazandıracak? Geçen hafta da işaret etmiştim; kapitalizmin dünya sisteminde bugün yer alan ülkelerin çoğunun sanayileşme sürecine girişi eşzamanlı değil. Tarihsel gelişme sürecine bakıldığında sonradan gelenlerin de öndekileri bilim, teknoloji ve sınai üretimde geçebileceklerine ilişkin epeyce örnek var. Öndekine yetişmenin giderek zorlaştığı doğru; ama bunu, bugün de, en azından denemekte olan ülkeler var... Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti de sanayileşme sürecine sonradan katılanlar arasında; ama henüz o eşiği geçemeyenlerden... Oysa gelişmişlik düzeyi açısından bir zamanlar Türkiye ile hemen hemen aynı durumda olan bazı ülkeler bunu başarabildi ya da başarma yolunda... Türkiye niçin gerilerde kaldı? Sözünü ettiğim karşılaştırmalar bu soruya bir yanıt arayışı... Bunlar, farklı gelişme düzeylerindeki ülkelerin bilimdeki, teknolojideki, sınai üretimdeki yeteneklerini ve yenilikçilik becerilerini geliştirmek için izledikleri yollar hakkında kabaca da olsa bir fikir veriyor. İzledikleri ortak yollar var; gelişme düzeylerine bağlı olarak ayrıldıkları noktalar var. Bu karşılaştırmalarda hemen daima ortaya çıkan gerçek şu ki, Türkiye, diğer pek çok ülkenin başvurduğu yola ya hiç girmiyor ya da ‘girmiş gibi’ yapıp oyalanıyor! Örneğin bilimde, teknolojide ve yenilikçilikte yetkinleşme söz konusu olduğunda, bütün kapitalist âlem devletin/kamunun değişen rolünden söz ediyor ve devlete/kamuya önemli misyonlar yüklüyor. Hep birlikte görüyoruz; bütün ileri sanayi ülkelerinde ve yeni sanayileşen ya da bu amaçla yola çıkmış ülkelerde, devlet, söz konusu yetkinleşme meselesini, uyguladığı politikaların başına yazıp, sanayiye ve neredeyse bütün bir ekonomiye müdahale ediyor. Hele de krizin üstesinden geleceğim; üstelik o krizden teknolojide güçlenerek çıkacağım diye, bu müdahalenin önündeki bütün sınırlar kaldırılıyor; dünyada serbest rekabetin ideologluğunu yapanlar bir numaralı korumacı, ulusalcı kesiliyor. Ne hikmetse Türkiye, bu tür açılımlardan dehşetle ürküyor. Tam aksine kamunun müdahalesi için etkin bir araç olarak kullanabilecek kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT’ler) “tarihten silindi”... Ve hiçbir zaman, bu kurumlara çağın gereklerini yerine getirecek yeni misyonlar biçilerek onları geliştirmek, yeniden yapılandırmak düşünülmedi. Bırakın KİT’leri bir yana, bütün pazar ekonomilerinde kamunun araştırma birimleri, stratejik önemleri nedeniyle geliştirilip güçlendirilirken biz elimizdekilerin büyük çoğunluğunu işlevsiz hale getirdik... Devletin bugün elinde tutar gözüktüğü tek müdahale mekanizması, kamu kaynakları kullanılarak verilen ARGE ve yenilikçilik destekleri... Ama bu mekanizmanın da ne ölçüde toplumsal bir yarar sağladığı çok tartışmalı; çünkü Türkiye nereye gitmek istiyor belli değil. Bilimde, teknolojide, sanayide kararlılıkla sürdürdüğümüz ulusal bir politikamız yok; bu durumda her yana para saçılsa ne olur... Türkiye niçin bu durumda? Bu sorunun yanıtını vermeye, benim yaptığım karşılaştırmalar ya da benzeri çalışmalar yetmez. Bütün bir Cumhuriyet tarihi boyunca sürüp gelen, bilim, teknoloji ve sanayideki somut atılım örneklerinden, bu yöndeki girişimlerden kalkarak bu sorunun yanıtını araştırmakta yarar var. Örneğin, sözünü ettiğim PTTARLA ve devamındaki TELETAŞ atılımını niçin sürdüremedik? Bilim, teknoloji ve yenilik politikalarıyla ilgili yüksek lisans programı olan üniversitelerimizde bu tür somut araştırmalar yapılamaz mı? Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi kuruyor Temel tıp bilimleri bütün dünyada temel bilimler, biyoloji ve hatta mühendislik bilimleri ile giderek kaynaşıyor. Nitekim ABD’de Stanford, Cornell, Duke gibi önemli üniversitelerde son beş yıl içinde yepyeni biomühendislik bölümleri kuruldu, tıp fakülteleri ile fen ve mühendislik fakülteleri, hatta sosyal bilimler fakülteleri daha yoğun bir işbirliği içinde çalışıyor. Koç Ü. Tıp Fakültesi modelinde klinik açıdan aktif bir fakülte yanında, eğitim ve araştırma fonksiyonları öncelikli ve ağırlıklı olarak yer alacak. Mustafa Çetiner Ü kültelerinin ve hatta sosyal bilimler fakültelerinin giderek lkemizde hekim sayısının yetersiz olduğu daha yo un bir i birli i içinde çal t izlenmektedir. Bu açıktır ve sıkça dile getirilir. Bu bakış açı süreçte Koç Üniversitesi’nin sa l k alan nda yer almak sının doğal sonucu olarak tıp fakülteleri istemesi, yeni bir t p fakültesinin kurulmas kaç n lnin temel işlevinin hekim yetiştirmek ve ileri dü mazd .” zeyde sağlık hizmeti vermek olduğu düşünülür hep. Sayın İnan önümüzdeki 10 yıl içinde mühenOysa bu düşünce tek başına eksiktir. Ülkemizin esas dislik ve fen fakültesi olmayan bir tıp fakültesinin olarak sadece “hekim aç n ” değil, “bilim” açı veya tıp fakültesi olmayan bir mühendislik ve fen ğını kapatacak tıp fakültelerine gereksinimi var. fakültesinin eksik olacağını belirtiyor. Umran Tam da bu gereksinimden hareketle ülkemiz İnan, Koç Üniversitesi’nin dünyadaki bu yeni eğide hem bilim üretmek, hem kaliteli ve üst düzey limi iyi süzdüğünü söylüyor ve buna kanıt olarak sağlık hizmeti vermek, üniversitenin en son kurulan bölümünün Fen hem de tıp eğitiminde Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü önder olmak iddiasıyla olduğunu gösteriyor. Yani tıp fakültesi projesi yeni bir tıp fakültesi ku dünden bugüne hemen oluşmuş bir proje değil, tam ruluyor. tersine uzun bir zaman sürecinde bilinçli biçimde Koç Üniversitesi Tıp tasarlanmış, olgunlaştırılmış bir proje. Fakültesi… Doç. Dr. Evren Keleş ise yeni kurulan tıp faBu yeni tıp kültesini öncelikle ülkemiz bakış açısıyla yorumFakültesini sürecin iki luyor. önemli ismi Koç “Evrensel anlamda, bir t p fakültesi ve e itim hasÜniversitesi yeni rektö tanesi sisteminin üç temel fonksiyonu e itim, ara t rProf. Dr. Umran İnan rü Sayın Prof. Dr. ma ve hastalara sunulan sa l k hizmetidir. Türkiye’deki Umran nan ve Vehbi Koç yetmi e yak n t p fakültesinin ortak özelli i anla labiVakfı Sağlık Kuruluşları CEO’su (üst yönetici) Doç lir ve hakl nedenlerden dolay daha çok birer hizmet Dr. Evren Kele ile konuştum. hastanesi olmalar d r. Bu zorunlu duİlk yanıtını bilmek istediğim rum t p fakültelerinin e itim ve bilim“neden yeni bir t p fakültesi” sosel üretim aya nda kimi zaman ciddi Prof. Dr. Uman İnan rusuydu. Öyle ya, sayıları 70’lere ulaaksakl klar yaratabilmektedir. “Önümüzdeki 10 yıl şan tıp fakültesi sayısına sahip bir ülKurgulanan Koç Ü. T p Fakültesi moiçinde mühendislik ve kede yanıtlanması gereken bir sodelinde klinik aç dan aktif bir fakülte yafen fakültesi olmayan ruydu bu. n nda e itim ve ara t rma fonksiyonbir tıp fakültesinin Rektör İnan, bu soruyu Koç lar öncelikli ve a rl kl olarak yer alaveya tıp fakültesi Üniversite’sinin 15 yıllık geçmicakt r.” olmayan bir şinden söz ederek yanıtlamaya başmühendislik ve fen ladı. Gerçekten de Koç Üniversitesi KEND NE ÖZGÜ fakültesinin eksik kısa geçmişine rağmen ülkemizin haE TM olacağını belirtiyor” tırı sayılır üniversitelerinden biri haSadece bu nokta bile başlangıç line gelmişti. Nesnel ölçütler olan için heyecan verici. Koç öğretim üyesi başına üretilen bilimsel yayın sayı Üniversitesi’nde tamamen akademik üretkenliğe sı, bu yayınların kalitesi, atıf sayıları ile bulundu dayalı nesnel ölçütlerin uygulanacak olması bu heğu konumu fazlasıyla hak ediyordu. Prof. Dr. yecanı daha da arttırıyor. Evren Keleş, tıp fakülİnan, TÜBİTAK tarafından sağlık bilimleri dışında tesinde eğitim programı olarak da farklılıklar oladağıtılan 11 teşvik ve bilim ödülünün 4 tanesinin cağını dile getiriyor. Ders programının hiçbir kuKoç Üniversitesi’ne geldiğinin altını çiziyor ve şun rumu taklit etmeyeceğini, evrensel ölçütlere uygun ları söylüyordu: ancak ülkemiz gerçeklerini de göz ardı etmeyen bir eğitim programı olacağını söylüyor. Hatta bu TIP D ER TEMEL B L MLER amaçla hem Türkiye hem de Kuzey Amerika’da önLE BÜTÜNLE YOR de gelen tıp fakülteleri ve dekanları ile görüşül“Temel t p bilimlerinin bütün dünyada temel bi düğünü söylüyor. limler, biyoloji ve hatta mühendislik bilimleri ile gideSayın Keleş her bir dekana temel bir soru yörek kayna t aç kt r. Nitekim ABD’de Stanford, nelttiklerini belirtiyor. “Tamamen s f rdan ba layacak Cornell, Duke gibi önemli üniversitelerde son be y l olsan z e itim program n z nas l kurgulard n z?” Bu kriiçinde yepyeni biomühendislik bölümlerinin kuruldu tik soru aslında şu soruya yanıt istiyor. u, t p fakülteleri ile fen fakültelerinin, mühendislik faYazının devamı yan sayfada CBT 1174/ 6 18 Eylül 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle