02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEK BAŞINA MI YOKSA TOPLU HALDE Mİ? Kendinizi nasıl gördüğünüz düşünce tarzınızı da şekillendirebiliyor. Kendinizi kolektivizmin özellikleri ile tanımlıyorsanız, dünya görüşünüz bütüncüğe (holistik*) yatkındır. Yok eğer bireyci özellikler taşıyorsanız, analitik düşünce yapısına yatkınsınız demektir. Grup içindeki ahenge öncelik vermek Ahenk Aidiyet İlgili Görev Kapsam Grubun bir parçası olmayı arzulamak Başkalarını kendimizden saymak Görev ve sorumluluklara hazırlıklı olmak Koşullara göre kendini değiştirme Başkalarına danışarak karar almak Hiyerarşiye odaklanmak rinine inmekten kurtuluyor. Ne var ki son yıllarda Doğu ve Batı’nın bu kadar kesin çizgilerle birbirinden ayrılmadığını gösteren çok sayıda çalışma, bu klasik bölünmeyi yalanlıyor. Öncelikle bireyci Batılılar ve kolektivist Doğulular gibi basite indirgenmiş bir kavram, son yapılan çalışmalarla ciddi bir darbe aldı, çünkü bu iki özelliğin izleri çeşitli yoğunluklarda, çeşitli bölgelerde görülüyor. Örneğin bireycilik söz konusu olduğunda Batı Avrupalılar, ABD ve Doğu Asya halklarının arasında, orta bir noktada yer alıyor. KOLEKTİVİZM Nisbett, bir topluluğun dünyaya bakış açısının yalnızca tarihsel ve co rafi etmenler tarafından deBİREYCİLİK Kişisel rekabet ve kazanma ğil, yerel ve sosyal etmenler tarafından da şekilleFarklı düşünce ve eylemler nebileceğini, Türkiye’nin Karadeniz Bölgesi’nde üç Güçlü bir benlik duygusu ayrı topluluk üzerinde yürüttüğü bir çalışma ile kaÖzel istekleri dile getirmek Benzersiz olmak nıtladı. Çalışma, düşünme şekillerinin aynı bölge Bağımsız Tuhaf özelliklerinden utanmamak içinde bir mozaik oluşturabileceğini gösteriyor. Bu Hedefler Özgürlük ve kendi kendine yetme üç topluluk aynı dili, aynı etnisiteyi ve aynı coğKişisel hedeflere, arzulara ulaşma çabaları rafyayı paylaşmakla birlikte, farklı bir sosyal yaşam *Holizm felsefede bütün kendisini oluşturan parçaların toplamından daha sürdürüyorlar. Çiftçiler ve balıkçılar, sabit bir topfazla olan bir şeydir diyen görüştür. rak parçası üzerinde yaşıyor ve ticari açıdan birbirleri ile yoğun bir ilişki içinde bulunuyor. Oysa hayvancılıkla uğraşanlar, danayete yol açan sosyal faktörlere ağırlık verdiği görüldü ha seyyar ve daha bağımsız. Nisbett, çiftçilerin (Journal of Personality and Social Psychology, vol 67, p 949). ve balıkçıların, psikolojik olarak hayvancılıkla uğraşanlardan daha bütünsel bir düşünce yapısıMANTI IN KULLANIMI Kültürel farklılıklar insanların mant klar n kullanma e na sahip olduklarını gördü. Örneğin eşleştirme killerini de etkileyebiliyor. Çinliler çelişkili durumlardan ra testinde, çiftçiler ve balıkçılar eldivenleri ellerhatsız olmazlar ve birbirinin zıddı iki uç arasında orta nokta le eşleştirirken, hayvancılıkla uğraşanlar eldiyı bulmaya çabalarlar. Oysa Amerikalılar, bir önermeyi red venleri boyun atkısıyla eşleştirdi (Proceedings of dedip, diğerini kabul etme eğilimindedir. Örneğin, Nisbett, the National Academy of Sciences, vol 105, p annelerine başkaldıran iki kız çocuğunun resmini gösterdiği 8552). Buna benzer bir mozaik Asya’nın doğubir deneyde, Amerikalıların dörtte üçünün taraflardan birinin sunda da görülüyor. Nisbett, Japonya’nın suçlu olduğunu iddia ettiğini, Çinlilerin dörtte üçünün ise Hokkaido Adası’nda gerçekleştirdiği bir başka durumu iki tarafın bakış açısından değerlendirme yoluna git araştırmasında elde ettiği sonuçları şöyle açıklıyor: “Hokkaido, Japonya’n n Vah i Bat ’s gibidir. tiğini gördü (American Pschologist, vol 54, p 741). Bütün bu çalışmalardan çıkan sonuç şu: Bat l lar dünya Burada ya ayanlara çoban gözüyle bak l r. Bunlar y analitik bir bak ile değerlendirir; dikkatlerini belirgin büyük ölçüde bireyci ve ba ms z insanlard r. Ve nesneler üzerinde odaklar; nesneleri sınıflama eğilimindedir. bunlar n anakarada ya ayan Japonlardan daha anaVe bütün bunları bir mantık çerçevesinde yapar. Oysa litik bir dü ünce yap s na sahip olduklar n söyleyebilirim.” Rekabet Özel mülkiyet Kişisel bilgilenme Dolaysız iletişim Öneri Hiyerarşi KARADEN Z BÖLGES ’NDEK FARKLI SOSYAL YA AMLAR Hedden, Amerikalı ve Doğu Asyalı denekler üzerinde yaptığı bir deneyde, insanların kendi kültürel bölge sınırlarının dışında kalan görevleri yaparken daha uzun düşündüklerini ortaya çıkardı. Başka bir deyişle beyin karmaşık problemleri çözerken aynı zihinsel bölgeleri kullanmakla birlikte, kültürel farklılıklar bu bölgelerin değişikliğe yatkınlığını etkiliyor. Hedden bu bulgulara koşut olarak, birden fazla kültürel kökü olan insanların, analitik ve bütünsel düşünme modu arasında daha kolay geçiş yapabildiğini de ortaya çıkardı. Riverside’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden Veronica BenetMartinez, Doğu ve Batı’nın kültürel farklılıklarının etkisi altında yetişen insanların analitik ve bütünsel düşünce arasında daha kolay gelgit yaşadıklarını belirtiyor. BÜTÜNSEL VE ANAL T K DÜ ÜNCE ARASINDAK S L K SINIR Açıkça bütünsel Doğulu ve analitik Batılı düşünce tarzı arasındaki sınırın klişelerin gösterdiğinden daha silik olduğu görülüyor. Oyserman, bu bağlamda psikologların, yanıltıcı bir bölünmeye odaklanacakları yerde, hangi sosyal koşulların bütüncül, hangi koşulların ise analitik düşünceyi tetiklediğini araştırmasının daha doğru olacağını söylüyor. Oyserman, ayrıca sözde bölünmenin yetersiz kanıtlara dayandığını ileri sürüyor. Bugüne dek bu konuda yapılan çalışmalarda Çin ve Japonya’nın Doğu’yu, Kanada ve ABD’nin Do ulular olaylara bütünsel bir aç dan bakar; nesneleri içinde bulundukları ortam içinde ve çevre ile ilişkileri bağlamında değerlendirme eğilimindedir. YALITIM VE UYUM Sosyal yalıtımı (izolasyon) ele alalım. Klişeleşmiş Doğulu dünya görüşünün temelinde, sosyal gruplardan uzak düşme olgusunun yattığı ileri sürülüyor. Sosyal topluluklardan uzak düşmek, insanların birbirleriyle daha yoğun bir ilişki ağı oluşturmalarına ve uyumlu olmalarına yol açar. Austin’deki Texas Üniversitesi’nden Kyungil Kim ve Art Markman, Amerikalı denek öğrencilerin izole edildiklerinde nasıl bir psikolojiye girdiklerini araştırdı. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre Batılıların psikolojisi Doğululardan farklı bile olsa, sosyal izolasyonun söz konusu olduğu durumlarda, bu iki toplum arasındaki farklılık minimum düzeye iniyor. Bütün bunlar, sosyal ortam değişikliğinin insanların düşünüş tarzını kolayca değiştirdiğinin bir kanıtı. Ann Arbor’daki Michigan Üniversitesi’nden Daphna Oyserman, insanların, sosyal çevre baskısı altında bu iki dünya görüşü arasında kolayca gidip gelmesinden yola çıkarak, analitik veya bütünsel düşünce tarzının değişmez ve yapısal etmenlerden kaynaklanamayacağını ileri sürüyor. Klişeleşmiş Doğulu ve Batılı fikrine karşı çıkan Oyserman, içinde büyüdüğümüz kültürel ortamın, dünyaya bakış açımızı değiştirmeye yeteceğini söylüyor. Oyserman bu konuda şöyle konuşuyor: “Herkes, hem analitik hem de bütünsel dü ünme yetene ine sahiptir. Ancak ortalama bir insan, al kanl klar n n ve uyum kayg s n n etkisiyle bu ikisinden birine daha fazla yatk nd r.” TAR HSEL ETMENLER Nisbett, Doğu ile Batı arasındaki farkları anlamanın bir yolunun tarihsel etmenleri incelemekten geçtiğini ileri sürüyor. Çin tarihine baktığımız zaman, geniş topraklar üzerinde sürdürülen tarımın, çiftçiler arasında güçlü bir işbirliğine ve imparatordan köylülere uzanan katı hiyerarşik bir düzene ihtiyaç duyduğu görülüyor. “İnsanların diğerlerinin ne yaptığına dikkat etmesi ve emirlere boyun eğmesi gerekiyordu” diye konuşan Nisbett, “Tarih boyunca Asyal lar n ya amlar n bu tür güçlü sosyal bask lar ekillendirmi tir” diyor. Batı kültürünün beşiği olarak değerlendirilen Eski Yunan’da ise durum tamamen farklıydı. Tarım geniş alanlarda yapılamadığı için insanlar arasında kapsamlı bir işbirliği gerekmiyordu. Yunanlılar bağımsız bir yaşam sürüyordu ve bireyciliğe prim veriyorlardı. Bunun sonucunda nesnelere ve hedeflere tek tek odaklanabiliyor; başkalarının gereksinimlerini karşılamak için herhangi bir baskı hissetmiyorlardı. Bütün bu özellikler bugün de Batı kültüründe geçerli. Nisbett bu konuda şöyle konuşuyor: “E er bu de erlendirmeler do ruysa, Do u’nun Bat ’ya kar oldu unu söyleyemeyiz. Bence do ru olan Do u’nun Bat ’ya kar olmas de il; ba ml l n bams zl a kar olmas d r.” ise Batı’yı temsil ettiğini belirtiyor. Pek çok bölgede, Güney Asya’dan Latin Amerika’ya bu konuda çok az araştırma yapılmış. Örneğin “onur” veya “şeref” gibi bazı kavramlara, araştırmaların yetersiz olduğu bölgelerde çok büyük bir anlam yüklendiğini ve bu kavramların düşünce tarzını derinden etkilediğini düşünüyor. YOK BİRBİRİMİZDEN FARKIMIZ… Kesin olan, Doğu Asyalıların, Amerikalıların veya diğer insan topluluklarının beyinlerinin aynı yapısal özelliklere sahip olması. İnsanların tümü hem analitik, hem de bütünsel düşünme yeteneğine sahiptir. Oyserman, dünyayı kültürel bazda bölgelere bölmek yerine, insanların bilişsel esnekliklerinin tanınmasının daha önemli olduğunun altını çiziyor. Nisbett bu konuda görüşlerini şöyle özetliyor: “Hem analitik, hem de bütünsel dü ünmenin pek çok avantajlar vard r. Çok kültürlü dünyam zda, insanlar n içinde bulunduklar ko ullara göre, bu iki dü ünce tarz ndan birine uyum sa lamaya çal malar en do rusudur.” Derleyen: Reyhan Oksay New Scientist, 7 Mart 2009 www.pubmedcentral.nih.gov/articlerender.fcgi?artid=2438425 www.pnas.org/content/105/25/8552.abstract www.aholisticapproach.com www.umich.edu/news/Releases/2003/Feb03/r022703a.html DO UBATI BÖLÜNMES YANILTICI BEYN N GÖRÜNTÜLENMES NDEN Tek bir boyut üzerindeki ikilemin bireycilik/kolektivism ELDE ED LEN SONUÇLAR dünyadaki insanların davranış farklılıklarını açıklamaya yeteceğini düşünmek işin kolayına kaçmaktır. Pek çok psikolog böyle bir bölünmeyi baştan kabul ederek, sorunların de Beynin görüntülenmesinden elde edilen sonuçlar da Oyserman’ın görüşlerini destekliyor. Manyetik rezonans görüntüleme teknolojisinden yararlanan MIT’den Trey CBT 1150/ 7 3 Nisan 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle