Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
% 85’İNİ, NÜFUSUN %12’Sİ TÜKETİYOR 5. Dünya Su Forumu: Amaç suyun ticarileştirilmesi mi? Dünyadaki tatlı sular ile ilgili her türlü teknik, ekonomik, sosyal ve hukuki konuların tartışıldığı ve acil çözüm stratejilerinin geliştirildiği Dünya Su Forumu’nun beşincisi bu Pazartesi, 1622 Mart 2009 tarihlerinde İstanbul’da başlıyor. Etkinliğin temel amacı, kirlenen ve tükenen su kaynaklarının etkin kullanımı için ortak bir bilinç yaratmak ve bu yolda küresel işbirliği sağlamak... Ne var ki bazı meslek odaları, sendikalar, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, su kullanıcıları, su, çevre ve insan hakkı savunucuları, suyun ticarileştirilmesinin yolunu açtığı gerekçesiyle İstanbul’da düzenlenecek olan 5.Dünya Su Forumunu protesto ediyor. Reyhan Oksay irleşmiş Milletler’in verilerine göre şu anda dünya nüfusunun üçte biri su sıkıntısı çeken veya su kirliliğinin insan sağlığını tehdit edici boyutlara ulaştığı ülkelerde yaşıyor. Bu oranın 2025 yılında nüfusun üçte ikisine ulaşacağı tahmin ediliyor. Ülkemizde ise Devlet Su İşleri’nin (DSİ) 16 Temmuz 2008 tarihli açıklamasına göre bugün Türkiye’de 7 ilde su sıkıntısı var ve iki yıl içinde su sıkıntısı çeken il sayısı 34’e ulaşacak. Dünyadaki su sorununa çöDünya vatandaşları, açzüm oluşturmak amacıyla BM, lık, açgözlülük, kin ve Dünya Su Konseyi (WWC), nefret duyguları ile eğiAvrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü (OECE) ve Dünya tilmemelidir” Bankası ortak stratejiler gelişKemal Atatürk tirmeye çalışırken, ülkemizde 60. Hükümet’in çözüm yaklaşımı sularımızı ya da bunların kullanım haklarının satışa çıkartılması yönünde. Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanı Hilmi Güler, Mayıs 2007’de “Fırat ve Dicle dahil 1213 akarsuyumuzu satacağız” derken, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Ero lu, Eylül 2007 tarihinde, “Akarsu herkesin malı, satılmaz. Biz sadece 49 yıllığına kullanım haklarını satacağız (ANKA)” diyebiliyor. Dünya Su Konseyi dünyadaki insanlara suyun önemini anlatmak, sürdürülebilir su kullanımının önemini benimsetmek, temiz suyun yaşam kalitesi üzerindeki belirleyici et rin suyu plansız kullandığını ortaya koyuyor. Tarımsal sulamanın %88’inin vahşi sulama ve kentsel kullanımda kaçak ve kayıpların oranının da %40’ı bulduğu ülkemizde bir litre atık su, sekiz litre tatlı suyu kirletiyor. Bütün bunlara karşın belediyelerin sadece %8’inde arıtma tesisi var. TÜSİAD raporuna göre su kısıtının en önemli nedenleri arasında, Türkiye nüfusunun çoğalması, tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerin gelişmesi ve yaşam standartlarının yükselmesinden kaynaklanan “su kullanımına olan talebin artışı”, kirlilik sonucu su niteliğindeki bozulmalar ve miktarda beklenenin dışında dönemsel azalmalar sayılıyor. WWFTürkiye su uzmanı Dıvrak ise su yetersizliğinin en önemli nedenini suyu doğru yönetemememize bağlıyor. Ulusal bir su vizyonumuzun olmadığına işaret eden Dıvrak, su yönetiminden sorumlu 14 farklı kurumun bulunmasının da yönetimde karmaşaya yol açtığını belirtiyor. FORUMA KAR I OLU UMLAR Bundan önceki dört forum da karşıt görüştekilerin protestolarına hedef olmuş. Öyle ki Mexico City’de göstericileri bastırmak için sert önlemlere başvuran polis, çok sayıda göstericinin yaralanmasına yol açmış. İstanbul’da bazı sivil toplum kuruluşları da benzer eylemlere hazırlanıyor. "Başka bir su yönetimi mümkün” diyen Alternatif Su Forumu bunlardan biri. Dünyadan ve Türkiye'den 34 sivil toplum kuruluşunun birlikte düzenlediği forumda suyun ticarileşmesinin nasıl engelleneceği tartışılacak. Aralarında sendikaların, meslek odalarının, sol parti ve oluşumların bulunduğu 40'tan fazla örgütün oluşturduğu Suyun Ticarile tirilmesine Hay r Platformu (www.suplatformu.net) , atölye, panel çalışmaları ve gösteri yürüyüşleri ile “su hayattır satılamaz” sloganını işleyecek. Yıldız T e k n i k Üniversitesi Çevre Mühendisliği Prof. Dr. Beyza Üstün Dünya Su Forumlarının 5.'sinin Türkiye'de yapılmasının tesadüf olmadığını söylüyor: “Çünkü su kaynaklar bak m nda zengin bir co rafyad r. Suyu meta haline getirmeye çal yorlar. Meksika'da bunu gerçekle tirdiler. lk defa Meksika'da su havzas s n r d na ta narak, su meta haline getirildi.” TMMOB Çevre Mühendisleri Oda Başkanı Y lmaz Kilim, Dünya Su Forumu’nu daha iyi analiz edebilmek için öncelikle Dünya Su Konseyi’nin yapısının ve kuruluşunun incelenmesinin gerekli olduğunu söylüyor. Kilim’e göre Dünya Su konseyi çok paydaşlı uluslararası bir platform, bir şemsiye örgüt. Hiyerarşik tarzda örgütlenmeyen Konsey’in içinde 300’den fazla örgüt yer alıyor. Konsey’in Türkiye’den 40’a yakın üyesi var. Bu üyeler arasında Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ), İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) gibi kamu örgütleri, vakıflar ve su alanında faaliyet gösteren inşaat şirketleri var. B kisini vurgulamak için 1997 yılından bu yana her 3 yılda bir Dünya Su Forumu düzenliyor. Forumun beşincisi bu yıl İstanbul’da gerçekleştirilecek. Bugüne dek sırasıyla Fas (Marakeş), Hollanda (Hage), Japonya (Kyoto), Meksika’da (Mexico City) yapılan Dünya su Forumlarının yönetimi, Dünya Su Konseyi ile ev sahibi ülke tarafından ortaklaşa yürütülüyor. Forum 4 temel amaca hizmet ediyor: 1)Suyun politik gündemdeki önemini artırmak 2) Somut önerileri formüle etmek 3)Bunların önemini dünya kamuoyunun dikkatine sunmak 4)Su kaynaklarının etkin kullanımını sağlamak 5. Dünya Su Forumu’nun “Farklılıkların Suda Yakınlaşması” (Bridging Divides for Water) olarak belirlen ana temasının ne anlama geldiğini 5. Dünya Su Forumu’nun Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Mete Saatçi’ye sorduk: “Bu tema, Avrupa ile Asya, Ortado u ile Afrika, Güney ve Kuzey aras ndaki co rafi kav ak noktalar n n alt n çizmesinin yan nda, dünyan n zengin ve fakir, geli mi ve geli mekte olan bölgeleri gibi çe itli su kültürleri aras ndaki kavramsal ayr l klara da gönderme yapmaktad r. ‘Farkl l klar n Yak nla t r lmas ’ kavram ayn zamanda yerel, ulusal, bölgesel ve küresel çapta su kullan c lar , kararal c lar, su uzmanlar ve çal anlar aras nda ileri seviyede bir bilgi al veri i ve geli kin bir anlay olu turma hedefini de ifade etmektedir. Bu farkl bak aç lar aras nda bir al veri sa lamak amac yla köprüler in a etmek, farkl l klar n üze mel haklara sahip olduğunu ve Konsey’in temel misyonunun bu hakları korumak olduğunu söyleyerek, bu hakları şöyle açıkladı: “Bunlar n ilki suya eri me hakk d r. Her vatanda n hakk oldu u dü ünülerek anayasalara eklenmelidir. Böylece evrensel bir hak haline gelmelidir. kinci önemli ilke finansmand r. Su politikas için daha fazla kaynak ayr lmal d r. Üçüncü önemli ilke, suyun yöneti iminin iyile tirilmesidir. Örne in Türkiye’nin, Suriye’nin ve Irak’ n s n r ötesi sular konusunda ortak çal malar bulunmaktad r. Son olarak su yönetiminde ademi merkeziyetçi bir yap ya yönelmek gerekir.” ÇÖZÜM ÖNER LER TÜSİAD su kısıtının etkisini azaltmanın en etkin yolunun, bir taraftan kullanılabilir su potansiyelinin kirlilik önleme, teknolojik ve tasarruf yöntemleriyle arttırılması, diğer taraftan talebi düşürücü politikalara ağırlık verilmesi olduğunu belirtiyor. Raporda ayrıca makro ölçekli çözüm olan nüfus ve göç kontrolünün en önemli çözüm olduğunun altı çiziliyor. WWFTürkiye ise önerilerini dört başlık altında topluyor: • Suya doğru bakmak • Ulusal su yasası • Entegre havza yönetimi • Bütün sektörlerde su tasarrufu ÖZELLE T RME Ç N ÖN HAZIRLIK MI? TÜS AD VE WWFTÜRK YE rine ç kma ve çe itli taraf ve sektörleri bir araya getirme f rsatlar yaratacakt r. Son olarak bu tema, kaynaklar n daha iyi yönetilmesinin Biny l Kalk nma Hedeflerinin tümüne ula makta katk sa lamas aç s ndan uluslararas su camias n daha somut öneriler ortaya koymaya davet etmektedir.” 5. Dünya Su Forumu’nun İstanbul’da yapılacak olmasını çok büyük bir fırsat olarak değerlendiren düzenleme komitesi yetkilileri, yaklaşık 200 ülkenin su ve çevre bakanını, 25 devlet başkanını ve 20 şehrin belediye başkanlarını konuk edeceklerini bildiriyor. Forumun ev sahipliğini DSİ Genel Müdürlüğü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı, İSKİ Genel Müdürlüğü üstleniyor. Başta Dışişleri olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ve üniversiteler de destek veren katılımcılar arasında. Türkiye’de suyun yönetimi konusunda yaşanan sorunlara çözüm bulmak amacıyla çeşitli sivil toplum örgütleri çalışmalar yapıyor, elde ettikleri sonuçları raporlarında yayımlıyor. Bunların arasında en fazla sesi, TÜSİAD’ın 9 Eylül 2008 tarihinde yayımladığı rapor çıkarttı. Dünya Su Konseyi Başkanı Loic Fouchan’un da katılımcıları arasında bulunduğu TÜSİAD toplantısında, “Türkiye’de Su Yönetimi’nin durumu: Sorunlar ve Öneriler” ve “Şebeke Suyu Hizmetlerinde Özel Sektör Katılımı: Dünya Uygulamaları Işığında Türkiye için Model Tartışması” başlıklı raporlar açıklandı. Raporlar, Türkiye’nin su kaynakları potansiyelini ortalama 501 milyar metreküp/yıl olarak hesaplıyor. Yağış, akış, yer altı suyu beslemesi ve komşu ülkelerden gelen miktarlar göz önüne alındığında, brüt toplam yenilenebilir, yüzeysel su potansiyeli 234 milyar metreküp, ancak mevcut teknolojik ve ekonomik koşullarda bu değer, yılda toplam 112 milyar metreküp düzeyinde değerlendiriliyor. Bu miktarın 40.1 milyar metreküpü 2003 yılı itibariyle kullanıma açıldı. 40.1 milyar metreküp suyun yüzde 74’ü sulama sektöründe, yüzde 15’i içme suyu sektöründe ve yüzde 11’i ise sanayide kullanılıyor. Buna göre kişi başına düşen teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir yıllık su miktarı bin 500bin 735 metreküp civarında kalıyor ve Türkiye su azlığı yaşayan bir ülke konumuna giriyor. Raporda, Türkiye için 2030 yılı ve 100 milyon nüfus öngörüsüyle bu değerin bin metreküp/kişi/yıl’ın altına düşeceği tahmin ediliyor. Ne var ki WWFTürkiye, WWFTürkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Su Kaynakları Program müdürü Buket Bahar D vrak’ın hazırladığı rapor, Türkiye’de tüm sektörle KORKUTAN TABLO DÜNYA * Yeryüzündeki suyun yüzde 97.5’u tuzlu tatlı su oranı sadece yüzde 2.5. Bunun yüzde 70’i kutuplarda bulunurken, yüzde 30’unu yüzey ve yeraltı suları oluşturuyor. * İnsanın temel gereksinimleri için günlük temiz su ihtiyacı 2050 litre. * 1.1 milyar kişinin içecek temiz suyu yok. * 2.6 milyar kişinin tuvaleti yok ve temel gereksinimleri için su bulamıyor. * Kanalizasyon olmayan, içecek ve kullanılabilecek temiz su sıkıntısı çeken bölgelerde çocuk ölüm oranları, gelişmiş ülkelere göre 10 20 kat artıyor. Mikroplu sular her gün 3 bin 900 çocuğu öldürüyor. * Gelişmiş ülkelerin çocukları su oburu. Gelişmekte olan ülke çocuklarına kıyasla 3050 CBT 1147/8 13 Mart 2009 Kaynak: Dünya Sağlık Örgütü (WHO), UNESCO (BM Eğitim, Bilim, Kültür Örgütü), WPI (Uluslararası Su Ortakları), SIWI (Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü) Kaynak: Türkiye’de Su, Buket Bahar Dıvrak, WWFTürkiye, Su kaynakları Program Müdürü CBT 1147/9 13 Mart 2009 misli daha fazla su tüketiyorlar. * İshal, kirli su kaynaklı hastalık ve ölümlerin bir numaralı nedeni. Her yıl 1.8 milyon insan ishalden can veriyor. * Gelişmekte olan ülkelerde endüstriyel atıkların yüzde 70’i hiçbir işlem görmeden doğaya bırakılıyor. Her yıl 300500 milyon ton ağır metal ve toksik madde suları zehirliyor. * 1900’den bu yana yeryüzündeki sulak alanların yarısı yok oldu. * Su altyapılarının yenilenmesi, kaçakların önlenmesi ve kalitenin korunması için OECD ülkelerinin her yıl en az 200 milyar dolar yatırım yapması gerekiyor. *2075 yılında kronik su sıkıntısı çeken bölgelerdeki insan sayısının 3 ile 7 milyar arasında değişeceği tahmin ediliyor. *Var olan suların %70’i tarımsal sulamada kullanılıyor TÜRKİYE Son 40 yılda sulak alanlarımızın yarısını kaybettik! *Kaybettiğimiz sulak alanlar: Amik Gölü, Avlan Gölü, Kestel, Gavur, Yarma, Aynaz, Hotamış, Eşmekaya sazlıkları *Giderek kuruyan ve kirlenen sulak alanlar: Beyşehir Gölü, Tuz Gölü, AkşehirEber Gölleri, Bafa Gölü, Eğirdir Gölü, Kulu Gölü, Sultansazlığı Yeraltı sularımız tükeniyor! Küresel ısınma * Konya Havzası’ndaki 50 bin kuyunun yarısı kaçak *Her sene su seviyesi 12 metre düşüyor. *2025’te yağışlar yüzde 25 azalacak *Halihazırda Konya Havzası’nda yağışlar yüzde 4060 oranında azaldı BÜYÜK TOPLANTIYA HAZIRLIK 5. Dünya Su Forumunun küçük ölçekli bir hazırlık toplantısı olarak düşünülen “İstanbul 1.Su Forumu” 1415 Şubat tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. 5.Dünya Su Forumu Genel Sekreteri Prof.Dr.Oktay Tabasaran’ın dünyadaki su tüketimi ile ilgili çizdiği karamsar tablo, ortak bir stratejinin gerekliliğini ortaya koyuyor: “BM verilerine göre su tüketimi bu h zla devam ederse 2025 y l nda gezegenimizin üçte ikisinde su s k nt s çekilecek….Nüfus yo unlu u, yoksulluk hatta cahillik, a r sanayi kirlili i ve küresel iklim de i ikli i nedeniyle çok yönlü bask lar n alt ndaki su sanc lar n n ancak küresel i birli i ile üstesinden gelinebilir.” Aynı toplantıda hazır bulunan Dünya Su Konsey’i Başkanı Loic Fouchon, dünyadaki herkesin suyla ilgili te TÜSİAD raporundaki tespitler bilimsel doğruları yansıtmakla birlikte, raporun öneriler bölümünde yer alan şu ifade, TÜSİAD’ın suyun metalaştırılması ve ticarileştirilmesini savunan bir taraf olduğu inancını doğruyuor: “Türkiye için şebeke suyu hizmetlerine özel sektör katılımı düşünüldüğü takdirde, uygun düzenleme rejimi, politika yapıcı kurumların eşgüdümünde ve hizmetin özel sektör katılımına açılması öncesinde tesis edilmelidir.” TÜSİAD raporundaki bu ifadeler tepki çekmekte gecikmedi. 7 Şubat 2009 tarihinde Bursa’da gerçekleştirilen “5.Dünya Su Forumu Neyi Amaçl yor?” konulu panelde TÜSİAD’ın suyun metalaştırılması ve ticarileştirilmesini sa YEN SÖMÜRGEC L K = ÇEVRE KAYvunduğu ve bu raporun İstanbul’da yapılacak olan 5.Dünya NAKLARININ SATIN ALINMASI Dünya Bankası Başkan Yardımcısı smail Serageldin’in Su Forumu öncesinde yayınlanmış olmasının dikkat çekici 1995 yılında söylediği “Bu yüzy l n sava lar petrol için veriliolduğu vurgulandı. TMMOB Çevre Mühendisleri Oda Başkanı Y lmaz yorsa, gelecek yüzy l n sava lar su için verilecektir” sözleri buKilim, dergimize yaptığı açıklamada raporun büyük ölçüde gün su paylaşımı konusunda yaşadığımız “örtülü şavaşların” bu konudaki uluslararası metinlerin çevirisine dayanan, su yalın bir ifadesi. İstanbul Teknik Üniversitesi, İnşaat da özelleştirme ya da özel sektör katılımının zorunlu oldu Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof.Dr. lhan ğunu gösterebilmek için mevcut durumdaki sorunları gös Tal nl ise günümüzde su paylaşımının sömürgecilik şeklintermeye çalışırken bilindik özelleştirme argümanlarından de sürdürüldüğünü şöyle ifade ediyor: “Eski sömürgecilik sapek öteye gidemeyen bir belge olduğunu söylüyor. Rapor’da Yazının devamı 13. sayfada doğal tekel ya da siyasi tekel niteliğini taşıyan bir hizmet olan suyun özelleştirilmesi için, tıpkı telekomünikasyon ya da enerji piyasası özelleştirmelerine ben PROF. DR. OKTAY TABASARAN KİMDİR? zer bir yol haritası çizildiğini belirten Kilim, rapo1938’de Nevşehir’de doğan Prof. Dr. Oktay run en dikkate değer noktasının, su yönetiminde Tabasaran, 1957’de Stuttgart Üniversitesi’nde inklasik hizmet sunan bakanlık modelinin ve ona bağ şaat mühendisliği eğitimi aldıktan sonra çevre lı yatırımcı, hizmet sunan örgütlenme modellerinin teknolojileri üzerine ihtisas yaptı. Doktora tezinin terk edilmesi ve bu alanda üst kurullaşmaya gidil konusu “Atık suyun temizlenmesinde ortaya çıkan mesinin önerilmesi olduğunu kaydediyor. Kilim’e çamurun işlenip çürütülerek tekrar enerjiye döngöre özerk üst kurul modeli örgütlenme, piyasayı dü üştürülmesi” idi. 1972’de Almanya’da ilk defa kuzenleyici denetleyici bir işlev görecek, su hizmetinin rulan Katı Atık Ekonomisi ile Atık Hava Kürsüsü’nün başına ordinaryus olarak geçti. Katı küresel şirketlere açılmasına yardımcı olacaktır. Raporun örnek olarak seçtiği Malezya, Filipinler, Atık Bölüm başkanlığı, İçme Suyu, Atık Su ve Katı Atık Enstitüsü başkanlığı ve buna paralel olarak kurduğu Çevre Koruma Bolivya ve Türkiye’de özelleştirmelerin olumsuz so Teknolojisi Fakültesi’nin dekanlığını üstlendi. Çevre konusunda nuçlarının ortaya çıktığına dikkat Çeken Kilim, su İngilizce eğitim veren WASTE mastır kursunu kurdu. Alman Çevre kaynaklarının korunması bir yana, bu ülkelerde su Bakanlığı’nın çeşitli eyalet bakanlıkları, kamu kuruluşları ve özel teşebyun, parası olanın istediği gibi tasarruf ettiği bir me büslerin Almanya içinde ve dışında uzun yıllar danışmanlığını yaptı. Mart 2007’de Beşinci Dünya Su Forumu Genel Sekreteri oldu. taya dönüşmüş olduğunu söylüyor.