05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TIMSS 2007 sonuçları ve Türkiye İkinci Dünya Savaşı’ndan günümüze geçen yaklaşık 60 yılda gerek ekonomistler gerekse eğitim bilimcileri arasında en çok ilgi çeken çalışma konularından birisi, eğitimin makro düzeyde ekonomik büyüme, GSMH, suç oranları, doğurganlık gibi toplumsal yaşam kalitesi; mikro düzeyde ise bireysel verimlilik ve kazançlar üzerindeki etkisi oldu. Dr. Yüksel Yeşilbağ (Kültür Okulları) H em uzun dönemli gözlemler, hem de ekonometrik çalışmalar sonucunda eğitimin önemi kanıtlandı, dolayısıyla bu alana yapılan yatırımların, ayrılan kaynakların haklılığı ortaya kondu. Eğitimin ekonomik ve sosyal yapı üzerinde etkisi olduğunu ileri süren ve kanıtlayan öncü ekonomistlere Nobel Ekonomi Ödülü bile verildi. Araştırma sonuçları, eğitim sistemlerinin yeniden yapılandırılması konusunda tüm ülkelere önemli bir referans oldu. Eğitim ve ekonomi ilişkisi konusundaki çalışmaların bir diğer önemli sonucu, uluslararası alanda başta öğrenci ve öğretmen başarıları olmak üzere eğitimsel sonuçların izlenmesinin de gerekliliğini ortaya koymuş olmasıdır. Çünkü eğitime ayrılan kaynakların rasyonel olup olmadığı, ancak performans sonuçları izlenerek araştırılabilir. Böylece OECD, UNESCO, Dünya Bankası ve IEA gibi uluslararası örgütler, ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarının yanı sıra “eğitim”i de önemli bir başlık olarak ele aldılar, araştırmalar yaparak raporlar yayımlamaya başladılar. Bunların en bilinenleri ve ülkemizde de sonuçları karar alıcılar ve eğitim bilimciler tarafından en çok tartışılanları; • OECD tarafından organize edilen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA The Programme for International Student Assessment), • UNESCO tarafından yayımlanan Herkes İçin Eğitim Global İzleme Raporu, • Dünya Bankası tarafından yayımlanan Ülkelerin Eğitim ve Gelişme Düzeyleriyle İlgili Raporlar ve, • IEA tarafından organize edilen Uluslararası Matematik ve Fen Bilimleri Alanlarındaki Eğilimler (TIMSS Trends in International Mathematics and Science Study) ile, •Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesidir (PIRLS Progress in International Reading Literacy Study). Bu kuruluşlar ülkelerin eğitim sektörlerini; okullaşma oranları, öğrenci ve öğretmen sayıları, eğitimin her düzeyine ayrılan kaynaklar, eğitim ve istihdam oranları, eğitim ve bireysel kazançlar ile öğrencilerin özellikle Matematik, Fen Bilimleri ve okuduğunu anlama konularındaki başarıları gibi çok çeşitli açılardan incelemekte, bunlarla ilgili sonuçları yayımlamaktadır. Uluslararası çalışmaların ülkemiz açısından ortak sonucu, izlenilen tüm değişkenlerde karşılaştırma yapılan ülkelerin çoğuna göre geri kalmışlığımızdır. Ne yazık ki herhangi bir rapor veya araştırma yayımlandığında ilk birkaç gün olumsuz sonuçlar ilgili kesimlerde tartışılmakta, fakat “ne yapılabileceğine” ilişkin somut eylem planları ile uygulamalar dikkate alınmamaktadır. Bunun son örneği, 2007 Nisan ayında yapılan ve sonuçları Aralık 2008’de açıklanan TIMSS sınavıdır. Bu sınav, medyada gündeme bile gelmemiş , Milli Eğitim yetkilileri tarafından da fiilen göz ardı edildi. yılda bir yapılan, ilköğretim 4. ve 8. sınıf düzeylerinde okuyan öğrencilerin Matematik ve Fen Bilimleri başarılarını araştıran uluslararası bir sınavdır. Sınavın amacı, Matematik ve Fen Bilimleri öğretimini geliştirmek için ülkeler arasında karşılaştırma yapılabilecek bilgileri ortaya çıkarmaktır. Bu şekilde ülkenin Matematik ve Fen Bilimleri derslerinin müfredatı, uygulamaları, öğretmenleri ve öğretim yaklaşımları değerlendirilmiş olmaktadır. Bu sınavın sonuncusu 2007 yılında dünya çapında 59 ülkeden toplam 425.000 4. ve 8. sınıf öğrencisine yapıldı. Ülkemiz bu sınava yedi coğrafi bölgeden 150 ilköğretim okulu ve 5000 öğrenciyle katıldı. Sınavda çıkan Matematik ve Fen soruları şu konulardan oluştu: 4. S n flar : Matematik: Sayılar, Geometrik Şekiller ve Ölçme ve Veri analizi. Fen : Hayat Bilgisi, Fizik Bilimleri, Yer Bilimleri. 8. S n flar: Matematik: Sayılar, Cebir, Geometrik, Veri analizi ve Olasılık. Fen: Biyoloji, Kimya, Fizik ve Yer Bilimleri. Öğrencilerin okuduklarını kolay anlayabilmeleri için sorular her bir ülkenin diline çevrildi. Sınav, 800 puan üzerinden değerlendirildi ve sonuçta öğrenciler başarılarına göre 4 gruba ayrıldı. 1. İleri : 625 puan ve üzeri 2. Yüksek : 550625 aralığı 3. Orta : 475550 aralığı 4. Düşük : 400475 aralığı Türkiye, TIMSS sınavlarına dördüncü sınıf düzeyinde hiç katılmamış, sekizinci sınıf düzeyinde ise yalnızca 1999 ve 2007’de yapılan sınavlara katıldı. TIMSS 2007 sonucunda Matematik ve Fen başarıları açısından sekizinci sınıflarda başarı ortalamasına göre ilk ve son sırada yer alan 10 ülke yanda gösteriliyor. Türkiye, dördüncü sınıflarla hiç sınava girmedi, sekizinci sınıflarda sınava giren 49 ülke arasından ise 432 puan ile 30. sırada yer aldı. Ancak ortalama puanı 400475 puan aralığında olduğundan başarısı düşük ülkeler arasındadır. Görüldüğü gibi en yüksek ortalamaya sahip ilk 5 ülke Asya’dan çıktı. Düşük başarılı ülkeler ise Matematik’te ve Fen’de hemen hemen aynı ülkelerdir. Tayvan, Kore, Singapur, Hong Kong ve Japonya, bundan önce yapılan diğer TIMSS sınavlarında da ilk 5 içinde yer aldılar. TIMSS 2007 araştırmasında da ortaya konduğu gibi ailenin sosyoekonomik durumu, okulda ve evde bilgisayar kullanımı, okula devam, okulun / sınıfın fiziki yapısı ve donanımı gibi öğrenci başarısını etkileyen birçok faktör vardır. Bunlardan bir kısmı doğrudan para ile ilgilidir. Başka bir deyişle eğitim alanına ayrılan kaynağın büyüklüğü de performans sonuçlarını olumlu biçimde etkiliyor. Ancak burada kaynak konusundan ziyade MEB ve YÖK’ün çok daha kolay ve hızlı biçimde yapabilecekleri üç konuya değineceğim. • Müfredatta dersin konularına ayrılan zaman: Matematik dersinde Cebir ve Geometri konularına ayrılan zamanın fazlalığı ile öğrenci başarısı arasında doğrudan ilişki olduğu görülmüştür. Bu konular, özellikle ilk beş içinde yer alan ülkelerin en fazla ağırlık verdikleri başlıklar olarak dikkat çekmektedir. Ne yazık ki ülkemiz için aynı durum söz konusu değil. Bu nedenle ilk başta çıkarılması gereken sonuç, matematik müfredatının gözden geçirilmesi gerektiğidir. Milli Eğitim Bakanlığı üç yıl önce müfredatları “yapılandırmacı öğretim yaklaşımı” doğrultusunda yenileyerek bu konuda olumlu bir adım attı. Fakat müfredattaki değişikliklerin uygulamaya nasıl yansıtılacağı konusu halen birçok öğretmen için muammadır. Bu nedenle öğretmen adaylarının|öğretmenlerin hizmet öncesinde ve hizmet içindeki eğitim programları da değiştirilmelidir. • Öğretmenlerin hizmet öncesinde ve hizmet içinde aldıkları eğitim: Öğretmenlerin mezun oldukları eğitim düzeyi hemen hemen tüm ülkelerde benzer olmasına rağmen (genelde lisans mezunu) öğrenci başarılarının farklı olması, üniversite eğitimlerinin niteliğinin çok önemli olduğunu göstermekte. Demek ki ülkemizdeki üniversite eğitimi (hizmet öncesi eğitim) öğretmenlere yeterli öğretmenlik becerilerini kazandıramıyor. Ayrıca, öğretmenlerin alanlaİlk 10 Ülke Matematik 1 Tayvan 2 Kore 3 Singapur 4 Hong Kong 5 Japonya 6 Macaristan 7 İngiltere 8 Rusya 9 ABD 10 Litvanya Son 10 Ülke Fen Matematik Singapur Yemen Tayvan Katar Japonya Kuveyt Kore Tunus İngiltere El Salvador Macaristan Fas Çek Cum. Kolombiya Slovenya Cezayir Hong Kong İran Rusya Gürcistan Fen Fas Gana Katar Botsvana El Salvador Suudi Arabistan Filistin Cezayir Mısır Lübnan KALKINMA Ç N ÖNEML Matematik ve Fen, ülkenin ekonomik gelişmesine büyük katkı sağlayan alanlardır. Asya ülkelerinin özellikle son 20 yılda üretimde ve üretim yönetiminde sağladıkları başarılar eğitimde bu alanlara verdikleri önemle, ayırdıkları kaynakla yakından ilişkilidir. Yukarıdaki tabloya bakıldığında sınavlarda yüksek başarılar elde eden ülkelerin gerek ekonomik faaliyetleriyle gerekse AraştırmaGeliştirme faaliyetleriyle ismi sık sık duyulmaktadır. Ülkemizde ise Matematik ve Fen alanlarındaki öğrenci başarısı açısından “düşük performans” görülmesi, öğretim sürecinde birçok sorunun yaşandığını gösteriyor. Çünkü TIMSS NED R? CBT 1147 / 12 13 Mart 2009 TIMSS, Uluslararası Eğitim Başarısını Değerlendirme Kurumu (IEA International Association fort he Evaluation of Educational Achievement) tarafından 1995’ten beri dört rındaki gelişmeler hakkında bilgilendirilerek mesleki gelişimlerini sağlayacak eğitimler de yeterli değil. Bu durumda atılacak adımlar ise öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının yapılarının, müfredatlarının, öğretim elemanlarının, giriş sistemlerinin; öğretmen adaylarının niteliklerinin (yeterliklerinin), planlanacak hizmet içi eğitim programlarının uzmanların ve karar alıcıların işbirliğiyle gözden geçirilmesidir. •Öğretmenler arasındaki işbirliği: Öğretmenlerin kendi aralarındaki işbirliği de öğretimin niteliği, dolayısıyla öğrenci başarısı açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle yalnızca aynı okuldaki öğretmenlerin değil, aynı bölgedeki, ilçedeki ve ildeki (hatta tüm ülkedeki) öğretmenlerin belirli aralıklarla “öğretim, müfredat, yöntem, iletişim” gibi başlıklar altında bir araya getirilerek işbirliği olanakları yaratılmalıdır. Sonuç olarak Einstein’ın şu sözü bizlere ders vermelidir: “Ayn eyleri yaparak farkl sonuç beklemek deliliktir.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle