26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İKLİMSEL BİR ÜLTİMATOM HAKKINDA “Karamsar olmak için çok geç” Ağırdan alarak veya kendini yoklayarak Şüphe veya tereddüt edenlere… Susanlara veya ağlaşanlara (ve) Hemen harekete geçeceklere… Janine Petit, Asso Escaut Vivant, Fransa en size bir şiir yazmak istiyorum, size binlerce ağaç ve onun sakinlerinin binlerce portresini toprakla, rüzgârla, yağmurla, fırtınayla, kasırgayla, güneşle, bulutlarla, sisle, geceyle, yıldızlarla çizmek istiyorum. Size solist olarak ve orkestra olarak onların acılarının, sevinçlerinin, sevdalarının, korkularının, doğumlarının ve ölümlerinin müziğini çalmak istiyorum. En azından, tüm bize verdiklerini, sadece YAŞAMAK için onlara tüm borçlu olduğumuz şeyleri size gösterebilsem! Kısaca hava için, su için, toprak için, hayatı beslemek, yani yaşamı sürdürebilmek, bizim hayatımız için nefes aldıklarını, nefes verdiklerini, durmaksızın çalıştıklarını size ispatlayabilsem. Her ağacın yerle gök arasında bir bağ olan harika bir yaratık olduğunu nasıl anlatmalı? Arıtan, dönüştüren, döngüyü sağlayan, inşa eden, koruyan, barındıran, sürekli hayat veren, sürekli dönüşüm, gelişim halinde olan, biyolojik gösterge ve gezegenimizin doktoru olarak sürekli tanıklık ve aktörlük eden, fakat aynı zamanda insan budalalığının, sürdürülebilir gelişmenin kurbanı bir canlı yaratık olduğunu nasıl anlatmalı?… Tohumları, meyveleri, yaprakları, gövdesi, kökleri, kabuğu, kabuk altı katmanı, tüm bu paha biçilmez hediyeler, bedava, olağanüstü çeşitlilikte, güzellikte; yaşama, uyum sağlama, bizi savunma, bizi tehlikelere, salgınlara, felaketlere karşı uyarma, üreme, yeniden doğma kapasiteleri ile… İşte şimdi bizi, her zamankinden daha fazla, onlara yardım etmeye, özen göstermeye, korumaya, fidanlarını yetiştirmeye ve kollamaya, en yaşlılarına saygı göstermeye, ağaç dikmeye, gezegenimizin ve bu fırsatta insanların “hasta koca gövdesini” tedaviye yardım etmeye çağırıyorlar. Bahçesinde, kentte, kırda ve mahallede ağaç dikmek… Evet! Ağaç dikmek, ağaç dikmek, ağaç dikmek… Tohumlardan, çeliklerden, kök sürgünlerinden, daldırmalardan veya genç fidanlar, toprağa ve iklime uyumlu yerel cinsler olarak ağaç veya ağaçlar dikmek… Her yıl, tek ağaç, dizi ağaç, rüzgâr kesici koruluk ya da orman ve meyve bahçesi olarak. Şehirsel ve kırsal bölgeleri kat eden bir biyolojik koridorlar örüntüsünü yeniden yaratmak: Yeşil ve mavi kesinti ve bağlantılar olarak. Çocuklara ağaç dikmeyi, sonbaharda her zamankinden daha fazla ağaç dikilebileceğini öğretmek. Biz Escaut nehri kaynaklarından başlayacağız ve her defasında biraz ilerleyerek Anvers kentine kadar gideceğiz. Ve Kopenhag için yüzyıllara ve nükleere direnmenin amblemi olarak Ginkobiloba’lar dikeceğiz. Yaşamın sürebilmesi için! Biliyor Musunuz? Ağaç Gezegenimizi Kurtarabilir! Şimdi Dikelim Dünyanın Bütün Ülkelerinde! Henüz Çok Geç Sayılmaz Eğer Siz Yapmazsanız Kim Yapacak? Hepatit C enfeksiyonunda sosyal damgalanma sorunu Hepatit C enfeksiyonu dünyada yayılan sık enfeksiyonlardan biridir, halen 170 milyon insanın bu virüs ile enfektedir (1). Hastalığın seyri boyunca enfekte hastaların %70’i kronik hepatit oluştururken hastaların yaklaşık %20’si 20 ile 50 yıl içinde siroz ve komplikasyonlarını geliştiriyor (1). Doç.Dr.Osman Cavit Özdoğan, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı, İstanbul konuştukları ve doktorların da katıldığı haftalık toplantılara alındı. Hastalara poliklinik süresinde en az 30 dakika zaman ayırmış olmamıza ve doktorlar olarak yeterli bilgileri verdiğimize inanmamıza rağmen, hastaların çoğunluğu hastalıkları hakkında çok az bilgiye sahipti. Hastaların HCV hepatit tanısı almaları ile yaşam içindeki duruşları tamamen değişmekte ve bu da aile, akrabalar ve iş ilişkililerinde izolasyon ile kendini göstermekte. Buna en çarpıcı örneklerden biri, bir HCV hastası anne, 4 aylık oğlunu bir kez bile kucağına almıyor ve öpmüyor olmasıydı. Bu davranışı değiştirmek ayaküstü yapılacak bilgilendirmeler ile mümkün değil. Bu davranış şekli İngiltere’de de benzer. Hastaların büyük çoğunluğu, riskin az olduğunu bilmelerine rağmen, hastalığı seksüel ilişki yolu ile geçirebileceklerinden şüphe ediyor. Tanıdan sonra hastaların cinsel hayatlarında da belirgin bozulmalar oluyor. Bu, hastalığı bulaştırma kaygısının yanında, hastanın kendini kirli hissetme duygusundan kaynaklanıyor (8). Bizim çalışmamızda gördük ki, hastaların gruplar halinde bu konuda uzman hemşire tarafından bilgilendirici eğitim toplantılarına alındıkları zaman, ortak sorunları paylaşmaları yaşam kalitelerinde ve ruhsal durumlarında belirgin düzelmeler oluşturuyor (9). Çalışmamızda gördük ki, Hepatit C hastaları, doktorları ile hastaların gruplar iletişim sorunları yaşamakta. Bir çalışhalinde bu konuda mada 322 HCV hastasında doktor hasta uzman hemşire arasındaki iletişim problemlerinin oranı tarafından bilgilendirici ve yapısı araştırıldı (9). Bu hastaların eğitim toplantılarına %41’i doktorları ile iletişim sorunları yaalındıkları zaman, ortak şadıklarını belirtti. Hastaların %28’inde sorunları paylaşmaları doktorlarda yetersiz iletişim becerileri yaşam kalitelerinde ve içerdiği, %23’ünde hastalığın teşhis ve ruhsal durumlarında tedavilerinde doktorların yetersiz oldukbelirgin düzelmeler ları, %16’sında kendinin yanlış yola sevk oluşturuyor. edildiği ve terk edildiği, %29’unda doktorlar tarafından damgalandıkları duygusunu taşıyor. Hastalar genel pratisyenlere göre gastroenteroloji uzmanları ile 2 kat daha fazla iletişim sorunları yaşadıklarını açıkladı. Tedaviye yanıtsızlık durumunda hastaların doktorlara karşı olumsuz duygulanımları artıyor (10). Kaynaklar 1 Patel K, Muir AJ, McHutchison JG. Diagnosis and treatment of chronic hepatitis C infection. BMJ. 2006 Apr 29;332(7548):10137 2Steven Zacks, Kimberly Beavers, Dickens Theodore, Karen Dougherty, Betty Batey, Jeremy Shumaker, Joseph Galanko, Roshan Shrestha, Michael W. Fried. Social Stigmatization and Hepatitis C Virus Infection J Clin Gastroenterol 2006;40:220–224) 3Herek G, Glunt E. An epidemic of stigma: public reaction to AIDS. Am Psychol. 1988;43:886–891. 4 Sacks V. Women and AIDS: an analysis of media misrepresentation. Soc Sci Med. 1996;42:59–73. 5Grundy B. Beeching. Understanding Social Stigma in woman with hepatits C. Nursing Standart 2004; 19 (4): 3539. 6Younossi Z, Guyatt G, Kiwi M, et al. Development of a disease speci.c questionnaire to measure health related quality of life in patients with chronic liver disease. Gut. 1999;45:295–300. 7Derogatis LR. SCL90R: Symptom Checklist90R: Administration, Scoring and Procedures Manual. Minneapolis, MN: National Computer Systems; 1994. 8Grundy G, Beeching N. Understanding social stigma in woman with hepatitis C. Nurs Stand. 2004 Oct 612;19(4):359. 9 Sezgi Çınar, Yeşim Özen Alahdap, Alla Eldeen Kedrah, Neşe İmeryüz, Erol Avşar, Nurdan Tözün, Osman Özdoğan. İnterferon tedavisi alan HCV’li hastalara verilen eğitim yaşam kalitesini etkiler mi? 7. Ulusal Hepatoloji Kongresi, İzmir, 2009. Bildiri Kitabı s. 46. 10 Zickmund S, Hillis SI, Barnett JM, Ippolito L, LaBrecque D. Hepatitis C virusinfected patients report communication problems with physicians. Hepatology 2004; 39:9991007. B B MARMARA ÜNİVERSİTESİ’NDE Marmara Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı ve Psikyatri Anabilim Dalı’nın geçen yıl tamamlanan ortak çalışmasında bir gurup HCV hastası, sorunları ortaklaşa CBT 1186/15 11 Aralık 2009 u sonuçlara ek olarak, sinsi seyirli bir hastalık olması ve ömür boyu devam etmesi nedeni ile yaşam kalitesini etkiliyor. HCV hastalarının zaten depresif yapıya yatkınlıkları, bir kısmında alkol kullanımı öyküsünün de varlığı ve hastalıklarının toplum tarafından yargılayıcı sonuçları, hastaların yaşam kalitesinde bozulmaya yol açan en önemli nedenler arasında. Damgalanma (stigmatizasyon), hastanın kendisini “toplum tarafından izole edilmiş, hastalığına bağlı utanma duygusu ve güvensizlik içinde hissetmesi durumu” olarak tanımlanır (2). Tarihte ve halen günümüzde birçok hastalıkda stigmatizasyon sıklıkla görülür. Tarihte bu konuda en önemli hastalık lepradır. Lepra hastalarının toplumdan ayrı yerlerde yaşamaya zorlanması ve ayrı hastanelerde tedavi edilmeleri çok sık görülen bir durumdur. Tüberküloz da bunlar arasında sayılmalı. Ancak bu hastalıkların hiçbiri AIDS hastalarının maruz kaldığı yoğunlukta bir stigmatizasyona maruz kalmadı. Ülkemizde bile halen bu hastaları muayene etmeyen doktorlar ve kan almayan hemşireler var. Hepatit C infeksiyonunda stigmatizasyonun, etkenin yanlış olarak sıklıkla cinsel yolla bulaştığı, hastanın ahlak dışı davranışlarına bağlı olduğu ve toplum için zararlı olabilecek bir durum olduğu inanışına dayanarak oluştuğu öne sürülmekte (3, 2, 4, 5). Ancak Türkiye’deki hastaların durumu hakkında ise herhangi bir yayın yok. Türk insanının yapısı, ailesel bağları ve zor durumdaki insanlara karşı geleneksel davranış biçimi göz önüne alındığında Türkiye’deki stigmatizasyon durumunun Batı toplumlarından daha farklı olabileceği düşünülebilir. Ancak bizim toplumuzda da damgalama az görülen bir durum değildir. Steven Zacks ve arkadaşları, HCV hastalarında stigmatizasyon ve bunun sosyal ilişkiler, reddedilme duygusu, utanma ve ekonomik yetersizliğe etkileri araştırıldı (2). North Carolina Üniversitesi Tıp Fakültesi viral hepatit kliniğinden 200 hastanın ayrıntılı demografik durumları, olası bulaşma yolu, sosyal reddedilme, ekonomik yetersizlik ve utanma hisleri sorgulandı... Hepatit C enfeksiyonu tanısı alan hastaların önemli bir kısmında belirgin davranış değişiklikleri oluştu: Yemek hazırlamada, havluların ve su bardaklarının ortak kullanımında, öpme davranışında, sevgili bulma / seks yapma oranlarında belirgin azalma var (2). Stigmatizasyon konusunda ise hastaların % 66’sında utanma ve % 63’ünde güvensizlik duygusu, % 51’inde sosyal reddedilme, %39’unda ise kendini kötü hissetme belirlendi. Stigmatizasyon ile demografik özellikler, eğitim, enfeksiyonun bulaşma yolu arasında belirgin bir ilişki saptanmadı. Bu ilginçtir, çünkü Batı toplumlarında HCV bulaş yolunda uyuşturucu kullanımı en sık nedendir ve bu durumun yasadışı olması ve aileden saklanması, utanma duygusunu arttıracağı beklentisi yaratır. Ancak sonuçlar bu şekilde değil. Bu sonuçlar içinde en çarpıcı olanı, hastaların tanıdan sonraki dönemde günlük davranışlarında bazı değişikliklerin olmasıdır. Yani, hastalar tanı sonrasında eğitilebilir, bilgilendirilebilir ve bu davranış değişiklikleri önlenebilir (2).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle