Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tekno Haber BİYOYAKIT HAMMADDESİ OLARAK YOSUN Siemens’in geliştirdiği yeni bir yöntem, biyoyakıt hammadde kaynaklarından daha fazla verim alınmasının yolunu açıyor. Bu yöntem, özellikle biyoyakıt hammaddesi olarak yosunun işlenme sürecini kısaltıyor ve kolaylaştırıyor. Bilim insanları laboratuvar ortamında çok hızlı büyüyen yosun türünün manyetik parçacıkların üzerinde birikim yaptığını kanıtladı. CO2 nötr yanması için kullanılan yosun, mıknatısın iğneleri kendine çekmesi gibi kolayca toplanabiliyor. Yosun çok değerli bir hammadde kaynağıdır. Milyonlarca yıllık dünya tarihinde yosunların CO2’yi değerli organik moleküllere dönüştürdüğü biliniyor. Bazı türleri yağ asitleri ve lipid üretirken, bunların fosilleşmiş kalıntıları bugün çok zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının temelini oluşturur. Bugün yosun biyokütle, biyogaz veya biyodizel kaynağı olarak çok büyük bir potansiyele sahip. Ayrıca bunların yetiştirilmesi de kolaydır: Tek istedikleri CO2 ve sudur. Daha fazla besin içerdiği için özellikle atıksuları tercih ederler. Ancak bu kadar değerli olmalarına karşın, yosunların dezavantajı toplama zorluğudur. Bir litre suda yalnızca birkaç gram yosun bulunur. Bunları toplamak için suyun bir düzenekten süzülmesi ve filtrelenmesi gerekir ki bu da zor ve zaman alan bir uğraştır. Siemens’in geliştirdiği yeni yöntem, bu toplama işini kolaylaştırıyor. Bu yöntemde yosun ve insan saçından daha ince mıknatıs parçacıklarıyla karıştırılır. Sonuçta suyu süzmeye gerek kalmadan yosunlar mıknatıs yardımıyla toplanır. Suyun içinde kalan az miktarda yosun yeni popülasyona kaynak oluşturur. Şimdilik laboratuvar ortamında denenen yöntem, pek yakında büyük ölçekte gerçekleştirilecek. BUZLANMAYA ÇÖZÜM: KENDİ KENDİNE ISINAN YOLLAR Sürücüler bundan böyle buzlanan yollarda trafiğe çıkmak için tuz döken kamyonları veya kar küreyen araçları beklemek zorunda kalmayacak. Çünkü kendi kendine ısınan yollar birikmiş karları eritecek. Tuz, kar ve buza karşı etkin bir çözüm olmakla birlikte erimiş kar sularının içerdiği tuzlar yol ve köprü kenarlarındaki çelik bariyetlerin çürümesine yol açarken, araçlara da zarar verir. Teksas’taki Houston Üniversitesi’nden Christiana Chang ve ekibi tarafından geliştirilen yeni bir yöntemde, elektrikli ısıtma elemanları asfalt yollara ve köprü desteklerine döşeniyor. Soğuk havanın beklendiği günlerde bu elemanlara akım veriliyor ve buz oluşumu engelleniyor. Asfalt yolları elektrikle ısıtmak için çeşitli yollar deneyen Chang’ın ekibi, bu yöntemlerin içinde en başarılısının betonu karbon nanofiberlerle ısıtmak olduğunu keşfetti. Laboratuvar ortamında çok sayıda nanofiber gömülü kağıt tabakası birbirine yapıştırılarak, 10 cm. kalınlığındaki beton kalıbın altına döşendi. 25 santimetrekarelik bir alanı 10 dereceden 0 dereceye çıkartmak için yalnızca 6 vat elektrik harcandı (Smart Materials and Structures, DOI: 10.1088/09641726/18/12/127001). Avustralya’daki Sydney Üniversitesi’nden David Wang, mine üzerinden geçirdiği ses dalgalarının erken uyarı özelliği taşıdığını keşfetti (Optics Express, vol 17, p 15592). Lazerin ürettiği düşükenerji atımları, mine üzerinde zayıf akustik dalgalar üretir. Wang, çekilmiş dişler üzerinde yürüttüğü çalışmalarında, dişin yüzeyinden yansıyan kızılötesi lazer ışığını toplayarak bu titreşimleri tespit etti. Çürüklerin habercisi olan mine mineralizasyonundaki değişikler, akustik dalga düzeninde karakteristik farklılıklar yaratıyordu. Wang, bir sonraki aşamada daha kompakt sistemler geliştireceğini söylüyor: “Nihai amacım hızlı, verimli, ucuz ve can yakmayan bir teknik geliştirerek mineralizasyonu incelemek.” CİNSEL İŞLEV BOZUKLUĞU VE STATİNLER Yüksek kolestrolün yalnızca kalp hastalıklarına yol açmadığı, kadınlarda da cinsel isteği azaltan bir işlevi olduğu anlaşıldı. Bu da, statinler gibi kolesterol düşürücü ilaçların kadınlardaki cinsel işlev bozukluğu tedavisinde de kullanılabileceği anlamına geliyor. Yüksek kolesterol düzeyi ve kandaki diğer yağlar erkeklerde ereksiyon sorunlarına yol açıyor, çünkü kan damarlarında yağ birikimi ilgili dokulara kan akışını azaltıyor. Şimdi İtalya’daki Second Üniversitesi’nden Katherine Esposito ve meslektaşları aynı nedene bağlı olarak genital organlara giden kan miktarının azalmasıyla kadınların cinsel işlev bozukluğu sorunu ile karşılaştıklarını ileri sürüyor. (Journal of Sexual Medicine, DOI:10.1111/j.17436109.2009.01284.x) DENİZALTILARLA HABERLEŞMEK İÇİN MAVİ LAZERLER Bugüne dek denizaltı mürettabatı ile haberleşmenin tek yolu, düşükfrekanslı radyo dalgaları gönderen devasa vericilerdi. Bu da veri gönderme hızını büyük ölçüde azaltıyordu. Şimdi Amerikan İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) mesajın hedefe ulaşması için mavi lazerlerden yararlanmanın yollarını arıyor. Mavi ışığın suyun derinliklerine inebildiği uzun zamandır biliniyor. DARPA, 1980’li yıllardan bu yana denizaltılarla mavi lazerler aracılığı ile bağlantı kurmayı denemiş, ancak var olan lazerlerin yeterli olmaması nedeniyle proje başarısızlıkla sonuçlanmıştı. DARPA şimdi yeni girişiminde, mavi ışık yayan kompakt lazerlerden ve geri plan ışığı kesen filtrelerle donanmış alıcılardan yararlanıyor. Uçak ve gemilere yerleştirilen bu düzenek denizaltılarla genişbant üzerinden bağlantı kurabiliyor. DÜNYANIN DÖNEN EN BÜYÜK NOEL YILDIZI Siemens, Kopenhag’da düzenlenen Küresel İklim Konferansı’nı temsilen Münih’in her yerden görülecek bir noktasına dev bir yıldız yerleştirdi. 20.000 Noel ağacı mumu kadar ışık veren ve 30 km’den görülebilen Siemens Superstar, öncü bir proje. 12 aydır Münih multimedya sanatçısı Michael Pendry ile birlikte bu proje üzerinde çalışan Siemens, 9 bin ışıksaçan diyottan (LED) yararlandı. Buna karşın yıldızın tükettiği elektrik bir saç kurutucusununkinden veya su ısıtıcısınınkinden daha fazla değil. Yıldızı yerleştirmek için 400 m. uzunluğunda elektrik kablosu döşenmiş. Işıklandırma kurulumu, her bir rotor kanadına 100 kilo ağırlık bindirmiş. LED’ler rüzgâr türbini kanatlarına uzayda kullanılan süperyapışkan ile tutturulmuş, çünkü rüzgârın şiddetlendiği günlerde LED’ler 20 G’lik kuvvete maruz kalıyor. SİGARA İÇENİ İÇMEYENDEN AYIRT EDEN EBURUN Bazı insanlar, sigara içtikleri halde doktorlarına ve sigorta yetkililerine sigara içmedikleri yönünde beyanda bulunurlar. Ancak Avustralya, Sydney’deki New South Wales Üniversitesi’nden Paul Thomas liderliğindeki bir bilim ekibi, eburun adı verilen bir düzenek ile sigara içen bir insanın nefesindeki uçuşan organik bileşimleri tespit etmeyi başardı. Bu eburun 32 sensörden oluşan bir düzenek; farklı organik bileşimleri tespit ettiği zaman elektriksel direnci değişiyor. Deneyin sonucunda ortaya çıkan “koku raporu” 39 gönüllünün içindeki 37 kişinin sigara içip içmediğini doğru olarak tespit edebildi (Journal of Breath Research, DOI: 10.1088/17527155/3/3/036003). DİŞ ÇÜRÜKLERİNE SES DALGALARI İLE ERKEN UYARI Lazer testleri sayesinde dişçilerin o korkunç matkapları artık tarihe karışacak. Lazer testleri diş minesinde oluşan hasarları can yakan müdahalelere gerek bırakmadan erken evrede yakalayabilecek. Diş hekimleri şu anda dişlerde oluşan çürükleri röntgen ışınları ve metal sondajlar yardımıyla tespit edebiliyor. Ancak bu yöntemler yüzeysel bir müdahale ile onarılabilecek nitelikte olan mine zayıflıklarını öngöremiyor. Derleyen: Reyhan Oksay CBT 1186/ 11 11 Aralık 2009