Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Planetaryum (Gökevleri) ve Astronomi eğitimi Temel bilimler eğitiminin ayrılmaz bir parçası olduğunu düşündüğümüz astronomi, İÖ 4000’lerden başlayarak günümüze değin sürekli olarak “doğainsan” ilişkisinin odağında yer alarak, tarihsel süreç içinde temel bilimlerin ortaya çıkışında ve gelişiminde her aşamada lokomotif rolü oynadı. Bu süreç, 1609 yılında Galileo’nun teleskopu ilk defa gökyüzüne çevirmesiyle insanlık tarihinde bir mihenk taşı oluşturarak, insanlığın doğayı ve evreni anlamasına büyük hız kazandırdı. Prof.Dr. Hüseyin Kalkan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Zekâ Şampiyonası, Türkiye'den bir üçüncü 38 Kasım tarihlerinde Antalya’da gerçekleşen 18. Dünya Zekâ Oyunları Şampiyonasında, geçen yılın en zeki 2. insanı seçilen Mehmet Murat Sevim, bu sene 3. Oldu. Türk Beyin Takımı (TBT) ise son 10 yılın en iyi derecesini alarak 27 ülke arasında 8. sırada yer aldı. G ünümüzde, uzay çağının her yönüyle günlük yaşamımıza giren kavramları, astronomi kültürünü vazgeçilmez bir konuma getirdi. Gelişmiş ülkeler astronomi eğitimi ve öğretimine büyük önem veriyor ve bu amaçla kentlerinde planetaryumlar (gökevleri), gözlemevleri ve bunları da içine alan bilim merkezleri kuruyorlar. Planetaryum ve gözlemevleri, öğrencilerin hem eğlenebileceği hem de eğitim alabilecekleri ideal ortamlar. Yurtdışında astronomi eğitiminde planetaryumların öğrenci başarısına etkililiği üzerine birçok çalışma (Reed ve Campbell, 1972; Fletcher, 1980; Mallon ve Bruce, 1982) yapıldı ve gökevleriyle gözlemevlerinin astronomi eğitiminde evreni anlamada tartışmasız çok önemli bir yeri olduğu kanısına varıldı. Planetaryum kavramı, elektriğin icadından sonra şehirleşmeden kaynaklanan ışık kirliliğinin artması ve büyük şehirlerde yaşayan gökyüzü meraklılarının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ortaya çıktı. Modern planetariumlar, ilk Dr. Walther Bauersfeld tarafından 1920’li yıllarda tasarlanarak Carl Zeiss firması tarafından üretildi ve ilk planetaryum projektörü Münih’teki Deutsches Museum’da kullanıldı. 1930’lara gelindiğinde dünyanın pek çok büyük şehrinde planetaryumlar kurulmaya başlandı. Yüzyılın ortalarında, sayıları hızla arttı. Amerikan firması Spitz’in ve Japon firması Goto’nun da devreye girmesi ile projektörler gelişimini sürdürdü. Günümüzde ise, planetaryumlarda kullanılan projektör teknolojilerinin gelişmesi, anolog sistemlerin yanında dijital sistemlerin de devreye girmesiyle maliyetlerde büyük düşüşler oldu. Düşünsel ve görsel olarak hareket serbestliği sağlayan planetaryumlar, artık bütün eğitim ve kültür kurumlarına bir laboratuvar olarak girmeye başlamıştır. Planetaryum sayılarının ülkelere göre dağılımları incelendiğinde, ilginç bir orantısızlık ortaya çıkmakta. Planetaryumlar, genellikle dünyanın kuzey yarım küresindeki gelişmiş zengin ülkelerde çok, güney yarım küresi ülkelerinde ise az sayıda bulunmakta. Yaklaşık 5 milyon dolar ve üzeri maliyetlerdeki planetaryum dağılımlarına bakıldığında, ABD’de 500, Fransa’da 46, Almanya’da 42, İngiltere’de 27, İtalya’da 27 ve Rusya’da 25 adet ve bunlara ek olarak küçük çapta ve taşınabilir boyutta sayılar binleri aşan planetaryum varken, gelişmemiş ülkelerdeki planetaryum sayıları yok denecek kadar az. rak, bulundukları bölgelerin bilimsel ve kültürel cazibe merkezlerini oluşturmakta. Ülkemizde Batı standartlarında bilim merkezlerinin ve planetaryumların eksikliği ile ülkemizin bilimsel ve teknolojik üretiminde gerilik arasında bir ilişki kurabiliriz.. Bir ülkenin bilim ve teknoloji üretme yeteneği o ülkenin insanlarının sahip olduğu bilimsel kültürleri ile orantılıdır. Bilimsel kültür ise, sınav merkezli eğitim sistemleri ile değil, bilim merkezleri, sanat merkezleri, botanik bahçeleri, planetaryumlar, gözlem evleri ve diğer eğitimsel aktivitelerle oluşturulabilir. Bu kurumlar ise yok denecek kadar azdır. Planetaryumlar, çok iyi bir eğitim aracı olduğu gibi, iyi bir eğlenerek öğrenme aracıdır. Bu amaçla Japonya, hemen hemen her ilinde büyük çaplı palnetaryumlara sahipken, ayrıca eğitim kurumlarında doğayı ve çok küçük bir parçaları olduğu evreni öğrenmek için planetaryumları laboratuvar olarak kullanmaktadır. Astronomi eğitimcileri, öğrencilerinin astronomi konu ve kavramlarını ezberlemesi yerine, evrenin dinamiğini anlayarak bilimsel düşünce sistemlerini geliştirmelerini amaçlarlar. Bu sayede öğrencilerin fen ve matematik alanlarına da ilgileri artacaktır. Bunları yaparken öğrencileri sıkmak yerine onların bulunduğu ortamdan zevk alarak öğrenmeleri de göz önünde bulundurulur. Öğretmenlerin öğrencilere tahtada anlatması saatlerce süren ve öğrencilerin kavramada zorlandıkları konular planetaryumlarda çok daha rahat, kolay ve kısa sürede daha verimli bir şekilde kavratılabilmektedir. Örneğin gezegenlerin, yıldızların, uyduların ve diğer gök cisimlerinin hareketlerini zamanda ileri veya geri giderek çok rahat bir şekilde görerek ve yaşayarak kavranılmasını sağlamak mümkündür. EĞİTİME DESTEK Bu bilgiler ışığı altında, ülkemizdeki bilim kültürünün oluşturulması ve yaygınlaştırılması için mevcut eğitim sistemimizi destekleyecek bilim merkezleri, botanik bahçeleri, gözlemevleri ve planetaryumların yapılması ve desteklenmesi kaçınılmaz görünmektedir. Ülkemiz insanının birikimleri bunu yapacak güçtedir. Bu amaçla, üniversitemiz kaynaklarından bir bilimsel araştırma projesiyle Karadeniz’in ilk gözlemevi olan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMU) Gözlemevi’ni kurduk. Daha sonra bir başka bilimsel araştırma projesi ile yaklaşık 150.000 dolar maliyetli Türkiye’nin ilk üniversite planetaryumunu kurarak üniversitemize bir astronomi merkezi kazandırdık. 7,10 metre çaplı, 30 kişilik kapasiteye sahip OMU Planetaryumuna 6 ay içerisinde o kadar büyük bir talep oldu ki, biz ancak 9000 ziyaretçiyi kabul ederek her bir gruba yaklaşık 1.5 saatlik planlanmış bir görsel eğitim sunabildik. Bu durum şunu göstermekte: Artık bizlerin de gelişmiş ülkelerin eğitim sistemlerini destekleyen bu tip merkezleri kurarak ülkemizin her köşesine yaygınlaştırmanın zamanı geldi. Bu nedenle planetaryumların öncelikle özel okullardan başlayarak, devlet okullarında, üniversitelerimizde, belediyelerimizin desteğiyle kültür merkezlerinde kurulmalı ve yaygılaştırmalı, bunlar eğitim sistemimize kazandırılmalıdır. Eğer bilim kültürünü oluşturmak ve bu kültürden büyük bilim adamları çıkararak ülkemizin dünyadaki gücünü ve saygınlığını artırmak istiyorsak, bunu yapmaya mecburuz. ÜLKEMİZDEKİ PLANETARYUMLAR Ülkemizde durum iç açıcı değil. İlk modern planetaryum, 1960 yılında askeri eğitim amacıyla kurulan Tuzla Deniz Harp Okulu Uluğ Bey Planetaryumudur. 2000 yıllarında modernize edilen Zaiss marka projektöre sahip 7 metre çaplı planetaryum, ülkemizin de gurur kaynağı oldu. 2008’de İzmir Türk Koleji’nde 9 metre çaplı planetaryum kuruldu, yine aynı yıl haziran ayında 150 bin dolar maliyetli Digitarium marka dijital projektöre sahip 7 metre çaplı kubbesi ile ilk yerli yapım Ondokuz Mayıs Üniversitesi Planetaryumu, diğer ikisiyle birlikte sabit planetaryum olarak tarihe ggeçti. Büyük medeniyetlere, kültürlere ve insanlık tarihine ev sahipliği yapan bu coğrafyada bilimin ateşleyicileri olarak düşündüğüm planetaryumların az oluşu üzücüdür. Planetaryumlar, bilim merkezleri içlerinde de kurula CBT 1182/15 13 Kasım 2009 ABD, Almanya, Japonya ve Çek Cumhuriyeti arasında nefes nefese bir mücadele yaşandı. Finale kalan Almanya ve A.B.D arasında, gülen taraf Almanya oldu ve takım finallerinde 1.liği kazandı. Bireysel finallerde ise, Alman Ulrigh Voight 1. olurken, 2.liği Slovak Peter Hudak ve 3.lüğü Mehmet Murat Sevim aldı. Akıl Oyunları Dergisi tarafından düzenlenen organizasyonda, 27 ülke takımları kıyasıya yarıştı. Ülkelerarası dostluk ve kardeşlik pekişti. Şampiyonası tarihinde yine ilk kez bir sorunun elektronik ortamda çözülecek şekilde kurgulanması, tüm katılımcılar tarafından ayakta alkışlandı. Akıl Oyunları Dergisi tarafından düzenlenen organizasyon, 27 ülke arasındaki tüm yarışmacılar ve Dünya Zekâ Oyunları Federasyonu tarafından, şimdiye kadar düzenlenen en iyi organizasyon seçildi. Dünya Zekâ Oyunları Federasyonu Yönetim Kurulu’na tekrar seçilen ve şampiyonanın Türkiye’de yapılması konusunda büyük emekleri olan 18. Dünya Zekâ Oyunları Şampiyonası Genel Koordinatörü Kamer Alyanakyan, tüm federasyon üyeleri ile beraber, zekâ oyunlarının dünyadaki gelişimi için çalışmaya devam edeceklerini belirtti. Ayrıntılı bilgi http://www.wpc2009.org