Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Genetik hastalıklarda tedavi umutları Moleküler biyolojideki gelişmeler binlerce genetik hastalığın tedavisi için umut doğurdu. Müsküler distrofiler en ciddi genetik hastalıklar arasında. Fransız nörologu Guilliame Duchenne tarafından tarif edilen Duchenne haslatığı her 3500 erkek çocuktan birini tutuyor ve en sık görülen müsküler distrofi. Dünyada 250 bin vaka olduğu hesaplanıyor. Hastalık erkek çocukları tutuyor. Anneler taşıyıcı. Hastalık ilk yaşlarda yürüme, merdiven çıkma, çömelip kalkma güçlüğü ile başlıyor. Çocuklar 1012 yaşlarında yürüme yeteneklerini kaybediyor. Daha ileri yaşlarda kalp kasları da tutulabiliyor. Prof. Dr. Coşkun Özdemir, coskunoz@superonline.com (2009 yaz). Bu sonuçlar beklendiği gibi ise, 100 duchenneli çocuktan oluşan daha geniş bir grup üzerinde sistemik çalışma başlayacak ve 6 ay sürecek. Prosensa firması şimdilik sadece 51. ve 44. ekson için AON ilaç hazırlayabiliyor. Böylece anti sense drogların ekson spesifik olduğunu öğreniyoruz. Duchenne geninde 79 veya 85 ekson var. Bu iki eksondaki delesyon hastaların % 19,2’sini kapsıyor (ekson 51: %13, ekson 44: % 6,2). Hollanda’da araştırmacılar finansman yeterli olursa 43, 45, 46, 50, 52 ve 53 için AON’s ilacı geliştirmek istiyor. Bu gerçekleşirse tüm hastaların % 51,2’sine uygulama yapılabilecek. İleriki gelişmeler bu oranı arttırabilecek. Bu tedavi denemelerinin neye mal olacağı önemli bir konu elbette. Yukarıda 20 bin dolardan söz etmiştim. Başka bir merkez de her hasta çocuk için 20 000 Avro hesaplıyor. Pivotal faz 2b tedavisi 100 hasta üzerinde 34 yıl sürecek çalışma için her yıl 500–750 bin Avro harcama öngörülüyor. Hollanda’dan başka İngiltere’de de benzer çalışmalar sürdürülüyor. AVI Bio Pharma AVI4658 ile Duchenne hastalarında sistemik ilaç uygulaması gerçekleştiriliyor. 12 haftalık bir tedavi Londra’da Francesco Muntoni yönetiminde yapılmakta. AVI4658 de bir anti sense madde ve exon atlamayı sağlıyor. İlk sonuçlar (ekson 51 için) fonksiyonel formda distrofin üretildiğini ve hastalarda iyileşme sağladığını gösteriyor. OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Tembellik yapmayın, oltaya takılmayın. Bilgi çağında, bireyin karşısına gelen bilgiyi değerlendirebilme becerilerine sahip olmasını gerekir. Oltaya Takılmayın! Ekim ayı içinde Microsoft’un eposta hizmeti veren Hotmail sitesine üye binlerce kullanıcının eposta şifreleri phishing denilen yöntemle sanal korsanların eline geçti. Phishing modelinde korsanlar orijinal sitenin aynısını yapıyor ve o site kullanıcılarını yanıltarak sanki orijinal siteymiş gibi kullanıcı kodu ve şifresini girmesini sağlıyor. Bu oltayı yutan kullanıcı kişisel bilgilerini girdiği andan itibaren şifresini kaptırmış oluyor. Burada tabii ilk akla gelen şey URL satırından orijinal sitenin adresini yazdığınız halde oltaya nasıl takınıldığı. Büyük bir olasılıkla URL satırına orijinal web adresini yazdığınızda (yukarıdaki örnekte http://www.hotmail.com) karşınıza gelecek site orijinal sitedir. Öte yandan kullanıcıları yanıltan şey epostalardır. Diyelim ki eposta kutunuza girdiniz ve Hotmail Admin isimli bir kullanıcının size bir eposta göndermiş olduğunu gördünüz. Epostanın içinde diyelim ki o gün bir bakım çalışması yapılacağı için epostanıza girip posta kutunuzu kontrol etmeniz gerektiği konusunda bir uyarı ve altta da siteye erişmek için gerekli olan web adresinin linki var. Linkin adı da Hotmail olsun. Buraya kadar her şey normal, her şey güzel. Ancak “Hotmail” kelimesine iliştirilmiş olan web linki seçtiğinizde gideceğiniz yer çok önemli. Linki tıklamadan bile kelimenin üstüne geldiğinizde sol alttaki satırda o linkin nereye bağlantı verdiğini görebilirsiniz. İşte phishing’de tuzak tam burada kuruluyor. Linkin www.hotmail.com sitesine gitmesi beklenirken aslında başka (korsan) bir siteye gidiyor. Gelen site orijinal sitenin aynısı. O nedenle tıkladığı linki ya da gelen sayfanın URL adresini kontrol etmeyen kullanıcı gördüğü ekran karşısında tuzağa düşüp şifresini girebiliyor. Hatta bazı korsan siteler şu oyunları da resmin içine dahil etmekten çekinmiyor. Örneğin kullanıcı adı ve şifre bilgilerinin girildiği kısım hariç, yüklenen korsan sayfanın tamamının orijinal siteden getirilmesini sağlayabiliyor. Böylece orijinal sitede anlık bir içerik değişikliği söz konusu ise korsanlar bunu kendi korsan sitelerine kopyalamak için zaman kaybetmiyor. Bazı durumlarda ise korsan sitenin kendisinde “aman korsanlara dikkat” gibisinden açıklamalar olabiliyor. Bunun nedeni de asıl kontrol edilmesi gereken bilgi olan link ve URL adresini kontrol ederek sitenin orijinal olup olmadığını anlamak yerine ekrana gelen bilgilere bakarak karar veren kullanıcıların zihninde bir güven unsuru oluşturmak. Bu tür bilgileri okuyan kullanıcı sitenin orijinal olduğuna kanaat getirebiliyor. Öte yandan bir hususun daha altını çizmek gerekir. Kullanıcı kodu ve şifre girilerek erişilen web siteleri, kullanıcılarına şifre girerek yapılması gereken bir işlemin haberini eposta aracılığıyla vermez. O nedenle eposta kutunuzda, her ne olursa olsun, şifrenizi girmenizi gerektirecek bir işlem yapmanızı belirtilen bir eposta aldığınızda bu büyük bir olasılıkla tuzaktır. Epostanın içinde ne yazıyor olursa olsun. Böyle bir eposta aldığınızda işlemi yapıp yapmama konusunda tereddüt ediyorsanız, orijinal siteye ulaşmak için epostadaki linke tıklamayın, orijinal web site adresini URL satırına bizzat yazın. Yukarıdaki örnekte belki de tuzak linkte www.hotmail.com gibi orijinal site adresine çok benzer bir link vardı. Bunu ister tıklayarak ister haricen yazın fark etmez tuzağa düşersiniz. Ancak gelen eposta Hotmail sitesinden olduğuna göre bu sitenin orijinal adresi www.hotmail.com olduğundan, URL satırına www.hotmail.com‘u yazarak siteyi çağırın. Bu kural kullanıcı kodu ve şifre ile erişilen tüm siteler için geçerlidir. Tembellik yapmayın, oltaya takılmayın. Bilgi çağında bireyin karşısına gelen bilgiyi değerlendirebilme becerilerine sahip olmasını gerekir. 80 ’li yıllarda hastalıktan sorumlu gen bulunduğunda ve ertesi yıl genin ürettiği protein (distrofin) keşfedildiğinde tedavinin artık çok yakın olduğu umudu doğdu ama bu umut gerçekleşmedi. Kusurlu gen, distrofin isimli proteini üretemiyor ve bu eksiklik kasların zayıflamasına, erimesine yol açıyor. Kusurlu gen yerine sağlamını koymak en akla yakın tedavi metodu idi. Ancak 20 yıldır bu başarılamadı. Çeşitli engeller var. Burada yeni gelişmelerden söz edeceğim. Genler uzayıp giden zincir gibi eksonlardan oluşuyor. Duchenne geni 85 eksona sahip. Bu eksonlar kusursuz çalışırsa, distrofin isimli protein üretiliyor. Eğer eksonlardan bir ya da birkaçı eksikse (delesyon) o zaman bu süreç işlemiyor ve distrofin üretilemiyor. Ve bunun doğal sonucu Duchenne müsküler distrofi hastalığı oluşuyor. Şimdi araştırmacılar bir türlü başarılamayan sağlam gen koymak yerine, kusurlu geni onarma yolunu seçiyorlar. Distrofin üretimini engelleyen delesyonu (ekson kaybı) atlayarak “okumayı” ve böylece distrofin üretimini sağlayan bir metot geliştirildi. Bu denemeler birkaç yıldan beri çeşitli merkezlerde süregeliyor. “Anti sense” tedavi adını alan ilk denemeler hayvan modellerinde yapıldı ve iyi sonuç verdi. Birkaç merkezde önce anti sense tedavi (drug) lokal olarak kaslara uygulandı ve iyi sonuç alındı, yani kaslarda distrofin üretildiği görüldü. Daha sonra tedavi maddesi sistemik olarak verilmeye başlandı ve bu da olumlu sonuç verdi. Denemeler canine (köpekler) üzerinde yapıldı. Şunu eklemek yerinde olur ki, bu denemelerin yürütücüsü ünlü araştırmacı Dr. Hoffman her bir köpek için, 3 ay süren tedavide 20 bin dolar değerinde ilaç harcandığını bildiriyor. Ayrıca bu tedavinin ne sıklıkla yapılması gerektiği henüz bilinmiyor. Üretilen protein %100 normal değil, ancak araştırmacılar bunun hastalığı kısmen önleyerek daha hafif bir duruma getirmek için yeterli olduğuna inanıyor. Yazık ki distrofinin doğrudan kan dolaşımına verilerek vücut ve kaslar tarafından kullanılması sağlanamıyor. HASTALARA BİLGİ Önümüzdeki yıllardaki gelişmeleri merakla bekleyeceğiz. Bitirmeden özellikle hasta ve aileleri için şu bilgileri eklemek istiyorum. Duchenne genetik bir hastalık. Genetik defektin cinsini laboratuvarların yaptıkları incelemelerle öğreniyoruz. Üç olasılık var: Delesyon (yani bir ya da birden fazla ekson yokluğu) Duplikasyon Nokta (point) mutasyon Ekson atlama tedavisi birinciler için söz konusu. O nedenle hangi delesyonun hangi eksonu yada eksonları kapsadığı önemli. Yukarıdaki bilgilerden tedavi girişimlerinin 51. ekson için başladığını öğreniyoruz. Hedef tüm delesyonlar için gerekli ilacın geliştirilmesi. Hastalar anlayamadıkları noktaları bu konunun uzmanı kişilerden ve Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’nden sorup öğrenebilir. Umut verici gelişmeler bunlar. Ancak yukarıda bilgilerden hastalardaki uygulamaların daha bir hayli zaman alacağı anlaşılıyor. İkinci bir tedavi metodu, delesyon değil nokta mutasyonu olan hastalar için geliştirildi. Onu ayrı bir yazıda işleyeceğim. O da çok önemli. Çünkü Duchenne dışındaki bazı genetik hastalıklar için de uygulanabilirliği söz konusu. İLK TEDAVİ DENEMELERİ İlk hastalarla klinik tedavi çalışması 2006/ 07 yıllarında Leiden’de (Hollanda) yapıldı. 1013 yaşlarında 4 hasta çocuğa AON (anti sense ribonucleotides) verildi. Amaç 51 eksonun atlanması idi ve enjeksiyon bir bacak kasına yapıldı. 4 hafta sonra o kasta distrofin varlığı görüldü. Böylece bu tedavinin insanlarda da etkili olduğu saptanmış oldu. 2008’de Leiden’de 12 hasta çocukta bu defa lokal değil sistemik tedavi başlatıldı. Hedeflenen yine 51. ekson idi. Sonuçlar şu sıralarda alınacak CBT 1178/ 10 16 Ekim 2009