17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

DUYARLI BÜTÜN AYDINLARA VE HALKA ÇAĞRI Divriği mucizesinin yüzde 30’unu kaybettik! UNESCO’nun dünya anıtları listesindeki tek Türk yapıtı ve İslam sanatının en görkemli yontu başyapıtı Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’nin taçkapılarını taş erozyonuyla kaybediyoruz. Ayrıca, yapıda yer yer çökmeler olduğu gibi, orta ölçekli bir depremle bile yapının yıkılma tehlikesi bulunuyor.. Para var: 5 milyon emre verildi. Ancak temel sorun, yapının evrensel konumunu yeterince değerlendiremeyen ve bu çapta ve bu niteliklere sahip bir eserin korunması sorununu bilinçlendiremeyen uzman ve danışmanlarda. Doğan Kuban B ugün bu taşoyma yontunun %30'u, taş erozyonundan dolayı yok oldu. İçler acısı durumundan sözünü ettiğim Anadolu topraklarında Türk döneminin en büyük yontu yapıtıdır. Yıllardır hükümet Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi korumak için milyonlar ayırdı. Bugün Divriği Kaymakam’ının elinde 5 milyon TL var. Ama ne yapılacağına ilişkin bir uzman kararı yok. Bu kez suçlu devlet ya da hükümet değil. Çünkü para tahsis edilmiştir. Sorun yapının evrensel konumunu yeterince değerlendiremeyen ve bu çapta ve bu niteliklere sahip bir eserin korunması sorununu bilinçlendiremeyen uzman ve danışmanlardadır. yıl sonra varlıklarının yarısını yitirmiş olabilirler. Divriği de korunması gereken bir nonfigüratif heykeldir. Bu bir taş duvar ve çatı izolasyonu restorasyonu değildir. ÖLÜMCÜL TEHLİKE: ÇÖKEBİLİR Bu yapıyı tehdit eden başka bir ölümcül tehlike daha var; çökebilir. Gerçi Doğu Anadolu fay hattı Kuzey Doğu fay hattı kadar tehlikeli değildir. Fakat 1509’da Divriği Camisi’nin 2/5’ini yıkan depremi ve daha yakında Erzincan depremini anımsamalıyız. En tehlikeli durumda olanlar taçkapılardır. Eğer bunlar ufak bir sallantıda çözülür ya da devrilirlerse, yeniden bir araya gelmeleri olanaksızdır. Divriği Külliyesi bir yamaç üzerinde inşa edildiği, suni bir platforma oturduğu ve drenaj sorunu çözülmediği için, tümel olmasa bile, özellikle küçük bir deprem olasılığında yıkıntıya dönüşebilir. Bu büyük tahribatın ötesinde yapı strüktür olarak da tehlikeli durumdadır. Kuzey duvarında şimdiye kadar olmayan tasman çatlakları, taçkapıların en alt sıralarında yapının zemin hareketleri nedeniyle büyük kırıklar oluşmuştur. ALT SIRALARDA ÇATLAKLAR Uzmanların uzman olmaması ne kadar gerçekse, Divriği’nin mucize yontu sanatının %30’unun yok olduğu da o kadar gerçek. Taş, olasılıkla düşeyden ayrılmanın zorladığı eğilme kuvvetine boyun eğmiş, alt sıralarında çatlaklar oluşmuştur. Bu büyük taş bozulmaları bundan beş yıl önce yoktu. Bu taçkapıların taş bozulması yani taş harap olup tozlaştığı için motiflerin yok olması bugün bütünlüğü bozacak orana yükselmiş. Uzmanlar (!) biraz daha restorasyon tartışmaları yaparlarsa bu eşsiz kapıların %50’si hiç olmamış gibi olacak. Ve bir takım saf adamların sandıkları gibi, Gümüşhane taşçıları gelip Hürremşah’ın yontusunu yenilemeyecekler (pardon restore edemeyecekler). Ve dış hava etkilerine karşı korunmayan taçkapılar bir iki DUYARLI AYDINLARIMIZA ÇAĞRI: Türk restorasyon uzmanları ve bilim adamları ‘restorasyon’ adı altında içeriğini yeteri kadar öğrenmedikleri bir etkinliğin doğasını tartışırken ve herhangi bir ahşap yalıya bile gerektiğinde bir plastik örtü çekildiği bir dönemde İslam dünyasının en büyük yontu başyapıtı ve dünya mimarisinin koruma listesinde olan Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’nin taçkapılarını kar, yağmur, rüzgâr, don, pollution’a yıllarca yazkış açık bırakmışlardır. Şimdi binayı sarıp sarmalamak, taçkapıları statik güvenceye almak gerekmektedir. Ve hemen yapılmalıdır. Bu bütün duyarlı vatandaşlara bir çağrı ve bir alarm sinyalidir. (Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ilgililere duyurulmuştur. Ve ayrıntılı olarak yayınlanacaktır.) CBT 1178/ 7 16 Ekim 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle