Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÜNCEL TIP DOÇ. DR. ERTUĞRUL KILIÇ KİM? Doç. Dr. Ertuğrul Kılıç 1994 yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ ni bitirdikten sonra ilk doktorasını 1999 yılında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji, ikinci doktorasını 2002 yılında Almanya, Tübingen Üniversitesi Hücre Biyolojisi alanında tamamladı. Almanya Köln MaxPlanck Enstitüsü Nörolojik araştırmalar, Tübingen ve Göttingen Üniversiteleri Nöroloji Anabilim Dallarında 5 yıla yakın bir süre beyin felci alanında çalıştı. 20022008 İsviçre Zürih Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda çalıştı. TÜBİTAK, Alman DAAD (Deutscher Akademischer Austausch Dienst) ve Alman Eğitim Bakanlığı burslarının yanında 2006 yılında İsviçre’de deneysel ve klinik beyin hasarı hastalıkları alanında verilen Franco Regli Ödülü’nü de aldı. Çoğunluğu A sınıfı dergilerde olmak üzere 50’nin üzerinde uluslararası bilimsel çalışması yayımlanan ve bu çalışmaları 1000’in üstünde atıf almış olan Doç Dr. Ertuğrul Kılıç, 2008’de Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’nda çalışmaya başladı. amacı, araştırmacıların ülkelerine geri dönerek moleküler yaşam bilimleri alanını güçlendirmelerini sağlamak. Destek miktarı 3 ile 5 yıl süreyle 50.000 Avro/yıl olup, kazanan araştırmacılar aldıkları desteğe ek olarak EMBO’nun Genç Araştırmacı Ödülü’ne ait ayrıcalıkları da elde ediyorlar. en fazla ölüm nedeni olmasının yanında en fazla sakatlık veya fonksiyon bozukluğunun da sebebidir. Psikolojik etkilerinin yanında, sosyal ve sağlık hizmetleri göz önüne alındığında ise en fazla ölüm sebebi olan kalp hastalıklarından iki kat daha fazla bir harcamayı gerektiriyor” diyor. Beyin felci tedavisinde şu ana kadar klinik uygulamaya giren tek ilaç tedavisinin, tıkanan kan damarının “doku plasminojen aktivatörü” adı verilen bir ilaçla açılması olduğunu belirten Kılıç, bu tedavinin uygulanmasının ise beyin felcinin başlangıcını takiben 3 saat ile sınırlı olduğuna dikkat çekiyor. Bu da tedavinin etkinliğini büyük ölçüde azaltıyor. Kılıç, beyin felci tedavisindeki bu kısıtlamaları ortadan kaldırmak için deneysel beyin felci çalışmalarına hız vererek, gelişen moleküler biyolojik teknikler yardımıyla, alternatif veya ilave tedavi imkânlarını araştıracaklarını söylüyor EMBO ile ilgili bilgilendirme siteleri: http://www.tubitak.gov.tr/uidb/embo ve http://www.embo.org Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Günümüz tıbbı bir zamanlar mutlak ölümcül olarak tanınan akut löseminin tedavisinde büyük yol aldı. Çocukluk çağı lösemilerinde tedavi yanıt oranları %80’lere ulaştı, yetişkinlerde akut löseminin bir türü olan AML’de kür şansı ortalama olarak %40’ları aştı. Lösemi Tedavi Edilebilir Bir Hastalıktır, Peki Ya Türkiye’de? Peki ülkemiz için durum nedir?... Türkiye’de lösemi hastalarını tedavi edecek ne yazık ki, yeterli sayıda yatak ve kan hastalıkları servisi yok. Koskoca İstanbul’daki merkez sayısı 56’dır. Kemik iliği nakli yapılacak toplam oda sayısı tüm Türkiye’de 110 erişkin ve 22 çocuk olmak üzere ne yazık ki sadece 132’dir. Avrupa Birliği ölçütlerine göre her milyon nüfusa 50 kemik iliği nakli yapılması gerekir. Bu sayı dikkate alınırsa ülkemizde yılda en az 3500 kemik iliği nakli yapılması gerekmektedir. Oysa Türkiye’de yatak, hekim ve personel yokluğu nedeniyle nakil sayısı 1000 sınırına henüz ulaşmamıştır. Yani her yıl 4000’e yakın hasta bu tedavi olanağından yararlanamıyor ve bir anlamda kaderine terkediliyor. Sorun sadece mekan sorunu değildir, ülkemizde kan hastalıkları uzmanı sayısı son derece yetersizdir. Nüfusu 70 milyonu aşan Türkiye’de aktif çalışan kan hastalıkları uzmanı sadece 200 civarındadır. Bu sayı ABD’de 6.500, İngiltere ve Almanya’da 1000’den fazla, nüfusu 4 milyon olan İrlanda’da ise 50 civarındadır. Yani Türkiye’nin en az 500 yeni kan hastalıkları uzmanına gereksinimi vardır. Asıl önemlisi Türkiye’de artık hekimler kan hastalıkları uzmanı olmayı istemiyor. Bunun da çok anlaşılır nedenleri var. Pratisyenlik ve iç hastalıkları uzmanlıkları döneminde devlet hizmeti adı altında 4 yıl zorunlu hizmet yapan hekimlerin bir de bunların üstüne 3 yıl süreli ikinci bir ihtisas olan kan hastalıkları yan dal uzmanlık eğitimi almaları ve arkasından yeniden zorunlu hizmete gitmek zorunda kalmaları, tercih edilebilir bir durum değil. Hele bir de ortalama 14 yıl süren çabaların sonunda, yani neredeyse 40 yaş civarında olanaksızlıklar içinde ve 2000 TL’yi bulmayan maaşla çalışmaya başlamak zorunda kalacaklarsa. Nitekim iç hastalıkları uzmanlarının seçimleri tam da bu isteksizliği göstermektedir. Geçtiğimiz dönem açılan 70 kan hastalıkları uzmanlık eğitim kadrosunun sadece 37’sine başvuru yapılmıştır. Bu başvuruların bir kısmı da göreve hiç başlamamıştır. Bu dönemde de durum farklı değildir. Erişkin kan hastalıkları uzmanlığı için açılan toplam 49 kadronun sadece 10 tanesine, 17 çocuk kan hastalıkları uzmanlığı kadrosunun ise sadece 6’sına başvuru yapılmıştır. Kan hastalıkları uzmanlığı zaten doğası gereği yıpratıcı bir tıp alanıdır. Bu zorluğa, ekonomik zorluklar, aşırı hasta yükü ve alt yapı, eleman, yatak eksikliği gibi sorunları da eklerseniz hekimlerin isteksizliğini anlamak daha da kolaylaşır. Bunlar yetmiyormuş gibi kan hastalıkları uzmanları; hasta yakınları ve meslektaşlarının da fiziksel saldırılarına maruz kalabilmektedir. Daha önce bu sütunda andığım sayın Prof. Dr. Rauf Haznedar’a yapılan saldırı buna bir örnektir. Daha bir kaç hafta önce bir bayan meslektaşımıza çalıştığı kurumun başhekimi tarafından fiziki saldırıda bulunuldu. Bir kadına, bir hekime, bir insana yapılan bu kabul edilemez şiddet tüm hematoloji camiasında derin bir öfkeye ve infiale neden oldu. Kan hastalarının, onların yakınlarının, kan hastalıkları uzmanlarının ve bu alanda çalışan tüm personelin sorunları Türk Hematoloji Derneğinin Sayın Başkanı tarafından defalarca kamuoyuna duyuruldu ve konuya dikkat çekildi. Dahası derneğin başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan ve Genel Sekreter Doç. Dr. Mutlu Arat hem YÖK Başkanımızı hem de Sağlık Bakanımızı ziyaret edip konunun önemini doğrudan kendilerine aktarmışlardır. Gelinen bu noktada siyasi otoriteden, tüm kurum ve kuruluşlardan, meslek örgütlerinden, yazılı ve görsel medyadan kan hastalarına, onların yakınlarına, kan hastalıkları uzmanlarına ve bu alanda tüm çalışanlara sahip çıkmalarını beklemekteyiz. ÖNCÜ ÇALI MALARI Kılıç, EMBO’nun desteğinde yapacağı çalışmalara ilişkin şu bilgileri veriyor: “Deneysel beyin felci sonrası gelişen patofizyolojik değişiklikleri moleküler biyolojik yöntemler ile incelemeyi ve elde edilen veriler çerçevesinde yeni tedavi seçeneklerinin araştırılmasına öncelik vermeyi amaçlıyoruz.” Beyin felcini “Beyni besleyen kan damarlarının bir veya birden fazlasının tıkanması sonrası tıkanan kan damarının beslediği bölgenin işlevlerini yitirmesi ile kendini gösteren bir hastalık” olarak tanımlayan Kılıç, “Her ne kadar son yıllarda yüksek yağ ve kolesterol gibi risk faktörlerinin tespit edilmesi ve bu faktörler ile mücadele edilmesine rağmen hâlâ 3. Matematik Vakf ’ndan Koç Üniversitesi’ne ‘ keda Bilim Ödülü’ Koç Üniversitesi Matematik Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Burak Özba c ve Doç. Dr. Tolga Etgü, Matematik Vakfı tarafından 2002 yılından bu yana verilen “Masatoshi Gündüz İkeda Araştırma Ödülü”ne layık görüldü. 3 boyutlu birtakım matematiksel objelerin geometri ve topolojisi üzerine yaptıkları ileri çalışmalarından dolayı onurlandırıldı. 3 boyutlu manifoldların geometri ve topolojisi üzerine, özellikle de “kontakt OzsvathSzabo” değişmezleri ve açık kitaplarla ilgili çalışmalarından dolayı bu ödüle layık görülen Özbağcı ve Etgü, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Matematik Bölümü’nde, 19 Şubat 2009 tarihinde yapılacak törende ödüllerini alacaklar. Türkiye’de matematik alanında araştırmalarını sürdüren seçkin bilim adamlarının çalışmalarını değerlendirmek ve üstün niteliklerini kamuoyuna duyurarak, bu tür çalışmaları teşvik etmeyi amaçlayan ödül, Türk Matematiğine evrensel düzeyde katkıda bulunan Prof. Dr. Masatoshi Gündüz İkeda’nın anısını yaşatmak amacıyla 2002 yılından bu yana, genç (45 yaşını aşmamış) araştırmacılara veriliyor. www.matematikvakfi.org.tr/ Burak Özba c : Düşük boyutlu manifoldların topolojileri alanında uzmanlığı var. Doç. ODTÜ 1993 mezunu. Kaliforniya Üniversitesi Matematik Bölümü’nde doktora derecesini aldı; Michigan Devlet Üniversitesi, Koç Üniversitesi ve Georgia Teknoloji Enstitüsü’nde çalıştı. TÜBA Seçkin Bilim Adamı Ödülü (2003), Sedat Simavi Fen Bilimleri Ödülü (2006), TÜBİTAKTWAS Teşvik Ödülü (2006) ve Mustafa Parlar Araştırma Teşvik Ödülü (2007). Tolga Etgü: ODTÜ Matematikten 1994’te lisans, 1997’de yüksek lisans, 2002 Kaliforniya Berkeley’de doktora. 20022004 arası McMaster Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacı. TÜBA GEBİP Ödülü ve TÜBİTAK Kariyer Ödülü. CBT 1141/ 7 30 Ocak 2009