Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kültür Biz Osmanlı’nın Nesiyiz? Ve Ulusçuluk Üzerine Güncel Gözlemler Sonunda cehalet Türkiye’nin politik söylemini tümüyle rayından çıkardı. Artık her şey ilkel bir popülist söyleme indirgendi. Akıl devre dışı kaldı. Duygusal tartışmalar rasyonelin sınırları içinde kalamıyor. Cahilin ağzında hakarete, aydının ağzında duygusal genellemelere uzanıyor. Cumhuriyet’in Pazar ekinde Sayın Ataol Behramoğlu’nun “Osmanlı’nın Torunu Olmak” adlı bir makalesi Türkiye’de tartışmaların bir bölümünün OsmanlıTürk ilişkisinin doğası üzerinde yapıldığını anımsattı. Doğan Kuban nnem Osmanlı Darülmuallimat’ından mezun bir kadın, babam Sarıkamış’ta esir düşmüş bir subay; lisedeki, üniversitedeki bütün hocalarım Osmanlı doğmuş, eski harflerle yazı yazmasını öğrenmiş insanlar. Kurtuluş Savaşı’nın kumandanları ve askerleri Osmanlı askerleri. Ailemin bütün büyükleri hem Osmanlı olarak sultan kulu, hem de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldular. Kimse anasını babasını ne de dedelerini seçmiyor. Behramo lu, Osmanlılığı Türklük yerine kullanılan bir özel vurgulu aidiyet olaBaşkanlık kutlamaları rak yadsıyor. Haklı. Buna ben de konserini Pete katılıyorum. Ne var ki tartışmayı Seeger’in bestelediği Osmanlı ve Türk aidiyetine indirve her Amerikalı’nın mek Türkiye’de kavram karmaşası yaratmak isteyenlerin amacı olilkokulda öğrendiği duğu için bu konuyu, bir saptırma şarkıyla bitirdiler. This aracı olarak kullananların yarattıland is my land …. ğı polemiklerin günlük yaşamda Kaliforniya’dan New ağırlık kazanmalarını sınırlamak, York’a, Kızılçam bizim gibi aydınların görevi haline geldi. ormanlarından Golf Osmanlı ve Türklük ayrı kan Stream akımına bu bağları değildir. Sayısız etnik gruülke benim ve senin ba mensup insanlar Osmanlıydı. ülkendir. Bu ülke seTürkler de Osmanlıydı. nin ve benim için yaİmparatorluğu kuranlar Türklerdi. Ulusalcı diye bizi gerçi suçlayan akpılmıştır. On yıldır lı evveller var, ne ki cumhuriyeti Edirne’den Ardahan’a kurup devrimi gerçekleştirenler de bizim Türkiye’den söz Osmanlıydı. Misakı Milli sınırlaeden bir şarkı televizrı içinde kalıp bugünkü Türk uluyonlarda dinlediniz sunu oluşturanlar da neredeyse Osmanlı kadar karışık etnik grupmi? lardır. ‘Ulus’ kavramı Osmanlı tarihi bağlamında ve sosyolojik olarak görece yeni bir kavramdır. Ama Türklük bilinci, her zaman dile bağlı olduğu için hiç yok olmadı. Tabii Osmanlı torunları içinde Lübnanlı Hıristiyanlar, Yahudiler, Rumlar, Ermeniler Filistinliler, Bulgarlar, Kürtler, Lazlar da var. Osmanlı bu pek çok millet arasında Türk’ü dışlamadı, fakat kaba, idraksiz Türk diye horladı. İmparatorluk gibi Cumhuriyeti de Türkler kurdu. Ve tarihi itibarlarına kavuştular. Eğer bu süreci yeteri kadar bilinçlendiremeyenler varsa onların dünyadan, ve aşağıda kısaca değineceğim Obama’nın cumhurbaşkanlığı töreninden öğrenecekleri pek çok şey var. Türk ulusu hakkında ileri geri söylenen sözler Cumhuriyet’in temsil ettiği kimliği değiştirmiyor. Dünya Osmanlı’yı da Türk olarak biliyordu. Bu konuda yapılan bütün tartışmalar içeriksiz safsatalardır. CBT 1141/2 30 Ocak 2009 A rih yorumu değildir. Bugünün İsraillileri faşist Almanlar kadar kötü davranıyorlar. Türkiye’de olup bitenler de ulusun kabahati değil. Ama ulusun kültürel ortamında filizleniyor. Sayın Behramoğlu’na ho görü üzerine bir hatırlatmam var: Hoşgörü, tarihte ancak içinde bulunulan koşullar bağlamında tanımlanabilir. 15. Yüzyılda Müslümanları ortadan kaldıran Katolik kralların, İspanya’dan sürdükleri Yahudileri Osmanlı ülkelerine kabul eden II. Beyazıt, başka bir dinin insanlarına karşı daha hoşgörülü idi. Fakat Alevi Türklere karşı Osmanlılar hiç hoşgörülü değillerdi. Çağdaş dünya değer yargılarına göre Osmanlı döneminde Alevilerin bir hoşgörü ortamında yaşamadıkları açıktır. Osmanlı hoşgörüsü denen şey, diğer dinlerin mensuplarına ehli kitap olarak bakmalarından kaynaklanır. Onun için Avrupa’da Katoliklerin 17. Yüzyıla kadar Protestanlara yaktıklarını düşününce, Osmanlı daha hoşgörülü olur. Bizim ulusal tarihimizi Cumhuriyetle başlatırsak, Karacao lan’ı yerleştirecek yer bulamayız. Cumhuriyet tarihinin açık seçik belirlediği basit kavramları yeniden sorgulayan bir saptırma ve karalama yönteminin sistematik olarak sürdürülmesi, Türkiye’de toplumun aklını karıştırmaktadır. Onun için açık politik amaçlı saptırıcı yargıları tartışmaya değmez. Roosvelt’in, Kennedy’nin, Eisenhover’in Lincoln Memorial önünde okunan ve halk tarafından tekrar edilen, insancıl olduğu kadar da özgürlükçü sözlerine benzer sözleri, Atatürk’ten sonra söyleyen bir politikacı olmadı. En sonunda konseri Pete Seeger’in bestelediği ve her Amerikalı’nın ilkokulda öğrendiği şarkıyla bitirdiler. This land is my land …. (Kaliforniya’dan New York’a, Kızılçam ormanlarından Golf Stream akımına bu ülke benim ve senin ülkendir. Bu ülke senin ve benim için yapılmıştır.) On yıldır Edirne’den Ardahan’a bizim Türkiye’den söz eden bir ark televizyonlarda dinlediniz mi? ÇA DA LI I BET MLEMEK Başka bir şeye daha dikkat etmek gerek. Amerikan anayasasına geçen kavramlar dünyayı çağdaş yapan ve bugün de insan hakları bildirgesindeki sözlerdir. Ve bir törende herhangi OBAMA VE M LL YETÇ L K Milliyetçilik bağlamında Barack Obama’nın Başkanlık törenleri vesilesiyle milli varlığı vurgulama bağlamında olağanüstü gösteriler izledik. Amerikanc ’l kla Türk milliyetçili i dü manl n birlikte yürüten zevatı ve kendilerine saygıları olanları utandıracak olaylar ve düşündürecek sözler vardı. Washington’da Lincoln Memorial ile Washington Anıtı arasında verilen konseri ve 20 Ocak günü yapılan olağanüstü milliyetçi töreni, Amerika’ya karşı dilleri ancak övgü için açılanlar da izlemiş olmalı. Kuşkusuz Amerikan devlet başkanı böyle törenlerle ve birleştirici sözlerle işbaşına gelecektir. Fakat Amerika gibi, yakın zamanlara kadar bir beyaz ırk üstünlüğü (White Supremacy) güden bir ülkede bir yarı zencinin iktidara gelişi büyük bir tarihi olaydır. Kendilerinin de sürekli vurguladıkları gibi, zencilerin evlerini basıp yakan ve onları linç eden beyaz adam çetelerinin yaşadığı dönemde Rahip Martin Luther King’le başlayan çok büyük bir ‘emancipation’ eyleminin Barack Hussein Obama’nın başkanlığı ile sonlanması, şaşırtıcı olduğu kadar insani ve güzel, uygar bir gelişmedir. Böyle bir sıçrayış bizim politikacıların anlamaları olanaksız kavramların toplumun bilincinde bir temel yaşam tarzı olarak varlığına dayanıyor. Bütün insanları eşit gören, özgür olmaları gereğini savunan ve kendi tanımladıkları mutluluklarına ulaşmalarını engellemeyen bir rasyonel düzen fikri, Jefferson’un bildirgesinden kaynaklanarak Amerikan anayasasının değişmez ilkeleri olmuşlardır. Küçük Amerika olmak isterken Amerikan kuyru u olanlardan hiçbirinin, bugüne değin bu ilkelerin herhangi birine, kendi kendiyle çelişkiye düşmeden, referans verdiğini gördünüz mü? Bu iki gün içinde önce müzik şöleninde, Lincoln Memorial önünde Thomas Jefferson’un, Abraham Lincoln’ün, bir Amerikalı kendisine ilkokuldan başlayarak öğretilen bu sözleri yineler. Kuşkusuz yinelemek özümsemek değildir. Ama çağdaş bir ülke kendini onlarla tanımlar. Her gün cumhuriyeti sökmek için yırtınan adamlar, bizde çağdaşlığı hangi sözlerle tanımlayacaklar acaba? Tanzimat Ferman ya da mam Gazali ile mi? Çağdaşlık kavgası Amerikan ve Fransız devrimleriyle başlamış, çağdaşlık o dönemin sloganlarıyla devam etmiştir. Dünya o ideallere ulaşmış değil. Ama o sözlerini ağızlarına alamayanlar demokrasi kavgası yaptıklarını söyleyemezler. Esarete karşı savaş açan ve sonunda bir suikastta öldürülen Abraham Lincoln, kendi adını taşıyan anıtında granite kazılmış olan ve Gettysburg Savaşından sonra yaptığı konuşmanın sonun Yazının devamı 10. sayfada Tayfun Akgül Y VE KÖTÜ OLAN Behramoğlu’nun ulusların birbirlerinden daha iyi ve daha kötü olmadıkları görüşü kuşkusuz tartışılmayacak kadar yaygın bir çağdaş doğrudur. Tarihte iyi ya da kötü olanlar uluslar değildir. Onlara egemen olan politik sistemlerin yaptıklarıdır. Hitler rejimini kötü Almanlara, Stalin’in yaptıklarını kötü Ruslara, Irak olayını kötü Amerikalılara maletmek ta