Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Madem bu iş bu kadar kolay neden herkes yapmıyor? Bu soruya bilgisayar dünyasından değil de gündelik hayatımızdan bir örnek ile cevap vereyim. Bir dükkâna girip hırsızlık yapmak da çok üstün yetenekler istemiyor ama herkes de dükkânlara girip hırsızlık yapmaya kalkmıyor! Kandilli Sahilinin Hacker’ları Aslında bilgisayar korsanlığı ile ilgili her haber çıktıktan sonra “hacker” kimdir “bilgisayar korsanı” kimdir diye yazıp, ikisini ayırt etmeye çalışmaktan ben sıkıldım. Ancak gördüğüm kadarıyla medya bu iki kavramı hatalı kullanmaktan, bilgisayar korsanlarına inatla “hacker” diye hitap etmekten sıkılmadı. Geçtiğimiz günlerde yine bir bilgisayar korsanlığı haberi manşetlerdeydi. Türk ve Rus korsanların karıştığı olay çerçevesinde binlerce Amerikalı banka müşterisinin bilgilerini ele geçirip, bu kişilerin hesaplarından milyonlarca doları boşaltmış oldukları belirtiliyordu. Hacker, bilgisayar dünyasında bilişim konularında ortalamanın çok ötesinde bilgi, deneyim ve beceriye sahip kişilere takılan bir sıfat. Yani işin kompetanı, üstadı anlamında. Ancak kompetan ya da üstad sıfatlarının bu deneyimini olumlu anlamda icra edenler için kullanılması gibi hacker sıfatı da (illa ki kullanılacaksa) bilgisayar, bilişim alanındaki üstün becerilerini olumlu anlamda değerlendirenler için kullanılması gerekir. Sanırım hırsızlık yapmak bu kategorilerin içinde yer alamaz! Öte yandan medyaya yansıyan olaylar incelendiğinde bunların teknik anlamda üstün bilgisayar becerileri gerektiren türden korsanlıklar olmadığı da anlaşılacaktır. Kabaca incelendiğinde yapılmış olan şey, binlerce kişiye eposta gönderip, o kişileri banka bilgilerini değiştirmek amacıyla sahte bir web sitesine yönlendirmeye sevk etmek ve oltaya takılıp da o siteye gidenlerin ekrandan girecekleri kullanıcı adı ve şifre bilgilerini bir dosyada saklamak. Bu süreçte kişinin o epostayı gerçekten de kendi bankasından geliyor olarak algılaması için yapılan hiçbir teknik girişim yok. Sadece ve sadece kişinin zokayı yutup yutmamasına bağlı bir korsanlıktır bu. Keza sahte olarak kurulmuş olan web sitesine girilecek bilgileri bir yere saklamak ve sonra onları kullanmak da üstün teknik beceri gerektirmez. Tabii burada akla şöyle bir soru gelecektir. Madem bu iş bu kadar kolay neden herkes yapmıyor? Bu soruya bilgisayar dünyasından değil de gündelik hayatımızdan bir örnek ile cevap vereyim. Bir dükkâna girip hırsızlık yapmak da çok üstün yetenekler istemiyor; ama herkes de dükkânlara girip hırsızlık yapmaya kalkmıyor! Demek ki dikkat edilmesi gereken husus bu tür korsanlıkları yapma nedeninin bilgisayar becerilerine sahip olup olmamakla değil etik kurallara saygılı olup olmamakla ilgili olduğudur. Bu tür korsanlıklarda belki de teknik anlamda en kritik olarak değerlendirilebilecek konu eposta adreslerinin nasıl ele geçirildiği olabilir. Bunun değişik yolları var. Yine teknik anlamda bir beceri gerektiren senaryo birilerinin bu eposta bilgilerinin saklı olduğu firma bilgisayarlarına yasadışı yollardan erişip, bilgilerin bir kopyasını almasıdır. Belki de ekibin işbölümü bu şekilde yapılıyordu. Birileri işin bu zor kısmını gerçekleştiriyor; tetikçi düzeyindeki diğerleri de bu epostaları sağa sola gönderip birilerinin oltaya takılmasını bekliyordu. Bugün Nijerya’nın genç nüfusunun önemli bir kısmı her gün internet kafelerde akşama dek birilerinin bu tür oltalara takılmasını bekliyor. Yılda bir kişiyi avlasalar bile kazançlı çıkabiliyorlar. Peki gerçekte hacker olarak adlandırabileceğimiz kişiler kimlerdir? Neden medyada onların isimlerini ve yapmış oldukları olumlu işleri göremiyoruz? Son dönemden bir örnek vereyim. Youtube’u ya da Facebook’u kuran gençler; bir gecede dolar milyarderi oldukları bilgisini bize vermekten öte medyanın ne kadar ilgisini çekebiliyor? Oysa bu gençlerin gerçekleştirmiş oldukları hayalleri tüm dünyayı bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde dönüştürmekte. Ayrıca “erbab”, “üstad”, “hacker” olmak sadece belli bir alanla ilgili değildir. Örneğin Kandilli’ye gittiğinizde, vapur iskelesinin kapalı olduğu zamanlarda bile denize girmek isteyen çocukların iskelenin kilitli kapılarını nasıl “hack”leyerek, yüzmek üzere iskelenin ucuna dek gidebildiklerini görebilirsiniz. Kapılara hiçbir zarar vermeden! Centre’ın (EMSC) web sayfasına ziyaret sayısı depremlerden sonra artar, çünkü insanlar depremle ilgili bilgi edinmek için bu sitedeki haberleri izlerler. Şimdi EMSC’nin bilim insanları bir yazılımdan yararlanarak ziyaretçilerin haritasını IP adreslerine bakarak çıkartabilecekler. Bu teknik yardımı ile 2007 Şubat ayında Atlas Okyanusu’nda Azor Adalarındaki depreminin yerini 15 dakika içinde doğru olarak tespit edebilmişti. (Eos, vol 89, p 225) Bu yazılım ayrıca, kimsenin internete girmeyişine bağlı olarak internet erişiminin kesik olduğu bölgeleri de tespit edebiliyor. Böylece depremin yaptığı hasar hakkında da bilgi edinilmesini sağlıyor. Bu teknik, deprem ne kadar küçük olursa olsun, bölgede yaşayanları kaygılandırdığı ve internet sayfasına girildiği sürece tespit edebiliyor. RÜZGÂR SANTRALLARINDEKİ HASARI TESPİT EDEN YAZILIM Siemens’in geliştirdiği akıllı bir sensör sistemi açık denizderdeki rüzgâr enerjisi santrallarındeki hasarı gerçek zamanda tespit edebilecek. Siemens araştırmacıları şu anda rüzgâr enerjisi ile çalışan yeldeğirmenlerindeki mekanik donanımı ve bunların titreşimlerini analiz eden yazılım üzerinde çalışıyor. Kendi kendine öğrenme yeteneğine sahip olan bu yazılım, bu verilerden yararlanarak potansiyel hataları öngörebiliyor. “Pictures of the Future” isimli araştırma dergisinin bildirdiğine göre yazılımın prototipi ilk testlerden başarı ile geçmiş durumda. Hava koşulları yüzünden açık denizlerde kurulu olan türbinlerine ulaşma şansı yılda ancak birkaç gün ile sınırlı kalıyor. Bu nedenle operatörler donanımın durumunu kontrol edemedikleri gibi, hasarı da erken evrede yakalayamıyorlar. Pek çok şirket Siemens’in Condition Monitoring SystemDurum Kontrol Sistemi adı verilen sisteminden yararlanıyor. Tesisin mekanik aksamına monte edilen sensörlerden oluşan sistem, ayrıca sonuçları tesis operatörüne gönderiyor. Oysa ki daha önce karakteristik değerlerin parametreleri yalnızca kabaca oluşturulabiliyordu. Bunun nedeni her bir rüzgâr santralının kendine özgü bir titreşim özelliğine sahip olması ve bu özelliğin sıcaklık, rüzârın hızı ve yağ seviyesi gibi çevre koşullarına bağlı olarak sürekli olarak değişmesidir. Geçmişte Siemens mühendisleri bu nedenle uyarı ve alarm sınırlarını ancak belirli bir değer aralığı içinde belirleyebiliyorlardı. Oysa gelecekte bilim insanları Titreşim Teşhis Modülü (Vibration Diognosis ModuleVDM) adı verilen sistemden yararlanacak. Siemens Corporate Technology (CT) tarafından geliştirilen yazılım, otomatik analizler yapacak ve mekanik hataları önleyebilecek. CBT 1121/ 19 12 Eylül 2008