23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KANSER ARAŞTIRMALARI İÇİN DÜNYANIN EN GÜÇLÜ TARAYICISI Dünyanın en güçlü manyetik rezonans görüntüleme tarayıcısı (MRI), Heidelbeg’deki Alman Kanser Araştırmaları Merkezi’nde ağustos ayında çalışmaya başladı. Makinenin en önemli parçası 32 ton ağırlığındaki süper iletken mıknatısı. İngiltere, Oxford’dan getirtilen mıknatısın ince ayarları, kendisi için özel olarak inşa edilmiş bir binada tamamlandı. Makinenin mıknatıstan sonra en önemli parçası helyum soğutma sistemi. Bu sistem, elektromıknatısın sıcaklığını eksi 269 santigrat dereceye kadar soğutur. Mıknatısın yarattığı manyetik alan yedi tesla kuvvetinde. Bu da makinenin manyetik alanının, dünyanın manyetik alanından 140 bin misli daha büyük olduğu anlamına gelir. Hastanelerdeki ve radyoloji merkezlerindeki sıradan MRI tarayıcılarının maksimum üç tesla kuvvetinde olduğunu düşünürsek, bu yeni MRI cihazının kuvveti hakkında fikir sahibi olabiliriz. Heidelberg’teki doktorlar bu yeni alan kuvvetinin yardımıyla kanserlerin kökeni hakkında yeni bilgilere ulaşacaklarını düşünüyor. Bugüne dek vücut içi taramalarında yalnızca 1 mm’den büyük oluşumlar görüntülenebiliyordu. Fakat yeni sistem, çok daha küçük ayrıntıların da seçilebilmesinin yolunu açacak. Bilim insanları aslında daha yüksek çözünürlülük ve kontrastın peşinde. Daha kısa tarama zamanı ve metabolik süreci doğrudan gözleyebilme olanağı daha yüksek alan kuvvetinin diğer avantajlarıdır. Bu da tümörlerin gelişimini erken evrede izleyebilme fırsatını yaratacak. enerji santrallar ve transformatör birimleri gibi yüksek güvenirlilik isteyen işlerde kullanılıyordu. Siemens 1970’li yıllardaki S3, 80’yere doğru S5 ve 1996 yılındaki S7 teknolojisi ile bilgi depolama ve mantık cihazlarının iyice küçülmesinin yolunu açtı. Bugün SIMATIC PCS 7 proses kontrol sistemi “dijital fabrika”ların oluşturulmasını ve bu fabrikalarda tüm süreçlerin kesintisiz bir şekilde birbiriyle kaynaşmasını sağlıyor. 1990’ı yıllardaki sanal üretim planlaması, bugün tüm üretim hattının sanal çalışma düzenine dönüşmüş durumda. EL NİNO’LARA HAZIRLIKLI YAKALANMAYI SAĞLAYAN YAZILIM El Nino adı verilen iklim olayları dizisi, tayfun riskini arttırırken, bazı bölgelerin sular altında kalmasına, bazılarının da kuraklıktan kırılmasına ve orman yangınlarına neden olabiliyor. Pasifik Okyanusu’nda varlığına ilişkin işaretlere –okyanus akıntılarının yön değiştirmesi ve büyük sıcaklık değişiklikleri karşın, bilim insanları El Nino’nun Pasifik Okyanusu dışında hangi bölgelerde etkin olduğunu tahmin etmek için yeterli verilere sahip değil. İsrail’deki BarIIan Üniversitesi’nden bir grup bilim insanının geliştirdiği yazılım sayesinde El Nino olayları sırasında değişik bölgeler için hava tahmini yapmak kolaylaşıyor. Dünyanın iklimini birbiriyle bağlantılı bir ağ olarak gösteren yazılım, bazı bölgelerdeki günlük sıcaklık ölçümlerini bu ağ üzerindeki nodüllere bağlıyor. Yazılım daha sonra, sıcaklık ölçümlerinin benzer değişiklik gösterdiği bölgelerde nodüller arasındaki bağlantıları hesaplıyor. Bu tekniği 1979 ile 2005 arasındaki iklim kayıtlarına uygulayan bilim ekibi, bu bağlantıların zaman içinde istikrarlı bir trend izlediğini keşfetti. Bu da dünyanın ikliminin “iskeletini” oluşturan bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu haritada esas ilginç olan, önce kopan ve daha sonra yeniden birbirine bağlanan daha zayıf bağlantılar. Bu normal iklim koşullarında nadiren görülen bir durumdur. Ancak El Nino kaynaklı çalkantılarda bu bağlantılar birkaç haftada bir “açılır” veya “kapanır” (Europhysics Letters, DOI: 10.1209/02955075/83/28005). Bu “göz kırpan” bağlantıların bulunduğu yerler El Nino’nun etkili olduğu bölgeleri gösterir. VERİCİ YETERSİZLİĞİNE ÇÖZÜM YAPAY KORNEALAR Körlüğe yol açan nedenlerin başında kornea hasarları gelir. Dünyada 10 milyon kişiyi etkileyen bu sorunun tedavisinde bugün en sık başvurulan yöntem kornea transplantıdır. Ne var ki verici yetersizliği ve kültürel engeller nedeniyle kornea transplantı bugün talebi karşılamaktan çok uzak. Şimdi Stanford Üniversitesi’nden bilim insanları ileri malzemelerden yapılmış yapay korneaların, verici gereksinimini tümüyle ortadan kaldıracağını düşünüyor. Yumuşak kontakt lenslere benzeyen yapay kornealar su ile şişirilmiş hidrojellerden oluşuyor. Bunlar, besinlerin geçişine izin vermek gibi gerçek korneaların sahip olduğu bazı özellikleri içeriyor. Bu konuda ayrıntılı bilgi 6 Haziran tarihli “Biotechnology Progress” dergisinde yer alıyor. DÜNYANIN EN BAŞARILI OTOMASYON SİSTEMİ Dünyanın en başarılı otomasyon sistemi 50 yaşına girdi. Siemens, kontrolör serisi Simatic ile röle ve açma/kapatma anahtarı gibi temel devre elemanlarını minik transistörlerle değiştirmişti. Şirket ilk Simatik regülatörünü 1958 Paris makine araçları fuarında tanıtmıştı. Bu, üretim hattındaki küçük altgörevleri düzenleyen ve kontrol eden elektronik bir sistemdi. Bu modüllerin içindeki mantık fonksiyonları, çıkış amplifikatörleriyle birleştiriliyordu. Böylece kontaktörler, solenoid supaplar veya diğer kontrol elemanları, bütünün bir parçası olarak devreye girmiş oluyordu. Şirket, kontrol elemanları olarak transistörlere güveniyordu. Kaldı ki transistör o dönem için yeni bir keşif olarak değerlendiriliyordu. Bu transistörler aşınmaya karşı dayanıklı ve çok küçük olduğu için DEMİR KADAR SAĞLAM KÂĞIT Kâğıdın modası hiçbir zaman geçmeyecek gibi. Yeni üretilen bir tip kâğıt, dökme demir kadar yırtılmaya dirençli. Tipik bir kâğıt hammaddesi olan selüloz fiberlerinden yapılmış malzemeler sağlam olabilir, ancak çekiştirildiği zaman kolayca yırtılabilir. Şimdi Stockholm’deki Kraliyet Teknoloji Enstitüsü’nden araştırmacılar nanoteknolojiden yararlanarak dikkati çekecek kadar sağlam bir “nanokağıt” geliştirdiler. Üretim sürecinde önce kâğıt hamuruna bazı enzimler kattılar; daha sonra hamuru toz haline getirdiler. Kâğıt genel olarak çapı birkaç mikron kalınlığındaki fiberlerden yapılır. Fakat nano kâğıt üretiminde kullanılan selüloz fiberleri 1040 nanometre genişliğinde büklümler oluşturuyor. Bu kâğıt, sahip olduğu yüksek gerilme kuvvetini, örümcek ağına benzer şeklinden ve fiberlerin birbirine yapışma özelliğinden alıyor. İnşaat malzemesi olarak kullanılacak olan kâğıt ile ilgili ayrıntılı bilgi 9 Haziran tarihli “Biomacromolecules” dergisinde. BORULARDAKİ HASARI TESPİT EDEN ROBOTLAR Tesisatçılar bundan böyle evinizdeki tesisat borularını incelerken minyatür robotlardan yararlanacak. Güney Kore, Goyang’daki Kore Havacılık ve Uzay Üniversitesi’nden Jinwan Lim ve ekibi, 10 mm genişliğinde bir robot geliştirdi. Üzerinde minik bir kamera taşıyan bu robot, evlerdeki su borularının içinde tırtıl gibi yol alacak. Bundan önceki “solucanrobotlar”, boruların içinde ilerleyebilmek için karmaşık pnömatik bir aksamdan yararlanıyordu. Ancak bu cihazlar borulara oranla çok büyük olduğundan sorun yaratıyordu. Şimdi Koreli bilim adamlarının geliştirdiği yeni robotlar, santim santim ilerleyebilmek için tek bir hava yolundan yararlanıyor (Mechatronics). CBT 1117/ 18 15 Ağustos 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle