23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Erdal İnönü’yü anlamak 12 Aralık 2007 Salı günü ODTÜ Fen Edebiyat Fakültesi ODTÜ Kültür Merkezinde Prof. Dr. Erdal İnönü için bir anma toplantısı düzenledi. Bu anlamlı toplantıya öğretim üyelerinin yanında çok sayıda öğrenci katıldı. Prof. Dr. Zeki Aslan (İstanbul Kültür Üniversitesi) nü'nün ne kadar mütevazi, titiz, dakik ve bilge kişiliğe sahip olduğunu gördüğünü anlattı. “Kendisini anlatırken, sanki başkasının hayatını anlatıyormuş gibi kendisine de mesafeli bakışı, kendisini bir başkasını izliyormuş gibi izlemesi beni çok etkiledi” dedi. Sonra söyleşinin ODTÜ ile ilgili bölümünden Erdal Bey'in kendi görüntüleri ve kendi sesinden bir kesit sundu. RİYAKÂRLIĞI ÖĞRENEMEDİ Erdal beyin kardeşi Özden Toker “Kardeşim Erdal İnönü” başlıklı konuşması ile, çocukluğundan bilim insanı günlerine kadar kesitler sundu. Bunların çoğunun Can Dündar'ın kitabında olacağını söyledi. Bu nedenle ben burada Özden Toker'in söylediklerinden bana çarpıcı gelen bir kaçını aktaracağım. “Erdal ağabeyim sakin bir çocuktu ve annesine çok düşkündü, “anneni mi çok seviyorsun babanı mı” türü sorulara hep “annemi” diye cevap verirdi. Bir gün babamın elinde bir hediyeoyuncak paketi ile kendisine doğru geldiğini görünce “.. yoo ben yine de annemi daha çok seviyorum” demiş!”. Özden Toker bunu anlattıktan sonra “çocuklara riyakârlığı (iki yüzlülüğü) biz annebaba öğretiyoruz, Erdal ağabeyime kimse riyakârlığı öğretemedi” dedi. Özden Toker'in şu söyledikleri ilginçti: “Babam, genç subay iken, Osmanlı devletinin üst yöneticilerinin imkânları bol çocuklarının çok şımarık olduklarını, askere geldiklerinde de zorlandıklarını gördüğünü, kendi çocuklarının da böyle olacaklarından korktuğunu söylerdi. “Ben çok şanslıyım ki benim çocuklarım böyle olmadı” demişti bir gün. Bu sonucun bir şans mı yoksa başka bir şey mi, bunu siz dinleyicilerin değerlendirmelerine bırakıyorum”. E rdal hocamızla ile ilgili olarak anlatılanların tümü son derece öğretici ve eğitici olmanın yanında bir o kadar da günümüze ve geleceğimize yönelik ciddi mesajlar veriyordu. Bunların küçük bir bölümünü paylaşmayı görev saydım. ODTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Tomak, “Bilim Adamı Erdal İnönü”yü anlattı. Erdal İnönü'nün daha lise yıllarında Felsefe ve Fizik alanlarına ilgi duyduğunu söyledi. Babası İsmet İnönü'nin Erdal Bey'e “Felsefeye bir ömür verilmez, sen fizik çalış” önerisinin ve fiziği (Matematiksel Fiziği) seçmesinin ne kadar önemli olduğunu vurguladı. Tomak, Erdal Bey'in bilimsel çalışma konularını dört bölüme ayırdı: Kozmik Işınlar, Grup Teorisi, Nötron Transport Teorisi ve Bilim Tarihi. 500'ün üstünde atıf aldığı Grup teorisine katkısı nedeni ile Wigner madalyasını kazandığını hatırlatan Mehmet Tomak, siyaset de dahil olmak üzere, İnönü'nün çalıştığı her alanda görevini en iyi şekilde yaptığını, yaptığından zevk aldığını belirtti. Erdal İnönü'nün “300 Yıllık Gecikme” adlı kitabından alıntı yaparak gençlerimize “umutsuzluğa kapılmayın, birgün Türkiye'nin bilim dünyasının ön safhalarında olmaması için bir neden yoktur” tavsiyesini salondaki gençlere iletti. Mehmet Tomak sözünü “Türkiye böyle bir evladı olduğu için grur duymalıdır” diyerek tamamladı. NAMIK ARAS'IN ANLATTIKLARI Prof. Dr. Namık K. Aras (TÜBA şeref üyesi) “Erdal İnönü ile Bilim ve Yönetim Yılları”nı anlattı. Sayın Aras'ın anlattıkları kısaca şöyle: Yönetim işlerini de bilimsel anlayışla yürüttü. Yöneticiler, yeni yapılan binaya genellikle önce kendi ofislerini taşırlar, Erdal İnönü dekan iken bunun tersini yaptı: Önceliği diğer birimlere verdi, dekanlık çalışmalarını şantiye şeklindeki dekanlık odasında sürdürdü. Sayın Aras, genel olarak jüri raporları birkaç sayfayı geçmediği halde, Erdal İnönü'nin kendisi için 22 sayfalık profesörlük jüri raporu yazdığını, bunun bilimsel ciddiyetinin ölçüsü olduğunu vurguladı. Sayın Aras son olarak, Bilim Adamı Erdal İnönü'nün siyasetten hoşlanmadığını, siyaset konuşmaları başlayınca sessizce gruptan uzaklaşıp kitap karıştırmaya başlayarak bu “Nirvanaya ulaşmak” davranışını nazikçe belli ettiğini söyledi. Gazeteci Can Dündar Erdal İnönü ile 10 hafta süren bir söyleşi yaptığını, bu söyleşinin yakında kitap olarak çıkacağını söyledi. Bu söyleşide Erdal İnö Tehlike: Kart Paylaşımı Doç.Dr. Bülent Küçükerdoğan (İs. Kültür Üniversitesi) Öğr. Gör. Deniz Yeğin (İstanbul Kültür Üniversitesi) G CBT 1085 / 16 4 Oak 2008 ezegenimizin en gelişmiş varlığı olan insanoğlunu diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği aklı ve yeteneğidir. Çıplak el ile çözemeyeceği işleri, yarattığı aletlerle kotarmak için uğraşmıştır. Bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan yenilikler genellikle rastlantılar sonucu bulunmuştur. Örneğin 1943 yılında, “Yapay Uydu” kavramı ve tanımı, İngiliz Kraliyet Hava Kuvvetlerinde görevli genç subay Arthur Clarke'ın yayımlanan bir makalesiyle gün ışığına çıkmıştır. O tarihten sonra hızla gelişen bu kavram yayıncılık alanına kalıcı ve önemli katkılar sağlamıştır. Analog'un sayısala, sayısalın ise yüksek tanımlı televizyona dönüştüğü televizyon yayın formatları ilgilisinin gözünden kaçmamakta. “Kart paylaşımı” konusu ise son günlerde uydu dünyasında hızla yayılan ve kullanılan bir kavram olma yolunda. Sayısal teknoloji tarihinin yazıldığı günümüzde geniş kitlelerin kullanımına sunulan internet, bazı kullanıcılar tarafından sahtekârlık ve farklı kolaylaştırıcı ortamlar sağlamak amacıyla kullanılabili yor. “Kart paylaşımı” bu amaçla uygulamaya konulmuş bir sistemdir. Uydu alıcısına ait yayın bilgilerini internet bağlantısı aracılığıyla diğer kullanıcılara dağıtan bir uygulamadır. Lisans alarak çeşitli şifreleme sistemleri (Viaccess, Conax, İrdeto, Cryptoworks, Videoguard, Media Guard vs.gibi) kullanan kanal ve platformlar abonelerine hizmet sağlayabilmek için önemli bir anahtar görevi üstlenmektedir. Smartkartlarda denetim mekanizmasını sağlamak amacıyla yayın içinde sık aralıklarla ileti (10 saniyede bir) yollanarak yayının izlenme durumu ve denetimi sağlanır ve böylelikle yayın kullanıcıya şifresiz olarak gönderilir. Kart paylaşımı uygulaması sonucunda doğal olarak gerçekleşen smartkart denetim mekanizması internet üzerinden yayınlanan DNS adresleriyle aldatılarak diğer kullanıcılara şifresiz olarak yayınları izleme olanağı sağlanır. 2007'nin Şubat ayında Digiturk Anti Fraud Timi'ne gelen şikâyetler üzerine harekete geçildi ve araştırmalar sonucunda Mecidiyeköy adresinden sunucu yayınlayan XCruiser şebekesi yakalandı. 5000 kişilik abonesi olan şebeke Lig Tv ve çok sayıda porno içerikli kanalı üyelerine ulaştırıyordu. Bilişim suçları kapsamına giren bu uygulamayı kullanmak suç teşkil etse de, insanlar bu sistemden vazgeçecek gibi görünmüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle