11 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zümrütten Akisler A. M. Celal Şengör Doğan Kuban ile Uygarlık Üzerine Bir Sohbet Lena deltası, Rusya Bu sütunda birkaç kez ifade ettiğim gibi, hayatımdaki en büyük şanslardan biri ülkemizin yetiştirdiği en önemli uluslararası bilim adamlarından biri olan Profesör Doğan Kuban'ın komşusu olmak olmuştur. Doğan Hoca kıymetli bir bilim insanı olmanın yanı sıra birinci sınıf bir öğretmendir de. Dolayısıyla benim eğitimim de ömür boyu süregeliyor onun yanında. "Uygarlık" konusu sık sık tartışma konusu olan bir şey aramızda. Geçen akşam gene Hoca'yı ziyaret ederken Doğan Bey Everest ie ilgili yazdığım yazıyı bahane edip bu konuya girdi. Benim "uygar toplumlar, bilimin gelenek haline gelebildiği toplumlardır" tezimi hatırlatan hoca, "atom bombasının olduğu yerde uygarlık olmaz!" dedi. "İnsan öldürülen bir yerde uygarlık olmaz." Batı dünyasının yirminci yüzyılda dünyanın başına açtığı korkunç savaşların uygar insanların işleri olamayacağını söyledi. "Cebime para girecek diye, insanları ölüme mahkum eden bir düzen, uygar olamaz" dedi. Hoca bu tür konuşmalarda hep Atatürk'ü gerçek uygar bir lider olarak örnek gösterir. Bu konuşma üzerine ben kendi uygarlık tanımımı gözden geçirdim: Bilimin olduğu yer uygardır. Bu aslında bilimin eleştirici, ilerleyici öğelerini temel alan bir tanım. Bilimde, tartışma, gerçeği ararken, birbiriyle çelişen varsayımlar geliştirme, başkalarının gözlemlerini tenkid etme, mantık açıkları arama gibi, tabiri caizse, başka insanların yaptıklarında "açık arama" gibi bir faaliyet söz konusudur. Bunu nerede yaparsanız yapın, bu açığını aradığınız insanı rahatsız eder. Bir yer hariç: Bilim. Bilimde bir insanın yanlışını bulduğunuz, bir mantık hatası yaptığını yakaladığınız veya varsayımının çuvalladığını gösterdiğiniz zaman, onu ve bilimle ilgili herkesi memnun edersiniz. Çünkü, "açığını yakaladığınız" kişinin amacı haklı olmak değil, gerçeği öğrenebilmektir. Gerçekten uzaklaştığını ona göstermek, onu mahcub etmek, küçük düşürmek değil, ona yardımcı olmak demek olacağından, onu memnun eder. Açığı yakalanan kişi, açığında ısrar etmek yerine, onu hemen terkedip açığı olmayan bir düşünce geliştirmeğe, doğayı anlamak için yeni yollar aramağa başlar. Aslında bunu kimse beceremez. Ama her yeni varsayım, şiddetli ve sürekli eleştiri etkisiyle, giderek gerçeğe biraz daha yaklşır. Bugün artık mağara adamının düzeyinde yaşamadığımıza göre, bilimin başarılı olduğu muhakkaktır. NASA’dan sanatsal yaklaşım Sahra çölü NASA’nın "Earth as Art" web sayfasında yeryüzünden ve atmosferden alınan görüntüler bu sefer bilimsel değil sanatsal açıdan ele alınıyor. Online galerinin fotoğrafları kıtalara göre ayrılmış ve yüksek çözünürlükle indirilebiliyor. Çöl, dağ, yanardağ, ırmak ve bulutlardan oluşan görüntüler gerçekten de sürrealist resimleri hatırlatıyor. Büyüleyici görüntüler Landsat 7 uydusu ve Terra uydularına monte edilmiş ışın ölçüm aleti (ASTER) ile alınmış. Meraklılar http://earthasart.gsfc.nasa.gov adresine girerek bu harika görüntüleri izleyebilirler. Cep telefonu ve beyin tümörü arasında ilişki yok Cep telefonunun beyin tümörü üzerindeki etkisiyle ilgili en kapsamlı araştırma beyin tümörünün cep telefonu kullanımına bağlı olarak gelişmediğini gösterdi. İngiliz bilim adamları Aralık 2000 ve Şubat 2004 tarihleri arasında 966 tümör hastası ve 1.717 sağlıklı kişiyi inceleyerek karşılaştırmışlar. Epidemiyolojik incelemelere göre cep telefonuyla konuşma (veya aşırı derecede telefon görüşmesi yapmak) tümör riskini yükseltmiyor. Beyin tümörleri daha çok telefonun dayandığı kafatası bölgesinde görüldüğü için bilim adamları, tümörlü hastaların telefonla konuşma alışkınlıklarını araştırınca böyle bir bağlantının bulunmadığını saptamışlar. Bilim adamları elde edilen sonuçlara göre hastaların cep telefonunu tam olarak ne şekilde kullandıklarını hatırlamadıklarını dolayısıyla da cep telefonu ve beyin tümörü arasındaki bağlantının yanlış saptandığını tahmin ediyorlar. Leeds, Manchester ve Nottingham üniversiteleri ve Kanser Araştırma Enstitüsü’nün ortak çabalarıyla gerçekleştirilen ve İngiliz hükümeti ve bazı cep telefonu üreticileri tarafından finanse edilen araştırmayla ilgili yazı British Medical Journal dergisinde yayımlandı. Söz konusu araştırma 13 ülkenin verilerini bir araya getirecek Interphone araştırma projesinin bir parçası. Bu parça son altı milyon yıl içinde diğer kromozom bölümlerine göre çok daha hızlı değişmiş. 15 milyon baz içeren kısım insandan insana önemli ölçüde farklılık gösterdiği gibi şempanzelerdekinden de çok farklı. İnsan ve şempanzenin kalıtımı %98,7 oranında özdeştir. Sekizinci kromozomun değişken bölümünde bilim adamları diğer bir noktaya daha dikkat çekiyorlar: Aynı bölüm doğuştan varolan bağışıklıktan sorumlu genleri taşımakta. Bağışıklık, bir mikrobun bedene girmesinden hemen sonra etkinleşen savunma mekanizmasıdır. Savunma mekanizmasından BİLİMİN TEMELİ Yukarıda anlatılan şemaya göre bilimin temeli, "başkasıyla kavga etmeden onunla ayrı fikirlerde olabilmektir". Bunun nedeni, bilimin, bireyin menfaati gibi tamamen öznel şeyler dışında, doğayı anlamak gibi nesnel şeyler peşinde koşmasıdır. Geçenlerde bir kurumun bana verdiği bir ödülü kabul ederken, insanlığın gereğinden çok insanla uğraşmağa başladığını, insanla değil de nesnel doğa ile uğraştığımız takdirde insan mutluluğuna çok daha fazla katkı yapabileceğimizi söylemiştim. Bu sözüm benimle birlikte ödül alan meşhur bir mimar/şairimizi rahatsız etmiş olacak ki, bana hitab ederek bir gözlemini aktardı. Oturduğu Anadolu kasabasında bir kadıncağız yoldan geçerken susayan olur diye, camının önüne bir testi suyla bir bardak bırakırmış. "Bu tür insanların arttığı bir dünyada yaşamak istiyoruz" diye sözünü bitirdi. Durum bir tartışma yaratmağa müsait olmadığından ağzımı açmadım, ama masamda oturanlara "kadıncağız mikrop dağıtmak için ideal bir yöntem bulmuş. Her susayanı aynı bardaktan içmeğe mahkum edeceğine, kapısına 'isteyene su verilir' diye iki satır yazaydı ve arzu edenlere temiz bardaktan su vereydi, iyi bir iş yapmış olurdu. Şimdi yaptığı, iyilik yapayım derken cehaletinden ötürü, kötülük yapmak olmuş" dediydim. Bu hikâyede temel öğe, mikrobun doğasını bilmeme cehaleti. Sık sık hatırlattığım gibi, Karl Marx da, komünist manifestosuna "filozoflar doğayı anlamağa çalıştılar; asıl olan onu değiştirmektir" gibi çok tehlikeli bir cümle yazmıştı. Onun izinden giderek "insanı" temel alan komünist rejimler dünyadaki en büyük çevre felâketlerini yarattılar. Fakat Karl Marx da uygar batının ürünü değil mi? Ya Hitler? Ya Stalin? Doğan Bey haklı, bilimi toplumun bir kesiminin geleneği haline getirmek yetmiyor. Ama herkes de akılcı olabilir mi? Tarih bunun çok özenilecek bir ideal olsa da mümkün olmadığını gösteriyor. Onun için kuşkusuz Doğan Bey kadar barışçı olan Einstein, sonunda atom bombasının yapılması gerektiğini söyleyen mektubu imzalamıştı. Silâh, ne yazık ki, uygarlığı korumak için gerekli. Gene geldik Atatürk'e: "Nefsi müdafaa için yapılmayan harp cinayettir" diyen bu büyük insansever, yarattığı o muhteşem Türk Silahlı Kuvvetlerine yurt ve ulus savunması yanında bir görev daha vermişti: Uygarlığı savunmak. Bugünlerde uygarlık düşmanlığı edenler bunu sakın unutmasınlar. İnsanda sekizinci kromozomun yapısı aydınlandı Uluslararası araştırma ekibi 142 milyon bazlık 8. kromozomu analiz etti. Sekizinci kromozomla birlikte böylece bugüne kadar 46 kromozomdan 17’si çözülmüş oldu. Verilerin incelenmesi sırasında bilim adamları bir olağanüstülük fark ettiler: Sekizinci kromozomun uçlarında çok değişken bir parça var. sorumlu genlerin bir grubu, organizmayı bakteri, mantar ve virüslerden koruyan ve defensin olarak adlandırılan doğal antibiyotiklerdir. Defensinler, sekizinci kromozomun değişken kısmında yer aldıkları için tür ve sayı açısından insandan insana farklılık gösterirler. Bu durumdan yararlanarak belli başlı hastalık risklerinin öncelenip öncelenemeyeceği şu sıralar araştırılmakta. Bilim adamları özellikle de defensinler yardımıyla enfeksiyon ve kanser hastalıklarının öncelenmesi üzerinde duruyor. Nilgün Özbaşaran Dede 985/5 4 Şubat 2006
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle