29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ooof off line Olgun İnternet Tanol Türkoğlu ([email protected]) Kitap Erken Cumhuriyet ve Bilim Akademi Forumu37 Osman Bahadır Bilim tarihcisi Osman Bahadır 13 Aralık 2004 günü İstanbul’da Türkiye Bilimler Akademisi Konferansı Programı kapsamında “Erken Cumhuriyet ve Bilim” başlıklı bir konferans vermiştir.. Osman Bahadır, konuşmasına, Cumhuriyet dönemiyle ilgili bilim tarihi çalışmalarının genelde 1933 sonrası ile sınırlı kaldığını, 19231933 arasındaki yılların öneminin, bu yılların değerlendirmelerinin dışında kalmış olması nedeniyle yeterince anlaşılmadığını belirterek başlamıştır. Ancak bu erken dönem, Cumhuriyetin kurucularının verdikleri değerin sonucu, bilimin toplum nezdinde kazandığı büyük saygınlığa, bilimi temel alan kalkınma politikalarına ve uygulamalarına tanık olmuştur. Genç Cumhuriyet bu sayede teknolojik dönüşümde ve özellikle salgın hastalıklara karşı yürütülen savaşta dünyaya örnek olacak ölçüde çarpıcı başarılar elde etmiştir. Bu dönem, aynı zamanda, ülkemizde bilimsel uzmanlaşmanın gerçekleşmeye başladığı yıllara karşılık gelmektedir. Osman Bahadır, bilimsel altyapının çok az gelişmiş olduğu bu dönemde yapılan adımların, karar vericilerin bilime olan inancından kaynaklandığını, bilim ve teknoloji altyapısının oldukca gelişmiş olduğu günümüz Türkiye’sinde ise bu inancın ve bilimi temel alan politikaların yokluğunun temel eksiklik olarak ortaya çıktığını ifade etmiştir. Bahadır, bu eksikliğin giderilmesi ve Türkiye’nin, herkesin ülküsü olan, geleceğin güçlü ve gelişmiş ülkesine dönüşmesi dileğiyle konuşmasını bitirmiştir. Prof. Dr. Ergin Bermek Akademi Başkanı 90’lı yılların ikinci yarısı. SeattleABD’de bir arkadaş ziyaretindeyim. Sabah kalkıp TV’yi açıyorum ve karşıma Bill Clinton’ın eBay temsilcilerine yaptıkları hizmetlerden dolayı bir ödül verişi çıkıyor. Canlı yayın. Internetin patlama yaptığı yıllar. Her yerde internet konuşuluyor. Internetle ilgili hazırlanan herhangi bir sunumda, Amazon.com, eBay, yahoo!’nun adları geçmezse sunum eksik kabul ediliyor. Al Gore, ben internetin babasıyım derken, her ne kadar pek çok teknoloji gurusu bıyık altından gülerken, diğer yandan da interneti kitlelere açan hükümetin de ClintonGore hükümeti olduğunu çok iyi biliyorlar. Yıl 2006. Yine ABD’deyim. Bu kez yolum California’nın güneyine düşüyor. Internet nerede? Televizyonda internetle ilgili herhangi bir şey yok – bırakın başkanın çıkıp birine bir ödül vermesini. BAĞLANTILAR PARA İLE Varsa yoksa hızlı internet bağlantısı. Ama her yerde para ile. Star bucks’a gittiniz, kahvenizi içiyorsunuz, sanmayın ki bilgisayarınızı açıp internete girebilirsiniz. Önce TMobile’dan bir abonelik almanız gerekiyor. Kalacağınız hotele gittiniz. Internet erişimi mi? Elbette ki var. Ancak bir şartla; iki dakikası bir dolar. ABD’nin herhalde yerleşim bölgesi olan hemen her köşesinde mutlaka bir kablosuz iletişim ağı vasıtasıyla internete erişmeniz olası. Ancak bunların hepsi de ücretli. Evinize hızlı internet almak istiyorsanız, bunun da bedeli aylık 15 dolar düzeyinde. Uzun lafın kısası, internet çılgınlığı bitmiş. Birkaç istisna dışında kazananlar yine bildik isimler. Sadece internet kullanıcısı iseniz kimin neyi kazandığı sizi pek de ilgilendirmiyor aslında. Bakın kullanıcı olarak internet size ne tür imkânlar sağlıyor? Hotelinizi internet üzerinden rezerve ederseniz, diyelim ki 180 dolarlık bir odada 60 dolara kalabilirsiniz. Keza araba kiralayacaksanız, günlük 100 dolara kiralayabileceğiniz bir arabayı 30 dolara kiralayabilirsiniz. Söz araç kiralamadan açılmışken, ilginç bir güven olgusuna da burada değinmeden edemeyeceğim. Hiçbir yükümlülük altına girmeden, oto kiralama firmasından otonuzu kiralamak üzere rezervasyon yapabilirsiniz. Firma sizin kiralamak üzere belirttiğiniz noktaya gitme olasılığınızı, gitmeyerek onları kandırmış olma olasılığınızdan daha yüksek görerek, o noktada istediğiniz aracı hazır bekletiyor. Daha önce de dediğim gibi; eğer randevu yerine gitmezseniz, kaybedecek bir kuruşunuz bile olmuyor – çünkü sizden kredi kartı istemiyorlar internetten rezervasyon yaparken. Operasyonel akış itibariyle zaten büyük bir olasılıkla sizin gideceğiniz noktada aradığınız türden en az bir araç olacağından, sizin kandırıkçılık oynamanız firmayı pek de etkilemiyor anlaşılan. Bir başka deyişle firmalar aslında operasyonel süreçlerinin yaratmış olduğu kaçınılmaz kaynak israfını, müşteriye katma değerli hizmet olarak yansıtıyor. Devam Deniz bilimleri politikası olmayan ülke “Türkiye” Baştarafı 21. sayfadan lki bir tekne fiyatı kadardır. Her ne kadar Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı (SHOD) ki mevcut araştırmaları koordine etmek gibi birinci derecede sorumlu ve bu görev (1738) sayılı yasa ve ilgili yönetmelikle kendilerine tevdi edilmişse de, yaptırım gücü ve bütçesi olmadığından ve ilgili yönetmeliğe uymayanlar için uyarı görevi dışında yetkisi bulunmadığından, yılda bir defa ve sadece bir gün toplanılmakta ve gündemdeki konular hızla gözden geçirilmektedir. En az 15 farklı kurumun davet edildiği toplantıda bütün konuları layıkıyla bir günde bitirmek mümkün değildir. Ülkenin bilim politikalarından sorumlu kurum olan TÜBİTAK ise projelere son zamanlarda daha fazla kaynak aktarmakta, ancak strateji oluşturmak, araştırmacıları belli öncelikleri olan konulara yönlendirme işini yapmamaktadır. DOĞAL HAZİNE Son dönemde internetin yeni gözdesi malum Google oldu. Her ne kadar geçen hafta içinde ABD’de borsanın düşüşe geçmesiyle Google da %10’luk bir değer kaybına uğradıysa da Google’un bu balayı süreci bir süre daha devam edeceğe benziyor. Google doğal bir hazine şeklinde. Bir yandan size aradığınızı bulup getirirken, diğer yandan kimin neler aradığını da bir kenara not ediveriyor. Örneğin Kasım ayında Türkiye çıkışlı google aramalarında en çok "oyun" kelimesi aranmış. Listede Fenerbahçe, Galatasaray, Gamze Özçelik gibi popüler isimler de var. Öte yandan internet gibi ortamların terör vb. olumsuz amaçlarla kullanılması sürecinde Google da "vatandaşlık görevini" yerine getirebilir. Kimin neyi aramakta olduğu bilgisi bugün sadece devletler için değil, ticari kuruluşlar için de çok değerli bir bilgi. Google’un kendisi bugün tek başına bir "müşteri ilişkileri yönetimi" yapmaya yetecek veri ile dolu. Gelecek yıllarda beklenmedik gelişmeler ile teknolojinin başdöndürücü gelişimine tanık olmaya devam edeceğiz. Her ne kadar artık internet kelimesinde birleştirdiğimiz teknolojik devrimin gençlik devrini kapatıp olgunluk dönemine girdiğini kabul etsek de krallığı devam ediyor. HEDEFLER İYİ BELİRLENMELİ Akdeniz ülkelerine bakacak olursak bu ülkelerin deniz bilimleri konusunda orta ve uzun vadeli stratejileri olduğunu görürüz. Bunların arasında öncelikli projeleri de bulunmaktadır. Maddi kaynak sağlama ve gemi tahsisi / araştırma gemileri için eşgüdüm oluşturma konularında ulusal bir sistem oluşturmuşlardır. Çoğu ülkenin planları on yıl içindir. Buna benzer organizasyonların ülkemizde de yapılması ivedilikle gerekmektedir. Türkiye’de ki uzman sayısı az da olsa bu konuda da atılım yapacak güce sahiptir. Yeter ki hedefleri iyi belirleyelim, önceliklerimizi iyi koyalım. Diğer yandan, gemi işleten kurumların bir idari ve mali sorunu bulunmaktadır. Başta gemi personeli yetersizliği, gemi bakımlarının zaman alması ve pahalı oluşu ile işletme masrafları zaten devletten yeterli ödeneği alamayan üniversiteler için tam bir cehennem azabı olmaktadır. Deniz araştırma projelerinin çoğu ulusal kaynaklardan karşılanmakta, bu projelerin çoğunun kalitesi değerlendirilmemekte, aynı projeye bir çok kurum başvurarak zaman zaman gereksiz rekabet ortamı 985/22 4 Şubat 2006 oluşmaktadır. Oysa, deniz araştırmaları yapan kuruluşların kapasitelerinin artırılması ve uluslararası kuruluşlardan destek alınması veya ortak araştırma projelerine girilmesi için sarf edilmelidir. Bu arada önemli bir konu da, yabancı araştırma gemilerinin ülkemiz sularındaki araştırmalarıdır. Bu gemilerin ülkemize gelişlerinin nedeni, bizde olmayan teknik olanaklara (ve bilgi birikimine) sahip olmalarıdır. Özellikle deprem ve fay araştırmaları için gelen İtalyan veya Fransız gemilerinin bu konuda çalışmalar yaptıkları da bilinmektedir. Aynı araştırmaları kendi gemilerimizle yapamıyorsak bu bizim için hem ciddi bir bilimsel eksiklik hem de utanç nedeni olarak algılanmalıdır. Düşünsenize, 70 milyonluk Türkiye’nin Marmara Denizi’nde örneğin İstanbul’un deprem sorununu veya derin su balıkçılığını araştıracak nitelikte ve teknik donanımlı bir gemisi olmaması büyük bir zaaftır. Bu açığı nasıl kapatacağımızı acil düşünmeliyiz. Yabancı gemilerin yaptıkları çalışmalardan sonra geniş kapsamlı bir brifing verilmesi sağlanmalı ve bu toplantılara ilgili bilim adamları da davet edilmelidir. Dışişleri Bakanlığının yabancı gemilerin ülke sularında çalışmalarıyla ilgili hazırlayacağı yönetmelik ise yıllardır çıkarılmıyor. Ülkemiz, deniz bilimleri alanındaki uluslararası etkinliklere daha fazla katılmalı uluslararası kuruluşlara ödenen yıllık aidatların ülkemize ne yarar sağladığı veya ilgili kurumların hangi etkinliklerine destek verildiği irdelenmelidir. Daha etkin bir işbirliği ve ekip çalışması için başta üniversiteler, Tübitak, Bakanlıklar, Denizcilik müsteşarlığı ve Dış İşleri Bakanlığı gibi kurumların ortak çalışması ve sorumlu ve bu konularda kordinasyondan tam yetkili bir birimin oluşturulması gereklidir. Ayrıca; maddi kaynak sağlama ve gemi tahsisi / araştırma gemileri için eşgüdüm oluşturmalıdır Deniz bilimlerindeki önceliklerimizi ve hedeflerimizi belirlemeli ve hep birlikte uygulama yollarını aramalıyız. Prof. Dr. Bayram Öztürk Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle