24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A.M. Celal Şengör bira içen bir erkek, bir şizofreni hastasından daha fazla şiddete eğimli olabiliyor dedi. Hummer’e göre yaygın kanının aksine şizofrenlerde kişilik bölünmesi söz konusu değil. Şizofreni hastalığı düşünme, algılama ve hissetme bozukluklarına yol açtığı için hastalar, duyuları hatalı algılama sorunu yaşıyorlar. Hastalık genelde 15 ile 35 yaşları arasında başlıyor. Okuldan kopma, yeteneklerde zayıflama ve sosyal ilişkilerin zayıflaması ilk belirtiler diyor bilim kadını. Sempozyuma katılan diğer araştırmacılar da şizofrenin sanıldığı gibi tedavi edilemez bir hastalık olmadığını, tedavi görenlerin %20’sinin tamamen iyileştiğini ve %40’ının ise bağımsız olarak yaşayabilecek duruma geldiğini açıkladılar. Hastalıktan, stresin dışında genler de sorumlu. Bugüne kadar şizofreniyle ilgili olan altı gen saptandı. pozisyonuna ve ışın gönderme sıklığına göre astronomlar, bir alıcının yerini ve hızını belirleyebiliyorlar. Bu şekilde dünyanın yörüngesindeki uydular ve uzay araçları birkaç metre hata payıyla çalıştırılabilirler. Hatta bilim adamları Pulsar konumlama yönteminin, halihazırdaki konumlama sistemlerinden daha doğru işleyebileceğine inanıyorlar. Tüm laboratuar testleri olumlu sonuç verdiği takdirde araştırmacılar yeni sistemin ilk prototipini 2009 yılında Uluslararası Uzay İstasyonu’na gönderecekler. Yakında Einstein'in yaşamını anlatan bir filmin de televizyon kanallarımızca "deli bir bilginin ilginç yaşamı" diye takdim edildiğini görürseniz şaşırmayın... İki Erkeğin Maceralı Gezisi... 24 Eylül Cumartesi günü yorulunca çizmekte olduğum haritayı bırakarak dinlenmek maksadıyla çalışma odamı terkedip televizyon odasına geçtim. Enteresan bir film var mı derken, Showtime kanalında (Digitürk) "The Mountains of the Moon" adlı filmi gördüm. Mountains of the Moon, yani Ay Dağları, klâsik coğrafyacılardan beri Nil Nehri’nin kaynaklarında olduğu farzedilen ve Aristo tarafından Nil taşmalarına sebep olan ve Etezyen rüzgârlarının neden olduğu yağmurların da kaynağı addedilen dağlardır. Film hakkında iki satırlık açıklamaya göre, bu bir macera filmiydi ve "iki erkeğin" Nil Nehri kaynaklarına yaptıkları bir geziyi anlatıyordu. Sevgili okuyucularım filmi beş dakika seyrettikten sonra anladım ki bu "iki erkek" büyük İngiliz kâşifleri Sir Richard Francis Burton (18211890) ve John Hanning Speke'den (18271864) başkası değildir ve film 18571858 yıllarında birlikte yaptıkları ve Tanganyika (Baykal'dan sonra dünyanın ikinci en derin gölü) ve Victoria göllerinin keşfedildiği meşhur keşif gezisinin ve onu izleyen tartışmaların anlatıldığı âdeta bir belgeseldir. Filmde kimler yoktu ki? Büyük jeolog, Silür, Devon ve Perm devirlerini tanımlayan ve filmin anlattığı olayların geçtiği esnada İngiliz Kraliyet Coğrafya Cemiyeti’nin başkanı olan Sir Roderick Impey Murchison, insanlığa Victoria şelâlelerini ilk kez haber veren büyük kâşif David Livingstone, reform yasasının kahramanı Lord Russell (büyük filozof Lord Bertrand Russell'ın dedesi), Sir Richard'ın sâdık ve becerikli eşi Isabelle ve daha kimler kimler... The Royal Geographical Society'nin muhteşem odaları, toplantı salonu. Ve tüm bunlar Türk halkına "iki erkeğin macera dolu gezisi" diye tanıtılıyordu. İçimi birden büyük bir ümitsizlik kapladı. Böyle bir televizyon servisinden şikâyetçi olmayan, bu derece korkunç bir cehalete tahammül edebilen bir halkı mı biz Hüseyin Çeliklerden, Ömer Dinçerlerden, Tayyip Erdoğanlardan korumaya çalışıyoruz? Bu cehalete tahammül edebilen bir halk zaten kaybedilmiş demektir. Nil nehrinin kaynaklarının bulunması insanoğlunun en büyük maceralarından biridir: Doğru. Ama bu macera bilimsel bir maceradır. Bu macera coğrafya biliminin ve insanlığın en büyük destanlarından biridir. Kaç coğrafya öğretmeni bu filmi seyretmiştir? Kaç coğrafya öğretmeni önümüzdeki hafta bu filmi heyecanla öğrencilerine anlatacaktır? Kaç coğrafya öğretmeni bu film hakkında ödevler verecektir? Kaç coğrafya öğretmeni filmin bir DVD'sini veya videosunu elde ederek onu öğrencileriyle bir kez daha seyretmek, onu öğrencilerine açıklamak isteyecektir? Filmde Speke Victoria Gölünü ilk kez gördüğü zaman benim oturduğum yerde heyecandan gözlerim yaşardı. Speke ve Burton bu başarıya ulaşabilmek için ne anlatılmaz sıkıntılar çekmişler, ne akla hayale gelmez tehlikeler atlatmışlar, ömürlerinin geri kalan kısmında sağlıklarından çok şeylerin gittiği farkedilmişti. Biz Türk ulusu, insanlığın bu büyük macerasına hiç katılmadık. Onaltıncı yüzyılda dünyanın üçte ikisi keşfedilirken, biz, bu keşifleri halkına duyurmak için debelenen coğrafyacımız Pirî Reis'in kafasını, Hürrem'in kucağında bir ömür geçirirken İmparatorluğumuzun çöküşünün temellerini atan Kanuni gibi cahil bir padişahın emriyle uçurmakla meşguldük. Onyedinci yüzyılda bilim şahlanmışken, biz devletimizi yönetecek padişahları, gören her insanı ömür boyu sarsacak korkunç bir kafeste yetiştirmekle meşguldük. Atatürk bizi bu uykudan uyandırmak istedi. Bizim ufkumuzu açmaya çalıştı. Onun vefatından yarım yüzyıl sonra biz gene başladığımız yere döndük. Dünyadan habersiz, eğitimimizi yok ederek korkunç bir felâkete doğru tam gaz gidiyoruz. İki erkeğin seyahati.... Yakında Einstein'in yaşamını anlatan bir filmin de televizyon kanallarımız tarafından "deli bir bilginin ilginç yaşamı" diye takdim edildiğini görürseniz şaşırmayın. Veya Atatürk'ün yaşamının "cesur ve dâhi bir askerin acıklı yaşamı" diye. Hepinize televizyonlarınız başında iyi eğlenceler. Çocuklarınız okulda hurafe ve zırvalık öğrenirken, sizler de televizyon başında ne seyrettiğinizi bilmeden iyi vakit geçiriniz. İki erkeğin maceralı seyahatlerini tavsiye ederim. Güzel bir "macera filmiydi". PULSARLARLA KONUMLAMA Uzay araçları ve uydular yakın bir gelecekte uzaktaki Pulsarlardan alınan sinyallerle konumlanacaklar. Amerikalı astronomlar, Pulsarlardan çıkan röntgen ışınlarından yararlanarak uzayda bir konumlama sistemi kurmak istiyor. Uzay araçlarının, tıpkı gemilerin fenerlerle yol bulmaları gibi Pulsara göre konumlanabilecekleri düşünülmekte. Bal AĞRI KESİCİ İLAÇ KALP KRİZİ RİSKİNİ YÜKSELTİYOR İki Avustralyalı bilim adamı, 1,5 milyon insanın verisini içeren yirmi büyük araştırmayı inceledikten sonra ağrı kesici Diclofenac ilacının kalp enfarktüs riskini %40 oranında yükselttiği sonucuna vardı. Steroid olmayan antienflamatuar (NSAID) grubundan ibuprofen veya naproksen gibi diğer ilaçların ise kalp enfarktüs üzerinde etkili olmadıkları ortaya çıktı. Bilim adamları araştırma çerçevesinde NSAID ve yeni sayılan Cox2 önleyici (inhibitor) ağrı kesicileri incelemişler. Bunlara eklem romatizması (artirit) ilacı Vioxx’da bulunan Rofecoxib etki maddesi de dahildir. 2004 yılında Vioxx’un kalp enfarktüsünü yükseltebileceği ortaya çıkmasından sonra piyasadan toplatılmıştı. İki Avustralyalı bilim adamı geniş kapsamlı araştırma sonucunda düzenli olarak ağrı kesici almayanlarda, Diclofenac ilacının kalp enfarktüsünü düşük dozlarda bile yükselttiğini saptamış. Verilerde Rofecoxib maddesinin kalp üzerindeki olumsuz etkisini de gördük diyor bilim adamları. CBT 1020/5 6 Ekim 2006 timore John Hopkins Üniversitesi bilim adamı John Goldsten, GPS sisteminin bozulması halinde uydu konumlamasında da Pulsarlardan yararlanılabileceğini sanıyor. Pulsar konumlama sistemi Amerikan ordusunun araştırma ajansı DARPA tarafından finanse edilmekte. Pulsarlar, yaşamlarının son evresinde hızlı dönen yıldızlardır ve tıpkı deniz fenerleri gibi düzenli olarak ışın gönderirler. Bu ışın dünyayı sıyırıp geçtiğinde astronomlar her seferinde bir ışın atımı kaydediyorlar. Gökyüzündeki çok sayıda Pulsarın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle