Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doğa Hayvanlar da blöf yapar! Poker oyununun en eski hilesi olan blöf, hayatta kalma mücadelesi içindeki hayvanların da sıklıkla başvurduğu bir strateji. AylakBilgi Viyana TahirM. Ceylan T avus kelebeği olarak bilenen bir kelebek leme tabi tutulmamış 34 kelebeğin içinden yaltürü (Inachis io) kuşlara yem olmamak nızca bir tanesi kuşlara yem oldu (Proceedings için blöf yapıyor. İsveç'teki Stockholm of the Royal Society B, DOI: Üniversitesi'nden zoolog Adrian Valin, tehlike 10.1098/rspb.2004.3034). de olduğunu hisseden tavus kelebeklerinin, kaBu arada, kuşların zararsız, küçük bir kenatları üzerinde lebeği tanıaniden göze makta niçin benzer şekiller zorlandıklaoluşturarak kuşrı da bilinları korkuttuğumiyor. İngilnu belirtiyor. tere'deki Kuşlar bu gözleG 1 asko w rin baykuşa ait Üniversiteolduğunu sanıp, si'nden çevkaçıyor. re bilimci Kelebeklerin kanatları üzerindeki göz işaretlerinin bir savunma silahı olduğu bilinmekle birlikte, bunu destekleyecek kanıtlar henüz söz konusu değildi. Vallin ve meslektaşları tavus kelebeklerinin kanatları üzerindeki göze benzer işaretleri boyalı kalem ile kapatarak, kelebekleri kuşların insafına terk ettiler. S o nuçta bu şekilde işlemden geçirdikleri 20 kelebeğin 13'ü kuşlar tarafından yendi. Oysa bu iş Graeme Ruxton a göre kuşların kelebeklerin bu blöfünii görmelerinin sonuçları oldukça korkutucu olabilir. Ruxton şöyle konuşuyor: "Mavi baştankara gibi kelebek ile beslenen kuşların bu aldatmacaya kanmış gibi görünmelerinin nedeni baykuş gibi yırtıcı kuşlara yem olmaktan çekinmeleri. Bunlar her zaman ihtiyatlı olmayı tercih ederler. Bu nedenle genelleme yaparlar" diyor. Viyana'da Osmanlının yıkamadığı surlarıyıkıpyerineyedi metre genişlik ve yedi kilometre uzunlukta açılan Ring Caddesi'nin üzerinde, Goethe'yle Schiller'in heykellerinin arasında Le Meridien Otelinde kalıyorum. Pencereden eşsiz mimari yapısıyla opera binası görünüyor. Mimari Vandemüll, bina bittiğinde yapıyı halk tren garına benzetti diye intihar etmişti. Olsun ama, kendisi mezarda yatsa da binası hala ayakta. Onur zaten bir şeyi yatırırsa, on şeyi de ayağa kaldınrdı! 1806'da Napolyon'uyenen Schwartzenberg'in heykeli, Strauss'un ilk konserini verdiği Kursalon, hepsi Ring Caddesi üzerinde. Yine Ring'e yakın bir yere ikinci savaş bitmeden Ruslar "Kızıl Asker" anıtı yapmış, savaştan sonra çekilmek için de heykelin kalmasını şart koşmuşlardı. Avustuıyalılar onu yıkmamış ama, yanına yaptıkları fıskiyeyi açarak, su zerreleri arasında koca heykeli görünmez kılmışlar. Gördüğüm en insani duygu, zayıflıktan kök alan, kıçı açıkta bırakan bir çaresizliğin kurnazlığıdır! Heykele karşı çaresiz kalmış Avusturyalılar, sel baskınlarına karşı mucizevi bir çare üretmiş ve Avrupa'da üç bin kilometreyol kat eden Tuna'yı Viyana'dan geçerken dört ayrı yalağa bölmüşler ve son baskını bu sayede ikiyüz bin Euroluk bir hasarla atlatmışlar. Viyana'da Tuna'ya dört kanalaçılması, istanbul'da derelerin genişyataklar içinde ıslah edilmesine karşılık gelir. Evet öyle, ama bizim onlardan öğreneceğimiz varsa, onların da bizden öğrendikleri var şüphesiz. KAHVEVE VİYANA Bebek balinalar uyumaz Bebek sahibi olan ailelerin en büyük sorunu uykusuzluktur. Ne var ki bu yalnızca insanların sorunu değil. Yunus ve katil balina bebekleri de aynı insanlarda olduğu gibi, yaşamlarının ilkaylannda hiç uyumazlar. Dolayısıyla ebeveynlerinin de uyuma şansları ortadan kalkar. os Angeles'teki Kaliforniya Üniversitesi'nden Jerome Siegel ve meslektaşlan hayvanat bahçesinde yaşayan katil balinaların (Orcinus orca) ve bir cins iri yunusların (Tursiops truncates) "uyku" alışkanlıklarını araştırdıklarında şaşırtıcı bulgularla karşılaştılar. Daha önce incelenen hayvanların tersine (bunlar genellikle doğumdan sonra büyüme ve gelişmeyi hızlandırmak için mümkün olduğunca uzun ve fazla miktarda istirahat ederler ve uyurlar) bu memeli deniz hayvanları uzun süre uyanık kalabiliyorlar. Siegel bu L Viyanalılar kahveyi, ikinci kuşatmayı yarıda keserek apar topar dönen Türklerin bıraktığı çuvallar dolusu kahveyi kullanan bir Polonyalının açtığı kafede öğrenmişler; o günden bu güne Viyana Tiirk kahvesi istilasında. Böyledirbazen, kuşatmalarda ölerek elde edemediğini, geri çekilirken bıraktığın çöplerle kazanırsın! Hayatın programı bilinseydi zaten, herkes kendi programını bırakırdı! Günün birinde Balkanları bile elimizden çıkaracağımızı bilseydik Viyana'yı kuşatmaya kim giderdi? imparatorluk hanedanı Habsburgları ilk savaşın sonuna kadar ağırlayan ve şehrin içinde ayrı bir şehir olan Hofburg sarayıyla, 1559'da Av Şatosu diye inşa edilen, bahçesinde bir orman bulunan Schönbrunn Sarayını dolaşıyorum; sabah koşusunu bir saray bahçesinde yapmak luksüne sahip Viyanalılan izlerken farkına varmıyorum, ormanda yürümekten ayaklarım su toplamış. Bazı güzellikler insana bedenini dayanılmaz arzularla hatırlatırken, bazıları da "faime vu"(*) ölçü'sünde unutturuyor! Viyana papatya gibi numaralanmış; göbekte ilk on bölge iç içe halkalar şeklinde dizilirken, çevre bölgeler on birden yirmi üçe kadar yan yana taç yapraklar gibi dizilmiş. Saraydan çıkıp tekrar papatyanın göbeğine gelince, eşsiz çeşitlilikteki bitki ve hayvan fosilleriyle dolu doğa tarihi müzesiyle, geniş birer Bruegel ve Rubens koleksiyonuna sahip klasik müzeyi gezdim, üzerinden bütün orta Avrupa sosyetesinin geçtiği meşhur divanın yer aldığı Freud'un ofisine yeniden gittim, onun sık sık gittiği Schwatzberg kafede Haydn bestesi Avusturya Milli Marşı'ndan küçük bir bölüm eşliğinde Türk kahvesi içtim. Son akşam ikiyüz yıl önce Napolyon'un ve Kayser Joseph'in yemek yediği üç yüzyıllık Marchfelderhof Restoranında "dana pane'yiyip, deney tüplerine konulmuş sert "schnaps" içkisiyle, mayhoş elma tadında "genç şarap"içtik. Viyana'da şarap endüstrisiyıllanmış değil, en fazla ikiyıllık "gençşarap"üretiyor. Saraplarikisenede tüketilmemişse atılıyor. Taze olduğu için insana şeker tadında gelip, ne kadar içtiğinin farkına varamadığın bu şaraplardan bir akşam Mayerling'teki av köşkünde İmparatoriçe Maria Theresa'nın torunu veliahtprens Rudolph yanında Maria Vetresa olduğu halde çok içmişti, sabah ıkisi de ölü bulundu. Düşündüm acaba hangisi geride kalıp birkaç dakika bir ölü'yle sevişmişti bilmeden Sevişirken yanındakinin ten kokusu et kokusuna dönmüşse, o ölmüştür senin için, biyolojik ya da duygu olarak farketmez! Bu ölümden sonra Kayser Joseph bir daha kendini toplayamadı, hatıraları silmek için köşkü yıktırdı, ama düzelemedi. 0 zafiyet de sosyalistler Oto Bauer liderliğinde aldı başını gitti. Strauss'tan başka Mozart, Beethoven ve Haydn) yetiştirmiş olan bu müzik başkentinde toplumla karışmamış seksen bin Türk yaşıyor. Konuştuğum Türkler arasında Viyana Filarmoniyi düzenli olarak izleyen yok. Halbuki köy enstitüleri kapandığında geride altmış keman kalmıştı. Yaşatılabilseydiler, bugün altı yüz bin taneydiler. Istanbul'a yaklaştığımızda ağzımı sildim; hostesler salçalı makarna getırmiştiler. Pencereden aşağıya baktım, her evle sanki "deja vu"(**) ölçüsünde tanışıktım; kırmızı tuğlalı evler yemek bulaşığı birer ağız gibiydiler!() Asla görmedim. (**)Hepsini gördüm www.crsm.net TAZE ŞARAP, AVPARTİSİVEİKİÖLÜ keşif ile ilgili şöyle konuşuyor: "Uykunun beynin ve vücudun gelişmesi için gerekli olduğu savı bu bulgularla geçerliliğini yitirmiş bulunuyor." Uykusuzluğun da pek çok yaran var. Bu şekilde bebeğin vücut sıcaklığı yükseklerde seyrettiği için vücutlarında kalın bir yalıtım tabakası oluşuyor. Ayrıca düşmanlarına karşı daha "uyanık" olmalarını sağlıyor. Siegel, bu durumu "Denizin derinliklerinde kıvnlıp uyutnak için kuytu ve güvenli bir köşe yoktur" sözleriyle açıklıyor. .958/17. ?KStlMN»l iıf •?