14 Haziran 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TartışmaEditöre mektup Liselerde tarih coğrafya eöitimi üzerine Türkiye'deki ortaöğretim kurumlannda uygulanan tarih ve coğrafya eğitiminin müfredatı, ders kitapları, uygulaması ve istenilen amaçlara ulaşabilmesi açısından sonuçları dikkate alınarak yapılacak genel bir değerlendirme dö'rt ara başlıkta toplanabilir. arih eğitimindeki temel amaç, öğrencilere tarih bilincinin kazandırılması olmalıdır. Bu yaklaşım, ilköğretim ve ortaöğretim bir yatıa, yükseköğrelimde lıatta tarih lisans eğitiminde bile "elde edilemeyen bir istenı" şeklinde kalmaktadır. Tarih öğretmenlerinin bile tarih bilincine sahip ol(a)madığı ve hatta öğretmenlerin çok buyuk bir bölümünün "tarih bilinci" kavramını diline bile almadığı bir eğitim siirecinde, öğrencilerde bu bilincin oluşması da doğal olarak beklenmemelidir. Milli Eğitim Bdkaıılığı Devlet Kitapları Lise 1 Tarih Kitabı'nda, tarih bilinciyle ilgili olarak yer alan tek cümle, 14. sayfadaki "Bir toplıımun tarihte rol oynayabilmesi tarih bilincine sahip olup olmamasına bağlıdır" ifadesidir. Coğrafya eğitimindeki temel amaç ise, öğrencileri dünyada ve bölgesinde yalnızlık ve yalıtılmışlık duygusuna itmeyen, bilgilenmeye, sorgulamaya ve çözümlemeye dayalı bir bakış açısından hareketle kendi.sini ulke ve dünya ölçekleriııde konumlamasına, işbirliği ve dayanışma ilkelerine dayalı evrensel demokratik yurttaşlık değerleri ile buluşmasına yardımcı olacak bir yaklaşımla, geleceği kendi ellerinde tuttuğu güvenini vermek olmalıdır. Var olan uygulamalar; bilgilenme, sorgulama ve çözümlemeye dayalı bakış açısı yerine öğrencileri yalnızlık ve yalıtılmışlık duygusuna iterek onlarda "Türkün Türkten başka dostu yoktur". "adamlar yapmış" gibi söylemlerin kabul görmesine neden olmaktadır. T ğerlendirilmesi gerektiğinin" tarihle ilgili bir yöntemsel yaklaşımın gereği olduğu bile yontem konusu aktarılırken belirtilmektedir. YANLILIK ya da NESNELLİK Tarih bilinci esas almmadığı ve tarih biliminin yöntemi kullanıl(a)madığı zaman, tarih yazımında bilimsellik ve bu yaklaşımın "olmazsa olmazı" olan nesnellik yanı "olayların gerçekleştiği boyutuyla ve değişik yönleriyle aktarılması" söz konusu olmayacaktır ve olmamaktadır. Tarih yazımında "yanlılık" esa.s alınmakta, bu yanlı yaklaşım ise "sozlü anlatım"da oğretmen larafından aktarılırken, kitaplaki yanlılığın da ilcrisinde fanatiz adları, yükseltileri, yetiştirilen tarım ürünleri, yoğun nüfuslu yerler, iklim, enlemboylam, saat dılimleri ve yerel saat hesaplamaları, başlıca göller... Bütün bunlar neye yarar? Sıkıcı ve aptallaştırıcı bilgi yığını, çünkü herkesin bildiği gibi "coğrafyada anlayacak bir şey yoktur, sadece ezberlemek gerekir." Artık öğrenciler her ülkenin ve bölgenin yer şekillerini, iklimini, akarsularını, bitki örtüsünü, ııüfusunu, tarımını, kentlerini, sanayi kollarını sıralayan bu derslerden söz edildiğim duymak istemiyor. Bugün iletışim araçları, bütün ülkelerdeki güncel olayları daiıa iyi sergilemiyor mu, iletişim araçları manzaraları çok daha iyi göstermiyor mu? Bütün bunlar 2000 yılında ÖSS coğrafya sorularında tüm adayların, toplam 16 soruda doğru ortalaması 4 olurken, 2001'de 4,18 olmuştur. 2002'de tüm adayların ancak 507'si tüm soruları doğru yaptı. bilimsellikten uzak bir yanlılığı temsil etmiyor mu? Milli Eğitim Bakanhğı Beşeri Coğrafya Ders Kitabı'nda nüfus artışının yararları arasmda emeğin ucuzlamasının gösterilmesi, yanlılığın belirgin bir göstergesi değil de nedir? lerin tarihle ilgili kavram ve dersleri öğrenme, kavrama ve kullanma düzeyleri doğal olarak yetersiz kalmaktadır. Coğrafya dersinde de durum farksızdır. Örneğin, ÖSYM eğitim süreci içinde öğrencilere kazandırılmak istenen davranışları, kısaca belirli bir konudaki bilgiyı hatırlatma, kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme içeren ÖSS soruları ile sözü edilen davranışların kazanılıp kazanılmadığını ölçerek bir sıralama yapar. Bu sıralamaya göre üniversitelere dğrenci alır. Kavrama, uygulama, analiz, sentez ve değerlendirme düzeyinde olan sorular, daha üst düzeyde zihinsel süreçlerin devreye girmesini gerektirir. Bu düzeydeki davranışlar, bilgi parçacıkları arasmda ilişki kurabilmesi, bilgiyi başka bir biçimde çevirmesi, yorumlaması sonuç çıkarması vb. şeklinde olur. (JSS Sosyal Biliınlerde "kavram ve ilkelerle düşünme gücü"nü ölçmek istediğinden, ÖSS Coğrafya sorulannı doğru yanıtlamak mevcut anlayışla pek mümkün olmaz. Öyle de olmuştur zaten. 2000 yılında ÖSS coğrafya sorularında tüm adayların, toplam 16 soruda doğru ortalaması 4 olurken, 2001'de 4,18 olmuştur. 2002'de tüm adayların ancak 507'si tüm soruları doğru yaptı. Sosyal bilimlerde toplam 45 soruda 2002 ortalama net sayıları 12,78 2O03'te 13,10 oldu. H DİL ve DEĞERLER Kullanılması gereken dil, ilk ııç başlıkta belirtilen yaklaşımlar doğrultusunda oluşturulmalıdır. Ama tarih ve coğrafya kitaplarındaki dil, bir büyük şairimizin dediği gibi "konuştuğum dil kadar/Türk çem kadar güzelsin" söylemindeki dilden oldukça uzaktır; Farsça ve Arapça sözcüklerin yoğun şekilde kullanıldığı bir dildir. Değerlerin oluşturulması, kazandırılması ve geliştirilmesi açısından da tarih ve coğrafya kitapları, amaca uygun değildir. İnsanlık bilinci, barış bilinci, yurttaşlık bilinci, ulusal bilinç gibi değerlerin oluşturulması bir yana; verilen eğitim sonucıında gençlerde bu değerlerle çelişen ayrımcı, şoven, bağnaz yargıların oluşması söz konusudur. Bu yazıda dile getirilen genel saptamalardır. "Ne yapılmalı?" ile "Nasıİ yapılmalı?" gibi sorular ülkemizde heııüz tartışma platformlarına getirilmemiş; üzerinde uzun, detaylı düşünceler üretilmemiş bir durumda beklemektedir. Dr. Irfan Mukul YÖNTEM: DÖNÜM NOKTASI Yöntem konusu, insanlık larihinde bir dönüm noktası olup; Descartes, bu süreci başlatan kişidir. Bu siireç, XVIII. yüzyılda bilimsel yöntemin oluşturulmasına ve XIX. yüzyılda da, sosyal biliınlerde yöntemin şekillenmesine yol açmıştır. Bilimsel tarih anlayışının ve sosyal bilimlerde yöntemin ortaya çıkması, böyle bir sürecin, bütünün bir parçası olarak algılanmalıdır. Tarih ve coğrafya kitaplarında bu diyalektik bağlantı hiç kurulmadan, yöntem konusu yalnızca "teknik bir çalışma" şeklinde (larihte tasnif, tenkit, tahlil, terkip, coğrafyada dağılış ve manzara) sunulmaktadır. Sözgelimi, "tarihsel bir olayın, gerçekleştiği zamanın koşullarına göre de KAVRAMLAR ve İLKELER Lise öğrencileri ve lise mezunları tarihle ve coğrafyayla ilgili kavramların ve ilkelerin anlamlarını ya hiç bilmemekte ya da çok yüzeysel olarak, eksik, ezber ve hatalı bir kavrama düzeyiyle algılamaktadırlar. Örneğin tarih dersinde "cumhuriyetçilik" ilkesinin anlamının ve tarihsel işlevinin bilincinde olan bir öğrenciyle karşılaşma olasılığınız "yok denebilecek" kadar azdır. Tarih çağları/süreci/devirleri kavramı yerine "tarih sonrası" şeklinde kavramlar üreten/uyduran/yaratan tarih öğretmenleri olduğu sürece; öğrenci me varan bir taraftarlık şekline dönüşmektedir. Bu yaklaşımla eğitileıı öğrencilerde de akılcılık, bilimsellik, nesnellik, çokyönlülük, sorgulayıcılık gibi değerler yerine; taraflılık, düşmanlık, ırkçılık, ayrımcılık gibi yaklaşımlar one çıkmaktadır. Coğrafya öğretimi için, genel kültürün belirli bir tarafsızlık anlayışı içinde, ülke ve dünya betimlemesinin unsurlarını ortaya koyması yeterli görülmüştür. Türkiye'nin coğrafi bölgeleri, dağlarının MEF Dershanesi Coğrafya Öğretmeni [email protected]> 910/21 28 Ağustos 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle