Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cönülden Bilime Ahmet Inam Inanmo hastalrmdan mısınız? Eskiler herhalde "emrâzı imâniyye" derlerdı, inanma hasta. lıklanna. Inançların bir patolojisinin olduğu çok açık. Yirmibirinci yüzyılın insanı yaşamayı, birlikte yaşamayı başaramıyor. Inanmayı da. Sağlıklı inanç sahibi olamayışının acı sonuçlannı yuzyıllardır kanla, dehşetle yaşamakta. Son yılların teröru de bir iman patolojisi sonucu. Epistemiyatri sozunü bilgi sağlığı anlamında kullanmıştım. Bilgisiyle yaşamayan insanın mercek altına alındığı disiplinler arası alana boyle bir ad onermiştim. Şimdi de Pistisiayatri sozunu iman sağlığı anlamında onerıyorum. (Pistıs, eski Yunancada iman demek!). İman bakımı. İnanç bakımı. Insan inanan bir varlık. Inanmayan da inanmadığına inanmak durumunda. İnanma kaçınılmaz Biyoekolojik varlığımız, psikososyal özelliğimiz bunu gerektiriyor. Kendimıze ve çevremize guvenmemiz hayatta kalabilmemiz için gerekli. Yaşamın surdurulebılmesi için guven gerekiyor, bir yorumia inanma. Nedeni, kokeninde, canlılığımızın surmesi. Insan, canlı olmaktan fazla bir şey. O bir can. Uçsuz bucaksız evren karşısında kendini "zavallı" olarak goruyor. Tutunmak, içinde bulunduğu, doğrusu iç dunyasında ve dış dunyasında yoğun bir biçımde duyduğu boşluk kapatmak zorunda. Insan inanmaya mahkum. (Sartre, insan özgurluğe mahkum, demişti!) Bu mahkumiyeti onun özgurluğunden kaynaklanıyor. Oysa insan inanma ozgurluğunu yaşamayı bilmiyor, onun biiincine varamıyor. Bir kültürün içine doğuyor. Neye inanması gerektiğini oradan oğreniyor. İman, inanç sistemleriyle insanlara aşılanıyor. Dinler, ideolojiler, dünya gorüşleri olarak. İnanç sistemleri kendilerini yenileyemiyor, değişen dunya karşısında, içlerinde olması gereken devingenliği (dinamizmi) harekete geçiremiyor. Kendi içlerine kapanıyor. Bü^^^^^m^mmı^mmm^^^m zuluyor. Kuçuluyor. Baskıyı arttınyor. Gerçeklerden uzaklaştıkça, yeni değerler, kültürel ürünler (sanat, bılim ve duşuncedel) yaratamadıkça, saldırganlaşıyor, kendi inananlarına ve kendisi gibi inanmayanlanna dehşetle baskılar uyguluyor. Cerçeklikle haberleşemeyen, ufkunu bu haberleşme sonucu ge^™"™l"^"^^"^^^^^™ nışletemeyen inanç sistemleri pistoza yakalanıyor. (Psikoz'un, pistisiayatrıdeki karşılığı) Dünya için buyük bir tehlike oluşturuyor. Pistoza yakalanmış bireyde ise, kendini ideale en yakın sayma hüsnu kuruntusu vardır. En yetkin, en adil bırey odur. Dınlerde bu tanrıyı yakınlık bıçımınde gorunuyor Tanrıya en yakın benim. Diğer gafiller ise uzakta. Onları yola getirmek gerek ya da yok etmek. Pistomanik sapkınlık, ne bireye ne de ait olduğu inanç duzenine insanlık adına katkı sağlamıyor. Dehşet yaratıcısı insanlar, bu pistomaniklerden çıkıyor. "En doğruyu, en gerçeği, en mukemmelı bilen benim. Yuce guç ki benim dışımdadırl bana buyruk verdi, insanları 'ıslah' etme, doğru yola sokmak için buradayım." Bu kişı kafasındaki yüce güçten destek aldığını duşunduğu için olebilir de! Yaşamla olum arasında fark yoktur artık. Çünkü onun imanı onu ayrıcalıklı kılmıştır. Doğru bir yerden doğru mesajlar almaktadır. Anadolu dillerin merkezi 11 Orijinal jukut | 3£ tUretilmif ku, balık ökttz o güneş (fün tahıl meyva bahçesi çift sürmek Boomerang fırlatmak Gerçeklere sırt çevirmiş müminden doha tehlikeli bir cani olamaz. HintAvrupa dülerinin köklerin Anadolu olduğu ortaya çıktı Dilbilimciler uzun süredir Avrupa kıtasında ve Hindistan'da konuşulan dillerin pek çoğunun tek ve eski bir dilden türediğini düsünüyordu. Ancak bu temel dilin nerede ve ne zaman ortaya çıktığı konusunda ortak bir görüş bulunmadığı gibi, bu konu sürekli olarak sert tartışmalara yol açıyordu. Evrim biyoloğu Russel Cray ve öğrencisi Quentin Atkinson 144 HintAvrupa dilini inceleyerek, bunların dayandığın temel dilin yaklaşık 8000 yıl önce Anadolu'daki Neolitik çiftçiler tarafmdan konusulduğunu ileri sürüyor. merden çok sozcukler uzcrınde duıuılaı Çunku aynı cumle yapısı bırbırınden bağımsız olarak farklı dıllerde ortaya çıkabılıı Sonuçta Atkinson ve Gray'ın oluştuıduğu dıl ağacı, dillerin gelışımı ıle ılgüı hâlıhazırdakı pek çok fıkre uyum saglıyoı lspdrıyolca ve Portekızce kardeş dıller olarak değeılendırılııken, ıkısı de Almanca'yla ılışkısı ıçındedır Bu dıllere en uzak dıl ıse Hmtçe Gıay ve Atkınson'a gore dığeı llınt Avrupa dillen Hıtıtçe'den kopup ayrılan dıllerden oluşmuştur Hıtıtçe ıse bu grubun en eski uyosıdıı, 8.000 ıle 10 000 yıl orıce ortaya çıktığı duşunulu yor Arkeolojık kalıntılaıdan elde edılen bulgulara gore tarım teknıkleıı o tarıhlcrdc Anadolu'daıı buguııku Tuıkıye Avı upa ve Asya'ya dogru yayılmaya başladı Bu aıada çiftçiler de, veıımlı lopıak drayışı ıçınde, yet degıştırmış veya bir bolgenın yeılıleıı taıım tekııolojısı ıle bıılıkte sozcuklerı be ^ ^ ^ | ^ ^ ^ J Elbette pistomaniyi destekleyen en önemli etkenlerden biri "mazlum" psıkolojisidir. "Ben mazlumum. Zulüm görüyorum. Zalimi öldürmede haklıyım." Dunyada zulum vardır. Zulum ve somüru surdüğü sürece pistomanik ortam hep olacaktır! İnanma sorumluluk ister. İnanan tüm yaşama karşı sorumludur. Bu sorumluluk ona gerçeği tanıma yukumluluğu verir. Gerçeklere sırt çevirmiş müminden daha tehlikeli bir cani olamaz. Yaşamı geliştirme, guzelleştirme, zengınleştirmeden umudunu kesmiş bir inanma, terör doğuran bir inanmadır. Diğer inanç sahiplerine yüz çevirmiş, onları merak etmeyen onları hiçe sayan birinin imanı insanlık için bir tehdittir. İnanan, yalnız kendi inanç sistemindeki inananlar için değil, kendisi gibi inanmayanlar için de yeni değerler yaratmak zorundadır. Yaşamı desteklemek, sanatta, bilimde, düşuncede yeni yapıtlar yaratmak yukumluluğu içindedir. Duasına inanmayanları da almalıdır: "Tanrım, beni, yurdumu, inananları ve inanmayanları koru!" Y teııı Zeldiıdd'da Auckldnd l Jnıversıtesı'ndcrı cvrım biyoloğu Russel Gıay ve doktora oÇfrencısı Oucntın Atkmson, dıl dğdcının koklermm ydsım hesdplamak ıçın, sozcuklerın değışım hızını ınceledıleı Bıyologlann tuıleıın yaşını hesaplamak ıçın gen degışıınleı ırıırı hızından ydrdrldnınalarından esmlenen Gray ve Atlonson, sozcuklerın değışım hızmın bu korıudd vn ydraılı gosterge olduğuna karar verdıler Kaldı kı sozcukler aıasınddkı farklar, dılleı m bırbırıne ne kadar yakın veya uzak oldugunu gosleı ıı Gıay ve Atkinson Irlandalılann konuştuğu dilden, Afgdn dılıne dek çeşıth dıllerı mceledder Sozlukleıı butun olaıak ele alıp, bırbuıyle kaışıUştırmak yennc tum kulturlerde ortak bulunan 200 aozcuklen oluşdn bir lısteden yola çıktılar Bu sozcukleı, sozgelımı, "Ben", "Av" ve "gokyuzu" ıdı Dillerin tarıhını ınceleyen büım adamlaıı gıa 873/2