Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Türkiye'nin ilk radyo stüdyosu ve meçhul sanatkârlardan Ercümend Behzad (Lav) enç Cumhurıyet ıçın, kurumlarını oluşturmaya çalışügı ilk yirmı yılda HaJkevlermın ozel bır yerı bulunur. Halkovleri (19321950), ulkenm dört bir yamna dagılan kurumlar olarak halkın kuitur evi işlevi görmosinin yaıu sıra, aydınların da halkı tanıma ve birıkimını halkla paylaşmalannnı nıekanı olmuştuı. Bu paylaşım Halkevlerinin kol faahyetleriyle gerçekleşır. Bunlardan Halkevleri konferanslannın, ülkemizin kuitur devrimı sürednde özel bır önemi vardır. Bu konfeıarıslaı aıacıügıyla, uzmarı kişilerin halkın seviyesine inerek halkı bilgilendiırnesi ve topluırısal yaşamın olabildığince hızlı bir biçımde dönüştürülmesi amaçlanır. G sanatçı ıçın, CHF Katibiumumisi aduıa Erzırıcan Mebusu Saffet Ziya Halkevi başkanlarına şu talımatnameyı gorıderır: 'Turk sanatkarı Behzad'm sanat hayatının yirmi beşinci yüdonumu (25. yıl ifadesı yanlıştır. Çunku yazar o yıllarda otuz yaşındadır. Darülbedayı'yede 1919da gırmışhr.YN); 31 Mart 1933 guııun Istanbul'da Darulbedayı salonlannda kutlulanacaktır. Yetışrmş bır sanatkar olan bu arkadasımızın memleketin bedii zevki uze rınde yaptıgı hızmetlerın 1 lalkevlerınce bır takdiı mukabelcsi olrnak uzeıe 31 Mart gu nu (Istanbul Darülbedayi sanatkan Behzat Beye) telgıafla tebıikler yazılmasmı ııca eylerım. Istanbul Halkevınde de sanatkânn hayatı ve sanatma dair bu konferans verilecek O yıllarda, halkın içinde bulundugu yoksulluk ve eğıtımsızlikle savaşın başarıya ulaşması, politikanın temel yönelimi olarak belirlenmıştir. Işte bu atmosferde, çok sayıda aydının, birikimlerini halkla paylaştıgını bılıyoruz. Bunlardan Parazitolog, Prof. Dr. Ncvzat Tuzdil, tarihin gıdişıne katkıda bulundugu bılıncı ıle, Halkevlerınde ve radyoda yaptıgı konuşmalaıını yayınlaı. Tuzdil, •"Radyoda ve Halkevlerinde Söyledıklerim" isimli kitabında, Halkevleri konferaııslannııı yanı sıra, 1935'in son aylannda başladıgı ve 1943te sonlandııdıgı ladyodakı 99 konuşmasından (yazann deyimıyle konferanslarm) bir bolurnuııu yayınlaı. Soz konusu konferanslar başka bir yazmm konusu olacaktır. İlk "İşpiker" Burada asıl aktarmak istedigım, Prof. Dr, Tüzdil'in gözlemiyle ilk radyo stüdyosundakı çalışma koşulları ve radyonun "ışpiken (spikeri), müdürü, garp ve şark musikisi şefi, tiyatro kolu reisi" kısaca her şeyi demek olan Ercümend Behzad (LAV)ın çabalandır. Lav'm yaşarrımı yonlendıren, donemın pek çok aydınında görüldügü gibi, tutku düzeyindeki "meslek aşkı"dır. Bu duygu o yülarda, bir anlamda yeni bü" ülke yaratmanın heyecaruyla beslemr. Ercümend Behzad Lav, 1903'te Istanbul'da dogar. Çocukluk anıları arasında, dedesi Müalay Mahrnut Raşit'i Mevlana'dan, Hayyam'dan parçalar okurken anımsar. Henüz beş yaşmdayken, Bingazi'de sahra topçu kumandanı olan babasının atının terkısıne oturur ve babası, elindeki divandan 'biı şeyler okur". Ercümend Behzad, "şaırdı babaın" diyor biı anlatısında. Kendisi de bir şaırdır. Hem de son derece üretken bir şaırdır. Ataol Behramoğlu'ııa gore Lav,"... çağdaş şiirimizde önemlı bir yerı olan ironık şiir türünürı de şiirimizde ilk onemli temsilcisi sayılabüir". Buııun yanı sua Lav, oyuncudur, çevirmendir, çok sayıda eseri olan bir yazardır ve Halkevleri rejısorudur. 1935te Matbuat Umum Müdürlügü taraftndan açılan spikerlik sınavını kazanarak, Ankara'da radyo yayın şefligi görevine başlar. 1943'e dek bu görevı sürdürur. 1947'de Halkevleri "ihtısas kadroları lagvedilince" şehir tiyatrolanna doner. 19S0'de Istanbul Konservatuarı'nda tiyatro ve bale bölümlerini kurar. 1933'te, ulkeyı yoneten CHF'mrı Cenel Sekreterlıgı aracılıgıyla 1 lalkevlerınden, sanatçıyı kutlamalarını istemesi oldukça anlamlıdır. Devlet, halk egitimi için örgııtledigı Hdlkevleı inın butun şubelermı saııatçısmm üretkenligini kutlamaya çagırmakta, bir anlamda sanatçı ıle halk arasmdaki bagı da güçlendirmektedir. Oysa günümüzde, ne yazık kı az sayıda JcLşi bu degerli sanatçıyı anımsamaktadır. Bunun nedeniru Hızlan çok açık bu biçırnde ortaya koyar: "Cumhurıyetin ilk yıllannda sanatçı/edebiyatçı ve devlet ılışküeri sıcaktı, yumuşaktı. Sonralan yollar ayrümaya başladı." Böylece, sanatçılann ve duşün insanlanrun yapıp ettiklennin genç kuşaklara tanıtdması bireysel çabalara kaldı. Çok yönlü sanatçışaır Ercümend Behzad'm radyo gunlerini Prof. Dr. Nevzat Tüzdilden dınleyeüm: "... O zaman radyo, Ankara Palas'ın bodrum katında, lütfen verılmış bir odada 35 voltluk gibı, zavallı bir kuvvetle çalışıyordu. ... Mueyyet adından genç bir teknisyen basıt makmeyi işletir; mıkrofonu antene baglar, yani radyoyu açar, kapar ve gramafon plaklan çalardı. Müeyyet'in bulunmadığı zamanlar, bu işi Behzad uzerine alırdı. Fedakar ve çalışkan dostum, bütün bu islerı başarabilmek için canla başla didinirdi. Gramafon plaklarmı birkaç günlugune eşten dosttan, bin rica ve minnetle plak satanlar dan temine çalışırdı. Behzad'ın radyo programında şiiı, edebiyat, kuçuk ve buyukçe çocuklara masallar, hıkayeler, dil ve konuşma sanatı saatleri de vardı. Hayat Bılgısme, teknik öğütlere ait saatler de ayrümıstı. Tiyatro piyesleri de temsil edüıyoıdu. Buıılaıuı hepsini yalnız başma Behzad idare ediyordu. Evet, tiyatro piyesleıini de yalnız başına, kcümndan konusan sanatkarlaı gibi, sesini degıştirerek türlü şahısları temsil edebiliyoıdu. Yalnız onun, çok guzel konuşan erkek sosi, kadm sesini taklit edemiyordu. Bu işte de ımdadma eşi yetışıyordu. Radyodan soruyorlardı: Hamlet'i temsil eden artistler kirnlerdir? Behzad cevap veı ıyoıdu: Meçhul sanatkarlar... On başlı ve yirmi kollu bir insan halınde Behzad bu ızbede, senelerce çırpındı durdu. Radyo idaresi devletin eline geçtikten sonra, Avrupa'nm erı yuksek muessesesıyle boy olçuşecek derecede, o kadar modern ve geniş teşkilatla teçhiz edildi ki, yalnız bugunkü durumun, bu büyük ölçüsünü bılerı ve gorenler, Ankara Radyosunun başlangıçtaki mütevazı ve bu zavallının zavallısı tarıhi haline adeta inanamazlaı, Ercümend Behzad'ın, bir mabet gıbi taparak 'studyo' dediği bu bır hücrecıkten ıbaret bomboş kıleıde, onun ilk ızahatını dınledıkten ve ne buyuk ve fedakarlıklaı ve zorluklan içinde bulundugunu gordukterı sorua, yalnız konuşmayı üzerime al mak için değil, aynı zamanda ve elimde gelirse yayıma aıt digeı bazı işlerde bile Behzad'a yardımı vadetmeğı kerıdıme bır borç saydım. Ve hemcn uç gun sonra, 14.11.1935 günü akşamı ilk konferansımı verdım. ilk konuşmamın bendeki tesirini anlatmadan geçemeyecegım. Mıkrofon, duvara dayalı eski ve kırık bir masanın uzerinde idı. Mıkrofonun sagmda Divan edebıyatı şairlerine ait birkaç escr, birkaç masal kitabı ve not defterleri; solunda 510 plak vardı. Masanın onunde, vida ve geçme yerlerinden türlü sesler çıkararak gıcırdayan bir tahta ıskemle konulmuştu. Bu iskemlenin ucuna oturur gibi iliştim. Söze başladım. Fakat o zamana kadar boyle kupkuru bir duvara bakarak hiç söz söylememiştım. Bu durum bana pek gulunç geldi ve bera tahmin edilmeyecek derece sıktı. Mevzuumu guçlukle bitirdim desem yalan soylemiş olmam Fakat sonralan buna da alıştım. Konferanslann devam muddeti, o akşam çalınacak plaklann adedi ile de ügüi idi. Mesela Behzad: 'Bugun kau plak bulamadım, konferansmızı 1015 dakika uzatabilirsiniz' derdı.O zaman on beş dakıkalık konuşmamız, 2025 dakika, hatta yarım saat bile sürerdı. Bizler de Prof. Tüzdil'i, ülkemizin kültur yaşamına katküarı ve Ercümend Behzad Lav'm radyo günlerindeki çabalannı unutulmaz kıldıgı için saygıyla anıyoruz. Dr. Firdevs Gümüşoğlu konuşmaları TÜBİTAK Yayınları Prof. Dr. Erdal İnönü'nun 75. dogum yıluıı kutlamak uzere 78 Haziıan 2001 tarıhlerinde düzenlenen toplantıda kı konuşmaların yer aldıgı bu kıtap fen ve sosyal bilirnlcrin farklı dallaıuıdaıı uzman kışılerı bır araya getırerek hem en son gelışrnelerı yetkm ağızlardan işıtıp aydmlannidk hem de teklıfsız biı tartışma ortamı içinde entellekruel bir haz almak ısteyenler ıçın yayımlandı. Prof. Dr. Erdal Irıonu, teoıik ve matematıksel fızığe evrensel düzeyde orıemli ve kalıcı yapan ilk Turklerdendir. Yurdumuzda bilim ve teknolojinin kokleşmesı çabalarında da buyıık hısse salübidıı. Bu noktayı değerlendirrrıek için sadece TÜBİTAK'ın kumluşundakı rolunu hatırlamak bile yeterlidir. Konusmacılaıdan Alikram Aliyev Evren ve Karadelikler başlıklı konuşmasında, Evrenın genel manzarası, evıerun temel ozellikleıi, Uzay ve zamanın ıttıfakı, Ozel relatıvite, karadelikler kesın çozumlerdir, Karadeliklerın gozlemsel ışaretlen,Yyıldızlaıııı doğumu ve ölümü, Iküi yüdız sıstemlerinde karadelikler, Gokada merkezlerinde karadelikler gibi konulara yer verdi. ŞevketPamuk: Son 500 yılda Istanbul ve Batı Avrupa kentlerınde ucretler başlıklı konuşmasında, Istanbul'da fıyatlar ve ucretler 1500 1914 ve Avrupa kerntleıi ve ulkeleriyle karşüaştırmasmı dile gctirdi. Kemal Inan: Bilgı çagı ve bılgisayaıiaşma sureci, Aslıhan Tolun: Genetik bılımi, Clhan Saçhoğlu: 1 elsefenuı kuantum mekaniksel tcmelleı i, Platon'un evrenseller fıkri ve sayı kavramı, Elektronların ozdeşlıĞfi ve relativıstık kuvantum alan tcorilcri Ali ülger: Matematıgın kasa tarıhi Nuri Saryal: Muhendıslık bilımlerinde eğitim, Ataç tmamoğlu: Kuantum bilgı işleme, Kuantum dolaşıklığı, Kuantum kriptolojisi, telcportasyon ve hesaplama, Mehmet Özdoğan: Turbye'do arkeoloji, tarihsel gelişimi, "Biz" ve arkeolojıTürk arkeoloji geleneginin oluşumu, Turk arkeolojısının sorunları... Kapanış konuşmasuu ise Pıof. Dı. Erdal Inönü yaptı. MSU Sosyolojı Bolumu 1 hiıraıııunul Bfihzad Uv Butun l'^eılerı. Yay Haz l)oc>n Hızlan,Yapı KredıYayınlan, 1996, s 37 2A.gk. s 19 3 Hızlan'ın latabı dışında. Lavın yaşamı ve eserlerinın ele almdıgı Eser Demırkan'ın "Ercümend Behzad Lav Hayatı, Sanatı, Eserlen" başlıkiı, Kuitur BakanKjı Yayınları'ndan çıkan bu kitap daha bulunmaktadır 4 Cumhurıyet Halk Fırka . i Katıbıurnumılıfîının Fırka Tbşkilatına ümumıTbblıgatından • Halkevlermı Alakadar Eden Kjsım. Cilt 11, Hakirnıytîtı Mıllıyo MdlUidSi. IH33. s 40 S Do^aıı Hızlan, a.g.k . ZG. 6 Fıof. Dr. A. Nevr.at Tuzdil Radyoda ve Halkevlerinde Soyledıklerim, Ahmet Saıt Matbaası, Istanbul. 1943. s2 Kutlama konferansı Meslekı alanda uıetkenlıği nedeniyle 873/14