Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilim etiği: 'Aydınlatılmış onam' neden uygun değil? Bir araştırmada denekler için, hekimlik uygulamalarmda hastalar için'Aydınlanma' olayı değil, bilgilenme, bilgilendirilme söz konusudur. Felsefe, bilim ve ideoloji üzerine S ayın ProfDr A. M. Celal Şengörun Currüıuııyet Büım Teknık Dergısı'nın 26 Nısan 2003 tarıhlı sayısmda yayınlanan ydzısuıdan sonra başlayan tartışmayı ügıyle ızlemekteyım Oncehkle, Sayın Şengor'un brr doga büırncısı olarak büım felsefesıyle ugrasmasmı ulkemız ıçın çok ayrıksı bır durum olarak qordugumu ve takdırle karşüadıgırnı belıı tmek ısterım oldugu fikrı, bu donemı ızleyen "Aydınlanma Çağı'nın temel ozellıgıydı Fdkat 20 yuzyüm başlanndan ıtıbaren büımlerde gerçekleşen bırtakım gelışmeler ve "felsefenın bunalımı" bu ınançları bu haylı sarsmış "Mantıkçı Pozıtıvıst" okul, "felsefenm gorevlerı"ru beluleme metafızıgı dışlama ve "büımsel felsefe"nm oluşturulması ışıne gırışmıştrr. Benım ugraş alanım olan psüayatıı de, Eleştirel Akılcılık (her ne kadar ınsan büımlerı adı verüen alan Sayuı Şengoı yazüarmda odun vermez larla pek çok kesışme noktası varsa da) tıbbın bır Poppercı oldugu ızlenımım vennektedu brr dalı olması nederuyle bır doğa büımı ve Karl Popper (1902 1994) gençhk yıllarında ben felsefenm, edebıyat fakultelenne hapsolMantıkçı Pozıtıvıst okula yakın durmuş daha muş ve daha çok ınsan bılımleı ıne (psücolojı, sonra bu okuldan onemlı olçude ayrümış bır sosyolojı, ekonomı antropolojı, vb) yakm füozoftuı Mantıkçı pozıtıvıstlet, dahd çok amkunselerm ügüendıgı bır ugraş olmaktan çık pırıst (deneycı) bır yakldşunı benımsemışler, ması VP gıderek aı tan sayıda büım msanının metafızıgı, yanı büımsel bügınm konusu ola felsefeyle ugraşması (en azından felsefeyı mayacak felsefi ternalaıı (Tanrı'nın varlıgı ya cıddıye alrnası) gerektıgı da yoklugu, evrenın temel ü Diyalektik konu kesı, yaşamın eregı vb) felsene manıyorum sunda kategorik bir feden dışlamaya ve büımsel Bu yazıyı kaleme al mdrrıın üa nedem var Bıyanlışlık yapılıyor: bügının temel ışleyış ükclerını bulmaya çalışmışlaıdıı Hatta rıncısı, Sayın Şengor'un, ük Hegel'in, Marx ve En Rudolf Camap (1891 1970) yazısmda olsun daha sonrakı yanıt yazısında olsun gels'in diyalektiği, fel büımsel bır dısıplının düının, fızıguı düme uyqun olması gekategorık bır yanuşa sapsefenin "metafizik" rektıgmı one surmuştur lanması ve bunu ısrarla surduımesı Ikıncısı, "Aydınlanma" ıdeolojısı üe ge hşme duşuncesının ortuşme noktalannı belırlemek ve dydınlanma yanhsı olan ınsanların "ıdeolojüc" bağ lamda nelen savunrnasırnn ve nelere sahıp çüanasının geıektıgmı tartışmaya açmak B üırn uısdiüanmızın Baü'dan aktarı lan kavramların terımlerm Turkçe karşüıkldiım hem anlamsal ıçerık hem dıl bakımmdan ıyıce ıncele melennın, tartışmalaımın, oncrüerde bu lunmalanmn onemlı bır gorev oldugunu duşunuyorum Ulkemızde büımın gelış mesı ıçın Turkçe'nın bılım düı olarak bılmçle ışlenmesının terımleıınTuıkdılın de dçıklık, yalmlık kazanmasmın zorunlu olduguna rnananldrdanım Iıısdiı denekler uzermde yapılan büımsel araştırmaiann en orıerııü koşul laruıddtı bın, araştırmaya denek olarak katılabılecek kışüere araştırma konusun da yeteı lı büyı veı ümesı ve ardından onlann kendı ozgur ıstençlen üe aidşüıma ya denek olaıak katünıayı kabul ettıklerıru belrrten bır "olur" yazısının aknması dır dırümıs" olur "Consent" sozcugunun karşüıgı "onam" olamaz Turkçe sozluklerde onam yok, onama var, o da "tasdik etmek uygun gormek" arüamınd geliyor Bunun da Irıgüızcc karşüıgı "approved" ya da "approvafdır Burada "ayduüaüimış onam"ın Ingılızce'ye gerı çevırısını yapacak olursak bu çevın "ülumınated ya da enlıghtened dppıoval" olabüır "Consent" ve "appıo val" sozcuklerı bazen eş anlam taşısalar büe, "ınformed consent" bağlammdd uy gun karşüık "kışınuı nzasım olurunu" al mdktır, orıayını almak degüdır Araştır maya başlamadan once bır kurumdakı "etık kuıulun" onayını almak gerekır Ya da bır hastanede yenı bu sagaltım yon temı hastdlara uygulanacaksa bu yonte mın uygun etık kurullarca mcelenmesı ve onaylanmas) zo rurüudur sözlüklerde Hekımlıkte hastaldTurkçe ra degışık mceleme ya da Oysa kı kısmın onam yok, onama sagaltım yontemlennın ya da hastanın bır var, o da "tasdik et uygulanabılmeleıı ıçın de araştırmaya denek mek, uygun görmek" hastalardan boyle bır olarak alınması ya da "olur" almak zoıunludur bılınen bır sagdltun anlamına geliyor. Kışırun bır araştırmaya ya yontemınuun bu has da bır tıbbı mcelemeye, sağaltıma katıltaya uygulanabümesı ıçın onlann onaymı ma ıznını ve ıstegmı belrrten bu yazüı değü kışısel rızasını ya da oluıunu al belgeye tngılızce'de "ınformed consent" mak zorunddyız denmektedır Büımsel araştumalaıda ve hekımlı gın gunluk uygulamalannda etık koşullaı bırçok nedenlerle gıdeıek buyuk ağırlık kdZdiıııiLştıı Bu ncdenle bu kavrarrı da büımsel araştırma etıqı ve hasta hekım üışkılerı açısmdan can alıcı bır noktadıı ıyı anlaşılması qerekır Bu kavtamın Turkçe karşüığrnın buyuk onem taşıması onerılen kdrşüüdann tdrüşüması do qaldır Bilgilendirilmiş olur Ayrıca bu kavramın çok sık kulla nıldıgı hekımlıkte hastanın beklentısı bügüenrne hekımın gorevı bügüendırme dır Hastarun kendısme konan tanı yapılacak ıncelemeler ve sagaltım konusun da bügüenme hakkı vardır 1 lekımın golevı de bu bılgüendırmeyı ydpmaktu Aydınldtma ve aydınlanma sozcuklerını duşunecek olursak çok daha genış deruı bu anlam taşıyor Bır kışının bu toplumurı aydınlatüması yalmzca bü gı vermekle olmuyoı Nıtekım "mformatıon socıety" kaı şüıgmda "büqı toplumu" denıyor aydınldiıma toplumu denmıyor "Aydmldiund toplumu" deymce çok ayıı bu anlam taşıdıgıru heprmız büıyoruz Bu açüaıdan baktıgımızda bu ardştırmada denekler ıçm, hekimlik uygulamalarında hdstalar ıçın "aydınlanmd" olayı degü bügüenme büqüendu üme soz konusudur Bu nederüetle "aydırüdtümış onam' yeıuıe 'bdgüendırümış olur" ya da "bü güendırımlı olur" karşüıgını hem kavram hem Turkçe açüanndan uygun qoımek teyım Bunu üa cumle ıçınde kuUdiidlını "Hastadan bügüendıı ümış olur aldınız 9 mı " "Bu dioştırmada dpnekleıuı büqı lcndırımlı olunı dluıdı rnı9" Prof. Dr. M. Orhan Ozturk Sarsılan insanlar Neden olamaz? Tıp Ptığı ıle ügüenen ya da bu alarıda u/manldşmış olan meslekiaşldi ı mızın onemlı bır kesınıı "ınfonned con sent" kaışüıgında "aydınlatılmış orıam' sozcuklerını kullanıyorldi Bu kaışüıkta da nedense dııendıklerı ızlenımını alıyoı um hlğer gerçekien dırenıyorlarsa aşa gıda yd/dıgım dıl taıuşmasına bır yanıt veımelermı ve "aydınlatılmış onam" ı hem kavıam, henı dıl açılarından savunmalarını nca edıyorum Ama aydmlatü rruş onam tuturıdu buna alışılmıştır turunden bır savunma ydpmalarını dogıu bıılmarrı çunku bılırıı düı ıçın boyle bır savunma yetersız, geçersız kaür Incplızce'dekı "mfoımed consenf'ın karşüıgı neden "aydırılatürruş onam" ola maz'? Edılgın "ınformed" sozcuqımun "dydırüatılmış" olamaz, "bılgılen 866/12 Felsefe büım ve ıde olojı kendırmzı ve ıçınde ydşadıgımız evrenı anlamaya ve anlamldndıınidya çalışırken kullandıgımız uç temel araçtır ve konulannın ortak bııtakım noktalar ıçermesı dolayısıyld soylemletının bırbırın den ayrüması zaman zaman zorlaşabılır Ozellıkle büımsel bır egıtım almamış gunde lık yaşarrun kalıplaııyla duşunmeye alışkın msanlar bu tur hdtalaıı çok sık yapaılar Fakat büım felsefesı gıbı çok mcelıklı bır alanda ka fa yoran ınsanların bu dyrımlaı hakkında çok duyarlı davranmalarının gerektıgmı duşunuyorum alanında kalan, biPopper'rn kurucusu ol dugu büım feteefesı okulu ıse limsel (empirik) bilgi"eleştuel akücı" olaıak adlan nin konusu olmayan dınlır ve adından da dnlaşüabir ilkedir, ama felsefi cagı gıbı, daha çok ıasyonalıst (akücı) bu yaklaşımı bemnı bir ilkedir. Durum ser Mantıkçı pozıtıvıstler bı böyleyken, Sayın Şen lunsel onermelerın deneysel olarak "doöjulandbüu" oneı gör, yanlışlanamaz meleı olması gerektıgmı one nitelikteki diyalektiği, surerken Poppeı, büunsel bır "bilimsel" bırtakım kuıamın "yanlışlanabılır" olması gerektıguu savunur "Bı verileri kullanarak lımsel" alanda kuıamlarm deyanlışlamaya çalış neylerle ydnlışlarunaya açık olnidbi geıektıgı gonışu büım maktadır. felsefesı yonunden onemlı bu goruştuı Mantıkçı pozıtıvıstle rın "metdfızüc"den diüadıklaıı üe Poppeı m "yanlışlanamayan" kuramlardan anladıgı, bırbırme koşuttur Bilimsel değil felsefi Hegel m Maıx ve Engels m dıyalektıciı felsefenm "metafızık alanında kdlan büımsel (empırık) bügının konusu olmayan bır ilkedir ama felsefi bır ükedır Durum böyleyken Sa yın Şengoı, ydnlışldiıamaz nitelikteki dıyalektıgı, "büımsel" bırtakım verüen kullanaıak yanlışlamaya çalışmaktacUr Popper m büım felsefesme qetırdığı ü ke, tum bümı dddmldiırun ııayet etmesınm geıektıgı bır "amentu" degıldu Büun felsefeaı alanmda çalışan ya da kafa yoıan bu msanın berurnseyebüecegı turumlardan yalnızca bın dır Kaldı kı büun ddanüdiumı buyuk bu çogunlugu, büımsel araştırma yaparken (faıkın da olarak ya da olmayarak) "pozıtıvıst" bır tutum takııunakta yanı doğruluquıid uıandıklan bır hıpotezı dogı ulayacak kanıtlar aramaktadulaı Dogıulugundmdndıgı bu şeyı yaıüışla Bılınüeı Yeraçag üe bırlıkte feLsefeden bagımsızlaşmaya başlamış, uğıaştüdarı alan larld ügüı butakım aynmların yapüması zorunlu bır hale gelmıştı 17 yuzyüda Descar tes, Spınoza Leıbnız gıbı filozoflar bırtakım metafızık sıstemler kurabüıyor ve tum evrenı, ınsan züuunın ışleyışuu ruhu maddeyı ve Tanrı'yı açüdayan kurguldr oııe surebüıyor bunları şaşmdz butakım matematücsel formullere oturtabılıyorlardı Sayuı Şenyoı'un de tekrar tekrar vuıyuladıgı güoı "gelışme" duşuncesı, dogada ve toplumda suıeklı bıı gelışmenm soz konusu