Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bilgi M. Tahir Ceylan ların yapılması ıçın tartişma ve eylemleı duzenlıyoruz NS: Son günlerde eşitsizlik üzerine konuşmak moda oldu. Bill Clinton bile bu konuda konuşmalar yapıyor. SG: Chnton'a gore terorızm doğrudan eşıtsızlıkten kaynaklanıyor Yoksulluk ve yoksunluğun şıddete davetıye çıkarttığı fıkrıne katılıyorum, ancak 11 Eylul'un boyle bır nedenden kaynaklandıgına ınanmıyorum Büdığımız kadanyla mtıhar saldırısını duzenleyen ler egıtımlı oı ta smıftan ınsanlar Bunların kendı toplumlarındakı yoksul ınsanları dusundugunu hıç sanmıyorum Teroıızmı yok etmek ıçın eşıtsızlıgı yok etme fıkrıne katılmıyorum Fvet, terorızme yol açan bazı koşulldrdan kurtulabüırız, ancak tetorızmı tumuyle yok etmek ıçın başka şeylerın yapılması gerekır NS: Dttnyadaki yoksullann birleşmesi konusunda neler söyleyeceksiniz? Dünya medyası da galiba bu insanlara gereken önemi vermiyor ve insanlar kendilerini dışlannuş hissediyor. SG: Şuraaı kesırı kı yoksul ınsanlar artık yoksulluklaıının faıkmda Daha onre herkesm evmde televızyon yokken bunu bdmıyorldidı Dunya'nın Guney'ındeki yoksul ulkelerde ve yoksul gecekondu mahallelennde her evden bır anten yukselıyor Ne yazık kı' Brezüya tıpı dızıleı"den Batı'ya üışkm yanıltıcı bılgüer edınıyorlar Bunun sonucunda alısverış merkezlerı çagımızm ıbadethanelerı halıne geldı Kılıse veya camıye gırerken herhangı bu gırış ucretı odemıyorsunuz, ancak alısverış merkezlerındekı topluluga katılmak ıçın cebınızden para çıkması gerekıyor Bu çok buyuk bır sosyolojık de^ışıklık Kureselleşen toplumun bır uyesı olmanız ıçın para harcamanıs gerekiyor NS: İyimser olmak için bir ışık görüyor musunuz? Seattle'dan sonra önemli bir değişiklik oldu mu? SG: Ben çok umutluyum "Yatınmlar uzerıne Çokyonlu Antlaşma" (MAI) ya karşı başlatüan mucddele, koşulları bızden yana çevırdı Bu antlaşma çokuluslu şırketlerın haklarını koıumayı amaçlıyordu Sılahlarımızı daha sonra Seattle'da ve dığer cepheleıde sııadan ınsanlan yok farzeden yetkılılere karşı yonelrtık Mucadele sathımız yavaş yavaş genışlıyor ve ınsanlar sesımızı duyuyor Seatüe'dakı protesto son 30 yüda gorduğum en cıddı çatışmaydı. Gordugum kadanyla ozellıkle genç ınsanlar geleceklerını kurtarmak ıçın kuıeselleşmenın neden olduÇfu hastalıklı yapıya karşı antıkor arayışındalar Reyhan Oksay New Scıerıtıst, 27 Nısan 2002 Bilinçaltındaki nüfus planlaması Kitlesel olumler oluyor yeryuzünde; savaslar, intiharlar içimize bir ağıt gommeden, yüzümüzde yas dondurmadan olup bıtıveriyorlar artık. Eskiden filler ve kobralar bile saygı duyulan hayvanlardı, bugün bırakın fili kobrayı, kendi Ölümüze saygımız kalmadı. Hepımiz ta içimızden insanın ölmesini istiyoruz. Bırınin canlı olarak kendine saygısı biterse, olü olarak saygı gormek istemesi doğal olur. Ama ölülerimiz saygı goruyor mu acaba? Oluler konuşsun, canlılar dinlesin o zaman! insanın insanlığa umursamaz olusu, en derin anlamıyla kendını oldürme isteğinden kok alıyor herhalde. Bunu açık olarak, trafikte birisi ötekinin önüne geçtiği ve geride kalanın bir saniyesıni aldığı için, evet sadece bunun için oldurulmesınde gorüruz. Fareler de oyledir. Eğer ikisini aynı kafese koyarsanız kuzu kuzu geçinirler, ama on tanesını aynı kafese doldurursanız hepsi birbirinı nedensiz biçimde ısırmaya başlar. Biyotopta gereğinden fazla hayvan üremişse, onlar nüfus planlamalartnı kendilerınce yaparlar. Once sosyal stres baslar, derken stres hormonları üreme organları uzerinde baskı kurup onların işlevini engeller ve ureme azalır. Stres surerse, doğmuş olan yavruların bakımı da azalır ve buyuyemezler. Sonuçta hayvan sayısı azalarak biyotopun besleyebileceğı duzeylere iner. YeryyizUnde sorun sayısı kadar çözüm vardır. ÇözümU buln sorunu yaşayanlann sorumli luğudur. bılır Bu yenı kurum varolan kurumlardan bügı ve destek alabüır NS: Bu yeni kurum nasıl demokratlk olabilir? SG: Bu kurum yerel olarak demokrasıyı ozendırebüır Fonu dagıtırken yardımda gereksın ım duyan ulkelerdekı msanların demokratlk katılımı koşulunu da getırmesı gerekır Başka bır deyısle bır hukumete şu teklıfi yaparsınız 'Tobın parasmdan bır mıktar ıster mısınız? Eger ıstıyor sanız, ulkenızdeh sıvıl orgut uyelerının kararlara katümasını sağlayın" 'l'obın vergısı ve dığer uluslararası yardım fonlarında kuıal şu olmalı Demokrasi yoksa para da yok. Bana kalırsa uluslararası vergılendırrne ve yenıden dağıtım sıstemı yoksullugu ve eşıtsızlıgı gıdermek ve uluslararası demokrasıyı gelıştırmek ıçın en ıdcol yol NS: Siz ATTAC'ın (Association for the Taxation of Financial Transactions for the aid of CitizensVatandaşlara Yardun için Finansal İşlemlerin Vergilendirilmesi için Birlik) ikinci başkaıusınız. ATTAC nedir? SG: Pıatık olaıak Fransa, Ispanya ve lskandınavya'da hemen hemen herkes ATTAC 'ı tdiuı Yaklaşık 40 ulkede şubesı olmasma karşın Anglosakson ulkelerde çok az ınsan ATTAC'ı tanıyoı Orneğın Fransa'da 4 yılddtı sonra 30 000 uyemız ve 220 yerel komıtemız var Ayrıca ttalya, İskandınavya ve Latın Amerıka'da da hızla gelışıyor Kendımızı "Faalıyete donuşen populer eğıtım harekptı" olarak tdrumlıyoıuz Her yerde ulus laraıası demokrasının yerleşmesı ıçın çaba harcıyoruz Tobın vergısımn yayüması, veıgı kaçırmayı kolaylaştıran uygulamalann kaldııılması, 3 Dunya Ulkelerı'nın borçlarımn süınmesı ve uluslararası kuıumlaıa koklu lefoım Bilinçaltımızdaki amaç İnsanın bugunku bilinçaltı amaa, düpedüz nüfus planlamasıdır, Canlılar boş is yapmaz, eğer herkes sınirlıyse, çok içsel olarak birı birimizi öldurmek arzusu taşıyoruzdur az buçuk. Sinir varsa, biyotop sıkışmış, nufusta planlama gerekli olmuş demektır. Hayvanlarda bunun açık örnekleri var, orneğin Tupala Belangerı denen sivrisincapçıkta sosyal stresle bırlikte yavrulann gelisimi bozulurken, ergınlerde de salgı bezleri dumura uğrar ve annebabalar yavrulannı salgılarıyla işaretleyemez, ışaretsız yavrular da hem kendı annebabalarınca hem de diğer erginlerce yenir. Böylece yaşamın temel dramıyla, sıradan bir yemek olayı arasında, koklü fakat basit bir bağ kurulur. Stres azalınca salgı bezleri yeniden çalışır ve yavrular korunur. Böylece hayvan sayısı azalmakta, hayvan basına düşen yiyecek miktarı ise artmaktadır; yani nüfus biyotopa gore yeniden ayarlanmaktadır.Hayvanlardaki bu sınırlı ayar, eskı kabile savaşlarıyla insanlarda da yapılagelmiştir. 'Sen benim toprağıma girdin', 'o benim suyumu kesti' ile başlayıp devam eden ve bırkaç duzıne erkek, kadın ve çocuğun olümuyle sonuçlanan savaslar, suphesız kı hep bu sınırlı ayarlamayla ilgilidir. Hayat, bizim ve yavrularımızın gundemınden çok, daima kendi gundemiyle meşgul olur; gundemse hep muthiş detaylı bir planın, saniye sektirmeden uygulanmasıyla ilgilidir. Uygulayıalar, kendi çıkarları karsısında, sankı evrensel bir adaletin ağırlığı yokmuş gibi davranırlar ve asıl o zaman plan sahibinin gerçek bir piyonu olurlar. Mukemmel bır plan, uygulayıalarına asla kendını desıfre etmeyen plandır. Fark nerede? Anlaşılıyor ki yüzyıllarca sınırlı planlama yapmışız, peki şimdi ne yapıyoruz? Enerjı ıçın doğayı kırletiyoruz. Soyler misiniz bunun odun için Ayasofya'yı yıkmaktan ne farkı var? Sırfyabana, ya da kara derılı diye bazılartmızı olduruyoruz. Pekı bunun salgısı tükendiği için yavrulannı isaretleyemeyip onları yiyen sivrisincapçığın yaptığından ne farkı var? Fark surada, o karnı doyana kadar yabana sandıklarını yiyor ve geri kalanlarla yaşamı paylaşıyor, bizse ego doyurmaya çalışarak butun yabanaları tepeliyoruz. Daha da otesi atom bombalan kullanıyor, eşi benzeri görulmemiş bir kimyasal kirlilik yaratıyoruz. Bunlar sınırlı bır planlama ıle açıklanamayacak, toptan bir yokoluşun gostergelerı. İnsanın kullandığı bu sıra dışı nüfus planlamasını yapan bır canlı daha var: Lemus lemus'lar. Bunlar, bir ureme mevsıminde dort döl bırden verip, her birinde oniki yavru yapabilirler. Yavrular da hemen o mevsım olgunlaşıp döl verir ve böylece hızlı bır ureme olur. Sonuçta biyotopta çok sık yetersizlik bas gösterir. Sosyal stresle bırlikte, hep bırden huzursuz bır goçe başlarlar. Geride kımse kalmaz ve onlerine çıkan her engeli sürü halinde çiğneyerek aşarlar. Dağları, tepeleri, nehirleri aşıp denize dalarlar ve umutsuzca suyun ustunde kalmaya çabalarlar, ama nafile, topluca kaybolurlar. Demek ki o mukemmel planlamada, insanla Lemus lemuslar yan yana konulmuşlar! Yaşlı adamlann gençlerden saygıyı bir hak olarak koparması gibi, insan olarak, doğanın bize saygı gostermeye mecbur olduğunu mu duşunuyorduk yoksa. O, hiçbir canlıya ve de anıya surekli ve içsel bir saygı göstermemiştir daha. Canlımıza saygısı yoktur, fosillerimize de olmayacaktır. Onun için, toplu kıyımlarla gariz bir nüfus planlamasına niyet ettiysek eğer, bilmeliyiz ki bu niyetin gerçekleşmesıne doğa engel olacak değildir! Insanlıktan, geçen haftanın şimşekleri der gibi, geçen yuzbin yılın memelileri diye bahsedilmesini hazmedemıyeceğim! tmceylan@superonline. com 792/11