Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aylak Bilgi Tahir M. Ceylan KendisiBaşkası Herkes yattığında daha bir iyiye ve çok fazla kendıme donuşürüm. Herke^ lyaktayken de, eski bir gazete kâğıdını sokağa bırakırgibi terk edenm kenimv ••v. başkalanmn ortalaması, kendimin yabanası olurum. Gun boyu yollardd uçuşan, ayaktan ayağa dolaşan gazetemin dilini kimseler bilmez; gece olup la yeı kabuğu bir ay kabuğu kadar ıssızlaşınca, yeniden bulup sarınınm onu ve sabaha dek dilini okur, kendimi oldururum. Yalnızca, yalnızken oldururum kendimi, çünkü insan insanın yabanasıdır, insan hayatımı çalandır. 0 yuzden başkalaşmış kendimi akşam teslim alır, bir Mikelanj ustalığında onarır, sabaha kendim yaparım... Gündüzleri kimse kendlsi değildir, geceleri de kimse başkası... Sabah kalkanz, kahvaltıda aılemız, sonra otobus şoförleri, simitçiler, gazeteciler, merhaba dediğimiz sevimli sevimsız arkadaşlar, polisler, bankaalar, muşteriler, iri yongalar çıkarta çıkarta azaltır bizi; akşamüstüne ulaştığımızda ise artık iyice başkasına mayalanıp, başkası olmaya durmuşuz demektir. Akşam olduğundaysa artık başkalanmn ortalamasıyızdır. Aslında herkes oyle olur, sabah kimisi kurşun, kimisi bakır olarak çıksa da sokağa, akşama doğru herkes biri birine alışıp, biri biriyle alaşıp pirinç olup girer evine. Dunya, sabah bambaşka, akşam hepten bir'dir. Sabahtan akşama, onun hırsı bana, şunun küskünlüğü ötekine geçtikçe ve benim yaptıklarıma o ozenip, onun yaptıklannı ben kıskandıkça, hepimiz biraz o, biraz da bu oluruz; velhasıl topu topu bir on saat içinde hepimizın özgül ağırlığı 1 'e eşitlenir. Akşam bedenlerimiz, Munch'ün taş baskılanndaki kadar yamuk ve başkası olsa da; akşamdan sabaha, yalnızlıklar, korkular, planlar, rüyalar ve derin düşünmelerle elementlerine aynlıp yeniden kendisi ve düzgün olur ve de Guneş, Caracci eskizlerindeki kadar görkemli bu sabah gövdelerini görmek üzere soluksuz yukselir. Çunku geceleri içimiz çıkar ortaya. Içimize ait her şey, bizi korkutarak, överek, nefret ettirerek, yücelterek üstümuze sinmiş insan kokularını temizler gövdeden, anndınr bizi, saflaştmr ve kendimize yakıntaştınr. Bizi aynk ve kendimiz yapan içımızdir. Halbuki bugunku haliyle insanlar ve onların arasındaki binbir çeşit işler, kurallan, saçma sapan nezaketi, parası puluyla dış dunya olarak bize kendini önemseüiriyor ve içimizi yok ediyor. Içi yok insan da, doğa tarihindeki yerini tamamlayıp, devrini kapatmış canlı anlamına pekulâ gelebilir. Hepimizin geniş bir toplumun içinden daracık bir dostlar gnıbuna çekilmemizi bile olabildiğince kendimiz kalabilmek için yaptığımızı duşunurum. Çünku dostlann içinde her zaman daha fütursuz ve bir nebze de olsa kendimiz gibi kalmak mümkündur. Onların yanında boburlenir, ovunür, ağlar, küçük düşer, maskara olur ama hep olabildiğince kendimiz kalınz. Onun ıçin İnsan değll dost isteriz. Uyum dediğimiz şey, kendimizden vazgeçıp başkası olmaktır. "Bak aslında sen haklısm ama, bu işin bir de şu yonü var" ya da "vallahi seni çok taktir ediyorum ama, ah bir de şu inadın olmasa" demeye ınsana uyum adına mecbur olduğumuz cümlelerin ilk bölümleri, hiç istemediğimiz halde hep karşı tarafa verilmiş kendimizin ödünleridir ve tabi ki son tahlilde, bizi biraz da başkası yapan ucubelerdir. Neden insanlar biri birine hiç içinden gelmeden "hadi seni öpüyorum" hiç inanmadan "abl müthlştln" falan gibi laflar eder. Bunların ne luzumu vardır. Neden bunca luzumsu/ şey her gün en çok yaptığımız şey olagelmektedir. Herkes biri birine "e bugün nasılsın" deyip el sıkma ihtiyacında olduğuna göre, bütün bu havadan sudan şeyler, herkesin her gün yaptığı başka şeyler, örneğin yemek ve uyku kadar elzemdir demek ki. Korkunç olan bunca lüzumsuzluğun, bu kadar vazgeçilmez oluşudur. Başkası için yapmak, başkasına kanşıp azalmak, nasıl bu kadar zorunlu olabilir ve eğer öyleyse insan hayat karşısmda ne çaresiz bir şeydır. Her karşılaştığımız insan bizi azaltıyor ve başka bir şey yapıyorsa, o zaman kendinden başkası için binbir taklayı, zorunluluğa rağmen kolayca atan şaklabanı, kendisi olmayan, her hırsıza parça vermış, herkesten de hırsızlama parça toplamış, ortalama ve özsüz bir "ben" kabul edebiliriz. İnsan soyunun en düşkünu hunlardır, çunku onlar zorunluluğa tek kurşun atmadan teslim olmuş ve temel olarak "yok" kişilerden oluşmuşlardır. Canını dişine takmış dul bir ananın ve tabı ki bir bilim adamının, bir delinin ve haksızlığa yok diyen bir dikbaşın, zorunluluğa dırenen oziu bir "ben"ı vardır. Hiç ama hiç başkası olmadığı gibi, çok ama çok tazla kendisidir o. Dolayısıyla toplum bu tur adamlan böğrüne ağır bir kurşun yemiş kadar güç taşır, çunku bu insanlar yoğundur ve pamuk hafiflığindekı toplumun içine, cozurdatarak kendi gövdelerinı dökmüşlerdir; ve tabii ki herkesin başkası olduğu yerde, kendisi olana tahammul etmek neredeyse imkânsız olacaktır. Kendisi olmak acılı, başkası olmak sevinçlidir. Çünkü başkası olmak bız olmak demektir ve çoklukta her şartta teklikten daha fazla bir şeydir. Fazla bir şeye ait olmaksa, kendini yitirmek pahasına da olsa kendine güven ve gonenç vermek demektir. Eğer yaşamdan korkuyorsam güvenliğe ihtiyaam vardır ve de biz ve başkası olmam kaçınılmazdır; aksıne kendimi yaşamla eşitlemişsem, yaşamaya dolayısıyla önce ben ve kendim olmaya ihtiyaam vardır. İnsanlar ikiye aynlırlar: yaşamı ve kendini unutup güvenliğe ihtiyaç duyanlar; insanlan unutup, kendine ve yaşama ihtiyaç duyanlar. meceylan@superonline.com 770/6 Bana el yazını göster, sana kim olduğunu söyleyeyim Harflerden bireyin ruh sağlığım okumak ve bilim içi hurafeler üzerine Doğan Kokdemir K ışüığın tdnımlanması sadece kendı kışilik yapısı hakkmda duşunen sokaktakı ınsan ıçın değıl, onu araştırmaya çalısan profpsyoneller ıçın dp zordur Bir psıkoloğun, başka bıı msanın kışüık yapısı hakkında herhangı bir bügıye ulaşması ve ulaştıöfi bu bügının mukemmel doğı uluğa sahıp olması pek gozlenen bıt durum degıldır Ozellıkle sosyal bilimler soz konusu olduğunda kontrol edilemeyen değiskenler kavramı o kadar kuvvetkdir kı doğrulardan çok yanhşlardan bahsetmek durumunda kalırız Butun bu zorluklann arasından zaman zaman da olsa sevındırıcı (') gelışmeleıe tanık olmaktayız El yazısına bakarak kısılık ozellıklerını tahlıl etmek de bu tur bir gekşme (Radikal, 2 Aralık 2001) Habere gore Balarkoy Ruh ve Sıruı Hastalıkloıı Hastanesı uzmanla ı ından psıkıyatrıst Dr Nursu Marmara harflerden bıleym ruh sağlıgını okuyor Konunun onemını ve doğru olması durumundakı pıatık faydasını yadsımamakla beraber araştırma yontemının guverarhlıgı ve geçerlılıgı korıuaundd fazlasıyla şuphc uyanıyor "Kullandığınız harfler sağa dönük ise dışadönük, sola yatık ise içe kapanıksınız". İlk sotu Neden 7 Yuzyıllaım bılımsel gelışmesmın bıze ogYukarıdakı sorunlara ek olarak, el yazısı farklı zarettıgı bir soru bu 1 larflerın sağa ya da sola donuk ol manlarda ve mekânlarda ve aıaçlarda değışıklık gosto ması neden bızım sosyal yaşamdakı durumumuzu etrebılır Yazının gıınduz ya da akşam yaı^ılıyoı olması, kılesın? Haflerın yonu omeğın neden bobreklerımızışık duıumu, kullanılan kalemın ve kağıdın cınsı ve tade taş olup olmadığıru anlamamıza ya da cımn olup ol bu kı yazınuı konusu madıguruzı belırleme onemlı kanştmcı (momıze yardımcı olmuderator) degişkenler yor' Bu sorunun cevadu Kışüık gibi doğış bıru bııaz duşununce meye dırençlı bıı yapı anlayabılırc çunku nın bu kadar çok de işe kapanık / dışa doğışkenle çevrılı olması nuk kışıleı bu şekilde ve ustune ustluk bunyazıyoı' üldukça lardan sadece bir ta mantıklı goıunen bu nesının (haıfleıın du dçıklanıa aülmda ıçeıı 2 Aralık 2001 tarlhll Radikal gazeteslnden ruşu) kışüığı belırmesınde onemlı bir yön rak kurarmn oluştuı ulması anlamına golıyoı GoruşUığunuz deneklerın ve / veya klınığe gelen hastalaıuı el yazılarma bakmak ve onlaıın yazılanndan yola çıkarak bir kuram oluşturmak tıpık bir tumevarım örneği. Bir kere tumevarım yoluyla kuram oluştuı ulduğu zaman, artık butun yem ornekler bu kuram çerçevesınde ıncelenır Orneğın, Levent Kırca'nın el yazma bakarak onun ınatçı, tıtiz, sıkıntı yuklu ve şışırılmıs bir egosu olduğunu soylemek ve hatta zaman zaman P) ıçe donuk olduğunu belırtmek bu tuı bu yaklaşınıın sonucuduı Bu ozellıklerın soylenmesıne neden olan, gerçekten Levent Kırca'nın bir form uzerınde el yazısının ınce lenmesı mı yoksa Kııca hakkında daha once zihinde oluşturulan şemanın aktıve olması mP Sonradan (post hoc) yapılan bu analizler bılimsel yontemm dışındadır Deneysel kontrol, gozlem yapan kışının onceden belıı ledigı (apriori) kurallan yeterlı sayıdakı denekVkatüımcı ustunde uygulaması gerektığını soyleı Eğer bızım karşımızdakı denek halckındakı bdgınuzın deneyın so nucunu etkileme rıskı varsa grafolojı çalışmalaı ında olduğu gibi onemlı bir sorunla karşı karşıyayız demektir Dolayısıyla araştırma ıçın kullanılan el yazısının yazı olarak nıtelığı mı yoksa onun kım tarafından yazıl dığına daır bılgı mi daha etkılıdıı soıusu deneysol kontrol olmadan anlaşılamaz Rühunuz okunur tem hatasını barındırıyor Herhangı bir şeym" test edılmesı ıçm sadece onu doğrulayan orneklere degıl aynı zamanda yanlışlayan orneTdere de bahlması ge rekır (Popper 1935 / 1986) Ozelhkle sebep sonuç ılışkılerırıe ulaşmaya çalışan araştırmacılann kendı kuramlannı ya da hıpotezlerını doğrulamak yerme yanlış larnaya çalışması bılımsel açıdan daha doğru olacaktır (Kokdemır, 1999) tkinci önemli soru miktarla ilgili: Ne ka dar' Sola yatıklık ve sağa yonelıklık tam olarak ne demektir9 Bılımsel bir gozlem yapılabılınesı ıçm kuıamda kullanılan kavramlann, değışkenlere, değışkenleıın ise opeıasyonel (ışevuıuk) tanımlaması yapılmış gostergelere mdırgenınesı geıekıı Daha açık bu ıfadeyle, "sola yatık" dedıgınız zaman dığer bılım msanlarının kafasuıda aynı derecedekı yatıklığın anlaşılması gerekır Guvfnılır bir olçum ancak bu şekilde mumkundur Yukaııdakı ıkı soıuyu başka bir ıddıa açısmdan yeniden ıncelemek ıstersenız ışte sıze ikinci önerme: ' T harfının ust kısmı daha seıt ve keskınse lı derlık ozellığı taşıyorsunuzdur " Soruları onermenın ustune yerleştırdığınuzde bakın cumle nasıl oluyor T harfının [neden T9] ust kısmı daha sert [ne kadar sert 9 ] ve keskınse [ne kadar keskm9] lıderlık [neden lıderlık de başka bir ozellık değıP] taşıyorsunuzdur " Butun onermeler ıçın aynı analızı yapmak mumkun Sorunun asıl kaynağına baktığımızda her ne kadar bılım dunyasında farklı duşunenler olsa da tumevarım yak ldşımımn bılgıyı araştırmak ıçın kullanüışını goruyoruz Tumevarım en basıt tammıyla bir takım verılere baka ye yonehk ıpucu olaıak algüanması pek gerçekçı değıl Son olarak yazı karakterının gerçekten kışılıkle ılgüı ıpuçları verdığuu kabul edelım Bu durumda bıle g omegın, "F harfının ust kısmını manto şeklınde ( ) çızıyorsanız koruyucu bir kışıliğe sahıpsmız anlamına gelıyor" onermesının rasyonel olmadığı açık Çunku yu kandakı cumlenın bılımsel onerme olarak belıı ttığı aslında çok tuhaf bir sebep sonuç ilışkısi "F harfının ustu kısmının manto şeklmde çızılmesı" sebep, "koruyucu bir laşılığe sahıp olmak" ise sonuç olarak qotunuyor Aslında ıkısı arasmda mutldka bıı ılışkıdon so? odıle cekse doğru onerme "Koruyucu bıı kışıliğe salup olanlar F harfınin ust kısmını manto .şekiınde çızerleı' şeklınde olmalı Aıaddkı nutms goıunduğundon daha onemlı Onermeyı biraz daha bılımsel hale getırmek ıstersek şu şeklı alacaktır Konıyucu bir kışıliğe sahıp olanlar F haı fının ust kısmını bu tur kışılık ozellığı gos termeyenlere gore daha mantoya benner şeklınde çı zerler" Tabiı kı mantoya benzer çızımın ne demek olduğunun operasyonel tanımın yapıldığını varsayıyo rum Bu orneklerm bıze tekrar tekıar haürldttığı bıt gerçek var, bılım yapmak gerçekten zor bir sanat (kokdemıı(âıbdskent edu tr) Başkent Unıversıtesı 11BF Eleştırel ve Yaratıcı Duşunme Araştırmaları Laboratuvan (ELYAD) Kaynakça 1. Kokdemır, D (1999) Satdnıstler ve kurbanları uzerıne Sebep sonuç üışküt'rını .uaıken kayholnirik ('ımılıuııyi'l Hılıın Tbk nık 655 19 2. Popper KR (1935/1986) BıJımsf 1 jrdijlıtııidnın man ÜflL Istanbul Yapı Kredı Yayınlan