Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nöropatik ağrı Omuriligi bedenimizin yuzeyıne baglayan ainirlerden birinde oluşan hafıf ve geçıcı bır zedelenme büe, sinirin etkin oldugu cüt bölgesinde şiddetli acıya yol açar. Nöropatik agn adı verüen bu acı, zaman içinde çevre bolgeleri de etkisi altına alarak, o bölgedeki dennın dokunmaya karşı bile duyarlı hale gelmesine neden olur. Nöropatik agn insanı oylesine etküer kı, Amerıkan Iç Savaşı sırasında, 19. yy. doktorlanndan bir tanesi bunu "en sevimliyi en itici, askeri korkak ve en güçlu erkegi en isterik kızdan beter hale getıren bır acı" olarak nitelemiştir. Çogunlukla avuç içinde ve ayagın üst bolumunde, ender olarak da, elin ustunde ya da ayak tabanında oluşur ve "cüdi törpüleyen kızgın bir torpü" olarak tanımlanır. Yüzyddan bu yana kendine ozgu bir hastalık olarak tanınmakla birlikte, nöropatik agn tumuyle açıklanamadıgı ıçın, etkin biçımde tedavi edilemiyor. Baltimore John Hopkins Tıp Fakültesi'nden Zahld Ali ve arkadaşlan, nöropatik agnnın başlamasında, cütteki zedelenmemış sinir lıflerinin onemlı bır rol oynadıgına ilişldn ikna edicı kanıtlar bularak, çalışmalarını The Journal of Neurophysiology dergisinin Şubat 1999 tarihli sayısında yayınladı. Araştırmacüara göre maymunların ayaklannın üst bolumlerine hizmet veren bir omurilik sınırindeki zedelenme, zedelenme bölgesine yakın ciltteki zedelenmemış duyulara aıt sınir lıflerınde agrıya yol açarak, cüdin etkin hale gelmesine neden oluyor ve merkezi sınir sistemine acı mesajlan yollamaya başlıyor. Cütteki acının en azından bir bölümünün kaynagı saptanarak, acının oluşmasını önleyici dogrudan tedaviler için çeşitli stratejüeri geliştirme olanagı dogmuş oluyor. Ekip, duyarlı sinir uçlannı yok eden kâpsaisin (acı biberin temel maddesi) üacının ve bolgesel sempatetüc sinir sistemi etkısini engelleyen klonidinin cüde uygulanma denemelermı başlatmış bulunmakta. (FA, nns) serü hucreleri gozetim sisteminin işe kanşmasının bir sonucu olarak gorulmekteydi. Kanserli hucreler, ilk evrelerinde, degışıme ugradıklarından, bagışıklık sisteminin bu tur degışıme ugramış hucreleri 'yabancı' olarak algılayarak, bakterı ve vimslerde oldugu gıbi, yok etmeye çalıştıgına inanümakta ve bagışıklık sistemi bastırümış hastalarda kanserin daha hızlı ılerlemesi bu davranışa baglanmaktaydı. Ancak, geçtigimiz yülarda bu göruş etkisini yitirmeye başladı. Ornegin ADDS'li hastalarda, bagışıklık sistemi çoktugu halde, kanser oranında artış gozlenmemekte. Bazı ender kanser çeşitlerine egüımlı olmalanna karşın, bagışıklık sistemi bastırümış organ nakledilen hastalarda oldugu gıbi, sıradan kanserlerin oranında artış olmamakta. Bu gozlemler, dogal olarak, bagışıklık sistemini bastıncı ılaçların sorgulanmasına yol açö. Bu nedenle Ho]O ve arkadaşlan siklosporinin, bagışıklık sıstemiyle hiçbir ilgisi olmayan epitelyum hücre külturu ustundeki etkilerini araştırdılar. Siklosporinin, bu hucreleri, kötü huylu kanser hucreleri gibi bolunmeye ve hareketlenmeye yönlendirdigı saptandı. Hojo ve arkadaşlarının çalışmalan, siklospoinin bagışıklık sistemini bastıncı bir ilaç olarak nasıl etki ettigine iüşkin yeni bir soruyu da gundeme getirmiş bulunuyor. Siklosporinin, bedendekı TGFbeta ureümini arttırarak etki ediyor olma olasüıgı soz konusu. Bu yeni bulgular, siklosporinin etki mekanizmasının gözden geçirilmesine ve belki de ders kitaplannın yeniden yazümasına neden olabüir. Ancak, yararlan, zararlanndan daha fazla oldugundan, siklosporin bagışıklık sistemini bastıncı ilaç olarak kullanılmaya devam edüecek. (FA, nns) Vikinglerin inekleri Vikingler donemıne aıt 1000 yülık sıgır kemiklerinin DNA çözümlemesı, gunumuz sıgırlannın genetik yapısına ışık tutmakta. Tnnıty College'dan David E. MacHngh ve arkadaşlarının konu ile ilgili çalışmalan. Phılosophical Transactıon of the Royal Society of London'da yer aldı. Kemikler, 1000 yülık bir Viking yerleşim bolgesinde bulunmuş. Eski zamanlara ait evcil hayvanlarla ilgili çalışmalar, hem arkeologlann, hem de sıgır yetiştiricilerin ilgi alanına giriyor. Kemıklerin sahibi olan sıgınn Ir landa dogumlu bir sıgır mı, yoksa, Vikingler tarafından başka bir ulkeden getirilmiş bir hayvan mı oldugu, merak konusu. Ne yazık ki araştırmacılar, ıncelemeleri sonucu üginç bilgıler elde etmekle birlikte, bu sorunun yanıtını verememişler. Kemiklerden elde edilen DNA, çeşitli bölgelerin sıgırlannın DNA'sı ile karşılaştınlmış. Bulgular, Viking sıgırının tümüyle farkü bir cins oldugunu ortaya koymuş bulunmakta. Bu eski sıgırlann, gunumüz sıgırlanndan, genetik olarak çok daha fazla çeşitlilik gosterdıgı saptanmış. Çivitotunun yararlan 16. yuzyü sonralarına kadar geçen yuzlerce yıl boyunca, Avrupa'da mavi boya yalnızca çıvıtotundan (Isatis tinctoria) elde edilirdı. Çivıtoru, yun renklendırmekte, duvar boyamada hatta cüt ustune desen yapmada kullanüan indigo kaynagı, koyu morumsu, mavi bir pigmentti. Nitekim, yüda iki kere sarı çiçekler açan mavımsı ye RUZGARLA GELEN ENERJİ • Günümüzdeki en büyük enerji değırmenleri, yalnızca 70 metre yüksekhğinde ve 1.5 megavatlık bir guce sahıp. Ancak on yıldan berı Böen'deb (Danimarka) değirmenlerden elde edilen elektrik, atom enei]isine göre şimdilık ıh mish daha pahak. Siklosporinin bedeli Organ ve omurilik nakülerinın başarısını inanümaz ölçüde arttıran, bagışıklık sistemini bastıncı güçlü üaçla nn en çok korkulan yan etküerinden bir tanesi, artan kanser nskidir. Uzun surelerle, bagışüdık sistemi bastırümış hastalarda gorulen kanser oranlanndakı artışın, bagışüdüc sisteminin çökmesi olduguna ınanüdı. Ancak, CorneU Unıversıtesı'nden Minpru Hojo ve arkadaşlan Nature'da yer alan araştırrnalarına göre bagışıklık sıstemıru bastıncı ilaçlar arasında en etküi ve en sık kullanüanlardan biri olan siklospori kanser hucrelerıni etkin hale getirüiyor ve yayümalanna neden oluyor. Siklosporin ve benzeri bagışüdık sistemini bastıran ilaçlar, bagışüdüc tepkisinı başlatan T lenfositlerin etkin hale gelmesını ve çogalmasını engelleyerek etki ederler. Bu sayede, organ nakledüen kişinin bagışüdüc sistemi, nakledüen organdaki yabancı proteınlere yaru 'antijenlere' karşı şiddetli bir tepki gostermez. Bu, bobrek gibi nakledüen organlarda, artüc katı biçımde doku uyumunun gerekli olmadıgı anlamına gelmektedir. Bagışüdüc sisteminin bastırüması ve kanser arasındaki bılınen baglantı, çogu kişi tarafından bedenin kan636/6 Rüzgâr enerjisinden daha ucuz enerji elde ctmek amacıyla, daha büyük ve daha güçlü değırmenler tasarlandı. Bocholt'tah Flendere Srması beş megavathk güce sahıp Danimarka sahlllerlnde rüzgâr enerfl teslsleri bir model gelıştırdi. Firma tarafından "VVlNergy" olarak adlandınlan rotor, 90 m. yükseklikte. Motor yalnızca 60 ton ağırhğında. Boylece dev pervanelere de ge rek kalmamış. Flender, motor bölümünde ayn ayn devreye giren bölümlen bırleştırmış. Klasık modellerde, rotor ilk 6n ce bir motor parçasını, daha sonra ise dönüş hızını arttıran bır jeneratörü çalıştınr. "VVlNergy" modelinde bu ışlem aynı anda devreye gınyor. Rotor dogrudan doğruya motorun dışlılenyle bağlantıh. Konvansiyonel normlara göre dö neç ve motor arasmdakı ışletme mili, 20 ton ağırhğındadır, oysa "VVlNergy" modelinde bu mil ağırhğı tümüyle ortad kaldınlış. Flender, super doneçleriyle yeni bır pazara girmeyi planlıyor. Kuzey ve Baltık denizlerindeh güçlü rüzgân keşfeden Flender, şımdi de değirmenleh denizm içine yerleştırmeyi planlamakta. Danımarkahlar, 2030 yılmdan ıtibaren, tu elektrik ihtıyaçlanmn %40'mın OffshoreVVindparks tesislerinden karşılayacaklar. Dünyanm diğer bölgelerinde de, gâr enerjisinın geleceğı, açık denızlerde aranmaya başlanmış. Flenders'm tahmınlerine gore tüm dünyada rüzgâr en ji tesislen hızla gelışerek, 1999 sonuna kadar 13.000, 2007 ylma kadar ise 45.000 megavatlık bir enerji kapasıtesın ulaşabılecek. "VVlNergy" tıpindeki bir enerji değırmenınin kurulması, yaklaşık olarak 67mılyon Marka mal edilebı rüzgâr enenısıyle sağlanan elektrik, atom enerjısıyle eşıt üyata elde edilebılecek.