Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E D İ T Ö R E M E K T U P T A R T I Ş M A Özgünlüğü yitirmek... Doruk Taiovalıoglu* I Neden anadilde eğitim? Zülfö Aşık j ılindığı gıbı ulkemızdekı bazı devlet kOkullarında (okul kelımesı ılköğreti"mı, ortaoğretımı, unıversıtelerı kapsamaktadır) eğıtım yabancı dılle yapılıyor Bu okulların bazılarında tum dersler, bazılarında ıse kısmen yabancı dılle eğıtım yapılmaktadır Gelışmış ulkelerde devletın böyle bır hızmetının olduğunu goremıyoruz (?) Yabancı dılle eğıtım yapılması belırgın olarak uçuncu dunya ulkelerıne ya da gerı bıraktınlmış, vaktıyle kolonı ya da somurge olan ulkelerde görulmektedır Ne kadar çok dıl bılırsek o kadar lyıdır Ama eğıtım dılı çok farklı bır olaydır Neden, bır ulkede eğıtım, vatandaşlarının kullandığı, ıletışım kurduğu anadilde olmalıdır? 1) Eğıtım ulkenın, toplumun ve bıreylerın sorunlarını çözmek ıçındır ve toplumsal bır olaydır 2) Anadılı aynı olan Insanlar, genel olarak, bıraraya gelıp ıletışım kurabılırler, sorunlarını çözmek ıçın uzman gruplar, ekipler oluşturabılırler 3) Anadilde eğıtım çok daha hızlı ve e k o n o m ı k , daha kolay anlaşılabılır, ozumsenebılır, ıçselleştınlebıhr, kabul görebılır bır toplumsal etkınlıktır Bu bağlamda anadilde eğıtım özellıkle gelışmekte olan ulkeler ıçın daha can alıcılıdır 4) Açıktır kı, kışı olayları anadıhnde daha lyı anlar, kavrar, algılama gucu artar Insan doğası anadılını dost başka dıllerı makalenın veya kıtabın omeğın Turkçe, ya da Batı Avrupa dıllerınden bırınde yazılmasında, eğer uretılen bılgı gerçekten bılimı ılgılendıren bılgı ıse, pek bır fark yoktur Ancak, metın örneğın Ingılızce yazılmışsa, yazarın verılerıne ve elde ettıöı bılımsel sonuçlara ulaşmak kolaylaşır, Turkçe yazılmış ıse, bu bılgıye erışım bıraz zaman alır Çunku hiçbır bılım adamı, yazıların dılını değıl, ıçerığını ve yazan kışının bılımsel camıadakı kımlığmı dıkkate alır Boylece, Turkçe yazılmış bır makalenın de bır yabancı bılım adamınca kaynak olarak gosterılmesı sıkça karşılaştığımız durumlardan bırıdır ve gunumuzde bır yabancı bılım adamı, kendı üniversıtesınde, elındekı Turkçe makaleyı kendı dılıne çevırebılecek bır Turk oğrencı bulacak durumdadır Dolayısıyla ılle de 'bır yabancı dılde yazacağım' bıçımınde, zaman zaman zorlama olan ve yazarın kendısı tarafından kaleme alınmışsa bıle, yazım kuralları ve yerınde sözcuk kullanma amaçlarına yonelık duzeltmelerın yıne blr yabancı tarafından yapılması kaçınılmaz olduğu durumlar yaşanmaktadır Yurtdışında, özellikle Avrupa ulkelerınde duzenlenen kongrelerde genel olarak kabul edılen konuşma dıllerı Ingılızce, Almanca, Fransızca başta olmak uzere, zaman zaman Italyanca ve çok az da Ispanyolca'dır Durum böyle olunca, yurtdışından blr kongre davetı almış bır akademısyenın hlç yabancı olarak algılar (anadıl dışındakı dıller yabancı dıl dıye tanımlanır) ve anadılıne doğallığından gelen bır sıcaklık vardır, bu özellık çok şeyı kolaylaştırır, onemlı avantajdır, hatta toplum ıçı ılışkı lerın, ınsanlar arası ılışkılerın işleyış yasasıdır 5) Eğıtımın bır parçası ya da bır ust oluşumu olan bılımın amacı da ulkenın, toplumun ve bıreylenn sorunlarını çoz mektır, bılım bu nedenle ınsanlar ıçındır ve ancak anadıl ıle ınsanlara, ulkenın yurttaşına, en genış kesıme ulaşabılır 6) Bılım halk tabanına yaygınlaştırılabıldığı oranda nesnel, gerçekçı olabılır, yıne en genış kıtleye seslenebıldığı, ıletebıldığı oranda sorunlara çozum bulabılır, gelışebılır 7) Bılım ugraşını, araştırmacı sayısı ıle bılımın ve teknolo]inın gelışmesı arasında doğru orant vardır ve bılım kitlelere yaygınlaştırılabıldığı olçude bılıme sevgı, ka tılım artar 8) Okullar aynı zamanda ınsanlar arası ıletışımın gelışmesıne yanı dılin gelışmesine en çok katkı yapan kurum ve kesımdır 9) Bır ülkenln anadılının ayrı bılım ve eğıtım dılının ayrı olmasının mantığı yoktur (Japonya en yaygın olarak kullanılan ıngılızce yada bır başka dılde eğıtım, bılım, araştırma yaparak gelışmedı, tam tersı, kendı anadılınde eğıtım, bılım ve araştırma yaparak gelıştı Gelışmış ulkeler ın hemen hepsınde bu özellık belırgındır.) 1 9 nısan tarıhlı Cumhurıyet Bılım Teknık ekınde çıkan, sızın "Özgunluğu yıtırmeye karşı " ve Levent Mete'nın ' Aşırı Uyum Hastalığı" adlı yazılarınızı okur okumaz yerımden fırladım ve çevremde kım varsa yuksek sesle okumaya başladım tabıı kı daha sonra, ıçımden geçenlerı yazdıml Işte, bu yazılarınızın bana çağrıştırdıkları "Toplumdakı geçerlı ortalamaya gore davranan kıtle ınsanı hedefe kışılığı pahasına ulaşmıştır" Her tur fanatızmın kullanı mına açık durumdadır Hıtlen'ın, Mussolını'nın Fazışm lerının kıtle tabanıdır bunlar öyleyse, gereklı olan "yenı ınsan tıpı'dır Ortalama ınsan geçerlı otorıteye bakarak yönunu bulur, davranır1 Ortama uyar Zekhanın bır dığer tanımı, "ortama uymak"sa eğer, bu kıtle ınsanı zekıdırf1) Hayır, zekâ ortama uymamaktır Değıştırmeye çalış maktır her şeyı Yıllar once, Ankara'da bır akşam sohbetınde, okuldan sonra yenıden buluştu ğumuz sırada arkadaşımın eşı benım ıçın "Bazıları uyumsuz oluyor " gıbısınden bır cumle «jarfetmıştı Başta ben ve dığer arkadaşlarım bu uyumsuzluğun kabahatının bende olmadığını, toplumun suçlu oldu ğunu ılerı surmuş ve bır haylı tartışmıştık Tıp fakultesındeyken yönetımle uyuşamamıştım Bakanlıkla da öyle oldu ılışkılerım çoğunlukla Butun yaşamım boyunca nereye gıtsem, aynı fıkırde olmadım çoğu yönetıcılerle "Eğer boyleysem, kabahat bende mı?" Stendhal'ın Kırmızı ve Sıyah'ında bolum başlıklarından bırı boyle bir sözle başlıyordu Söz'un sahıbını tam anımsayamıyorum şımdi Machıavellı olabılır Uyumsuz ısem, kabahat benım mıydı? Aşırı uyumlu, ortalama kent ınsanına donersek, Bu tıp ınsan eleştırmeyı bılmez Sınemaya gıder "Nasıldı?" dıye sorarsanız "Guzeldı" der "Neden guzeldı?" sorusunun cevabı "guzeldı ışte dır Eleştırının değerlendırme olduğunu, an lama ve yorumlama, derınlığıne kavrama, fıkırlerı onaylama, karşı fıkır gelıştırme yenı fıkır uretme olduğunu bılemezi Kendılerı olmayan, "ıdeoloıık bıreyler" der bahseder Althusser, "Ideolojı ve Dev letın Ideolojık Aygıtlan" adlı eserınde Bu bıreyler ıdeolojık bıreyler ortalama ıdeolojıyı yansıtır1 Kıtap okumaz, okuyana kı zar1 Çok seslı muzık dınlemez, dınlese de anlamaz Dınleyenlerın de anlayamayacağını ılerı surer herkesı, kendı gıbı sanır Geçenlerde bır muzık oğretmenı ıle konuşuyordum Klasık Batı muzığı caz ve blues dınledığımı soyluyordum, "anlayabılıyor musun?" dıye sormaz mı Yaşam mucadelesı ekmek kavgası surecınde "başarılı" ınsanların önemlı bır bölumunun, toplumsal olaylar karşısında, yönetıcılerle olan ıllşkılerde net tutum al maktan kaçınan, herkese, her fıkre şırın gorunen, donemın egemen ruzgarlarına göre eğılen, bükulen ınsanlar olması, "aşırı uyum'"un geçerlı bır norm olduğunu gösterıyor' Olmak ıstedıklerı gıbı davranan, kendısı olan bıreyler de yok değıl Ancak bunlar ya "başarılı" değıl, ya da pay kapma mucadelesınde yenık1 Hakettığı halde yonetıcı olamayan ya da para kazanamayan, ama son derece yeteneklı ınsanlar bulabı lırız etrafımızda Boyun eğmeyı yaşam stılı olarak seç mış kendı fıkırlerı olmayan geçerlı göruşlerı savunan, aşırı uyumlu uyumları hayırlı olsun ınsanlar bu çıkar sıstemının sonu cuysa "Yenı ınsan tıpı" çıkara dayanmayan yenı sıstemı yaratacaktır, ya da yenı sıstemde ınsanlık boyle bır aşamaya evrılır veya devrılırse bu "Yenı ınsantıpı' orta ya çıkabılır1 Bır arkadaşım "Insan, karak terı tamamlanmamış kışılığını henuz bulamamış bır yaratıktır' demıştı Aşırı uyumlular zengın olabılır, ust duzey yonetıcı olabılırler, ama mutlu olamazlar! Mutluluk "Akıntıya karşı yurumektır", Hedefe ulaşırken, kışılığını koruyabılmektır Çevremızde öğut veren çoktur "Şöyle şöyle yaparsan, şöyle davranırsan, para kazanırsın, yukselırsın, başarılı olursun" dıyenlere karşı "Ben, ben olmadıktan sonra ne ışe yarar geldığım mevkı, kazandığım para" dlyebılen, kendı ıçsesını dın leyen, başkaları ve egemen çıkar sıstemı ıle uyum yerıne, kendı kendısıyle uyum ıçınde olan "Yenı ınsan tipı"nı savunmalıyız, dıyorum ben de1 * Dr., Amasya Bilim ve dil Levent Zoroğlu * Cumhuriyet blllm Teknik Dergısi'nın değışmeyen konularından bırı de, bılımle uğraşanların bır yabancı dılı, özellıkle Batı Avrupa dıllerınden bırını bılmelerının yararları ve yararsızlıklarının tartışılmasıdır özellıkle, 1982 yılından ıtıbaren, YÖK gundeme geldıkten sonra gerçekleştlrllen doçentlık dıl sınavları nedenıyle, çeşıtll unıversltelerın akademısyenlerınce gunderne getırılen bu konuda, ben de, özellıkle uluslararası kongre ve benzerı toplantılarda karşılaşılan bazı durumları dıkkate alarak konuya blr de bu açıdan bakmak ıstıyorum Bılım adamının en başta gelen gorevının bılgı uretmek, urettığı bu bllgıyı bılımsel dayanaklarıyla bılım topluluğuna duyarmak olduğu herkes tarafından onaylanan bır gerçektır Bilimin evrensel olması gerektığı konusunda da bır kuşku olmadığına gore, elde edılen bılgının bu evrensel çerçeve ıçınde, makale, kıtap, kon ferans gıbı yollarla ılgılenenlerın bılgısıne ve yararına sunulması da gunumuzde en geçerlı yontemdır Bu aşamada, kanımca, bır olmazsa Ingılızce, Almanca veya Fransızca'yı konuşabılecek, kendı bıldırısının ardından yoneltılebılecek soruları lyı anlayıp yanıtlayabılecek, başkalarının konuşmalarını da anlayıp, gerekırse soru sorabılecek derecede bılmesı elzemdır Doğal olarak, davet edılen kışı bunu ne denlı lyı bır bıçımde başarırsa, hem kendı bıllmsel karıyerını ve bılgısını kanıtlamış ve meslekdaşları arasında bır yer bulma olanağı elde etmış olacaktır Işte bunun ıçındır kı, bugune dek su ren tartışmalara ve çatışan duşuncelere bır temel oluşturmak bakımından, bır yabancı dılln anlayacak derecede okunması, duşunduğunu ıfade edecek derecede yazılması ve konuşulması aranan nıtelık ol malıdır, duşüncesindeyım Buna karşılık, bır yabancı dılı bılmenm bıllm adamının kendı ana dılınde bılımsel yayın yapmasını engelleyıcı bır nıtellğe dönuşmesıne karşı ol malıyız Eğer gereklı ozen gösterıllr ve nıtelık açısından bellı bılımsel kurallar uygulanırsa, Turkıye'de yayınlanan bır dergı ya da kltap da, Turkçe yazılmış ıçerığıyle uluslararası bır nıtelık taşıyabılır Bu yuzden de, bır ya da bırkaç yabancı dılı bllmeyı o dıllerde yazılmış bılgılere en kısa surede ulaşmanın bır aracı olarak algılamalıyız Çunku, sonuçta dıl bır araçtır, ancak bılım ıse, asıl amaç *Prof. Dr. Selçuk Unıve. FenEdebıyat Fakültesi Konya tartışıyorlar dıye duşunmek yerıne bızde doğrudan yaşamı sorgulamaya başlarsak sonuçta, her durumda onların (gerçek felsefecılerının) tartıştık ları konulara ulaşacağız demektır Sonuçta felsefede, dığer tum bılımlerde, karşılaşılan sorunlann tartı şılması ıle ortaya çıkmış ve gelışmıştır Yoksa neyı tartışırsak felsefe yapmış oluruz, ya da hangı problemle uğraşırsak fızıkçı sayılırız dıyerek yola çıkmak pek anlamlı değıldır Elbette kışının aklını kurcalayan, ya da toplu mun gundemını oluşturan konular tartışılmaya başlanıldığında, daha once herhangı bır yerde herhangı bır kışı tarafından yapılan çalışmalar, ortaya konmuş duşuncelerde araştırılıp ıncelenerek kendı duşuncemızın gellştırılmesı yonunde yararlanılabılır Tum bunların ışığında tartışmalarımızı, kışısel doyumdan çok bılıme ve dolayısıyla ınsanlığa nasıl katkıda bulunabıleceğımız doğrultusunda gelıştırırsek daha verımlı davranmış oluruz sanırım Kaynaklar * K.T.U. Fızık B. Arş. Gör. 61080, TRABZON 1)CBT 519 1/111/1997 2)CBT £20 8/111/1997 Felsefe tartışması iizerine... Aytekın Aydemır* ırkaç haftadır Cumhurıyet BıIımTeknık dergısınde konusu Felsefe olan tartışmalar surmektedır Ben bu tartışmaların Turkıye de genellıkle hemen her konuda olduğu gıbı, yapay olduğunu (ya da en azından kendı duzlemınde olma dığını) duşunuyorum Felsefenın konusunda ınsan (ya da daha genel olarak tum canlı cansız varlıkların varoluşlarının açıklanması) olduğundan, once Insanın yaşamı uzerınde (var olması, varlığını surdurmesı ve bır sona doğru gltmesı, geçmışı, bugunu ve geleceğı) duşunelım Öncelıkle bızım ınsan olarak bu dunyadan, yaşamdan bekledıklerımız nelerdır sorusuna yanıt arayalım Tartışma konusunu bu şekılde saptar gerçekçı bır zemıne oturtursak, felse fenınde, dahası dığer tum bılımlerınde ne olması gerektığı, ne ıle uğraş ması gerektığı kendilığınden ortaya çıkacaktır Kışı öncelıkle bu dunyada rahat, huzurlu, sağlıklı, kısacası mutlu bır yaşam surmek, surdurmek ıstemektedır Bunun ıçınde yaşamı bo yunca çevreslnde karşılaştığı sorunlarla uöraşıp onları çözmek ısteyecektir Orneğın karnını doyurmak ıçın tarlasını daha verımlı ekıp bıçebılmek (zıraat muhendıslığının gelışmesı), barınabılmek ıçın evler, barınaklar yapmak (ınşaat muhendıslığının gelışmesı), bır yerden başka bır yere rahat ve hızlı gıdebılmek (ulaşım teknolojısının, fızık, matematık gıbı bılımlerın gelışmesı) gıbı somut gereksınım lerını karşılamaya çalışırken bırçok bılım dalınında gelışmesını sağlaya caktır Görece daha yalın olan bu tur (dunyevı) gereksınımlerını çozdukten sonra, yukarıda kısaca değındığımız (bence gerçekte felsefe olarak adlandırabıleceğımız) daha temel konular daduşunmeye başlayacaktır Insan (ya da evren) nasıl varoldu, nasıl gelışıyor ve sonuçta nereye varacaktır? Dolayısıyla Avrupa ya da Amerıka'dakı ınsanlar felsefe olarak neyı 5304