22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ETİK ik ayıbı mı? Geleneksel tıp anlayışı içinde hekimlik yaşamı uzatmayı amaç edinmiştir. Oysa yaşam ölümcül bir hastalıktır ve doğduğumuz andan itibaren yaşlanmaya başlarız. Daha geniş bir görüş açısıyla bakıldığında ise hekimlik "bir ağrı dindirme sanatı" olarak adlandırılabilir. Bu ağırıların içine her çeşit fiziksel ve psikososyal acı ve güçlüki ler dahildir. Hekim bu I yardımı profesyonel bilgi ve becerisi ile sağlamaya çalışır. Yaşam noktalayan ölümcül bir hastalık ise tüm bu acıların aileyı de içine alacak bir biçimde yaşanması demektır. Kişinin sağlıklı bir 1 döneminde hazırlaya* bileceği bir yaşam vasiyetnamesinin pek çok kışıde görülebile411. cek ölüm korkularını da azaltacağı inancınyım. Insanı korkutan şey belirsizlik ve nucunun nasıl olacağını bilememektir. <\ncak bu konuda hazırlıklı ise bu korları büyük ölçüde azalacaktır. Ayrıca şamının herhangi bir devresinde kişi bu rarından vazgeçme hakkına sahip olamelidir. Yoksa bu vasiyet kesinleşmiş idam fermanı gibi algılanabilir. Yine bjektivite'den kaçınmak için bugünkü gilerimizle hangi hastalıkların ötanazi psamına alınacağı tamamen bilimsel ılerin ışığında saptanıp olayın medikoal sınırları çizilebilir. Tüm bu yönleri ile ıırları öncede belirlenmiş dar kapmlı bir ötanazi uygulamasının bir henlik görevi olduğu ve bunun yaşamı laylaştıracağını savunuyorum. $üp3İz bu oneriye karşı çıkanlar bir dönem lavi edilemez diye bilinen bazı hastalıkn tıbbi gelişimler sonucub aşka bir dönde tedaviye yanıt verebilmesi ya da laviye cevabın farklılıklarını ileri sürebi3r. Ancak olaya tek vaka öyküleriyle daşmak yerine genel prensiplerde anarak bakmak gerekir. Ayrıca değişik îtalıklar ve bunların tedavı sonuçları mazi kapsamına giren ve çıkan hastaarı ileriye dönük olarak belirleyebilir. Manazi konusunda ayrıştırılması ve tarması gereken genel prensıpler şunlar\) Tıbbi prensipler J) Hukuki prensipler ;) Etik prensipler )) Dini prensipler limdi bu konuya ilişkin görüşleri sıraa tartışmak istiyorum. i) TIBBİ PRENSİPLER Hekimin rolü r Bu konuda onulmaz ağrı ve hastalığın tanımının yapılması ve biyolojık olarak ölüm kriterlerinin belirlenmesi gerekir. Bugünkü bilgilerimıze göre ölüm; a) Dolaşım ve solunum fonksıyonlarını geri dönümsüz olarak durması, b) Beyin fonksiyonlarının beyin sapını da içine alacak şekilde durduğunun tam olarak saptanması, olarak belirlenmektedir. Bu tür durumlarda yaşam sonlandırıldığı zaman hekimin kasıtlı ölüme yol açtığı iddia edilemez. Ancak karar verme aşamasında hastanın ailesi ya da yasal koruyucularının bilgi ve onayı gerekir. Beyin ölümü ile yaşam geri dönülmez bir devreye girdiğinde yaşayan doku ve organların eyni bir canlıda yaşamasına fırsat sağlamak amacıyla yaşamı sonlandırmak da bir çeşit "pasif ötanazi"dir, uygulanmaktadır ve desteklenmelidır. Aktif ötanazi uygulamasında ise bu durum: a) Bireyin sağlıklı olduğu bir devrede sınırları önceden belirlenmiş, ötanazi kapsamına altnabilecek tıbbi durumların ortaya çıkması durumunda yasal bir yaşam vasiyetnamesi varsa; bj Böyle bir vasiyetin olmadığı ve bireyin yaşamını geri dönüşsüz olarak sonlandıracak bir hastalık ya da kazanın gerçekleşmesi durumunda, şahsın bilincinin açık olup algılama, değerlendirme ve karar vermesine etki yapabilecek bir ruhsal bozukluğun olmadığının saptandığı durumlarda uygulanabilir. Bu durumun saptanması ise ötanazi isteyen hastanın kendi doktorunun yanı sıra, en az iki konsültan hekim ve o yörede yaşayan hekim olmayan saygın bir kişiden oluşacak kurulun oybirliği ile karar vermesi sonucu olmalıdır. Çocuk ve yeni doğanda ötanazi uygulaması ise çocuğun kendisi hakkında karar verme olasılığı bulunmadığından kesinlikle yasaklanmalıdır. Bu konuda başlangıç olarak yasal hakların kullanılmaya başlandığı onsekiz yaş sınır alınabilir. Konuya ilişkin yasal boşlukların toplumda üstün ırk yaratma gibi ınsanlık dışı uygulamalara yol açma tehlikesi vardır. B) HUKUKİ PRENSİPLER Ötanazi ile kasıtlı olarak ölüme yol açmanın sınırları çok kesin çizgilerle ayrıştırılmalıdır. Bu konuda ilk akla gelen çevrenin bu hakkı kötüye kullanma eğılımi ve hekimlerin buna alet olabilme riskidir (malpractice). Bu konu hekimlik yeminine emanef edilemeyecek kadar hassastır. Kaldı ki çoğu kez ınsanlar yaptıkları işi belli bir mantıksal çizgiye oturtarak kendilerini rahatlatabilirler (rationalisation). Tıbbi kriterleri doldurmayan ve bu durumun uzmanlar kurulu raporu ile saptanamadığı durumlar kesin suç kapsamında değerlendirilmelidir. C) ETİK PRENSİPLER Şüphesiz bu konuda en büyük direnç de hekim toplumundan gelmektedir. Geleneksel tıp eğitimi her türlü koşulda yaşamı uzatmak ve hastaya bu yönde yardımcı olmak ilkesine göre düzenlenmiştir. Ancak daha geniş bir bakış açısından ele alındığında ve günümüzün değişen teknolojik koşullarında hekimlik aynı zamada "bir ağrı dindirme sanatı" olarak ele alınmalıdır. Bir insanı değişik yapay yöntemlerle uzun süre yaşatmak mümkündür. Ancak yaşamın niceliği kadar niteliği de önemlıdır. Olayın bir diğer yönü hekimlerin ölümu bekleyen termınal dönemdeki hasta ile uğraşmayı pek fazla sevmemeleridir. Bu durum bir ölçüde kendı içlerindeki bilinçdışı ölüm korkuları nedeniyle olabıleceği gibi bir ölçüde kendi içlerindeki bilinçdışı ölüm korkuları nedeniyle olabileceği gibi bir ölçüde de böyle bir hastalığın tıbbi başarısızlığın bir kanıtı gibi algılanması ile ılgilı olabilir. Bunun sonucu hastalar en yalnız ve yardıma muhtaç oldukları bir dönemde kaderlerine terkedilmekte ve sonu belli denilerek daha az ilgilenilmektedir. Batılı ülkelerin bazısında varolan Tanakoloji (ölüm bılımi) ise ölmek üzere olan hastaların sorunları ve duyguları ile uğraşmakta olup bu alanda çalışmalar yapılmaktadır. Ancak bu konuya olan ilginın hiç de fazla olmadığını belirtmek gerekir. Meslek ahlakı ve görev sınırları yönünden hekimlerin bu konuları tartışmaları ve ken hayvanlarımıza uyguladığımız bu yöntemi neden kendimize değer bulmadığımız olmalıydı: Yine bacağı kırılan asil yarış atları daha sonra kötü sütçü beygiri olmasın diye yüce bir biçimde ölüme layık görülüp bir anda öldürülebilmektedir. Acaba insanoğlu canlılar içinde daha az saygıya layık ve asil olmayan bir yaratık mıdır ki önlenemeyen son yaklaştığında sürünmeye ve acı çekmeye terk edilmektedir?" anazi uygulamalan D) DİNİ PRENSİPLER Sanırım işin en zor çözümlenecek ve tartışma yaratacak can alıcı noktası burada yatmaktadır. Hemen hemen tüm dinlerde bu tür bir ölümün yasaklanmış olması toplum ve bilim adamları üzerinde büyük bir baskı oluşturmaktadır. Yine islamiyette "intihar"ın günah olarak kabul edilmesi ve intihar eden kişilerin cenaze namazının dahi kılınamayıp cennete gidemeyecekleri inancı çaresiz durumdaki hastayı bir ikilem içinde bırakmaktadır. Bilimsel olarak ele alındığında intiharın başta depresyon olmak üzere çeşitli ruhsal hastalıklarda görülen ve muhtemelen beyin biyokimyasındaki değişimler sonucu ortayaçıkan bir hastalık belirtisi olduğu kabul edilmektedir. Çoğu kez bir intihar olgusu aileyi ve kendınden sonraki kuşakları da bu tür yargı ve ınançlar nedeniyle olumsuz etkilemekte, fatal bir tıbbi sonuç günah ya da utanç verici bir olay olarak değerlendırilebilmektedir. Aynı durum ötanazi için de geçerli olabilir. Dinen yasak olan bir durumun çekılen acı ve ıştırapların dinmesi için tek umut haline gelmesi bireyı ve yakınlarını çaresiz ve kararsız bir durumda bırakabilir. Sanırım bu konunun çözümünü ve tartışmasını tıp adamlarının dışına bırakmak gerekir. Başlangıçta da belirttiğim gibi olayın tam bir evet ya da hayır şeklinde yanıtı yoktur. ÖtanaDoktor Kervorkian ötanazi uygulamalannda hastalanna zi konusuna yaklaşımlar acısız bir ölüm için üç ayn aparat hazırtıyor. olayı tam bir red ve cieğitilmeleri gerekir. Bu alan çok hassas nayete eşdeğer görmeden, tam bir destek ve kötü kullanıma açık bir saha olduğunve bunu tıbbi yardımın bir gereği olarak dan pek çok kimse özgürce ve açık olagörmeye kadar değişen geniş bir spektrak düşüncesini açıklamaktan çekinmekrum ve farklı boyutlar arzetmektedir. Antedır. Yine bu konu toplumun tıp dışı katcak teknolojideki ilerlemeler, yaşam süremanlarında tartışıldığında kamuoyu kolaysinin uzaması, kaynaklardaki yetersizlik ca ikiye bölünmektedir. Kanımca ötanazi ve yaşamın insanî boyutu bu konuya ilişkonusunun medikolegal sınırları belirlenkin medikolegal düzenlemelerin gerekli meli ve bunun bir hekimlik görey ve soolduğu kanısını güçlendirmektedir. rumluluğu loduğu kabul edılmelidir. "Bir bilimsel toplantıda ötanazi konuKAYNAKLAR: 1 International Encyclopedia of Psychlatry, suna şiddetle karşı çıkan bir hekim, Psychology, Neurology, Aesculopias publiskendi savını desteklemek amacıyla köhers, 1977. peklerinin olduğunu ve onların yaşlanıp 2 Synopsis of Psychıatry. Kaplan H.I., düşkün bir duruma geldiklerinde kolaySadock, B.J., VVilliams & VVilkıns. 1992. ca ölmeleri için veterinere götürüp bir 3 Hürriyet Gazetesi, 22 Ekim 1994. iğne ile uyutularak öldürdükleri örneğini vermekteydi. Ama karşımızdaki bir * Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Tıp insandı ve hekimler de birer veteriner Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı, Öğolamazdı. Tabii burada sorulması gereretim Üyesi 4389
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle