Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMA EDİTÖRE MEKTUP Üstün Alsaç* Geleceğe bakabilmek Eleştininin eleştipisi, amaçlarından bırı de nedensonuç ılışkılerı ıçınde geleceğı sağlıklı bır bıçımde kestırmek, ona bugunden hazırlanmak değıl mı? Gelışmış ulkelerle gelışmemışlenn arasındakı en belırgın ayrım galıba onların zamanı algılamalarında ortaya çıkıyor Bu hem geçmış, hem gelecek boyutlarını kapsayan bır olgu Geçmış bulanık, gelecek belırgınsız olunca yalnız bugun yaşanıyor, guncel sorunlara getırılecek kısa erımlı çözumlerle uğraşılıyor Yarınlara bakışsızlığın olumsuz etkılerı de kendını en çok yapay fızıksel çevre ustunde, yanı mımarlık, kent duzenlemesı gıbı alanlarda gösterıyor Bunların zararlarını kımı zaman bugunden gorebılıyoruz, ama onemlı bır bölümunu değıştırmek artık kolay olmuyor, hatta olanaksız bıle oluyor, çunku bunlar, yanı yapılar, kentler gorece uzun ömurlu olgular, dayamklı gereçlerle yapıldıkları ıçın değıştırılmelerı zaman, enerjı ve parasal kaynak gerektırıyor Ama geleceğımızı ıpoteklerı altında tutmayı surduruyorlar Butun bunlara bakarak bır unıversıtede, özellıkle de bır mımarlık fakultesınde gelecekbılımın ders programına alınmasını çok olumlu bır adım olarak karşılamak gerekır dıye duşunuyorum Bunun zamanı geldı de geçıyor bıle Buna benzer çalışmaların unıversıtelerde başlaması rastlantı değıl Olumsuz yanları nedenıyle yenı kurulan unıversıtelerı eleştırıyoruz ama gene yalnız onlar genç kadroları ve he nuz kemıkleşmemış yapılarıyla bu tur gırışımlerı yapabılecek gızılguç de ıçerıyorlar, tıpkı Ercıyes Unıversıtesınde olduğu gıbı Sessızce gerçekleştırılen bu tur olumlu gelışmelere de değınmek, onları gerçekleştırenlerı ozendırmek gerekır Dılerım kı gelecekbılım derslerı otekı eğıtım kurumlarının da ders programlarına alınır ve ılerıye bakışsızlık her alanda olabılen en aza ındırılmeye çalışılır *Dr. Lefke Uni. Mimarlık Bölümü Lefke, Kıbrıs S ayın Orhan Bursalı'nm 13 Nısan 1995 gunku Cumhuriyet'te yayınlanan "Geleceğe Bakışsızlık" adlı yazısını okuyunca ıçımde yaklaşık aynı gunlerde katıldığımız bır sempozyum nedenıyle öğrendığım bır şeyı Cumhurlyet Bilım Teknık okuyucularıyla paylaşma isteğı doğdu Sözunu ettığım toplantı 68 Nısan 1995 gunlerınde Ercıyes Unıversıtesı tarafından Kayserı'de duzenlenmış olan "Mımar Sınan ve Mımarlık" adlı uluslararası sempozyumdu Bu vesıle ıle Ercı yes Unıversıtesı'nın yenı kurulmuş Mımarhk Fakultesı'nın öğretım uyelerıyle tanışma ve yaptıkları çalışmaların bır bolumunu görme olanağını bulduk Bız de gorece yenı sayılacak bır mımarlık eğıtımı kurumunun uyelerı olduğumuzdan söz dönup dolaşıp ders programlarımıza geldı Onların Sayın Doç Dr Huseyın Yurtsever tarafından hazırlanan programlarını ıncelerken de çok ılgınç bır olguyla karşılaştık Bu programda yer alan derslerden bırının adı "Futurolojı" ıdı Sanıyorum böyle bır dersın bır mımarlık okulunun programına alınması ılk kez oluyor Sayın Yurtsever buyuk bır alçakgönullulukle yaptıkları çalışmaları anlatırken böyle bır dersı gereklı görduklerını özellıkle mımarlık gıbı uzun ömurlu olmaları, yanı gelecektekı gereksınmelerı de karşılayacak nıtelıkler taşımaları beklenen yapıtları uretecek ınsanların gelecekte neler olabıleceğını bılmelerının, kestınmlerde bulunabılmelerının önemlı olduğunu duşunduklerını soyledı Gerçekten çok olumlu bır yaklaşım Bu bana yıllar önce, Karadenız Teknık Unıversıtesı Mımarlık Bölumü'nde çalışırken başımızdan geçen bır olayı anımsat tı Bır sonrakı yarıyılın tasanm çalışmalarının konusunu belırlerken bız bunun "2000'lı yıllarda mımarlık" başlığı altında yapılmasını onermıştık Her nedense bu önerı otekı arkadaşlarımızdan beklenmedık bır tepkı aldı Bunun gerçekçı olmadığını, duşlere, utopyalara dayandığı ılerı suruldu, hatta onerıyı getırenfer bılımkurgucu olmakla bıle suçlandılar Oysa amacımız sureklı guncel sorunlarla uğraşmak zorunda kalan öğrencılere bıraz da geleceğe bakmanın gelecekte karşılarına çıkabılecek sorunlar ustunde de duşunmenın gereklı olduğunu göstermektı önerımız kabul edılmedı, bız de o zaman duşuncelerımızı çağdaş mımarların ılerıye yönelık tasarımlarından oluşan ve bırer kez Trabzon, Istanbul ve Ankara'da duzenlenme olanağı bulan "Geleceğın Mımarlığı" adlı bır fotoğraf sergısı bıçımınde açıklamaktan fazla bır şey yapamamıştık O çalışmalar bıze boyle duşunmenın hıç de yanlış olmadığını gostermıştı Başka ulkelerde yakın ve uzak geleceğe yonelık çok yoğun çalışmalar var, projeksıyonlar, kestırımler uretılıyor, senaryolar yazılıyor, olası onlemler tartışılıyor, ortaya çıkabılecek sorunlar ıçın çozum onerılerı gelıştırılıyor Doğal olarak bunların bır bolumu bellı bır duşgucune yaslanıyor, ama onemlı bır bolumu de gerçekçı verılere, bılımsel kestırım yontemlerıne dayanıyor Bu nedenle onlara verılen "futurolojı = gelecekbılım" adı çok yanlış değıl Sonuçta bılımsel çalışmaların en onemlı trfan Gıirkan bir evetleme umhurıyet gazetesı, Bılım ve Teknık Sayı 429 Tolga Yarman'm yazısında Sartre'a yoneltılen eleştınde "Varoluşçuluk felsefesının ınsana daır olması onun genelleşmesını önlemekte ve ınsanı kendı ıçınde hapsetmektedır1" teması ışlenmektedır Sartre özellıkle ıkı alanda eleştın oklarına hedef teşkıl eder Bunlardan bınncısı sıyası, ıkıncısı felsefı alandadır Sıyası eleştırıler özellıkle Marksıstler tarafından yöneltılıyor Marksıstlere göre, Sartre'ın varoluşçuluğu demode olmuş bır felsefedır Çunku bılıme, evrıme, gerçeğe, determınızme sırt çevlrmış, her turlu sıyasal eylemı yadsımış, toplumla bağlantılarını koparmış olan bır burjuva oğretısıdır Burjuvazı terkedılmışlığıne, yalnızlığına, yenılgısıne, bunaltısına emekçı kıtlelen de ortak etmek ıster Bunun anlamı burjuvazıemekçı uzlaşmaz çelışkısını daha uzlaşılır kılmak, boylece genış halk yığınlarını sıstemın bır parçası konumuna ındırgeyerek ınsanlığın kurtuluşunu ya engellemek ya da ılerı bır tarıhe ertelemektır Sartre'a getırılen eleştırıler o dönemın hem sosyal hem de ekonomık yapısına duyulan kaygılann o zamanla ve o mekanla sınırlandırılmış evrensel olmayan bır yansımasıdır Oysa varoluşçuluk felsefi bır oğretı olarak her ıkı alandan da bağımsız duşunulmelı kı nesnel bır değerlendırme yapılabılsın öte yandan pratık olarak toplumsal yapılanmaya zarar verecek olması etık açıdan bır kaygıyı beraberınde getırebılır Fakat bu zarar onun felsefı yontemının/sonuçlarının doğruluk değennın azalmasından ya da çoğalmasmdan bağımsızdır Âncak asıl benım Sartre'ı "evetlemem" felsefı öğretısının eleştırısının eleştırısıyle ılgılı Bır kavramı, bır önermeyı, oğretıyı, sıstemı anlamlı sımge ya da sımgeler butunune donuşturmek, varlığa getırmek sujeye bağlıdır Suje bır oğretı sunuyorsa ıçerığını de kendısı dolduruyor demektır Bır öğretının eleştırılebılmesı ıçın oncelıkle onerenın gerçekte ne dedığını anlamamız gerekır Karşı çıkan, karşı çıkışını kendı anladığı değıl onerenın ıçını doldurup sunduğu duşunceye karşı yapar Bu açıdan bakılınca "Varoluşçuluk C öğretisi genelleştirmeye muhtaç görünmektedir" gıbı bır yaklaşım "varoluşçuluk" oğretısının ruhuna aykırı bır eleştırıdır Sartre şöyle dıyor, "Insanda ama yalnız ınsanda varoluş, ozden once gelir. Bu demektır kı ınsan önce vardır, sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o özünu kendı yaratır." (*) Sozu edılen ınsan bır bakıma "Tanrıınsan"dır Yaratılan evrende tum nesneler, kavramlar, bılgıler öncellklı varolan Tanrı ınsan"ın "öz"lendır "Tannınsan" yalnızca kendı gözuyle görur, kulağıyla duyar ve dokunuşlarıyla hısseder Bunun başkaca da yolu yoktur O çölun ortasında ozgurluğuyle, seçımıyle, sorumluluklarıyla kendısıne mahkum olmuştur Imdı, boylesıne bır Tannınsan öğretısı, yazarın dedığı gıbı, nasıl maymunlar, hamamböceklerı, denızanaları ya da amıpler ıçın söz konusu olabılır? Onlar olsa olsa Tannınsan'ın yok vartıklarıdır Varoluşlarında ve yok oluşlarında ozgur değıllerdır Hep, duyularak, koklanarak ya da tadılarak, başka bır varoluşa bağlı olarak varlığa gelırler ya da yok olurlar Bu durumda ırade ve davranış özgurluğu yalnızca ınsanın elındedır Daha az mukemmel canlılar ıçın sınırlı ırade ve özgurlukten soz etmek doğru olur kı böyle bır öğretı tum dığer varlıkları TannınsanVı çevresınde döndurduğu ıçın "öznefdır Matematık, fızık, sosyolojı, psıkolojı gıbı bılımler ıçın genelleştırme yapmak zorunlu olabılır Oysa çabamız felsefe özellıkle de metafızık ıle ılgılı bır alansa boyle bır genelleştırme yapmak zorunda değılız Yazarın "Sartre'ın varoluşçuluğu insana dönuktür. Bu tabıı saygındır. Hümanist bır fılozofun ınsanı konu edinmesi doğaldır" gıbı yargılarla oğretıyı hafıfe alması Sartre'ın varoluşçuluk felsefesıne hem haksızlıktır hem de yanlıştır Çunku bu oğretı ınsana donuk değıl, tek tek ınsanı temel alan, bunu da saygın bır davranış olduğu ıçın değıl, öğretisi gereğı öyle olması gerektığı ıçın yapan, humanıst değıl varoluşçu bır fılozoftur Tek tek "ben'Mer! duyular, duygular, ınançlar ve tum bılgılerle bıriıkte var ettığınız bu evren sadece sıze daır bır evren Evet karşınızda bır karanfıl var Bakın ona yaratın, koklayın onu yaratın, ya da ışte denıze dokulen kanalızasyon koklayın onu yaratın, bakın onu yaratın, atlayın ıçıne, yaratın onu önunuzde sonsuz sayıda seçenek ve ozgurlukler Kötüler yaratın kötu bır evrende yaşayın, lyıler yaratın lyı bır evrende yaşayın Sadece sıze daır bır yaşam "Ben"ler unutmayın sızın yennıze kımse gulu koklayamaz, sevgılıye dokunamaz ve hıç kımse olemez yennıze Tek başınıza var olacak ve oleceksınız Bu asla genelleşmeyecek, hep öznel kalacak (*) JeanPaul Sartre, Actıon 1944 4324