Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EDİTÖRE M EKTUPTARTIŞM A Doçentlik sınav sistemindeki aksaklıklar ve öneriler Barıa öztaş 11 Mart 1995 tarihlnde Cumhurıyet Bılım Teknık dergısınde "Doçentlik Sınav Sıstemı Değışmelı" başlıklı bır yazı yazmıştım Bu yazıdan adresımı alan Dr. Hamit Afşar'dan bır mektup aldım Dr Hamıt Afşar'ı hıç tanımıyorum ve kendisı ıle hıç karşılaşmadım Fakat bana mektupla bırlıkte gönderdığı ayrı baskılanndan, kendısının değerlı bir bılım adamı olduğu kanısına vardım Ben bır temel bılım hocasıyım ve klınık bılımlerdekı bır makaleyi değerlendırme yetkısını kendımde bulmam Fakat, makalenın yayımlandığı dergının ımpakt faktöru o makalenın bilımsel yönu hakkında çok önemlı bır kaynaktır Dr Hamıt Afşar, dunyada urolojı konusundakı sıralamada 3 en buyuk dergı olan "The Journal of Urology" de ılk ısımle makalesı olan bır bılımadamıdır Bu dergının ımpakt faktoru elımdekı 1992 Journal Cıtatıon Reports'a göre 1 910'dur Dığer uluslararası 3 yayınının bulunduğu dergıde, dünyadakı urolojı ve nefrolojı konularında çıkan 36 dergıden 18 sırada olan Brıt J Urol dergısıdır ve ımpakt faktöru 0,661 'dır Gerçı Dr Hamıt Afşar doçentlik sınavının yayın bölumunden geçmış ama, sözlu sınavı veremedığı ıçın, üniversiteden uzaklaştırılmış Ben Dr Hamıt Afşar'ın sözlu sınavında da bulunmadım Bulunsam da, blr fızyolog olarak bu ımtlhanı değerlendirme yetkısını de kendımde bulmam Burada uzerınde durmak ıstedığım, daha öncekı yazımda (1) belırttığım glbı doçentlik sınav sıstemının hıç vaklt geçırılmeden çok acıl değıştırılmesıdır Maalesef ulkemızde, hıçbır somut krıtere oturtulmayan doçentlik sınavlarının büyuk bır bölumunde jüri uyelerl keyfı davranabılmektedır Bunun sonucu olarak, uslu, hlç klmseye karşı gelmez, araştırma ofanakları o kadar, yaşı gelmiş vs gıbi knterterle ve çok iyi nlyetle çok kolay doçentlik unvanı alınabıldığı gıbı uluslararası arenada kendınl ıspat etmış bılım adamları da kustürülüp, blr kenara atılabılmektedır Bugun hıç kımse TUS Ile uzmanlık sınavında, kışısel göruşler devreye gınyor dıye sızlanmamaktadır Fakat doçentlik sınavında yukarıdakı Dr Hamıt Afşar orneğınde olduğu gıbı, somut krıterler uygulanmadığı ıçın, kendısının kışısel nedenlerden dolayı doçent olamadığını ılerı suren bılım adamlarının sayısı her geçen gun kabarmaktadır Maalesef bu bılım adamlarının bu konuda çok da haklı nedenlerı vardır Bır tarafta mafya dergılerındekı yayınları ıle Doç ve Prof olan oğretım uyelerı, bır tarafta dunyanın en saygın bilımsel dergılerındekı yayınlarına karşın fakültelerı ıle ılışkılerı kesılen oğretım uyelerı Zannederım hıç vakıt geçırılmeden doçentlik sınav sıstemının değlştırılmesı gerekmektedır 11 Mart 1995 yılı Cumhurıyet Bılım Teknık dergısınde çıkan yazıma, 8 Nısan 1995 tanhınde Doç Dr Aytekln Altıntaş'ın verdığı cevabı da değerlen dlrerek, doçentlik sınav sistemindeki aksaklıkların gıderılmesınde aşağıdakı hususların göz onune alınmasını bır kere daha ılgılı makamlara onermekteyım 1 Uzmanlık veya doktoradan sonra doçentlığe muracaat ıçın 45 yıl geçmesı koşulu yenıden uygulanmalıdır ve bu sure unıversıtede çalışarak geçmelıdlr 2 Adayın Impakt faktöru en az 0,5 olan uluslararası dergılerde 5 yayınının bulunması ve bunlardan ıkısınde ılk ısım olması koşuluna Dr Aytekın Altıntaş 2 yayını olmak onerısını getırmektedır Yayın sayısı 3 veya 5 tartışılabılır Fakat mutlaka ılk ısımle ıkı yayının bulunmasını onermekteyım Çunku, doçent olsun dıye maalesef adayın uçuncu veya beşıncı ısım olarak makaleye ısmı konulduğuna çok şahıt olmuşumdur Bu konuda en somut önerıyı Dr Zeynep Tümer 11 Mart 1995 tarıhlı CBT dergisındekı yazısında adayın yayınlarında her yazarın payını belırten bır ıfadenın bulunması ve bunun butun yazarlar tarafından ımzalanması önerısı oluşturmaktadır 3 Adayın 3 sıtasyonu olmalıdır göruşune, Dr Aytekın Altıntaş karşı çıkmaktadır Kendısının bu göruşune katılıyorum Sıtasyonun doçentlik ıçın şart olmaması fakat aday lehıne çok önemlı bır puan olması goruşu orta bır yol olabılır Fakat hıç sıtasyonu olmadan profesorluğun kesın şekılde onlenmesı ve bunların kesınlıkle doçentlik jürı uyelığıne seçılmemesı gerektığını bır kere daha vurgulamak ıstıyorum 4 Adayın uluslararası ve ulusal kongrelere katılması gerekmektedır Adayın en az 5 ulusal, 12 uluslararası kongreye katılması göruşundeyım Uluslararası kongreye önemlı bır bıldlrı gönderırsenız sızı parasal olarak da desteklemelen soz konusu Doçent adayı, uluslararası konorelerın ciddiyetını, bıldırı veya poster hazırlamanın önemını yaşayarak gormelıdır 5 Yukarıdakı on koşulları yerıne getiren aday, lısan sınavında olduğu gıbı yılda bır defa açılacak merkezı bılım sınavına alınmalıdır Burada Dr Aytekın Altıntaş ıle göruşlerımız tamamen aynı ve Cumhurıyet Bılım Teknık dergısınde (1,2) belırttığımız gıbı merkezı sıstemle sözlu bılım sınavı ıle Doç jüri üyelerının gerçekten hiçbır krltere dayanmayan değerlendırmesı ortadan kalkar, TUS sınavında olduğu gıbı adaletlı bır ımtıhan sıstemı uygulanmış olur Doçentlik jurılerının de uluslararası dergılerde yayınları olan oğretım üyelerının seçılmesı gerektığını bır kere daha tekrarlamakta yarar görmekteyım oğretım uyesı unvanı olan doçent adayının da jurı üyelerının önunde herkese açık ders anlatması pek çok oğretım üyesının ortak göruşüdür Cumhurlyet Bılım Teknık'te en çok ışlenen, hemen hemen hıç kımsenın memnun olmadığı doçentlik sınav sıstemınin ivedelıkle değlştırılmesı ve akademık unvanların gerçekten hakkı olanlara somut krıterlerle verılmesı, blr tarafta çok kolay doçentlik, bır tarafta uluslararası yayın ve sıtasyonlara rağmen doçent olunamaması ıkılımıne acılen son verılmesını tekrar da olsa bır kere daha bütun ıçtenlığımle onermekteyım 1) Cumhurlyet Blllm Teknık dergisi, Sayı 416, Mart 1995 2) Cumhurlyet Bilim Teknık dergısı, Sayı 418 Nısan 1995 Kobe depremi uzerine.. Nejat Bayülke* 17 Ocak 1995 Japonya Kobe depremınde 5500'den çok can ve olağanüstu boyutta parasal kayıp olunca gerek depremlerle değışık açılardan ılgılenenlerce ve gerekse kamuoyunda buyuk blr hayal kırıklığı yaşandı Sevınenler oldu Japonya gıbı çok "hazırlıklı" olduğu sanılan ulkede bıle bu boyutta kayıplar olunca depreme karşı yapılacak bır şey yok o nedenle önlem dıye duşunenler oldu Acaba Kobe'de olanlar gerçekten bır surprız mıydı, daha önce yaşanmamış mıydı? 1 Çın Halk Cumhuriyetı'nde 1976 yılında 2 mılyon nufuslu Tangshan şehrınln hemen altında olan, Richter ölçeğıne göre 7 8 mağnıtudlu depremdekı resmı sayılarla 250 000 can kaybı ıle 1 5 mılyon nufuslu Kobe'de 5500 can kaybının karşılaştırılması, Japonya'nın gerek yapılar ve gerekse başka açılardan hazırlıksız olmadığının bır kanıtı olarak değerlendırmek daha doğru olacaktır 2 Richter ölçeğıne göre 6 8 mağnıtudlu 13 Mart 1992 Erzıncan depremi de Kobe depremi gıbı hemen bır kentın altında olmuş ve yaklaşık 150170 bın ınsanın yaşadığı bır bölgeyl etkılemış ve 600 cıvarında can kaybı olmuştur Can kaybı oranı bakımından Kobe ıle Erzıncan depremlerı arasında fark yoktur Her ıkı depremde de can kaybı bınde 3 cıvarındadır 3 Kobe'de çok sayıda ve olağanüstu boyutta gozlenen zemınlerde "sıvılaşma" olayı daha önce 1964 yılında Japonya'da Nııgata depremınde de yaşanmış ve deprem muhendıslığı lıteraturüne olağanüstu goruntuler kazandırılmıştı 4 Aynı şekılde çok katlı yapılarda deprem hasarının en çok olduğu katın zemın kattan yukarıda, ara katlarda olması olayı daha önce 1985 yılında Meksıko Cıty depremınde de yaşanmıştı Meksıko Cıty'de 75 adet yapıda en çok hasar çeşıtlı nedenlerle orta katlarda olmuştu Bu ıkı depremın ve yapıların ortak özellığı kentlerın, deprem yer hareketının nıtelığinı etkıleyen son derece "yumuşak" bır zemın uzennde olmalarıdır 5 Depremlerden sonra "kaos" yaşanması olayı da beklenılmeyen bır durum olarak çok abartılmamalıdır Bu durum ne kadar hazırlıklı olunursa olunsun kaçınılmazdır Kendılerı de afetzede olmuş ve olayın şokunu yaşayan yönetıcılerın organıze olması zaman alır Bır kentın ıtfaıyesı, polısı ve sıvıl savunma örgutu 35 olaya yetecek duzeydedır ya da eğıtımını buna göre yapmıştır Bır anda 300500 olayla karşılaşıp ustesinden gelmesı kolay değıldır Böyle bır durum ıçın hazırlanıp 100'lerce yıl beklemek de anlamsızdır Çevre ıllerden ve ulke dışından gelecek yardımın etkılı olması da en iyi koşullarda 48 saat alır öte yandan enkaz altında kalaniarın bu sure sonunda canlı kurtarılma olasılığı yuzde 10'un altına ıner Erzıncan'da enkazın altından canlı çıkarılanları çoğu ilk 24 saat ıçınde, Erzıncan'dakı asken bırlıklerın gece yarısından sonra başlayıp (deprem saat 19 15'te olmuştur) sabaha kadar suren çalışmaları sonunda kurtarılmıştır 6 Yerleşımler gıderek yoğunlaşmaktadır Böyle yoğun bır yerleşmenın çok yakınında olacak depremlerde can ve mal kayıplarının çok buyuk boyutlara ulaşmasını beklemek gerekır Ne kadar gelışmış ve hazırlıklı olsa da her kentte depreme karşı yeterlı guvenlığı olmayan geçmiş yıllarda yapılmış ya da eskımış yapılar vardır Her zaman Içın yapı denetımınden ya da gözden kaçmış gerek tasarım gerekse yapım kusurları olan blnde bır bıle olsa yapılar olacaktır Eğer bır kentte bır mılyon yapının 1/İOOO'ı kusurlu ıse bu durum kentın hemen altında olan bır depremde 1000 tane yıkık yapı ve 10 000'lerı aşan can kaybına neden olacaktır 7 Ulkemızde depremde can kaybının azaltılması "kalıtelı" ınşaat yapılması ile gerçekleşecektır Kalıtelı ınşaat yapılardakı hasarın can kaybına yol açmayacak duzeyde olmasmı sağlayacaktır Kalıtelı ınşaatın temelı de "kalıte kontrolü" ya da yapı denefımıdır Yapı denetlmı, kusurlu yapıların kural olmaktan çıkıp bır kötu rastlantı duzeyıne ınmesını sağlayacaktır Bu ıse can kaybının Tangshan duzeyınden Kobe duzeyıne ınmesıdır 8 Mal kaybının azaltılması ıse her turlu yapının çok daha büyük yüklere dayanabılecek bıçımde tasarlanıp yapılmasını gerektırmektedır Bu ıse çok daha buyuk bır bedelın ödenmesı demektır Kobe'de olan kayıpların belkı yuzde 1015'ı yapıların daha dayanıklı olması ıçın harcanmış olsaydı zarar çok daha az ve felaket boyutunda olmayacaktı Ancak her bır depremın etkı alanında 70150 yıl gıbı, toplumları bu yukarıdakı yaklaşım ıçınde davranmaya yonlendırmeyecek kadar seyrek aralıklarla olması bu tur afet boyutunda sonuçları olan depremlerle sık sık karşılaşılacağını göstermektedır * Deprem Mühendisliği Şube Müdürü Deprem Araştırma Dairesı Bayındırlık ve Iskân Bakanlığı 4294