Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAYVANLAR DÜNYASI Balıklarda zekâ var mı? Balıklarda insandan çok daha güçlü işitme duyusu vardır, en fazla yeşil, mavi ve mor olmak üzere renklerin çoğunu insanlar kadar tanırlar. | irçoğumuz balıklarda zekâ olma1 kdığını sanırız. Deneyler bunun ak"sini kanıtlamıştır. Balıklarda insanlardan daha keskin bir işitme duyusu vardır. Balığın gözünün gerisinde, içinde taşcıklar bulunan kıkırdak bir kese vardır; bu iç kulaktır. Balıklar bu taşcıkların ses dalgalarıyla titreşmesi sonucu sesleri algılarlar. Balıklar arasında 'bülbül'ler yoktur. Balıklar zırhlarının (eğer varsa) levhalarını veya solungaç kapaklarını çıtırdatarak, diş çıkıntılarını veya kıkırdaklarını bırbirine sürterek inleme, cıvıltı, çatırtı ve uluma sesleri oluştururlar. SSCB Bilimler Akademisi üyelerinden I.P. Pavlov 1930'larda balıkların suyun altındaki bir telefonun seşini işittiğini kanıtladı. 1938'de ünlü Alman ekolojisti Karl Frish 'Balıklarda İşitme Duyusu' kitabını yazdı; bu kitapta Gobio gobio türü küçük Avrupa tatlısu balıklarıyla yaptığı deneyleri anlatıyordu..Bu balıklar 30 m. ötedeki bir diyapozon veya düdük sesini duyabiliyorlardı, dahası bu balıkların işitmesi akvaryuma dalmış bir insanınkinden daha keskindi. Daha sonra bu balıkların, insanlar gibi aralarında bir oktav fark bulunan iki notayı ayırtedebıldiklerı görüldü. Ayrıca, ancak usta müzısyenlerin yapabildiği bir şeyi de yapıyorlar, aralarında bir oktav fark olan iki notayı da ayırtedebiliyorlardı; dahası kemanla pes perdeden bir dans müziği çalındığında, göğüs yüzgeçlerini müziğe uydurarak dans ediyorlardı. Bir balıkçının oltasını denize atmadan önce kemanla neşeli bir hava çalarak dipteki balıkları yüzeye çektiği ve böylece çok balık avladığı anlatılır. olmak üzere renklerin çoğunu insanlar kadar tanırlar (benim akvaryumumda büyük bir siyah balık yalnız küçük siyah balıkları kovalıyordu). Gobio gobio başta olmak üzere birçok balık bir kareyi daireden, bir haçı kareden ve hatta bir daireyi bir elipsden ayırtedebilir. Bir gözü kapatılan bir tatlı su levreği, o gözü açıkken öğrendiklerini aynen hatırlar. Afrika balığı Tilapia'ya besin elde edebilmek için bir pedala defalarca basması öğretılebilmiştir; balık bu deneyi sıçan ve maymunlardan daha kolay başarabilmektedir. Bu şartlı refleks Tilapialar'da aylarca devam etmiştir. Hayvanlarda zekânın başta gelen dö." belirtisi ,: yeni bir davranış biçimi orta^' koymak, belli bir davranışı öğrenı f hatırlamak ve belli bir davranış gösu mek üzere şartlanmaktır. Şartlandırmâ dan anlaşılan, ödüllendirme ve ceza'?' dırma yofuyla hayvana belli bir davr ' şın öğretilmesidir, buna şartlı reflt^f oluşturulması da diyoruz. \ Oğrenmenin en ilkel biçimlerine, ht yat Ağacının köklerine yakın en bas; canlılardan olan poliplerde (hidra) rastll yoruz. Bunlar mercanların ve denizanalarının akrabası olan, lale biçimi küçük sualtı hayvanlarıdır. Poliplerin dokunaç larına (ahtapotun kollarına benzeyen küçük organlar) sındirilmesi mümkün olmayan filtre kâğıdı parçalarıyla dokunulursa, hayvan bunlan hemen ağzına atar ve az sonra hızla dışarı püskürtür. Bu deneye beş gün kadar devam edilirsf. polip filtre kâğıdının besin olmadığını öÇ renir ve ne kadar zorlarsanız zorlayr kâğıtları ağzına almaz. Demek ki bir be lekleri (hafıza) vardır. Polip bu deneyiı sonuçlarını 610 gün kadar hatırlar. BL süreden sonra onları tekrar aldatabilirsi nız. Keşiş yengeci denen yengeçle bir ti' polip arasında mükemmel bir ortak ya Öğpenmenin en ilkel biçimi poliplerde : Dikenlibalıkgiller ve bellek Renkleri tanıyorlar Balıklar, en fazla yeşil, mavi ve mor Dikenlibalıkgiller (gasterosteidea) rastlantı sonucu su altındaki bir şişenin içinde yıyecek bulurlarsa, hızla o şişenin içine girip çıkmayı öğrenirter. Demek ki bellekleri vardır. Kavgacı Beta balığı, bir levhanın ortasındaki delikten yüBalıklarda zekâ var. Hem çok keskin bir işitme zerek geçmeyi, bir kez duyusuna sahip hem de öğrenebiliyoriar. denedikten sonra öğrenir; bu da belleğin varlığıNereis balıklardan korunmak için kaya nı gösterir. Levhanın altından geçmesi yanklarında yaşar; akvaryuma konulurdaha kolayken, delikten geçer. Levha, sa balıklara yem olmamak için kendi suyun üstüne yükseltılırse, balık deliküstüne sanlarak bir top biçimini alır. Akten geçebilmek için sudan dışarı zıplar. varyumun dibine cam borular konulurTropik tatlı su balıksa, solucan çok geçmeden bunlan bularından Chichlilur ve içlenne girer. Eğer yeterince cam dae'lerin önüne diptüp yoksa, açıkta kalan Nereis, içinde ten 2 cm. yükseltilsolucan olan bir tüpe saldırarak oradaki miş bir engel konurN,ereis'le barış içinde yaşar. Tüpü kapsa balığın yan yatamış olan Nereis, paylaşmaya izin verrak bu aralıktan geçmezse, evsiz barksız Nereis, cam borutiği görülür. nun öteki ucundan girerek ev sahibi Nereis'i kuyruğundan ısınr ve dışan çeker. Mercan balığı, tatlı Bu 35 dakika süren bir kavgaya yol su levreği ve sazan açar; iki Nereis kafa kafaya yerip birbirbaşta olmak üzere lerini ısınrtar, yenilen çekilip gider. bütün tatlısu balıklarına küçük bir halkaKemancı yengeçlerin erkeklerinde sol nın içınden geçmekıskaç çok büyümüştür. (Vücutlarından leri ve suda art arda daha büyük). Hayvan bunu besin buldaireler çızmeleri mada kullanır. Gelgit sırasında sular çeöğretilebilir. Belki kilince kemancı yengeç yuvasını terk birçok deniz balığıneder ve iri kıskacını ritmik olarak sallada daha üstün yeteyarak diğer erkekleri tehdit eder. Buna nekler vardır. rağmen yaklaşan olursa kavga başlar; iki erkek kılıç oynar gibi iri kıskaçlarını birbirine çarparak dövüşürler, bunun Deniz solucanı sesı uzaktan bile duyulur. Bu yengeçler Nereis akvaryumda da döğüşiirter. Deniz solucanı Selçuk Arslan 8 M« şama (sembioz) vardır. Polip, bu yenf cin sırtında yaşayarak, ısırgan otu • • yakan uzun dokunaçlarıyla yengeci ı. > manlarından korur; buna karşı yenr , aslında suyun dibine yapışık bir colan polipi oradan oraya gezdirir; pyengecin yemek artıklarıyla beslenir zen yengeç kıskaçlarıyla bir kayatr tündeki bir polipi yakalayıp sırtına * leştirir; bazen de polip 1530 dakika v ren bir çabayla kendisi yengecin sırt tırmanır. . Gariptir ki nadir olmayarak poliple. < boş deniz kabuklarının üstüne tırmatı lar; görünüşte bunun kendilerine bir • rarı yoktur; fakat günün birinde bu L salyangoz kabuğunun içine bir k yengeci girip oturabılir ve o, mükerr ortakyaşam için elverişli bir canlının r,k ceğini önceden biliyormuş gibi dav ". maktadır. Karındanbacaklı (gastro^ . (salyangoz gibi) hayvanların kabuğu rafından yayılan bir kimyasal madde polipleri çektiği sanılmaktadır. Faket ! buğun üstüne tırmanıp orada kaln ' herhalde polipin kendi buluşudur. 44916