Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOĞ A HAYVANLAR DÜNYASI Sakız ağacına sahip çıkalım Ağacın "sakız" adı verilen reçine suyu, yıllardır Egelilerin yemeklerinde kullandığı, çiğnediği, ticari değeri oldukça yüksek bir madde. Özgür Sargın Kurbağaların aşk sinyalleri Bir Malezya kurbağasını kendinize aşık etmek istiyorsanız parmağınızı toprağa koyup biraz tıkırdatmanız yeterli olabilir.. Iki Amerikalı biyolog, Malezya kurbağalarının eş bulmak içın "sismik" bir haberleşme sistemi kullandıklannı keşfetti. Sıstem tamamen katı cisimlerin titreşim özelliklerinden yararlanmaya dayalı. Califomia Üniversitesi'nden Peter Narins ve Los Angeles Üniversitesi'nden Ted Lewis, bataklık bir alanda Malezya kurbağalarından kurulu muhteşem bir koroyu dınlerken farkettiler bu ganp iletışim sistemini. Erkeklerin şarkısından etkılenen dişi kurbağalardan biri, yakınlanndakı bir sazlığın dıbıne yerleşerek parmaklannı sıstematık bir biçımde yere vurmaya başladı. Bunun üzerine çevre•deki bırçok erkek kurbağa o bölgeye yöneldi. Narıns ve Levvıs başka bir gözlemlerinde, küçücük bir fidanın üzerine tüneyıp parmaklarıyla titreşim yaratan bir dişiyi izlemeye başladılar. Bu dişi o kadar etkileyicıydi kı, koroda bulunan bütün erkek kurbağalar onla çiftleşmek üzere sıraya girdiler. Sısmık habeıieşmeye omurgasız hayvanlarda oldukça ender rastlanıyor. Bu tür haberlesmenin ılk ve en etkileyici örneğını yine bu biyologlar 1980'lerin başında keşfetmişlerdi. Beyaz dudaklı Puerto Rico kurbağalannın yer.yüzeyindeki tıtreşımlere ınsanlardan yüzlerce kat daha hassas olduklannı tespıt etmışlerdı. Bu kurbağa türünün sınyal yollarken kullandığı yöntem Malezya kurbağasından bıraz farklıydı, zıra mesaj gondenrken yarıya kadar çamura batması ve guruldamaa gerekiyordu. Narins ve Lewıs, diğer Puerto Rlco kurbağalannın da benzer türden sismik sinyallerle mesaja karşılık verdiklerinl saptamışlardı. Kurbağaların bu titreşim sinyallerini algıladıklan organ, ıç kulaktaki sacculus. Bu organ ınsanlarda denge mekanizmasının kontrolünden sorumlu. Organın içinde bulunan sinir hucrelen, titreşim sinyallerini elektrik sinyallerine dönuşturüyortar ve kurbağa da sinyali algılamış oluyor. Aslında yapılan işlem, elektronikçilerin karmaşık sinyalleri çözerken kullandıklan matematiksel dönuşumlere karşılık geliyor. Peki bu hayvanlar ses çıkarabildikleri halde neden titreşimlerle haberleşiyorlar? Narins'e göre bunun bir nedeni, kurbağaların bulunduğu yerierin çok gürültülü olması. Nanns, Sismik sınyaiin ilerediği ortam, dış ortamla karşılaştınlamayacak kadar sessiz, dolayısıyla çok az karmaşa yaşanıyor. Büyük olasılıkla kurbağalar günün birinde gürültüye dayanamayarak artık yeter!" demişler ve bu haberleşme teknığınde karar kılmışlar" diyor. Geçen ay, bir akustik kongresinde bulgularını sunan Narins, sismik yöntemle haberleşen omurgalı hayvan türü sayısının zannedilenin üstünde olabileceğıni belirtti ve iki fare türü üzerinde yaptığı araştırmalann bu görüşünü destekler nıtelikte sonuçlar verdiğini söyledi. P ıstacia Lentuscus L ve Tevenbinthus L türleri Ege'de yetışen sakız ağaçlan, Türkiye'de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. Ege'nin çorak yerlerinde ve özellikle Ege adalarında yetişen bu ağaçlar ülkemizde ise yalnızca Yunanistan'ın Sakız Adası'na bakan Çiftlikköy ve civannda bulunuyor. Ağacın "Sakız" adı verilen reçine öz suyu, yıllardır Egelilerin mutfaklannda kullandıkları, çiğnedikleri, ticari değeri olan bir madde. Adını sakız ticaretinden alan Sakız Adası da bu ticaretin merkezi durumunda bulunuyor. Yunanistan her yıl sakız ticaretinden önemli gelirler elde ediyor. Sakız ağacı, özel bir bakım istemeyen, genellikle kendiliğinden yetişen bir bitki. Boyu on metreye kadar uzayan sakızın yaprakları yaz kış yeşil kalıyor. Çiçekleri kırmızı renkte olan ağacın yuvarlak ve siyah meyveleri oluyor. Sakız ağacının gövdesinden ve ana dallarından elde edilen reçinesi, sakızlı dondurmadan, Yunanlılann ünlü "mastlka" rakısına kadar bir çok ürünün hammadesi olarak kullanılıyor. Aynca sakız, tatlı ve içki yapımının dışında, parfüm, yapıştıncı, vernik ve cila sanayiinde de kullanılmakta. Soluk san renkli ve kolaylıkla kınlabilen parçalar halinde bulunan sakız, 19. yy başlannda kauçukun yeıini alacak madde olarak görülmüş. Bilim adamlannın bu yönde yürüttükleri çalışrnalardan, lastik elde edilememiş, ama o günkü uğraşlar günümüzün ciklet sanayinın temelıni olutumnuş. Eter ve etenol ile kolaylıkla çözülen yüzde 1 2 oranında reçine ve uçucu yağ içeren sakız, aynca eski Mısırlılann mumyalama işlemlerinde de kullanılmış. Ancak Türkiye'de böylesine faydalı bir ağacı çoğaltma imkânı bulunurken, her yıl Yunanistan'dan sakız ithal etmek zorunda kalıyoruz. Neden yok oluyorlar? Türkiye'de 20 yıl önce sayılmayacak kadar çok olan sakız ağaçlan, bugün nasıl yok olma tehlikesiyle karşı karşıya geldiler? Bu soruya rahatlıkla "Rant yüzünden" cevabı verilebilir. Bu ağaçlann yetiştiği arazılere, tatil köyleri, yazlıklar ya da oteller inşa ediliyor. Bu ağacın kesilmesi kanunen yasak olmasına karşın, bu yasağın pek dinlendiği yok. Sonuçta, sakız ağaçlan yerterini binalara terk ederken, doğayı sevenler de çok fazla bir şey istemiyor: "Sadece yasalar uygulansın". 40816