Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ALKOLİZM Alkolik kime denir? Bu konuda tanımlamalar oldukça çeşitli... Dr. Korkut Yaltkaya* ristb, alkolizmi; "Gönüllü Çılgınlık" diye tanımlamakta ve bazı lafı dinlenir adamlar da "...masum olaylarla başlayan; ancak gldişl komedi, bitişl trajedi olan bir tiyatro"ya benzetmektedir. Alkolizm nedir ve alkolik kime denir? Bu konuda tartışmalar sürüp gitmektedir. Bazı Cizvit çalışmacılara göre, arada bir de olsa içki içerek rahatlayan insan alkoliktir; diğer yandan da, dünya sağlık teşkilatına göro "Içkinin işine engel olduğunu değil dc, işlnln içki içmesine engel olduğunu düşünmeye başlayan kimse" alkoliktir. Bir başka çalışmada "alkol almama özgürlüğünü kaybeden insan alkoliktir" denmektedir. Bir başka tanıma göre; "Alkolik, alışılmışın dışında alkol içen, bunun sonucunda bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlığı bozulan, buna karşın alkol alma isteğini durduramayan, sağaltıma gereksinimi olan hasta bir kişidir." Alkoliklerin oranı Ingiltere'de % 3, Iskoçya'da Ingiltere'ye oranla 5 kat daha fazla, ABD'de % 5, Fransa'da ise % 4'tür. Dengesiz ve tek yönlü hipertrofiye uğramış ekonomisi olan ülkelerde alkol tüketimi do artmaktadır (Kenya ve Brezilya gibi kahve, Nljerya ve Venezuella gibi petrol üretiminin tırmandığı ülkelerde olduğu gibi). Alkolizm erkeklerde kadınlara oranla daha çoktur. B J fark lckandinav ülkelerlndo 23/1'o kadar çıkmaktadır. TürkJyc'de 11.5/1 bulunmuştur (Ünal, 1973). Ancak kadın alkolikler arasında kişilik bozukluklarına orkeklerden daha fazla rastlanmaktadır. Türkiye'de kişi başına yılhk hafif alkollü İçki tüketimi 10 litre üzerine çıkmıştır; kişi başına rakı tüketimi 11 litre üzerindedir. Bu verilere karşın Türkiye'de, 1930'da kişl başına alkol tüketimi 1 litre dolaylarındaymış. Birçok çevresel ve toplumsal etmenin alkolizme zemin hazırladığı doğrudur. Ancak alkolizm belki de temelde kalıtsal (genetik) bir hastalıktır. Asırlardan beri alkolizmin soy sop izlediği, ailesel özellik göstordiği bilinir. Nitekim, alkoliklerin ailelerinde, alkoüjin birinci derocode akrabaları crasında alkolik olma olasılığı, digor alleiero cranla 7 kez daha fazladır ve bu tohüke erkekier Için daha yüksektir. Ikizlcrin her ikisinin birden ayyaş olmalarına cık rastlanır. Yukardaki anlatı bizo ters hatta doğru değilmiş gibi gelebilir. Ancak ülkcmlzdo içkiyi yasaklayan dinin, yasarradan, yoni der.ltobüocek bir dönem ön Kadınlar mı dayanıklı, erkekler mi? A ce ayrıldığını düşünürsek neden alkolikleri ile ünlenmiş köklü ailelerin sayısının az olduğu anlaşılır. Evlât edinilen çocuklar üzerinde yapılan çalışmalar, alkolizmin genetik temelini güçlendirmektedir. Bu çalışmaları kısaca alkolik anababaların çocuklarını hiç içki içmeyen anababalar evlat edinip büyütseler bile bu çocukların önemli bir kısmı ilerde alkolik olmaktadırlar şeklinde özetleyebiliriz. kişiler alkol konusunda doğuştan erdemlidirler. Alkolün kişiye olan etkisini ayarlayan başka etmenler de vardır. örnekler verelim: Aikol, maymunlarda erkek cinsiyet hormonu olan testesteron seviyesinin yüksek olduğu çiftleşme zamanında erkeklerarası kavgacılığı arttırmakta. Bu zamanda, maymunların kanlarındaki testesteron seviyesi, diğer zamanlara göre 23 kez artmakta. Ayrıca alkol ancak sürüye egemen, ağa havasında olan maymunlardaki öfkeyi şiddetlendirmekte, durumunu kabullenmiş, uyruk maymunlarda bu etklyi oluşturmamaktadır. Bu bulgu alkolün etkisinin hem bireyln toplumdaki yerine hem de verildiğinde bunlar azmakta, ancak uyruk maymunlar sakin, sessiz durumlarını korumaktadırlar. Bu bulgu, en azından alkol örneğinde sosyal baskıların bir yere kadar biyolojik etkileriden daha baskın olduğunu göstermektedir. Alkol ve alkolizm dır. Şizofreni'de de dopamin artar. Demek ki keyifli olmak sarhoşlukla delllik arasında bulunan bir ince sınırda. Alkolün kişiye etkisi Alınan alkol, bedende başlıca karaciğer tarafından ve kısaca dehidrogenaz diyeceğimiz bir enzim aracılığı ile zararsız duruma getirilir. Bu zararsızlaştırma ya da alkolün bedenden atılma işleminin gerek hızı gerek etkinliği kişiden kişiye ikiüç kat daha az veya daha fazla etkin olacak şekilde değişir. Bu enzimin oluşumundan da bir gen sorumludur. Uzakdoğululann yarısında bu gen sessizdir, çalışmaz ve bu kişiler alkol aldıklannda, alkol zararsız duruma getirilemediğinden huzursuz oluıiar, yüzlerini ateş basar, solukları daralır, çarpıntıları olur. Doğal olarak bu kişiler bir daha alkolü ağızlarına sürmezler ve hiçbir zaman da alkolik olmazlar. Sessiz dehidrogenaz geni olan Az miktarda alınan alkolün, ilerde de belirtecegimiz gibi sakinleştlhci ve kişinin kendlne güvenini arttırıcı etkisi vardır. Alkol bu etkisini, beyinde, GABA re^ septörlerini uyarak oluşturur. Bir amino asit olan bu madde bir sinir hücresinden diğerine uyarıların geçmesine engel olur. Alkol, uyarıları azaltan GABA'yı arttırarak beyinin kapılannı uyarılara karşı kapar. Alkolün etkisiyle zararlı (huzursuz edici) bilgi akışı azaldıgı gibi yararlı bilgi akışı da azalır. Alkolün, başlangıçta kişiye esin verici gibi etkilemesinin baş nedeni, rahatsız edici uyanları kaldırmasıdır. Yoksa artı etkileri artırıp; zekayı bileyip, keskinleştlrmez. Ancak o durumdaki Insana her söylediği sözde bir keramet varmış gibi gelir (bütün budalalar akıllannı pek begenirler). Yenilerde (1986) bulunan ve halen deneylerde kullanılan bir ilaç alkolün GABA üzerine olan uyancı etkisini bloke etmektedir. Eşit miktarda alkol alan farelerden birine aynı zamanda bu ilaç da verildiğinde, ilaçlı fare ayık kalmakta diğer fare ise yürüyemeyecek derecede sarhoş olup, sızmaktadır. Bu ilacın piyasaya verilmesinln tehlikeli olacağını düşünebiliriz: llacı alan kişi, sarhoşluk belirtisi vermeyeceğl için kendini zehirleyip öldürecek derecede dur durak bilmeden içebilir. Alkol beyinde sade GABA'ya değil dopamin denen diğer bir maddeye de etkili olur. Dopamin miktannı arttırır. Kokain de dopaminde artım yaparak etkili olmakta Az miktarda alkol alınırsa... Alkolizmin oluşmasında biyolojik nedenler önde gelmekle birlikte kişilik yapısı (ki bunun önemli bir kısmı yine biyolojiktir) ve çevresel etmenler de etkindir. Çevresel etmenlerin başında din ve ekonomik durum gelir. Islamiyette her türlü alkollü içki yasaktır. Ancak sembol halinde de olsa Omer Hayyam'da ve Boktaşilikte Antlk Yunan ve Roma'daki Bacchus ayinlerinin izlerine rastlanır. Tevrat'ta ise içkinin yasaklandığına dalr bir kayıt yoktur. Tersine içki içmek, şarap üretmek özendirilir. Hıristiyanlıkta ise şarap yasaklanmadığı gibi adeta kutsaldır, ısa'nın kanıdır. Dinsel bir zorlama olmadıgı halde Yahudilerde alkolizm oranı düşüktür. Bunun nedeni, Yahudiler'in kişisel çalışmalarını açığa vurmak için sarhoşluğa sığınmamaları, sarhoşluğu ilgi çekici olarak görmemeleri olabilir. Yahudiler'in tersine Amerika'da yasayan Irlandalılarda alkolizm oranı herhangi bir topluma göre ikiüç kat fazla bulunmuştur. Geleneklerine, aile ilişkilerine, özellikle anne etkisıne çok bağlı olan bu topluluğun, farklı bir ülkede yaşıyor olmalan önemli bir etmen olabilir. Alkoliklerin 1/4'ü bekardır. Belki de bekar kalmaya iten nedenlerle alkolizme sürükleyen kişilik dokusu birbirine benzemektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi alkolizme erkeklerde daha çok rastlanır. Ancak kadın alkoliklerde psikopat yapıda olanlar daha fazladır. Dolayısıyla kadınlarda sayıca daha az görülen alkolizm, derecesi ve belirtileri yönünden erkeklerinklnden geri kalmaz. Hatta alkolik kadın, alkolik erkekten daha ağır bir tablo gösterebilir. Konu cinsiyet ve alkolden açılmışken şunları da ekleyelim: kadın hamileyse, içki içtikten 15 dakika sonra bebeğin kanındaki alkol seviyesi anne kamındaki seviyesine erişir. Böylece uzun süre ve sık sık annenin sarhoşluguna ortak olan bebek birtakım yozluklarla doğabilir. Yüzünün özel bir görünümü olur (küçük kafa, dar alın, kısık gözler, geniş üst dudak ve bu dudakta sümük oluğunun olmaması gibi). Ancak zihinsel yetersizlik göstermesi en önemli bulgudur. Erkek ve kadında alkolü parçalayıp zararsız duruma getiren enzimin aktif olduğu saatler de birbirinden farklıdır. Bu enzim kadınlarda, sabahın üçünde en yoğun durumdayken, erkeklerde ise sabah sekizde en aktiftir. Belki de gecenin ilerleyen saatlerinde, kadınlann erkeklere göre daha ayık kalmalarının nedeni budur. Sonunda, nihayet erkekler de sabahleyin ayıhrlar. (*) Prof. Dr., Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesl Nörolojl ABD. Dinlerde alkol 3865