Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN HABERLER iilii Uzayda yaşam molekiilii bulundu 1970'lerde ortaya atılan bir fikir şimdi gerçekleşti. Yaşam molekülü, hayatın başlangıcı konusuna açıklık getirebilir. Acaba hayat uzaydan mı geldi? D iğer gezegenlerde yaşamın varlığına her zaman inanmış olanlar için uzayda bir amino asit bulunması beklenmeyen bir olay değildir. Ancak katı kuşkucular böyle bir habere kolay inanmazlar. Fakat Amerikan radyo astronomlarının galaksimizin merkezinin yakınında yoğun yıldızlararası gaz ve toz bulutunda yaşamın bu temel yapı taşını bulmuş oldukları haberi de bir gerçek. University of lllinois'den Levvis Snyder amino asitin bir ışık yılı kadar uzakta bir yıldız oluşma bölgesinde bulunduğunu söylüyor. Snyder' in gurubu Sagittarius B2 denen bulutta proteinleri oluşturmak üzere dizilen amino asitlerin en basiti olan glycine'in yanı stra pek çok büyük molekülün özelliklerini taşıyan tayf çizgileri saptadı. Bu keşif önemlidir, çünkü yaşamın başlangıcındaki llk adımlan açıklayabilir. Teorilerin çoğu, yeryüzünün ilk zamanlarındaki kimyasal tepkimelerin gittikçe karmaşıklığı artan molekülleri ve sonunda yaşayan varlıkları ürettiğini varsayar. Ancak bilim adamları yaşamın ortaya çıkışında görünen hıza şaşırmışlardır; gezegenin kabuğunun katılaşmasından yalnızca bir kaç yüz milyon yıl sonra.. Geçen birkaç yılda astronomlar uzayda 100'den fazla molekül keşfettiler. Bazılarında 13 kadar atom bulunuyor. Bunar yalnızca 10 atomu olan glyclne'den daha karmaşıktır. Bazı insanlar yaşama giden yolda daha büyük ve daha karmaşık moleküllerin varlığını saptamış olduklarını ileri sürüyorlar, ama onlann gözlemleri doğrulanmamıştır. Synder uzayda glycine bulunuşunun yeryüzünün yaşam öncesi ilk zamanlarının kimyasının galaksimizin ortak kimyası olduğunu gösterdiğini söylüyor. Astrofizikçi Fred Hoyle ve astronom Chandra Wickramasinghe bu tezi 1970'lerde ortaya attıklarında, uzayda pek çok karmaşık molekül bulunduğu fikri, kabul edilmiş doktrinlere aykırı bir fikirdi. Şimdi bu teori yaygın olarak kabul ediliyor. Hoyle "Bu uzun, zor bir mücadele oldu. 1950'lerde hlç kimse uzayda basit moleküllerin olabileceğinl söylemezdi. Hepsl atomik hidrojen veya iyonize olmuş hidrojendi. Eğer uzayda moleküller bulunduğunu ileri sürerseniz yalnızca aykın bir kişi olurdunuz" diyor. Astronomların Hoyle'un daha tartışmalı tezlerinden birini daha dogrulamaları gerekiyor. Bu da ilk yaşamın uzayda oluştuğu ve daha sonra yeryüzü ve diğer ge İlk fikir 1970'lerde... Fred Hoyle'un flklrleri, Sagittarius B2'dekl (yandakl radyo göruntüsundekl bulut) aminoastt'in kesflyte geçerilk kazandı. zegenlere tohumlannın atıldığı tezidir. Wlckramasinghe, uzayda genetik maddeyi yapan nukleik asitlerin bıleşenleri olan nükleotıt bazlaıia birlıkte diğer amino asitlerin bulunmasının yalnızca bir zaman sorunu olduğuna inanıyor: "Uzayda büyük bir yaşam molekülleri dizisi bulunmasını bekliyorum, o zaman dünyasal yaşamın nerede başladığı konusunda kuşku kalmayacak" diyor. Uzayda karmaşık moleküllerin bolluğu yaşamın galakside yaygın olduğunu da gösterebilir. Genç yıldızların çıkardığı yo ğun radyasyon ve gezegenlerin oluşumu sırasında açığa çıkan kütlesel çekim enerjisi büyük olasılıkla açıkta olan moleküllerin çoğunu yok eder. Ama Snyder, bir gezegen başlangıçta kısır olsa bile göktaşları, kuyruklu yıldızlar ve yıldızlararası tozun yaşamın ilk moleküler yapı taşlarını taşıyabileceğini söylüyor. Aslında bazı meteortaşlarında amino asitler bulunduğu konusunda tartışmalı tezler vardır. Bunların yaşayan varlıkların ortaya çıkış sürecini başlatabileceği ileri sürülüyor.(ns,11.6.94/NB) Günlük kullamm için el radarı D aha pahalı olan geleneksel radar bileşenleri yerine ucuz mikro yongalar kullanan hassas, kısa erimli bir radar kısa süre içinde arabalar ve el araçlarında yakınlık algılayıcısı olarak kullanıma girebilir. Kaliforniya'da Lawrence Livermore National Labrotory'de bir mühendis olan Tom McEwan tarafından gelıştirilen radar yaklaşık 10 üzeri eksi 10 saniye (bir nanosaniyenin onda biri) kadar süren bir itki üretiyor ve sonra, bir başka itki çıkarmadan önce, yakındaki nesnelerden yansımaları saptamak üzere bir mikro saniye (10 üzeri eksi 6 saniye) bekliyor. Devreler yalnızca 60 metreye kadar uzaktan yansıtılan itkileri alacak şekilde düzenlenmiş. McEvvan kitlesel üretimde bu ünitelerin 10 dolardan az bir bedeli olacağını söylüyor. Iki Kaliforniya şirketi bu teknolojiyi kullanmak üzere lisans aldılar. Radar düşuk frekanslarda çalışıyor. Livermore Federal Communications Commission tarafından bu tür kullamm için ayrılan 2 gigahertz ve 65 gigahertz bandlarını test ediyor. Düşük frekanslar maddelere daha iyı işliyor. böylece radarlar duvarlara gizlı yapılan saptayabilir. Kısıtlı erim ve kısa itkiler prototiplerin kalem pillerle iki yıl çalışabilecegi anlamına geliyor. (ns144.04 NB) 38611