02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B İ L İ M KÖLTÖR Canlılığın sırları Vehbi Belgil eryüzünde canlılık nasıl başladı? Canlı türleri nasıl ortaya çıktı? Kirazın 1100 türü, vişnenin 600 çeşidi, şeftalinin 2.0003.000 türü hangi gereksinme yüzünden gelişti? Çileğin yüzlerce çeşidini kim yetiştirdi?" "Hayvanlar başka bir âlem. Köpeğin türlerini ve her birinin özelliklerini saymak, delinin posteki saymasını akla getirir. örümceğin, filin, karıncanın yüzlerce çeşidine gerek var mı idi?" "Penguen, kutbun derin soğuğunda na9il oluyor da 36 derecelik bir vücut sıcaklığıiı sürdürebiliyor? Kimi hayvanların erkekleri dişilerinden neden daha güzel?" Bütün bu soruların karşılığı din bilginleri, füozoflar ve bihm adamiarınca ayrı ayn veniyordu... Kısaca, canlılığın akla durgunluk /eren aynntıları 40 yıl öncesine kadar pek icah edilemiyordu. Dudağı doğuştan yank 3İr çocuğun bu anormal durumu anasının ;jebe iken tavşana bakmış olması; yüzdeki urmızı bir leke, gebe annenin kiraz veya çiek çalıp saklaması ile anlaşılmaya çalışılı/ordu. Fakat, biri Amerikalı, ikisi Ingiliz üç DİIginin 1953'te ortaya attıklan bir iddia bü:ün şaşkınlıkları sildi. Iddianın 9 yıl sonra, 1962'de, Nobel ödülü ile taçlandınlması her jeyi gün gibi açığa çıkardı: Canlılığın bu kajar çok çeşitlilik göstermesinin nedeni 'gen"ler idi. Canlıların bütün özelliklerini beirleyen bu genler türden türe aktarılınca ayıı özellikleri o türlerde de gösteriyordu. "Y ı/e kollar sıvandı 1953'e kadar, söylentiler, inançlar, felseeler, iddialar alanı olan bir konu vuzuha ka/uşmuştu. Gen aktanlarak, doğada bulunnayan türler, yepyeni türler yaratılabilirdi: r'arısı keçi, yansı koyun; kökü patates, üstü jomates bir bitki; kimi zararlıları kaçırtan, ildüren... türler yaratılabilirdi. Ve öyle yapıliı... Bütün bunları 20 Nisan 1977 tarihli 'Canlı Makinelerin Sırları" ve 22 mayıs tarihi "Canlı Kopyalan" adlı yazılanmda ele alnıştım. Bunları yineleyecek değilim. O yıldan sonra bütün ileri ülkelerde ve ö:ellikle Amerika'da, gen mühendisliği adlı >ir uğraş ortaya çıktı. Yeni yaratıklar davalaa konu oldu. Ve bu usul tuttu... Canlı türieinin çokluğu tannların işi değil, canlıların ;evreleri ile savaşımının sonucu idi. 1953'e ;adar da türler yaratılmıştı. Ama bu uğraş, jen işi değil, aşı işi idi. Kayısı dalında kiraz ia yetiştirilebiliyordu. Eşekle atın biıieştirilnesinden katır meydana çıkabiliyordu. Şimdi, bitki genleri üzerinde oynamakla 'etiştirilen ürünlerden yüzlercesi her yıl pi'asaya çıkıyor. Bu olaya Ingılizce'de "Gene splicing, recombinant DNA ve genetic engileering" gibi adlar veriliyor. Doğada' mevcut olmayan bu türlerin :anlı üzerindeki etkileri nedir? Şimdi bunun izerinde çalışılıyor. Ve ben bu yazımda kolunun bu yanı üzerinde durmak istiyorum. göre nasıl etki yapıyor? Tüketiciyi bunlara karşı korumak gerekiyor mu?" Bunun karşılığını bulmada nönce genbilim ürünlerine neden gerek duyulduğuna kısaca dokunmak gerekiyor. llk neden israfı (savurganlığı) önlemek. Binlerce ton domatesin yansı pembe, yanı "yan ham" olursa tüketicinin yarı parası boşa gitmiş demektir. Buna göre, hepsi aynı sürede kırmızılaşmış domatese büyük gereksinme var. Iklnci bir neden daha lezzetli ürün yetiştirmek. Güzel görünüşlü, fakat tatsız bir şeftali, bir kayısı, bir elma, bir salatalık veya lahana insanda "kazıklanma" duygusu yaratır. Öçüncü bir neden taşınmada kolaylık. Bugün pazarlanmızı, markellerimizi dolduran sebze ve meyvelerin çoğu, taşınırken bozulmasın diye, ham iken koparılıyor, yolda olgunlaşıyor. Olgunlaşsa da aynı lezzeti vermiyor. Dahası var Domates salçası, besinlerimizin başlıca tatlandırıcısı. Fakat, salçanın büyük kısmı su. Bu su buzdolabının soğuğunda donunca buzlaşıyor ve salçanın bozulmasına yol açıyor. Aynı şey dondurmalarda da söz konusu. Şeftali, kayısı, vişne, muz, elma.., suyunun donması bu meyvelerin sulanndaki besleyicilerin de donup tatsızlaşmasına neden oluyor. Dondurma bugün artık lüks bir madde değil, yaz, kış yenen bir ürün oldu. Genbilim ürünleri işte bütün bu olanaksızlıklan önlüyor. Şöyle: Doğa kimi hayvanlara, bitkilere olumsuzluklarla savaşım yeteneği vermiş. Bu yetenek genlerden geliyor. Kuzey Buz Denizi'nin soğuk sulannda yaşayan "flounder" adlı yassı balığın donmaması bir gen yüzünden. Bu gen vişneye, kayısıya aktarılınca bunlar da çabuk donmuyor. ki ortaya çıkıyor. O zaman da şöyle bir sorun çıkıyor: Bu değişikliklerin tüketiciye bildirilmesi gerekiyor. Balık eti veya yerfıstığı genlerinin aktanlması ile yaratılan ürünün etiketine bu durumun yazılması gerekiyor. Hiç olmazsa doktorian uyarmak için. Dahası: Gen mühendisliği ile üretilen bir ürün geleneksel ürüne sadece renk ve kokuca benziyorsa tüketicinin bunu da bilmesi gerekiyor. Domates "C" vitaminince zengin bir sebze. Ama yeni ürün sadece rengi ve lezzeti ile ona benziyor da "C" vitaminini taşımıyorsa durumun açıkça belirtilmesi sorunu gündeme geliyor. Siz bol "C" vrtamini almak için günde bir iki kilo domates suyu içiyorsanız ve bu suda bu vitamin yoksa paranız boşa gidiyor, aldatılıyorsunuz demektir. İşte günümüzün sorunu bu... Ülkemiz bu teknolojiye henüz sahip değil. Ama, yakında olacak. Biyoteknoloj inin bu yeni harikasının kanrtlanması yolu ile insanları hasta etmeye, boşuna para sarfetmeye kimsenin hakkı olamaz. Başka bir konu daha: Bir bölgenin doğal bitkileri "yaban r bitki diye adlandırılıyor: Evcil sebze ve meyveler bunlardan çıkarılıyor. Yabanî çilek, yaban armudu, yaban hıyarı, yabanî kabak, yabanî soğan... gibi. Gen mühendisliği ürünlerinin bu doğal bitkileri etkilememesi için de önlem alınması gerekiyor. Uzay çağının başlamasından sonra Ay'a, Venüs'e, Mars'a ve genellikle gezegenlere gönderilen araçlar dünyadan mikrop, virüs, tohum taşımamaları için dezenfekte ediliyordu. Amaç, bunların oralarda uygun ortam bularak gelişmelerini önlemektı. İşte bunun gibi, yeni biyoteknoloji ürünlerinin dünyada da doğal dengeyi bozmamaları gerekiyor! Ufak çocuklann kimi bilgileri, yaşlarından önce öğrenmelerini önlemek gibi. Dağ havası her yerde aynı temizlikte mi? Verem, yakınlara kadar insan İçin en büyük felâkettl: Yakalanan kurtulmuyordu. Daha da kötüsü, bulaşıcı bir hastalıktı, bir aileye girdi mi çıkmıyordu. Nedeni bilinmiyordu. Tek çare, hastaları havası temiz dağlara, çamlıklara güneyin sıcak ülkelerine göndermektl. Ama, gayretler boşuna idi. Doğa acımasızdı. Alman Dr. Robert Koch, kendi adı İle anılan mikrobu bulduğu için 1905 Nobel ödülü ile taçlandınldı. Fakat, hastalığın büyük çapta azalması için Amerikalı Selman A. Walkman'in 1952'de Streptomyoin'i bulması gerekti. Ukrayna asıllı bir Amerikalı idi bu . Bizde Heybeliada Sanatoryumu'na, Valdebağ Prevantoryumu'na gidilirdi. Zenginler Mısır'a giderdi. Ama, dediğimiz gibi, bütün gayretler boşuna idi. Bugün bu önlem de yetersiz kalır: Temiz havayı nerede bulacaksınız? Isviçre'de mi?" Alpler'in oluşturduğu yayın doğusundakl Tyroller'de hava kirliliği MontBlanc ve Servin bölgelerinde birden iki kat daha fazla. Bundan şu çıkıyor: Dogu Alpler, Doğu Avrupa ülkelerinin kirliliğini önlüyor... Ülkemizin bir de saglık coğrafyasının sınırlannı çizmeli, yayımlamalıyız. Hangi ovalarımız, dağlanmız, yaylalarımız, adalanmız daha temiz? âenbilim ürünlerinden (orunma Sorun şu: "Besinler bünye üzerinde farklı ıtki yapıyor. Benim için yararlı bir besin size lokunuyor, hatta hastalanmanıza yol açıor. Peki, bu genbilim ürünleri bünyelere Yakınlara kadar, hayvan geninin hayvanda, bitki geninin bitkide etki gösterdiği sanılırdı. Oysa yassı kutup balığının geni bitkiye aşılanabiliyor ve soğuktan etkilenmeyen bit Hayvan geni bitkiye aktanlıyor Sonuç Genlerin aynı türde yer değiştirmesi veya başka türlerde yeni özellikli canlılar yaratması artık yedek parça değistirme biçimini aldı ve insanlığın malı oldu. Onlenmesi için değil, daha da geliştırılmesi için çaba harcamalıyız. Sebze ve meyveler bu yollarla geliştirildi. Kimileri, muayene odasında sinirlilik gösterir: "Ya muayenemde bir akslllk çıkarsa?" diye. Doktorun odasında yükseklere çıkan tansiyon rakamı, normal halde normalde kalıyor. Bunun önüne geçmeli mi, bu gibiler tedavlye tabi tutulmalı mı? karara bağlanmış değil. Ama bu sinirliliğin de bir nedeni olmak gerekmez mi? Tansiyon doktorun yanında neden yükseliyor da dışarda normale dönüyor. Yalan makineleri için de boyle bir şey söylenebilir. Bu makineler, suçlunun veya suç zanlısının heyecanını ölçme yolu ile suçu ortaya çıkarmak için düşünülmüştü. Zanlının kalbi küt küt atar, nefesi daralır, huysuzluğu doruğa ulaşır. Gümrük muayeneleri buna en güzel örnek. Gümrüğe tabi malı saklayanın kalbini bir dinleyin de görün. Yakınım bir komiser, Ankara'nın Dikimevi semtinde işlenen bir cinayeti bir kahvedekilerin kalplerini dinleyerek ortaya çıkarmıştı 50 yıl önce. Suçlunun kalbi çatlayacak gibi çarpıyordu. Diğerlerinde ise hiçbir anormallik görülmemişti. İşte bunun gibi, işkilli adam hemen heyecanlanır. Kaliforniya Üniversitesi'nde, Dr. Mlke VVeber'in gözetiminde bir araştırmada, hekim odası sinirlilerinin kimilerlnde kalp duvarlarının sertleşmesi, kalp atışı düzenslzliğine yol açan yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, yetersiz pombalama (herat failure) ve ölüm gibi haller gözleniyormuş. Muayene odası sinirliliği 38613
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle