Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURDAN BİZE HAFTANIN GÜNDEMİ Öğrenci önce Türkçeyi iyi bilmeli İnsan niçin saldırgan ? •• "Ortaöğretimde bilimsel düşünmek" başlıklı yazınızda, Meryem'in dönem ödevinden hareketle ortaöğretime "Araştııma nasıl yapılır?" konulu uygulamalı ders konulmalıdır diyorsunuz. Ortaöğretimde 25 yıl görev yapmış bir öğretmen olarak düşüncenize katılıyomm. Ancak bu dersin Ortaöğretime konmasından önce, uygulaması ilköğretimde yapılmalıdır. llköğretimde çocuklar inceleme ve araştırmaya alıştırılmalıdır. Bunun için öncelikle iki temel unsur göz önünde tutulmalıdır. 1 Rahat ve güzel okuyabilme. Bunun için ilkokul 1. sınıflarda erken okutma yarışı terkedilmeli, cümle metodu hece ve harfe inmeden tam olarak uygulanmalıdır. Sınıflann kalabalıklığı ileri sürülecek olursa, bu sınıflarda ve köylerde okumayı öğrenme iki yıla yayılmalıdır. On parmak daktilo yazar gibi okunmalıdır. İki parmakla yazar gibi değil. 2 Türkçeyi iyi öğrenme. Okumayı öğrendikten sonra ilkokulun her sınıfında Türkçe'nin bölümleri olarak okuma, anlatım, not tutma (özet çıkarma), kelime bilgisi, dilbilgisi ayrı dersler halinde okutulmalıdır. Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri gibi derslerde önce basit (dar kapsamlı) araştırmalar yaptırılıp sınıfta değerlendirillpsonuçlandırılmalıdır. Aynı derginin "Okurdan bize" köşesinde Banş Çaynak'ın yazısında da belirttiği gibi, biiimin ışığını gören kişi bu zevki tattıktan sonra, artık bundan vazgeçmez. Şu andaki eğitim sistemimizde tanım, formül, tarih, ad, kural ezberlemekten ve tekrarlamaktan bıkrnış öğrencilerimizle hiçbir yere varamayacağımız billnen bir gerçektir. Bilgiyi, bilimsel gerçekleri tanımayan kişi ne lyl bir okuyucu olur. Ne de bu kişinin gerçeklere dayalı ve gerçeklere saygılı bir ahlak yapısı olur. Bılgi ve düşünmenin olmadığı yerdeki boşluğu bencillik ve çıkarcılığın doldurması doğaldır. Fen Bilgisi Öğretmenl Taşköprü "Çağdaş uvgarlığın " oldukça ileri olduğu ülkelerde, ekonomik ve teknolojik gelişme ile birlikte suç işleme oranının da her geçen yıl giderek artması; felsefecileri, toplumbilimcileri, psikiyatristleri, genetikçileri, davramş bilimcilehni insanm saldırganlığına acilyamt aramaya itiyor. Toplum gelişiyor; toplumsal örgütlenme ve uzmanlaşma gelişiyor. Özetle uygarlık gelişiyor, ancak polisiye suçlar azalmıyor. însan vuruyor, kırıyor, öldüriiyor... Niçin? İnsanm saldırganlığımn sosyal bir temeli mi var, yoksa saldırganlık biyolojik yapısında mı kök salmış? • ** Bayram Bektemir Diş fırçalama ve misvak... 28 Nisan 1994 tarihli yazınızı okuduktan sonra, bu kadar duyarlı bir yazara yazmadan edemedim. Bir biyoloji öğretmeni olarak bana söyleyecek söz bırakmamışsınız. Gerçekten sizi en samimi duygularımla kutluyorum. Beni asıl üzen konulardan biri böyle bir sistemi sunabiten öğretmenlerin olması. Ben sağlık dersinde ağız ve diş sağlığı konusunda diş fırçalamanın önemini anlatırken, bir başka meslektaşım öğrencilerine "misvak"ı tavsiye ediyorsa, gerisini siz düşünün... Son olarak da şunu belirtmek istiyorum. Bu yazıyı kaç kişi okudu acaba? Yazılanların okunamamasına mı yanalım, okunanların kâğıt üzerinde kalmasına mı? Bu kadar yozlaşmış bir toplumda gene de her yeni güne bir parça umutla bakabildiğim için mutluyum. Bu mutlulukta siz ve sizin gibi düşünenlerin payı olduğunu da unutmuyorum... Dünyada hayat veren güneş ışığının, aslında biiimin ışığı olduğunu anlayanların adına sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Görele Lisesl Biyoloji Öğretmeni Glresun Bilim, saldırganlığm temellerini daha çok birey bazında arıyor. Ama ülkelerin başka iilkelere, miletlerin başka milletlere ve iktidar sahiplerinin muhaliflerine karşı saldırganlığını ne yapacağız? Bu olaylara "saldırganlığm iist düzeyde örgütlenmesi" mi diyeceğiz? Uygarlığın, tekniğin, her türlü araç ve gerecin gelişmesiyle birlikte. insanlar, ülkeler ve milletler arasmdaki şiddetin de artmasım, öldürmelerin kitleselleşmesini nasıl açıklayacağız? iki dünya savaşında 50 milyon kadar insanm telefedilmesi; sadece 6 milyon Yahudin'm öldürülerek ırklarm birbirinin kökünü kazımaya kalkışması; siyasi ve dini her türlü radikalizmin ölülerin üzerinden iktidara yürümeyi doğal karşılaması ve günümüzde uygarlıklar ve ırklar çatışmasımn giderek şiddetlenmesi... Bütün bunlann birtakım gerekçeleri ve açıklamalan vardır. Ama bunlar birtakım gerekçeler ve açıklamalardır sadece. "Saldırganlık, ülkeler düzeyinde ve en örgütlü bir şekilde sürerken, biiimin kalkıp da bireyi 'ameliyat masasına ' yatırması ve bütün kötülüklerin kökenini bireyde araması doğru mu, " diye de sorulabilir. Acaha birey iyi niyetli ve suçsuz da irili ufaklı çeşitli güç ve iktidar örgütlenmeleri mi şiddetin kaynakları? Yoksa, bu büyük ölçekli şiddet, bireylerdeki saldırganlıkların üst düzeyde ve dahayoğun örgütlenmesinin bir ürünü mü? (Birlikten şiddet doğar!) Yanıt, "Şiddetin, saldırganlığm kaynağı bunlann hepsi" de olabilir. Gene de bütün saldırganlıkların odağında bulunuyor. Biiimin bir umudu birey için geliştirilecek "saldırganlığı azaltıcı, uysallaştırıcı ve duha insani düşünmesini teşvik edici" bir ilaçla, bu işi kökten çözebilmektir. Bazıları "o zamanlann gelmesini" bekleyedursun; biz insanm toplumsal yaratıklığmı ön planda tıttar ve bugün için konuşursak: "uygarlık geliştikçe " birey de giderek dahafazla yalnızlaşmaktadır. Her şeyi parasal öiçek ve çıkara vuran, hesabını kitabını paraya göre tutan dünya sisteminin bireyin bu konumu karşısında çaresizliği giderek daha iyi ortaya çıkmaktadır. *** Gelecek cumartesi daha iyi günlerde ve dergilerde buluşmak umuduyla... Kurtuluş Odabaş Cumhuriyet BİÜMTEKNİK «No: 374, 21 Mayıs 1994 »Basan ve Yayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.. »Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya »Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç • Yazı Işleri Müdürü: Ibrahim Yıldız, Dinç Tayanç netmeni: » Bursalı »Grafik Yönetmeni: ... Hasdemir •Reklam: Reha l?ıtman Tüles ...= nıır.^ • . (sorumlu) • Yayın Yönetmeni: Orhan Bu •«=•« 3743