24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMA Bilim felsefesinde paradigma sorunu: A. M. C. Şengör* oğan Cuceloğlu nun "Algı ve DuşunceI ye Yon Veren Harıta Paradigma' adlı yazısıi benım daha oncekı bır yazımda2 ele aldığım algılama ve duşunceye yon veren unsurları değışık bır termınolo|i ıle ve değışık bır bakış açısından sunmaktadır Bu kısa notun amacı ozellıkle Cuceloğlu nun kullandığı paradigma terımını eleştırerek, genelde tamamen katıldığım ve daha once de kendımın başka çerçevelerde savunduğum fıkırlerıne paradigma kelımesının getırdığı muglaklığı vurgulamak ve ozellıkle Amerıkalı bılırn larıhçısı Thomas S Kuhn'un bu lerımı kullanılamaz hale gelıren suııstımalınden sonra, paradigma terımının Cuceloğlu'nun fıkırlerının takdımlne ve gelışmesıne laydadan çok zarar vereceğı kanısında olduğumun altını cızmektır Kellme anlamı ile "paradigma" ve tarlhçe•I: Cuceloğlu'nun da belırttığı gıbı paradıgma Yunanca bır kelımedır ve en genış anlamıyla model (bır heykeltıraşın veya mımarın kullandığı model gıbı) veya ornek anlamına gelır3. Tum dunya dıllerındekı sozluklerın en zengını olan Oxford Ingınzce Sozluğu'nun belırttığı ka darıyla paradigma Ingılızcede en azından 1483 yılından berı "ornek' anlamında kullanılmış bu anlamıyla geçen yuzyıl felsefecılerı tarafından da aynı şekılde kullanılagelmıştır4. Paradigma. T S Kuhn un çok yaygın okunan The Structure olScıentitlc RevolutıonsS adlı eserınde bu terımı savunulması guç bır şekılde suııstımal etmesınden sonra, bılım tarıhı ve bılım lelsefesı çevrelerınde sık ve ne yazık kı çoğun sonuçsuz tartışmalara yol açan bır terım halıne gelmıştır Örneğın Masterman 1970 yılında yayımlanan bır yazısında Kuhn un kıtabında paradıgmayı en azından 22 değışık anlamda kullandığını, bu anlamların da ' belırlı bır bılımsel başarıdan" "karakterıstık Inanç ve onyargılara" kadar değışen bır yelpazede yer aldıklarını göstermıştir6. Kuhn un bu durumu duzeltmek amacıyla yazdığı makalesı7 ıse daha oncekı kıtabındaB ıddıa ettığı ori|inılatesını tehdıt eder bır manzara ıle sonuçlanmıştır Bu makalesınde Kuhn paradıgmayı ıkı onemlı bıleşene ayırmakta bunlardan bırını 'dısıplıner matrıks' adı altında bır dısıplın ıçınde yetışen ve çalışan kımselerın paylaştıkları dısıplın oğelerı' olarak tanımlamakta, dığerını ıse, kendısınden once de uzun zamandan berı bılınen "ornek' anlamıyla sınırlamaktadır9 Halbukı, ınsanın ve ozellıkle bılımcının algılama ve duşuncesının ve dolayısıyla davranıçının belırlı bıleşenlerının yönlendırılmesınde bırıncı derecede rol oynayan faktörlerı yalnızca dısıplıner matrıks veya orneklerle sınırlamak mumkun değıldır Kuhn'un bılımı basıt bır meslek loncabinın faalıyetıne ındırgeyen kısırlaştırıcıiO fıkırlerırrn en çarpıcı yanlışlaması etoloıı, yanı davranış bılımcılerı ve bu bılımın en buyuk modern temsılcllerındon olan Nobel Ûdulu sahıbı Konrad Lorenz tarafından ortaya konan "doğuştan gelen bılgı kavramıdırii Kuhn'un revizyondan geçirllmiş paradigma kavramının eleştlrlsı Burada Kuhn un bılımsel gelışme hakkındakı tezlerının detaylı bır eleştırısını sunmak mumkun değıldır12 Ancak kendısının 1962 ve 1970 yıllarında ıkl baskı yapmış olan meşhur kıtabında ve daha sonra da bu kitaptaki fıkırlere paralel olarak yaptığı yayınlardan bıldıklerımde savunduğu, bılımsel gelışmenın "devrımlerle' olduğu ve bu devrımler arasında gene kendısının "normal bılım' adını verdığı ve genellıkle bılımcılerın eldekı kuramları sorgulamadan munterıt problemlerle âdeta bılmece çozercesıne uğraşmalarına benzetılen bır davranış sergıledıklerı tezının, bılım tarıhının elde edılen verılerle buyuk ölçude çelıştığını sandığımı belırtmelıyım Kuhn, bllimsel gelışmeyı ıncelerken bılımcıler topluluğu" adını verdığı bılımcı gruplarını âdeta kapalı bırer cemıyet şeklınde ele almış bu kapalı cemıyetlerı tanımlayan ve bır arada tutan ozellıklerı aramaya koyulmuştur Burada Kuhn un onemlı yanılgılarından bırının temelının bulunduğunu sanmaktayım13 nın eleştınsı Kuhn'un tasvırının tam tersıne, bılımcı toplulukları açık topluluklardır ve bılımsel gelışme bılımcılerın dar çevrelerınden en fazla uzaklaştıkları bır başka deyışle dısıplınlerarası fıkır ve bılgı değış tokuşunun en tazla olduğu zamanlarda en buyuk sur atle cereyan eder Dısıplıner matrıks anlamında paradigma bır dının, mezhebın veya tarıkatın veya bır meslek loncasının temsılcılerı arasında bulunabılır Pıtagor un "kapalı' sektı bu nedenle bı lımden çok bır mezhep teşkıfâtına benzetılmış ve bunun bıreylerının dısıplıner matrıksı bulunmayan, tam anlamıyla bıreycı ve açık, gerçek bılımcı lyonya fılozoflarıyla çelıştığı vurgulanmıştır14 Ancak bılımcı mensup olduğu "mesleğın' rutın oğretılen teknıklerınden başını kal dırıp bu mesleğın ıcracılarının uğraştıkları me selelerde bulunan problemlerle ılgılenmeye başladığı an bılımcı olmuş demektır Okulda oğrendığını aynen uygulayan "lyı oğrencı" lyı bılım adamı değıldır, ancak belkı lyı bır meslek erbabıdır Okulda oğrendlklerıne ınanmamak cğılımındekı ısyankâr oğrencıler arasından genellıkle en ustun duzeyde bılım adamlarının çıktığı ıse bılım tarıhının bıze oğrettığı en onemlı dersler arasındadır Bılımsel dısıplınlerde en onemlı buluşlar çok sık tamamen başka bır dısıplınde yetışmış kımseler tarafından yapılmıştır (or meteorolog Wegener ın kıtaların kayması teorısinı ortaya atarak ıeolo|ide yenı bır çığır açması veya fızıkçı Rontgen'ın tıp âlemıne yenı ufuklar kazandırması gıbı15) Demek bılımı, daha doğrusu bılımsel toplulukları bır dısıplıner matrıksı ıçınde rutın çalışan meslek erbabından zıyade boyle bır matrıksın oluşmaması ıçın çırpınan bıreyler oluşturmaktadıriB "Dısıplıner matrıks" olarak paradigma Doğan Cüceloğlu'nun kaltplannıış ve geliştirilmiş Insan kavramlannı paradigma termlnolojlsine sarmalaması olayin kavranmasını zortafbnyor. çarpıcı bır şekılde altını çızmıştır17) Bu modeller gelışırken yaptığımız tek şey, bızden once ortaya atılan fıkırlerın nasıl doğaya uymadığını gostererek doğaya daha lyı uyan fıkırlerı gehştırmektı Bır başka deyışle, bızım yaptığımız sureklı model, yanı varsayım ureierek bunları bılınen gozlem ıfadelerı ıle kontrol etmekten ıbarettı Pek çok denememızın nasıl boş çıktığını Sakınç'ın sozlerı çok guzel dıle getırmektedır Blllm yalnız varsayımlardan mı oluşur? Bu sorunun basıt cevabı evettır Bu yuzden de bılımsel (aalıyet, varsayım ureterek bu varsayımları verılerle yanlışlamaktır dıye de tanımlanıştır18 Ancak bu basıt cevap, bıze varsayımların nasıl ve hangı etkller altında uretıldığı hakkında hıçbır şey soylemedığı ıçın haklı olarak bılım felsefecılerı ve bılım tarıhçılerı tarafından bılımın tam bır tasvırını yapmakta yeterslz bulunmuştur Cuceloğlu nun nasıl model urettığımıze verdığı cevaplaiS aynı olup "benzetmeyle dır Ancak Cuceloğlu Gılbert ten de ılerı gıderek bu benzetmenın pek muhtelıf etkılerı altında yapıldığının altını çızmekttedır Bır başka deyışle, Cuceloğlu Kuhn un Masterman'ın yukarıda bahsı geçen makalesınde ortaya koyduğu paradigma anlamları yelpazesının bır ucundakl "örnek" anlamındakı bır "paradıgmanın" (yanı bır hıpotezın) oluşumunu, yelpazenın dığer ucundakl "genel ınanç ve önyargılardan' oluşan bır başka ' paradigma" (yanı bılımcının hıpotez gelıştırırken etkısınde kaldığı tum etkenler) ıle açıklamaktadır Daha bu aşamada "paradigma" terimlnın başımıza ne dertler açablleceğını sanırım okuyucu farketmıştır Kaldı kı, Kuhn'un paradigma yelpazesıne dağılmış bulunan kavramlarının her blrı aynı mantıkı ' temele sahıp olmayan, son derece değışık kavramlardır Sonuç: Paradigma yerine çtirutulebilen vartayımlar ve metaflzlksel yönlendlricl tasavvurlar Kuhn'un "model" veya "ornek' anlamında kullandığı paradigma genellıkle bllımcılerın gdzlemle yanlışlanabılecek varsayım olarak kabul ettıklerı ıfadelerdır Bır grubun genel ınanç ve önyargılarını Içeren anlamdakı paradıgmalar ıse çoğunlukla yanlışlanması olanaksız metafızık bazı kabullerden oluştukları ıçın bılım dışında kalırlar, ancak bılım ıçinde varsayım uretmekle gorevlı bılım adamlarının ureteceklerı varsayımların tabıatlarını tayın ederler20 Ben bır başka yazımda bunları "yönlendlricl tasavvurlar' adı altında çurutulebılır bılımsel varsayımlardan ayırarak bılım tanhındekı rollerını ozetlemiştım21 Işte Cuceloğlu nun "kalıplanmış" dedığı ınsan tıpı genelde yonlendırıcı tasavvurların. "gelıştırılmış' dedığı ınsan tıpı ıse çurutulebılır varsayımların yonlendırdığı tıpler olarak da yorumlanabılır22 Ancak bılım tarıhın» yuzeysel de olsa bır bakış her "gelıştırılmış" ınsan ıçınde bır nebze "kalıplanmışlık" olduğunu gosterır Gehşmeye devam etmek, mumkun olduğu kadar benım "yonlendırıcı tasavvurlar ' adını verdığım "kalıplardan' sıyrılmaya çalışmakla mumkun olur Bu da ancak bu kalıptarın tanınabilmesı ıse olasıdır Bu nedenle, gehşmeye dırençlı yonlendırıcı metafızık tasavvurlardan oluşan kalıplarla. her an gehşmeye açık bılımsel varsayımları bır kufede ele almanın bunların karakterlerının tanınabilmesı açısından fevkalade zararlı olacağı ve Kuhn'un ıçıne duştuğune benzer, hatta daha cıddı karmaşıklıklara yol açacağı kanaatındeyım Cuceloğlu'nun son derece onemlı olduğuna ınandığım "kalıplanmış ve "gelıştırılmış" ınsan kavramlannı Kuhn'un temelı çuruk paradigma termınolo|isıne sarmalaması, emınım kı bu kavramların anlaşılmasını ve gehştırılmesınl guçleştlrecektır 1 Cuceloglu D 1993 Cumhurlyet Blllm T»knlk, s 310 ss 56 2 Şerıyor A M C 1992 ÇıırutulPhılır varsayımlar ve ybn lendırlcl tasavıırlar CumhurlyM Blllm Tekntk, s 266 ss 1011 3 Bkz An Intermvdlat» Qr»»k Engllsh Leılcon tound»d upon th» MVMMI•dltlonolUddall and Scon'sOrMkEnglU)Leılcon Oxlord Ctaıendoıı s 595 11889 f}!b uasını) 4 Th» Cornpad O«tord Engllsh DteHonory, Second Fdüıon s 1269 Oxlord ünıv Prsss (1991 1992 ba»ım) aytıca bkz Tuğla cı P 1980 Oky.nu. AralklopMllk SSzlUk (4 Basılış) r 7 t 2276 Cefn Yayınevı Istanbul 5 Kuhn T S 1970 Th» Strudura o4 ScKnHHc RavoluUOM (2 Baskı) Unıv Chicago Pıess 2 l 0 s t Maılerman M 1970 The Nalure ol a Paradıgm CrBcltm •nd U M Qrowth ol KnmAtOf da (edılrtner I akalos I ve Musy tdve A ) Camrıdge Unıv Pıoas «s 5 8 ^ 9 ayrıca bkz Kuhn T S 1977 Th« ElMntlal Tsnalyon Chicago Unlv Press s 294 7 Kuhn T S 1974 Second thoughls on paradıgms Th* Stnıdur* ol SlcemKlc Thaorin (edltttr Suppe F ) lAııversity ol llllnoıs Prass Urbana SE 469482 ayrıca Ea*«nllal T*rwlon da ss 293319 ( Kuhn T S 1970 a.g • 9 Kuhn un ornek kavramı bır bılımsel topluluğun kullandı Qi varsayımları ve/veya aslında temelde varsayınılarlu aynı mantıkı yapıya sahıp olan tıp ornek kavramını ıçeren bır kav ramdır ve bu seklıyla bılım felsefealnde Kuhn dan çok once kul lanılmısllr Orn bkz Gılbert Q K 1696 Th» orlgln ol hypolhe•*• Presıdentıal Address The Geologıcal Socıety o( VVashıng ton Washlnglorı D C 24 s 19 Kuhn un tıkırlerının kı^ırlastırıcı ozellığl ıçın bkz Popper K I970 Nonnal Scıence and ıls dangers Critlcltm «nd Ihe Orovrih ol Knowl*do» da (edltorier Lakatos I ve Musgrave A ) Camrldge Univ Press ss 51 56 Aynı yerde Foyerdbend ss 197230 11 Özelllkle bkz Lorenz K 1987 Dl» RUckult» d»> Spl*g*rı VcratKh d m r NalurguchlchM nwıuehllcrMii ErtuniMiu 0eut3cher Taiehanburh Verlag Munchen 318 s Benzer tıkıı leıın ılkel bazı temsılcılerı la geçen yuzyıidan berı tartışılagel mı;tlr Or bkz Vlgnolı T 1682 M y * and Sclenc* Kegan Paul TrenchandCo London 330 s 12 Cumhurıyet Bılım Teknık okurlarına Kuhn un fıkırlerı da ha ürıce Uner Tan taratından elestırel bır yazıda tanıtılmıstır bkz Tan u WO Kuhn un blllm telselesı Cumhurtyal Blllm TednHı.8 197 ss 1617 13 Bu konuda bkz Watklns J 1970 Agalnst norrnal sclen ı,ıı CrMclam «nd th» Orovrtı ol Knowl*dg» da ledıtorler Lakatos I ve Mırtgrave A ) Camrıdge Unıv Prpss ss ?S17 14 Or bkz S.ıraç C 1971 ryonyı PozttH Blllml (T*nwl Kayrukları v» EMbri)' Ege Unıv At1«olo|l ErW Yay no I l/mır o/ellıkle ss 133vesonrası 15 Bu açıdan mevcut yuksekögretlm yasamızm ulkemızde bıtımsel gelışmenın mınumumda tutulmaaı ıçın adeta bır tedbır ler paketı halınde oldugu gorulur Bır dısıplındekı bır doçentın bır dığer dısıplıne protesör olarak atanmasını guçleştıren hıye rarşlk anlayış ancak tartışılmaz ınanç akldelerı ıle ayrılan dın kurumlarına yakısan bır davranıstır ınsan bılgısını yuceltmek görevlnl yuklenen umversltelere değlll Ancak ulkemızın uUi bı lımsel potansıyell ne yazık kı aklı basında blr yuksekögretlm yasaaının olusmruına olanak vermemektedtr Zaten boyle bır yasa mevcut olsa dahı bunu uygulayacak ınsan potansıyeh Turkıye de hıçbır kademede henuz bulunmnmakiadır 16 Bılım felâelebinın teınel konulannda kendısıyle taban ta bana zıt goruşlere aahıp oldugum Paul Feyerabend Ile Kuhn un bllırndler tupluluğu konusundakı fıkırlerı uzerınde ay nı dusuncede olduğumu soylemelıyım Consolatıons tor the specıaliBt (CrMdMn and I h * Qrowtfı ol Knootodg* edıtorler Lakatos, I ve Musgrave A Camrıdge Unıv Press 1970 s ?00) adlı makalesınde Feyerabend blr gangsler şebekesının de Kuhn un bılınıcller topluluğu tanımına tıpatıp uyduğunu gos termektedlr Bu makalede Feyerabend gayet açık bır şekılde Kuhıi un tanıınladığı taalıyetın bılım ıle ılgısının olmadıgını vur gulamaktadır 17 BurBah O 1993 Haftamn Gundem Cumhuriyrt Blllm Teknlk.s 3I0, s 3 1> Or bkz Şenyör A M C 199: Bılım telsetesı r fiyera bend ve magaraya davet Cumhuriyei BHIm Teknlı, s 256 ss 12 13 llk bılımsel eleştlrı ılk dunya harıtası ılk evrım teorısı ve ılk dogabılım kıtabı ıste slze bızlm Mlletlı Anaksımander CumhurtyHBHImTrtrUk. s 250 ss 1214 UUılbert G K ıg< 20 Şengor A M C 1991 Tımıny gl urogenıc events a per sıstent geologıcal controversy Conrovanln In Modern Q*ologt'de (edıtörler Muller D W McKenzıe J A ve Welssert H ) Academıc P r e u London sa 406473 21 Yukarıda 2 dıpnotta verılen yazıma bkz 22 Ben henuz yayımlamadığım Hrltlh rasyonallım (Gloştırel ftlıılcılık) ve bıllm lolsolosı başlıklı blr konteıansımda (5 Ocak 1993 Istanbul Tıp Fakulleal Psıkıyatrl Bolumu Lıyezon Psıkı yatrısl) duşunebılen ve duşündüuunu duşunebllen dıye ıkı Insan tlpl ayırmıs bunlardan bırlncısıne Homo sapıtns sapıena dlğerıne ıse Homo saplon'i cogltatus adını vermıstlm Benlnı Homo sapıtrns sapıens dıye bıraktığım grup asagıyukarı Cucelofilu nun "kalıplanmış tlplne Homo aaplens cogltauta dlye ayırdığım kıaım ıse onun 'gelıştırllmıs tıpıne karsılık gelmektedlr sı Örnek anlamında alındığında ıse paradıgmanın bılımsel topluluklar tarafından çok kullanılan ve tabıatları elle tutulur nesnelerden kaba varsayımlara kadar çok genış bır yelpaze ıçıne dağılmış tek seslı bır topluluğu kucakladığı gorulur Ancak bu derece genış ve hetero|en bw yelpazenın oğelerını tek bır kavram şemsıyesı altına sıkıştırmaya kalkmanın, bılım tarıhı ve felsefesı ıle ılgılı sorunların lyı sınırlanmasını olanaksız kılacagı ıçın bılımsel gelışmeyı açıklamaya yonelık bir teorının oluşturulmasında laydalı olacağına Inanmıyorum Aslında, Kuhn'un bılımsel gelışmenın devrımlerle gerçekleştığı konusundakı tezının hızlı ıfası, kendısının kullandığı anlamda paradıgmanın ancak belırlı meslek gruplarını karakterıze etmesının ve bu meslek gruplarının kul landığı duşunsel techızatın bılımln sureklı saldırıları altında devresel olarak tahrıp edılerek yerıne yenılerının ınşasını bılımsel gelışme olarak algılamasının sonucudur Halbukı, bellı bır duyarlılık (stabılıte) ıçeren meslek faalıyetlerının tersıne bılımde devrımler hemen hergun olur örneğın ben ve ıkı Rus meslekdaşım daha geçen ay Asya dakı Altaıd dağ kuşağının yapısını ıncelerken bırıkı haftada en az beşaltı model denedık (dostum Mehmel Sakınç benım harıta onunde Ruslarla yapılan tartışmalardan nasıl kos kos odama donduğumu Orhan Bursalı'ya anlatırken bıhmin her an varsayım test eden ve aslında hızlı bır evrım anlamına gelen sureklı devrımsel karakterının çok "Örnek" olarak paradıgmanın eleştın 31114 * Prot. Dr., Avrupa Akademlsl Üyesi İTÜ Mad0n Fakültosl Jeolojl Bölümü, Ayazağa 80628
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle