Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM KÜLTÜR Adını göklere yazdıran cocuk "Gençler en olmayacak şeyleri başarmaya kalkarlar; işin tuhafı başarırlar da.." Vehbi Beigil Ç ocuklarda meslek seçme Isteğl nasıl doğar? Kesin olaral bilinmiyor. önemli olan, her çocuğun bir şeye merak sarıp onun üzerinde derinleşmesi. Hiçbir konuya ilgi duymamak, her genç için felaket sayılmalıdır. Japon Kaoru Ikeya 1944de doğmuştu; aklı hep göklerde idi Yıldızlorla dolu gök kubbede neler vardı? Kaoru'nun babası balıkçı idi Bu meslekle gökler arasında hiçbir ilişki yoktu. Baba îkeya'ya sorarsanız, oğlunun kendi gibi balıkçı olmasını isterdi. Kao.u ailenin en büyük evladı idi. Anababasının ve üç kardeşinin yükünü onun çekmesi gerekiyordu. Balıkçılık küçük görutecek bir meslek değildi. Onun da incelikleri vardı. Kaoru, babası sağ iken mesleğin inceliklerini çok iyi öğrenebilirdi. Aile, bir ara sanayi kenti Nagoya'dan Bentenjima kasabasına taşındı. Oğul o sırada henüz 6 yaşında idi Yeni ev kendisi bakımından büyük bir özellik taşıyordu: Evin damı dümdüzdü, yıldızları izlemeye uygundu. Küçük Kaoru yollarda çocuklarla oynayacak yerde, günlerini damda geçiriyordu. Doğrusu aranırsa, küçüğün gök merakı annesinin de hoşuna gitmiyordu. Ne çıkacaktı gökleri izlemekten? Ama, Kaoru için gökyüzü kitaptı. Küçük 12 yaşına doğru, okulun kitaplığına dadandı Gökbilimle ilgili ne varsa okuyor, not alıyordu. Gök haritalarını nerede bulursa alıyor, bunlara kendi gözlemlerini de ışliyordu. Yaşam savaşımı Ailenin yükü şimdi Kaoru ile annesinin omuzlarına çökmüştü Zavallı kadın, evlerinin yakınındaki Istasyon Oteli'nde temızlikçi ve aşçı olarak iş buldu. Kaoru, ortaokulu bitirir bitirmez kendine iş aradı, buldu: Bir piyano fabrikasında tuş perdahlıyordu. Eğitimi (azla olmadığından fazla bir para kazanamıyordu bu işten Fakat, kazandığı ile hiç olmazsa kendi masrafını çıkarıyor, kalanını da eve veriyordu. Teleskop sorunu yordu: Tabii, kendisi gibi amatör ve profesyonel gökbilimcilerle. Bunlardan biri, ünlü Minoru Honda idi. Kaoru yeni bir kuyruklu yıldız bulma düşüncesini ona açtı Yanıt, pek iç açıcı değildi, fakat gerçek payı taşıyordu: "Sevgili Kaoru, kuyruklu yıldız bulacağım diye her gece gökleri taramak boş bir gayrettir. Sen her şeyden önce sadece gökyüzünü incele. Ama, her şeyi ile... Bakarsın bir gün karşına istediğin yıldız çıkar." Minoru Honda doğru söylüyordu. Birçok buluş raştlantı biçiminde yapılmıyor mu idi? Kaoru 1963 yılı başında iyice giyinerek dama çıktı, göğü taramaya başladı. önce göğün doğu tarafını taradı, sonra güney kubbesine çevirdi teleskopunu. Bir ara toz duman arasında bir ışık sezer gibi oldu. Onündeki gök haritalarına baktı: öyle bir şey görünmüyordu. Kaoru birden dikkat kesildi. Toz bulutunu bir daha, bir daha inceledi. Ve kararını verdi: Kimsenin bilmediği bir kuyruklu idi bu. Kaoru sabah erkenden telgrafhaneye koştu, buluşunu Tokyo Gözlemevi'ne telledi. Haber bir anda bütün dünya gözlemevlerine yayılmıştı. Haber ajansları, buluşu "Flaş haber" olarak verdiler. Ayıya bal tattırmışlar... "Ayıya bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış" diye bir atasözümüz vardır. Kaoru'nun bulduğu kuyruklu yıldıza "Ikeya Kuyruklu Ylîriızı 1963a" resmf adı verildi. Kaoru ikinci buluşunu, yine kendi yaptığı bir teleskopla, 1964 temmuzunda yaptı. Buna da "Kuyruklu Yıldız 1964f" adı verildi. Genç amatör gökbilimci, üçüncu yıldızı kendisi gibi amatör gökbilimci Tsutomu Seki ile yaptı. buna da "IkeyaSeki" adı verildi. ikisinin adı ile. Kaoru Ikeya, emeklerinin boşa gitmediğini herkese göstermiş oldu. Adını da o zaman için tam üç kez, göklere yazdırdı... Kaoru Ikeya ilk kuyrukluyu bulduğu sırada 19 yaşında idi Genç Ikeya, bir anda üne ve paraya kavuştu. Babasının yaptığı borçları ödedi, annesini otel işleri nden kurtardı. 1936 Nobel Edebiyat ödülü'nü kazanan Pearl S. Buck'ın şu sözü Ikeya'nın durumuna çok uyuyor: "Gençler en olmayacak işleri başarmaya kalkarlar; işin tuhafı, başarırlar da." Yıldızları seyretmek Ikeya'nın babasına da, annesine de, hatta arkadaşlarına da âvarelik gibi geliyordu Ama, durum öyle değildi. Eski Sümerde yıldızların incelenmesi saray ve din adamlarının uğraşı idi. Eski Yunanlılar gökbilimle ilgili bilgilerini oradan öğrenmişlerdi Dünyanın yuvarlaklığı, gökte kendi yörüngesinde dolaştığı, ayın ve gezegenlerin birer ateş parçaları oldukları, hatta, dünyaya göre uzaklıkları, dünyamızın çapı... hep bu anlamsız gibi görünen gözlemlerden çıkmıştı. önemli olan, yıldızları sadece seyretmek değildi, onlar üzerinde düşünmekti... Barbara McClintock olayı Pearl Buck'ın altın özdeyişi Barbara McClintock adlı bayan Amerikalı için de söylenebilir. Kendisi üniversiteye yazıldığı sıralarda genç kızların fakültede okumalarına iyi gözle bakılmıyordu. Fakat o, fakülteyi bitirdikten sonra, daha da saçma görünen "bir işe kendisini verdi: Genç kadın mısır koçanları üzerinde çalışıyordu. Bir mısır koçanında bazı taneler neden renkll oluyordu? İşe aklını takmayanlara delilik gibi görünüyordu bu. Fakat, o, alaylara kulak asmadı. Sonunda şu sonuca vard: Bitki kromozomlarında yer değiştiren genler vardı. önceleri, genlerin, el parmakları gibi sabit oldukları sanılıyordu. Buluş 1983'te ödüllendirildi Nobel Komitesi tarafından. Yani buluşun yapılmasından 2025 yıl sonra Billm dünyasının bu gerçeği değerlendirmesi de yıllar aldı. Özdeyişi bir kez dala yazalım: "Gençler en olmayacak şeyleri başarmaya kalkarlar; işin tuhafı başarırlar da." Atatürk için de durum aynı değil mi? 31113 Ancak, gökleri durmadan gözlemekle fazla bir sonuç alınamazdı. Küçük de olsa bir teleskop gerekliydi. Kaoru yine okul kitaplığına daldı, teleskop >apımı ile ilgili Fizik, Kimya, Optik bilgilerini adeta yuttu. Ve sonra, kentin bitpazarından teleskop parçaları toplayıp kendi teleskopunu yaptı. Gökyüzü, şimdi Kaoru'nun öniinde açılmaya başladı: Yıldızları, gezegenleri, düşen yıldızları, kuyruklu yıldızları... ile. O andan itibaren genç Kaoru kararıtn verdi Yeni bir kuyruklu yıldız bulacak ve buna adının verilmesini sağlayacaktı. Amatör birçok gökbilimci yok mu idi? Bunların içinde kuyruklu yıldız bulmuş birçokları vardı. Kendisi de bunlardan biri olacaktı. Ve çalışmaya başladı. Kaoru daha büyük bir hızla... Ama, ünlü bir söz vardı: "İyi düzen bu düzen, girmese araya bozan" diye. Genç Kaoru'nun babasının işleri birdenbire bozulmaya başladı Baba, kederinden kendini meyhanelere vermişti. Eve hiç gelmiyordu Gazeteci, televizyoncu akını Kaoru buluşunu Tokyo Gözlemevi'ne bildirdikten sonra piyano fabrikasındaki işinin başına dönmüştü. Evi televizyoncuların, gazetecilerin, sinemacıların, radyocuların akınına uğamıştı. Buluşa annesi de şaşırmıştı. Oğlunun adresini verdi. Bu sefer piyano fabrikasının önü mahşer yerine döndü. Müdür şaşırmıştı. Kimdi bu Kaoru? Hemen dosyasını getirtti Şunlar yazıyordu içinde: "Kimse ile konuşmaz, sporla hiç ilgilenmez. Herkesle iyi geçinir. Işlerini çok iyi yapar." Fabrika müdürünün tepkisi, bu değerli işçisi İçin bir fon açtırmak oldu. Işçiler arasında 150 dolar toplanmıştı burada. O zaman için Japonya ya göre az bir para değildi bu. Kaoru'nun annesi de oğlunun yıldız merakına kızıyordu. Bir an önce bir iş bulmalı idi kendisine. Kadıncağızı asıl üzen, oğlunun damdan inmemesi idi Yaz, kış, boş vakitlerini damda geçiriyordu Kaoru. Dal gibi bir çocuktu Her an hastalanabilirdi. Sabahlara kadar uykusuz kaldığı için benzi de sapsarı idi. Kadın, oğlunun sağlığı ile o kadar ilgili idi ki gecenin hangi saatinde olursa olsun her dama çıkışında o da uyanıyordu. Bu arada, Kaoru, teleskopu için bir de ayna perdahlamıştı boş vakitlerinde. Bilgin dayı Kaoru, dış ilişkilerini de ihmal etmi